• Sonuç bulunamadı

Tasarı’nın eleştirisi

Kanaatimizce Tasarı’nın 600’üncü maddesi ile gerekçesi arasında bir uyumsuzluk söz konusudur. Tasarı’nın 600’üncü maddesinin gerekçesinin ilk fıkrasında, “İntifa ve rehin hakkının kurulmasında, esas sermaye paylarının devrine yapılan gönderme hem şekle ve hem onaya hem de miras, eşler arasındaki mal rejimleri ve cebri icraya ilişkin özel hükümleri kapsar.” açıklaması yer almaktadır.

Tasarı’nın 595’inci maddesinde296 esas sermaye payının devri, taraflar arasında, imzaları noterce onaylanacak şekilde, yazılı bir sözleşme yapılması ve ortaklar

296 Tasarı’nın 595’inci maddesi: III - Esas sermaye payının geçişi hâlleri

genel kurulunun onayı297 şartlarına bağlanmıştır. Ayrıca, devirde ortaklar genel kurulunun sebep göstermeksizin onay vermeyebileceği belirtilmiştir.

Tasarı’nın 600’üncü maddesinin gerekçesine bakılırsa, esas sermaye payı üzerinde rehin tesisi de intifa tesisi gibi payın devri koşullarına tabidir. Ancak 600’üncü maddenin ikinci fıkrasında esas sermaye payı üzerinde rehin tesisinin şirket sözleşmesinde genel kurul onayına bağlanabileceği belirtilmiştir. Bir diğer ifadeyle, payın devrinde, şirket sözleşmesinde aksi öngörülmedikçe, kanunen aranan bir şart olan genel kurul onayı, esas sermaye payı üzerinde rehin hakkı tesisinde kanunen aranan bir şart değildir298.

Şirket sözleşmesinde pay üzerinde rehin hakkı tesisi için genel kurul onayı şartı getirildiği ve dolayısıyla payın devri hükümlerinin geçerli olacağı durumda dahi, rehin için farklı bir düzenleme öngörüldüğü dikkat çekmektedir. Tasarı’nın 595’inci maddesine göre genel kurulun devre onay vermeyi sebep göstermeksizin reddedebildiği, 600’üncü maddesine göre ise, rehinde ancak haklı sebeplerin varlığı halinde genel kurulun onaydan kaçınabileceği görülmektedir.

1. Devir

MADDE 595 - (1) Esas sermaye payının devri ve devir borcunu doğuran işlemler yazılı şekilde

yapılır ve tarafların imzaları noterce onanır. Ayrıca devir sözleşmesinde, ek ödeme ve yan edim yükümlülükleri; rekabet yasağı ağırlaştırılmış veya tüm ortakları kapsayacak biçimde genişletilmiş ise, bu husus, önerilmeye muhatap olma, önalım, geri alım ve alım hakları ile sözleşme cezasına ilişkin koşullara da belirtilir.

(2) Şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemişse, esas sermaye payının devri için, ortaklar genel

kurulunun onayı şarttır. Devir bu onayla geçerli olur.

(3) Şirket sözleşmesinde başka türlü düzenlenmemişse, ortaklar genel kurulu sebep göstermeksizin

onayı reddedebilir.

(4) Şirket sözleşmesiyle sermaye payının devri yasaklanabilir.

(5) Şirket sözleşmesi devri yasaklamış veya genel kurul onay vermeyi reddetmişse, ortağın haklı

sebeple şirketten çıkma hakkı saklı kalır.

(6) Şirket sözleşmesinde ek ödeme veya yan edim yükümlülükleri öngörüldüğü takdirde,

devralanın ödeme gücü şüpheli görüldüğü için ondan istenen teminat verilmemişse, genel kurul şirket sözleşmesinde hüküm bulunmasa bile, onayı reddedebilir.

(7) Başvurudan itibaren üç ay içinde genel kurul reddetmediği takdirde onayı vermiş sayılır.

297 Şirket sözleşmesinde aksi öngörülebilir. 298 Şirket sözleşmesinde aksi öngörülebilir.

Kanaatimizce Tasarı’nın 600’üncü maddesinin ikinci fıkrasının daha açık bir ifadeyle kaleme alınması yerinde olacaktır. Zira, esas sermaye payı üzerinde rehin hakkı tesisinin şirket sözleşmesi ile genel kurul onayına bağlanabileceğini, bu hâlde esas sermaye payının devrine ilişkin hükümlerin uygulanacağı düzenlemesi, doğal olarak akla, genel kurul onayına tabi tutulmadığı durumlarda rehnin nasıl kurulacağı sorusunu da getirmektedir. Esas sermaye payı üzerinde rehin tesisinin şirket sözleşmesinde genel kurul onayına tabi tutulmadığı durumda, Medeni Kanun’un hakların rehni ile ilgili düzenlemelerine uygun işlem yapılması gerekmektedir. MK m. 955’in üçüncü fıkrasına göre, yazılı rehin sözleşmesi akdedilmeli ve bu hakların devri için öngörülen şekle uyulmalıdır. Bu düzenleme de bizi tekrar, Tasarı’nın 595’inci maddesine göndermektedir. Burada sorulması gereken en önemli soru, şirket sözleşmesinde rehin için genel kurul onayının aranmaması halinde, rehin ile devrin aynı sıkı koşullara tabi olup olmayacağıdır. Diğer bir deyişle, şirket sözleşmesinde rehin için genel kurul onayı arandığında genel kurul ancak haklı sebeple rehni reddedebilecekken, şirket sözleşmesinde böyle bir onay şartı aranmadığında, genel kurulun sebep göstermeksizin red imkânı mı olacaktır? Tasarı’da bunun amaçlanmadığı, bu durumda rehin için taraflar arasında imzaları noterce onaylanacak bir rehin sözleşmesi yapılmasının ve şirkete bildirilmesinin yeterli olduğu sonucuna varmak yerinde olacaktır. Tasarı’nın esas sermaye payının rehnine ilişkin 600’üncü maddesinin ikinci fıkrasının tereddüde yer bırakmayacak bir şekilde yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.

Şirket sözleşmesinde esas sermaye payı üzerindeki rehnin genel kurul onayına tabi kılınması dışında rehin için ağırlaştırıcı bir düzenleme öngörülüp öngörülemeyeceği Tasarı’da açıkça belirtilmemiştir. Esas sermaye payı üzerinde rehin tesisinin şirket sözleşmesinde genel kurul onayına tabi tutulduğu durumda, Tasarı’nın 600’üncü maddesinin ikinci bendine göre, esas sermayenin devrine ilişkin hükümler uygulanır. Buna devirle ilgili 595’inci maddede şirket sözleşmesinde devrin yasaklanabileceği belirtilmiş olduğu halde, devir için kanundaki düzenlemeye göre daha ağır koşullar öngörülmesi ile ilgili açık bir

düzenlemeye yer verilmemiştir. 595’inci maddede şirket genel kurul onayı ile ilgili karar nisabının belirlenebilmesi için Karar Alma başlığı altında yer alan 620 ve 621’inci maddeler incelenmelidir. Devir ile ilgili genel kurul kararı, 621’inci maddede sayılan önemli kararlardan olmadığından ve bu karar bir şirket sözleşmesi değişikliğine neden olmadığından, 620’inci maddedeki olağan karar alma düzenlemesine tabi olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre, kanunda veya şirket sözleşmesinde aksi yönde bir hüküm bulunmadıkça, toplantıda temsil edilen oyların salt çoğunluğu ile karar alınabilecektir. 620’inci maddede yer alan “şirket sözleşmesinde aksi öngörülmediği takdirde” ifadesinden hareketle, şirket sözleşmesinde, esas sermaye payının devrinin ve dolayısıyla rehninin onayı için veya sadece rehninin onayı için olağan nisaptan daha ağırlaştırılmış bir nisap öngörülmesi mümkündür299.

V. Limited şirket ortaklık payı üzerindeki rehin hakkının sona ermesi

Ortaklık payı üzerindeki rehin hakkının hak üzerinde rehin niteliğinde olduğu yukarıda açıklanmıştı300. Bu niteliğinin doğal bir sonucu olarak, ortaklık payı üzerindeki rehin hakkının sona erme nedenleri ve sona ermesinin sonuçları, haklar üzerindeki rehin hakkının sona erme nedenleri ve bunun sonuçları ile paralel olarak incelenecektir.

Medeni Kanun’da alacaklar ve diğer haklar üzerindeki rehin hakkının sona ermesi hakkında özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Medeni Kanun’un alacaklar ve diğer haklar üzerinde rehin başlığı altında yer alan MK m. 954 f. 2 (EMK m. 868 f. 2)’deki “Aksine bir hüküm bulunmadıkça, bunların rehni hakkında da teslime bağlı rehin hükümleri uygulanır” düzenlemesine uygun olarak, rehnin sona

299Şükrü Yıldız, Türk Ticaret Kanunu Tasarısına Göre Limited Şirketler Hukuku, İstanbul 2007, s. 227’de bu nisabın düşürülemeyeceğini belirtmiştir, ancak bununla ilgili dayanak göstermemiştir. 300 Bkz yukarıda İkinci Bölüm II- Limited Şirket Ortaklık Payı Üzerinde Kurulan Rehin Hakkı

ermesinde de teslime bağlı rehne ilişkin hükümlerin uygulanması gerekmektedir301.

A- Rehinle temin edilen asıl alacağın sona ermesi