• Sonuç bulunamadı

Tasarım eğitimi her zaman olduğundan daha fazla, öğrencileri değiĢime hazırlamaktadır. Bu noktada öğretme merkezli eğitimin yerini, öğrencinin akademik programlar içinde ve ötesinde, denemeler yapabileceği ve performansını geliĢtirebileceği öğrenme merkezli eğitim anlayıĢı yer almalıdır. Böylece tasarım eğitimcisi, sadece bilgi veren insan olma durumundan kurtulacak, daha değerli tasarımcıların yetiĢmesi için yönlenmeyi kolaylaĢtırıcı bir konum kazanmıĢ olacaktır (Uçar, 2004: 95).

Grafik tasarım eğitimi, sanat eğitiminin bir dalıdır. Bu eğitim, tipografi, görsel algılama, illüstrasyon, tasarım ilke ve elemanları gibi alanların yanı sıra, baskı teknikleri ve grafik tasarım için özel olarak üretilmiĢ bilgisayar programlarını kullanma becerilerini de kapsamaktadır. Örgün eğitimde, güzel sanatlar ve meslek liseleri, meslek yüksekokulları ve fakülteler tarafından gerçekleĢtirilmekte olan grafik tasarım

eğitiminin amacı; yayıncılık, baskı, tanıtım ve ambalaj sektörleri gibi alanlarda ürün verebilecek tasarımcılar yetiĢtirmektir (YücebaĢ, 2006: 16).

Grafik tasarım dernekleri uluslararası konseyi ICOGRADA, toplum için grafik tasarım eğitimi manifestosu hazırlamıĢtır. Bu manifestoya göre tasarım eğitiminin geleceği ve yeni tasarım boyutları, görüntü, metin, hareket, zaman, ses etkileĢim programını içerir (Kara, 2009: 8).

Türk Grafik Sanatında eğitimin akademik anlamda baĢlaması ancak Cumhuriyetin ilanından sonralara denk gelmektedir. Yabancı eğitimcilerden ABD‟li Eğitim Felsefeci John Dewey, 1924 yılında Türkiye‟de bir süre kalarak eğitim sistemi hakkında rapor hazırlamıĢtır. Bu raporda John Dewey, Türk gençlerinde sanatsal yeteneklerinin güçlü olduğunu, bunların iyi eğitilmeleri halinde güzel sanatlar kültürüne yapacakları katkının, ülkelerinin uygarlık düzeyinin belirlenmesinde yaratacağı etkiyi vurgulamaktadır (Özsoy, 1998: 59).

Grafik tasarım eğitimine ilk kez 1933 yılında Güzel Sanatlar Akademisi‟nde Mithat Özer öncülüğünde açılan afiĢ atölyesinde baĢlanmıĢtır. Sanat eğitimi, resim, heykel ve mimarlık gibi sanat dallarında yoğunlaĢan bu akademiden ayrı olarak 1957 yılında Ġstanbul‟da Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu açılmıĢtır. Bu okulun amacı endüstriyel sanatlar ve tasarım alanında öğrenim görmüĢ uzmanlar yetiĢtirmek olmuĢtur.

1982 yılında uygulamaya konulan Yüksek Öğretim Kanunu ile Güzel Sanatlar ve Tasarım dallarında eğitim veren Güzel Sanatlar Akademisi (Mimar Sinan Üniversitesi bünyesinde) ve Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu (Marmara Üniversitesi bünyesinde) dıĢında, Ankara‟da Hacettepe ve Bilkent Üniversitesi‟nde EskiĢehir‟de Anadolu Üniversitesi‟nde ve Ġzmir‟de ise Dokuz Eylül Üniversitesi‟nde Güzel Sanatlar Fakülteleri grafik bölümleri açılmıĢ ve bu alanda da eğitim verilmeye baĢlanmıĢtır (Becer, 1997: 115).

Türkiye‟de grafik tasarım eğitimi veren kurumlar, Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri, Meslek Liseleri, Meslek Yüksekokulları, Güzel Sanatlar Fakülteleri ve Eğitim Fakülteleridir (Kara, 2009: 176).

Üniversiteler; çağdaĢ bir eğitim ve tasarım anlayıĢını takip etmeye çalıĢarak ve ülkemiz ihtiyaçlarına öncelik vererek, son yıllarda köklü değiĢimlere sahne olan reklamcılık ve iletiĢim sektörlerinde, görsel dünyanın ve iletiĢimin her boyutunda söz sahibi olabilen ülke ve dünya kültürüne sanat ve tasarım alanında katkıda bulunacak çağdaĢ bireyler yetiĢtirme hedefleri ile çalıĢmalarını sürdürmektedirler (Uslu, 2009: 18).

Bu nedenle de, eğitimin ilk yılında grafik tasarımın ve güzel sanatların temel unsurları ve ilkeleri öğretilmektedir. Eğitimin ikinci yarısında amaç, öğrencinin görsel anlatım dilini öğrenip, kullanmasını sağlamaktır. Üçüncü ve dördüncü yıllarda da öğrencilere birer sömestrlik projeler kapsamında, bir ürün tanıtımı, bir kültürel etkinlik veya hizmet sektöründen bir konu, bir reklam kampanyası veya gündemdeki bir tasarım konusu verilmektedir. Öğrencilerin bilgi, yaratıcılık ve becerilerini katarak, görsel dili doğru ve etkili bir biçimde kullanacakları çalıĢmaları gerçekleĢtirilmeleri amaçlanmaktadır. Bu projelerde amblem, logotype, basılı malzeme (baĢlıklı kağıt, zarf, kartvizit vb.) gazete ve dergi ilanı, billboard, afiĢ, pankart, broĢür, ambalaj, katalog, kitap ve dergi tasarımı gibi grafik tasarımın tüm unsurları tek tek taslaklar yapılıp, orijinalleri hazırlanarak uygulanmaktadır. Bu dönemde ayrıca illüstrasyon, fotoğraf ve özgün baskı gibi grafik tasarım dilinin dallarından birini seçerek, uzmanlaĢma çalıĢmaları da yapılmaktadır (IĢıngör ve diğ. , 1986: 129).

Tipografi kelimesinin kökeni Yunanca “typos” ve “graphein” olmak üzere iki kelimenin birleĢmesinden oluĢur. “Typos” form (Ģekil) anlamındadır ve bunun karĢılığı Latincede “typus” Almancada “typ”, Ġngilizcede “type”dır. Yunanca “vurmak” (veya bir Ģeye vurmak Ģekil açmak) anlamındaki bir eylemi ifade eden “typtein” kelimesinden köklendiği kabul edilir. Sözcüklerde “tip, iz, damga, model, örnek, cins olarak tanımlanırken, typos ile anlatılmak istenen, tipik bir Ģekli olan bir baskı yazısı elemanı (harf Ģekli) dır. Türkçede metal baskı harflerini isimlendirirken kullanılan “hurufat” kelimesinin karĢılığı Ġngilizcede “type” Almancada da “typ”dır.

Ġkinci kelime “graphein” ise yazmak, çizmek anlamındadır. Böylece iki kelimenin birleĢmesiyle “harf Ģekilleriyle yazmak” ya da “matbaa harfleriyle yazmak” gibi bir açılım ortaya çıkar (DurmuĢ, 2008: 6).

Tipografi; harf, sözcük ve satırlarla ve boĢluklama için gereksinen diğer ögelerle, belirlenmiĢ bir sayfa üzerinde yapılan görsel ve iĢlevsel düzenlemelerdir (Sarıkavak, 2009: 1).

Tipografi terimi ilk kez, Johann Gutenberg‟in metal harflerini tanımlamakta kullanılmıĢtır. Bugün ise; bütün baskı yazıları ve noktalama iĢaretlerinin sanatsal ve tasarıma dayalı özelliklerini ve üretim teknolojilerini konu alan bir uzmanlık alanı olarak kabul edilmektedir (Becer, 1997: 176).

Tipografi yeni yazı Ģekilleri tasarlama veya yazıları kullanarak etkili tasarımlar oluĢturma sanatı olarak tanımlanabilir. Uygulamada ise tipografi bir grafik ürününün üzerinde kullanılacak yazı karakterinin ve bu yazıların büyüklüklerinin (punto) seçimi, bunların sayfalara en uygun Ģekilde yerleĢtirilmesi ve düzenlenmesi konularını kapsar (Mazlum, 2006: 45).

“Modern Graphic Termimology” adlı çalıĢmasında Keith A. Aldag tipografiyi “okunurluk ve iĢlev çabasına görsel etkiler üretmeksizin, metni okurun anlayabilmesine en yüksek katkıyı sağlamak amacıyla basım ya da yeniden üretimde hurufatın–ve üstelik herhangi bir baskı unsurunun- boĢluklamayı da içererek seçimi, dizimi ve düzenlemesi olarak tanımlamaktadır. Ona göre düzen ve / veya yazı karakteri, kısaca basılı öğelerin görünüĢü bu ölçütler yoluyla kararlaĢtırılır. Ancak “okunurluk” ve iĢlev çabasına görsel etkiler üretmeksizin” diyerek tipografinin teknik ve zanaat yönünün altını çizer (Sarıkavak, 2007: 5).

Ruari McLean daha kısaltılmıĢ bir tanım getirerek “tipografi, basılı sözcük vasıtasıyla iletiĢim tasarımının sanatı ya da zanaatıdır” demekte ve çağdaĢ yaklaĢımla tanımını daha da genelleĢtirmektedir. AraĢtırmacı McLean kendi „modernist‟ yaklaĢımıyla “The Thames & Hudson Manual of Typography” kitabında mümkünse sözcükler yerine görüntülerin (imge ve kavram takımlarının: trafik imleri, çevre grafiğinde kullanılan piktogramlar ve diğer çeĢitli amaçlara yönelik göstergelerin) “daha doğrudan, kesin, cezp edici ve kolay anlaĢılır” olduğunu belirtmektedir. Ona göre farklı dilleri konuĢan insanlar, kendi dillerinin belirtke dizgeleri olan abeceleri ve bu abecelerin dilbilgisi, anlam bilgisi ve diğer yapılarını öğrenmelerine göre imge ve/ya da kavram takımlarını daha kolaylıkla yorumlayabilmektedir. Her ne kadar „modern‟

sonrasının küreselleĢen köyünde daha geçerli olduğu yadsınamaz bu öngörüye sahip olmasına karĢın, Mclean sözcüklerden vazgeçilmeyecek durumlar olduğunu belirtir ve kitabın içeriğini „sözcüklerin nasıl okutur, okunur ve çekici yapılabileceği‟ hakkında olduğunu söyleyerek tipografiyi nasıl kavradığına iliĢkin bir çerçeve sunar.

Keith A. Aldag‟ın daha sınırlandırılmıĢ, tamamen teknik bir sürece indirgediği ve “görsel etkiler üretmeksizin” diyerek özellikle belirttiği tanımına karĢın, McLean “çekici”liğe atıfta bulunmakta ve zanaat kadar “iletiĢim tasarımının sanatı” olarak tipografiyi tanımlamaktadır (Sarıkavak, 2007: 6).

Klasik basımcılığın 500 yıllık serüveni (1448-1948) –ya da Gutenberg galerisi- sonunda, özellikle 20. Yüzyılın ikinci yarısında metal tipografisi yerini foto-mekanik (fotodizgi) ve daha sonra foto-elektronik (foto-düzenleme) dizgelerine bırakacak ve böylelikle tipografi terimi yalnız teknik süreci değil, insanlığın tarih boyunca ürettiği iletiĢim araçları olan abecelerin bütünüyle ele alınıĢını, onların iletiĢim ve sanat amaçlı kullanımını da betimleyecektir. Bu 20. yüzyılın teknolojik olanaklarının ve yeni “modern” anlayıĢının bir sonucudur (Sarıkavak, 2005: 2).

Yazının sanat yapıtı içerisinde bir kavram olarak önem kazanması 20. yüzyılda ortaya çıkar. Her ne kadar, Ortaçağdan dekoratif nesnelerde, halk sanatlarında ve sanat yapıtlarında var olsa da yazı, bu örneklerde yapıta dair ipuçları vermesi amacıyla kullanılır, fakat ön plana çıkmaz, plastik değeri nedeniyle tercih edilir.

20. yüzyılda, teknoloji ve bilimde yaĢanan geliĢmeler yaĢamın tüm alanlarına yansımaya baĢlar. Sanatın da bütün disiplinlerinde gözlenebilen bir değiĢim süreci yaĢanır. Yüzyılın ilk çeyreğinde Fransa‟da ortaya çıkan, Batı‟nın plastik sanatlar geleneğini sorgulayarak kökten bir değiĢim yaratan ve sonrasındaki birçok akımın çıkıĢ noktasını oluĢturan Kübizm akımı bu sürecin en önemli noktalarından birini oluĢturur. Aynı yıllarda Ġtalya‟da geliĢen, sanat yapıtını geleneksel estetik değerlerinden soyutlamayı ve sanata herkesin eriĢebilmesi gerektiğini savunan Fütürizm akımı da, sanat yapıtında yazının bir imge değil kavram olarak sunulmasının temellerini atmaya baĢlar. Ancak imgenin hâkimiyeti altındaki yazının geçireceği değiĢimin baĢlangıç noktasını oluĢturan, Fütürist akımı takip eden Dadaizm olur.

20. yüzyılın ilk çeyreğinde, 1. Dünya SavaĢı‟nın kaos ortamında Ġsviçre‟de ortaya çıkan Dadaizm akımı, sanat yapıtını bir yüzey problemi olmaktan çıkarır, farklı anlatım biçimlerini sanat alanına dahil etmeye baĢlar. Zürih, Berlin, Paris, New York, Hannover, Köln ve Amsterdam kentlerinde etkinlik gösterir, kısa sürede Avrupa ve Amerika‟ya yayılır.

Temel olarak sanatı kültürel miras olmaktan çıkarıp kent olgusuna dönüĢtürme amacını taĢıyan akıma dahil olan sanatçılar, ürettikleri iĢlerle ve düzenledikleri etkinliklerle sanat ile yaĢam arasındaki sınırı kaldırmaya çalıĢmıĢlardır. Dada, tüm geleneklerin, edebiyat ve düĢünce tarihinin temellendiği dilin, tüm sanatsal form ve formüllerin sorgulanmasını sağlar. Bütüncül bir üslup benimsemeyerek müzik, edebiyat, görsel sanatlar ve sosyal bilimler gibi birçok disiplinden beslenir. Kolaj, asemblaj, karıĢık malzeme, tipografik kolaj, montaj/foto-montaj gibi birçok tekniği bünyesinde barındırır. Fonetik Ģiir, hazır nesne, fotogram, otomatik resim/yazı, afiĢ Ģiir ve siyasal kara mizah resmi gibi birçok yeni sanatsal forma yol açar (Özpınar, 2009: 51).

Fütüristlerle birlikte tipografi, geleneksel kısıtlamalardan kurtulup görsel bir biçim olarak kullanılmaya baĢlanır, tasarımlarda okunabilirlik ilkesi temel alınmaz. Diyagonal karakterler kullanılır, metin küçük dekoratif karakterlerle bütünleĢtirilir, boyutlarla oynanır ve karakterler birbirine karıĢtırılır. Dadaist tipografi ise bir gereklilik, bir karĢı duruĢtur. Farklı karakter biçimleri ve çizgi boyutları kullanılır, dikey-yatay boyut yeniden yorumlanır ve mizanpajda, iĢlev sahibi olmayan çizgiler, yüzeyler ve dekoratif noktalamalar ile gravür gibi teknikler kullanılır. Bu tercihlerin nedeninin bir karĢı duruĢ oluĢturmanın yanı sıra, sözcüklerle iletilmek istenen anlamı güçlendirmek olduğu söylenebilir (Özpınar, 2009: 52).

Grafik tasarım eğitiminde “yazı” ve “tipografi” dersleri farklı bir öneme sahiptir. Çünkü grafik iletiĢimde yazı, en yalın ileti araçlarından biridir. Ġnsanoğlunun tüm duygu ve düĢüncelerini ifade etmesinde ve onun toplumsallaĢmasında dile ve görsele iliĢkin bir semboller takımı ya da göstergeler olarak en önemli ve güçlü ileti biçimlerinden birini oluĢturmaktadır. Ġnsanlık tarihinin geçmiĢinde ve günümüzde baĢka ileti biçimleri ve ortamları da oluĢturulmasına karĢın, yazı özgül varlığını halen sürdürmekte ve iletiĢimdeki etkin ve iĢlevsel önemini korumaktadır. Varlığını sürdürmeyi baĢaran yazı, bu gücü en yalın, soyutlanmıĢ semboller ya da göstergeler oluĢundan ve de sonsuz

seçenekli yeniden düzenlenebilir olmasından alır. Yazı elbette ki kullanılan dilin kuralları çerçevesinde anlam kazanır ve toplumların kendi yazın sanatıyla bu anlam dünyası geniĢler (Sarıkavak, 2007: 72).

Bir eğitim ortamı açısından bakıldığında, yazı ve tipografi eğitiminde durum taraf olmayı değil, eğer zanaat eğitiminden daha çok sanat eğitimi vermek amaçlanıyorsa ya da hem o hem de diğeri birlikte ise, bu, değiĢik dönem ve akımların yazı ve tipografiyi ele alıĢlarını deneysel temelde incelemeyi gerektirmektedir. Bu durum, bir yanda Walter Gropius‟un Bauhaus manifestosunda ortaya koyduğu “Sanatçı aĢama yapmıĢ bir zanaatkardır… Her sanatçı için esas olan kendi sanatında usta olmasıdır” (BektaĢ, 1992-Conrads, 1991) düĢüncelerinden hareketle teknik eğitimi de içermekte, ama diğer yanda „yaratıcı tasarım eğitimi‟ için bir temel oluĢturmayı da amaçlamaktadır (Sarıkavak, 2007: 73).

Ülkemizde; Meslek Liseleri, Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri, Meslek Yüksekokulları, Güzel Sanatlar Fakülteleri ve Eğitim Fakülteleri gibi grafik tasarım eğitimi veren kurumlarda tipografi eğitimi; yazı, yazı ve tipografi, tipografiye giriĢ, ileri tipografi, tipografik tasarım, bilgisayar destekli tipografi gibi isimler altında verilmektedir.

Verilen bu eğitimin içeriği ise genel olarak; tipografinin tanımı ve grafik tasarım açısından önemi, tipografinin tarihsel geliĢimi, yazının doğuĢu ve ilk alfabeler, Latin alfabesinin baskının bulunuĢuna kadar olan geliĢimi. Baskının ve baskı yazıların geliĢimi, tipografiyle ilgili temel terimler: harfin anatomisiyle yazı karakteri, yazı karakteri ailesi, yazı karakteri ağırlık ve stilleri, font, yazının ölçülendirilmesi, espas, espasta uyulması gereken kurallar, harf espası, kelime espası, satır espası, negatif espas, göz ortası, espasta özel durumlar, gibi konuları kapsamaktadır.

Ayrıca; tipografinin grafik tasarım elemanı olarak kullanılması, yazı karakterinin seçilmesi, yazının uygun satır uzunluğunda dizilmesi, espasların düzenlenmesi. Sayfa kenarı boĢlukları, uygun yazı ölçüsünün seçimi, yazı karakteri tür ve stillerinin karıĢtırılması, tamamı büyük harfle oluĢturulan satırlar, okunurluk ve vurgu. Grafik tasarımın temel bileĢenlerinden olan tipografi ve görsel elemanların beraber kullanılması, gibi içeriklerde tipografi eğitiminde yer almaktadır.

Benzer Belgeler