• Sonuç bulunamadı

2. KADİM TÜRK KÜLTÜRÜNDE DEVLET VE DEVLET ADAMI

2.1. Kadim Türk Kültüründe Devlet

2.1.3. Türk Devletinin Ana Unsurları

2.1.3.4. Teşkilat

Eski Türklerinin siyasi teşkilatı, devletin temelini oluşturan aileden başlamaktadır. Devlet saygın bir ailenin reisi ve şöhretli bir boyun başkanı tarafından kurulmuştur. Bu kişi teşkilatçılık bakımından da üstün özelliklere sahip olup, “ikna ve inandırma” veya “kuvvet (silah) kullanma” gibi yöntemlerle kendi boyu ve akraba olan boylara otoritesini kabul ettirmiştir. Otoriteyi kabul eden boy sayısı arttıkça da devletin kuruluşu hızlanmıştır. Devlet kurucusu, Ötüken’ de yapılan bir törenle tahta çıkmakta ve çeşitli unvanlar almaktadır. Bu kurultay aynı zamanda yeni hükümdarın iktidarını halka tanıtması ve onaylatması adına önemli sayılmış, böylece devletin kuruluşu gerçekleştirilmiştir. Devlet kurulduktan sonra, hızla teşkilatlandırılmış, teşkilatlanmada en önemli görevler hükümdarın yakınlarına ve hükümdara destek veren boy beylerine verilmiştir. Devlet teşkilatı kurulurken önceki Türk devletlerinin tecrübelerinden de faydalanılmıştır (Koca, 2002a, s. 824).

Eski Türk Devletleri doğu ve batı olmak üzere ikiye ayrılarak yönetilmiştir. İkili teşkilat fikri Gök Tanrı inancına bağlanmış, gök ve dört yönün devletin mekânını meydana getirdiğinde inanılmıştır. Devlet yeryüzüdür, iktidar Tanrı’dan yani Gök’ten aşağıya geldiği için devlet içindeki mevkiler yukarıdan aşağıya sıralanarak sağa ve sola doğru yayılmıştır. Güneşin doğduğu taraf en kutsal yön olarak kabul edilirken, diğer taraflar da güneşin yönüne göre sıralanmıştır. Batı’ nın doğu’ dan sonra ikinci yeri almasının diğer bir nedeni ise Türk hâkimiyetinin genişleme sahasının doğu batı yönünde olmasıdır. Sağ-sol (doğu-batı) yönlerine büyük önem atfedildiğinden buralara atanan idareciler genelde hanedan üyelerinden seçilmiştir. Ayrıca doğu yönü batı’ya göre daha üstün kabul edilmiş ve hâkimiyeti temsil etmiştir. Kök Türk Kitabelerinde yönler şu şekilde gösterilmiştir (Kafesoğlu, 1976, 322).

18 b. 5580 19 b. 5581 20 b. 5582

73 ✓ İleri, gün doğusu, (doğu),

✓ Beri, gün ortası (güney), ✓ Geri, gün batısı, (batı), ✓ Yukarı, gece ortası (kuzey)

Bununla birlikte Kök Türk’ler tarafından doğu gök, batı ak, kuzey kara, güney kızıl renk ile belirtilmiştir. Türkler batıya göç ettikten sonra da bu renklerin işleyişini devam ettirmişledir. Anadolu’ya geldikten sonra kuzeydeki denize Karadeniz, güneydekine Kızıldeniz, batıdakine Akdeniz ismi verilmiştir. Ayrıca bu bölgede başka deniz olmadığından Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki büyük gölün adı Gökçe Gölü olmuştur (Gömeç, 2006, s. 47).

Bozkır Türk Devletlerinde hükümdarın tahta geçirilip indirildiği, memleket işlerinin görüşüldüğü ve karar bağladığı bir nevi yasama ve danışma kurumu niteliğinde meclisler bulunmaktadır. Çok önemli görevler ifa eden bu meclislere önceleri “toy” ismi verilirken daha sonra “kurultay” olarak adlandırılmıştır.

Bu meclisler başlangıçta dinî töreleri, bayramı, yeme, içme toyunu, eğlenme ve yarışmayı içine alan bir devlet toplantısı şeklindedir. Hun Devleti’nde Yeni yıl bayramı, İlkbahar Bayramı, Güz Bayramı olmak üzere üç büyük toy21 ve yığınak22 toplanmıştır (Ögel, 2016, s. 100). Küçük kurultay olan ilk kurultay yılın ilk ayında (Ocak ayında) Hun hakanın sarayında toplanmıştır. Büyük kurultaylardan ilki beşinci ayda (Mayıs ayında) Lung-Cheng’te toplanmıştır. Bu toplantılarda, atalara yer ile göğe, kötü ve iyi ruhlara kurban kesilmiş, hükümdar seçimi yapılmış ve seçim tasdik edilmiş, töreye yeni hükümler ilave edilmiş, ülke meseleleri tartışılarak karara bağlanmıştır. Toy’a devletin büyük yetkilileri, boy beyleri ve yabancı zümrelerin katılımı mecburi tutulmuş, aksi durumda devlete isyan edilmiş sayılmışlardır (Kafesoğlu, 1997, s. 257). Yılın üçüncü toyu Eylül ayında yapılmış, bu toplantıda insan gücü gözden geçirilip hayvanlar sayılmıştır (Ögel, 2016, s. 101). Diğer Türk devletlerinde de benzer meclislerin topladığı görülmektedir.

21 Toy bütün Türk lehçelerinde “meclis, topantı” anlamına gelmektedir (Kafesoğlu, 1997, s.

257).

22 Oğuzlar kurultayı yığınak, dernek, derim gibi kelimeler ile adlandırmıştır. Kurultay kavram

olarak Cengizliler’ den geçmiştir “Kurul” kelimesi ile “tay” ekinin birleşmesinden meydana gelmiştir. Türk devletlerinde Mete zamanından beri temel müessese olmuştur (Mari, 1978’ den aktaran Niyazi, 2015, s. 88)

74

Örneğin Kök Türk Devletinde yasama kurulu niteliğinde olan bir meclisin varlığı gerek Çin kayanlarından gerekse Orhun Kitabelerinden açık bir şekilde anlaşılmaktadır. Aslında bu meclisin varlığı milattan önceki devirlerden beri devam etmektedir. Kök Türk’lerde meclis kelimesinin karşılığı “toy” olarak ifade edilmiştir. Bu meclisin üyelerinede “toygun” adı verilmiştir. Kağan meclisin doğal başkanıdır. Kağan olmadığı zamanlarda meclise hanedana mensup olmayan “ aygucı” ve “ügeler” başkanlık etmektedir. Bu meclisler Kök Türk tarihinde çok önemli bir yer tutmuş, kağanın tahta geçirilip indirilmesinde büyük rol oynamış, devlet meselelerinin görüşülüp karara bağlandığı meclis konumunda olmuşlardır. Coğrafi şartlar ve ülkenin içinde bulunduğu durum nedeni ile toyun toplanamaması durumunda “ayukı” adı verilen hükümet toplanmıştır. Bütün meseleler o an için ayukıda değerlendirilip karara bağlanmıştır (Taşağıl, 2015, ss. 181-183). Bu meclislerde, meclis üyeleri görüşlerini bildirirken, her ne kadar karizmatik bir yapıya sahip olsa da kağan yaptıkları ve ileride yapacakları bakımından denetlemiştir.

İslamiyet’ten önceki Türk devletlerinde olduğu gibi Büyük Selçuklular döneminde de devlet teşkilatı içerisinde günümüzdeki nitelendirme ile yasama, yargı ve yürütme erklerinin kaynağı hükümdardır. Bununla birlikte bu devletin teşkilatının esas olarak üç unsurdan meydana geldiği ifade edilebilir. Bunlar kısaca şu şekildedir (Köymen, 1966, s.2).

✓ Hükümdar ile hükümdarın içinde yaşadığı saray ve teşkilâtı, ✓ Vezirin başında bulunduğu hükümet teşkilatı,

✓ Gulâm sistemine göre yetişmiş Türklerden oluşan ordu teşkilatı.

İlk Müslüman Türk devletlerinde saray hâkimiyet ve hükümdarlık sembolü sayılmış ve "dergâh, bârgâh ve devlet-hâne" gibi adlarla da anılmıştır. Hükümdarın resmî ve özel hayatı sarayda geçmiştir. Bu dönemde saray devletin idare edildiği merkez konumundadır. Başta devletin merkezinde olmak üzere, diğer önemli şehirlerde saltanat sarayları yaptırılmıştır. Sarayda hükümdar ve ailesi bulunmakla birlikte, çeşitli dairelerde yüksek rütbeli görevlilerde kalmıştır. Bununla birlikte devleti yöneten diğer kuruluş olan hükümet ise, “divân” adı verilen ve günümüz devlet idaresinde bakanlıkların karşılığı olan organlardan oluşmuştur. Her divânın başında “sahip-i divân” adı verilen memurlar bulunmaktadır. Divânların birleşmesi ile Büyük

75

Divân (Bakanlar Kurulu) oluşturulmuştur Büyük divânın başına ise vezir bulunmaktadır (Koca, 2002b, ss. 153-156).

Türk devletlerinin önemli kurumlarından biri de şüphesiz ordudur. Cihana hâkim olma ideali, göçebe yaşam tarzı ve üzerinde yaşanılan bozkır coğrafyasının etkilerİ ile komşu devletler ile münasebetler gibi sebepler dolayısıyla gerek askerlik gerekse ordu teşkilatına çok önem verilmiştir. Bu durum Türklerin büyük ve güçlü devletler kurmalarının en büyük etkenlerinden biri olmuştur. Eski Türklerde halk ve ordu bütünleşmiş durumdadır. Hemen hemen herkes savaşa hazır durumdadır. Tarih boyunca Türkler orduları ile diğer kavimlere üstünlük kurarak varlıklarını devam ettirmiştir. Bu bakımdan Türkler ordu-millet olarak nitelendirilmiştir.

Eski Türklerde ordu; ücretli olmaması, sürekli olması ve temel olarak süvari birliklerinden kurulu olması dolayısıyla diğer devletlerin ordularından farklıdır. İlk defa düzenli ordu da tabir edilen 10’lu teşkilat sistemi Mete Han zamanında (M.Ö. 209-174) kurulmuştur. Ordunun yapısını belirleyen bu sistemde Tümenler on bin kişiden oluşmuştur. Bunlar binlere, binler yüzlere, yüzler onlara ayrılmış ve başlarında binbaşı, yüzbaşı ve onbaşı unvanlı ayrı birer komutan atanmıştır (Kafesoğlu, 1997, ss. 281-282).

Türk devletleri, tarihin ilk dönemlerinden itibaren iyi işleyen bir devlet teşkilatı kurmuşlardır. Özellikle Kök Türk Devleti’nde devlet teşkilatı çok gelişmiştir. Devlet içinde iktidar kudretini Tanrı’dan alan kağan devlet başkanı olarak egemenliği şahsında tutmuş, hükümet üyeleri ise önemli görevler icra ederek memleket işlerinde ona yardımcı olmuşlardır. Bunun yanında, orduya büyük önem verilmiş, ordu ile millet adeta bütünleşmiştir. Eski Türk devletlerinde ve Kök Türk devletinde uygulanan devlet anlayışı ve teşkilatlanma bilinci daha sonra kurulan Türk devletleri tarafından geliştirilmiş ve devam ettirilmiştir.

Benzer Belgeler