• Sonuç bulunamadı

Yapılan bu araştırma, Ford Fabrikası Çalışanlarının Fiziksel Uygunluklarının tespitini araştırmak üzere yapılmıştır. Bu araştırmada elde edilen bulgular doğrultusunda aşağıdaki sonuçlar çıkarılmıştır:

Tablo 4.1.’ de görüldüğü üzere, Araştırmaya Katılan İşçilerin Bazı Fiziksel Özellikleri, yaş, boy uzunluğu, vücut ağırlığı sağ ve sol el kuvvetlerinin ortalaması ile sağ ve sol tarafa dönerek çalışmalara ait minimal ve maksimal ve aradaki farkları görülmektedir. Çalışanların Bel/Sırt Kuvvetlerinin ölçümlerinde en düşük değerdeki ölçüm sonuçları alınarak, fabrikada çalışılan iş istasyonlarındaki işleri yapabilmede yeterli bel/sırt kuvvetine sahip oldukları görülmektedir. Ford Otomobil Fabrikasında Motor Montaj kısmı çalışanlarının bel / sırt kuvvetlerini negatif yönde etkileyecek bir iş ortamı olduğu elde edilen veriler doğrultusunda söylenememektedir (Bel kuvveti Ölçüm cetveline göre). Tablo 4.2.‘ de görüldüğü üzere, yapılan araştırmada, yapılan bu çalışma yönlerinin tespiti sonucunda bu bağlamda incelenen işyerlerin de % 50-75 arası sağ taraftan çalışılmakta olduğu görülmektedir.

İş yeri düzenlemesi ve organizasyonu sorumluları, iş yerlerini sol taraflı çalışmak tan çok sağ taraflı çalışmaya göre ayarlamış olduğu görmekteyiz. İş bu çalışmaya destek olarak sol koluyla çalışan bir çalışan o istasyonda çalışması gerekiyorsa bir kaç saat ikinci bir çalışan tarafından yardımcı olunup destek veriliyor, istasyondaki işi tam kavradıktan sonra yalnız bırakılıyor. Çalışma İstasyonların sabit oluşu ve vardiyalı çalışma sebebi yüzünden İstasyonlarda bir değişiklik söz konusu olmuyor, kısıtlı imkânlardan (yer, maddi yatırım,

48

işin süresinin uzaması) işyerlerin de çoğunlukla tek taraflı (sağ) çalışma ortamına göre iş yerlerinin ayarlandığını söylememek mümkündür.

Tablo 4.3.‘de görüldüğü üzere, yapılan araştırmada, yapılan bu çalışma yönlerinin tespiti sonucunda, Bu bağlamda incelenen işistasyonlarının sol taraftan çalışma oranları işe % 25-50 arasında olduğu saptanmıştır.Bu bağlamda işyerlerinde çalışanlarına pençe kuvvetleri olçum sonuçları çalışma yönlerinin ağırlıkları ile de bağlantılı olduğu görülmektedir.El sağlığını etkileyen en önemli durumlardan biriside titreşim kaynaklıdır. Başlangıçta ağrı olarak başlar, titreşim devam ettikçe yavaş yavaş ilerler, yaralanma ya da hastalığa dönüşebilir. Titreşim tendonlar, kaslar, kemikler ve eklemlerde değişikliklere neden olabilir ve sinir sistemini etkileyebilir.

Tablo 4.4.’ de görüldüğü üzere, yapılan araştırmada, sağ ve sol pençe kuvveti ölçümü sonuçları arasında bağımlı guruplarda aritmetik ortalamalar arası farka ait Testinde sonuç (P < 0.01) anlamlı çıkmıştır.

Tablo 4.5.’ de görüldüğü üzere, yapılan araştırmada, araştırmaya katılan işçilerin bazı fiziksel özellikleri arasındaki korelasyonda boy uzunluğu, yaş ile sağ ve sol taraf arasında negatif korelasyon görülürken, sağ tarafın sağ ve sol el, sağ ve sol el arasında pozitif korelasyonun olduğu tespit edilmiştir.

Ölçüm sonuçlarında görüldüğü üzere çalışanların vücut ağırlık ölçümleri sonucunda en düşük kilolu çalışan 59.1 kg olarak tespit edilmiş olup ve ayni zamanda da çalışanlarınboy uzunlukları ölçümleri sonucunda da en kısa boylu çalışan 1.60 cm olarak tespit edilmiştir. Çalışanların kilo ve boy oranlarına bakıldığında, işyerlerinde yaptıkları işlerde çalışma performanslarını etkileyecek bir durum görülmemektedir. Bu ölçümlerin sonuçlarına göre fabrikada çalışan en kısa boylu işçinin yaptığı işi en uzun boylu işçi ayni rahatlıkla yapabileceğini şekilde organize edildiğini söyleyebiliriz. Bu bağlamda Ford Fabrikasının işyerlerini ortamının çalışanların fiziksel ergonomik özelliklerine uygun olduklarını söyleye bilmekteyiz.

Tablo 4.6.’ de görüldüğü üzere, yapılan araştırmada, gibi işçilerin % 85 genetik rahatsızlığının, Şeker hastalığı, Yüksek kolesterol olmadığını, ama hastalık geçirdiğini, % 85 oranında sigara kullanmadıkları tespit edilmiştir.

49

rahatsızlıklar, geçirdiği rahatsızlıklar, tansiyon ve kolesterol arasında, Yüksek kolesterol ile genetik ve tansiyon hastalığı arasında Tansiyon rahatsızlığı ile genetik ve geçirdiği rahatsızlıklar arasında (0,01 ve 0,03 ) ilişkilerin olduğu tespit edilmiştir.

Araştırma raporuna göre, fabrikalarda genellikle erkekler işçileri çoğunun, sırtağrısı, baş kısmı ve kollarında sertleşme sorunları ile ellerinde güç kaybının,Hatta genç işçiler arasında, düzenli şikâyetlerin olduğu tespit edilmiştir (Special Report,2013)

Tablo 4.8.’ da görüldüğü üzere, yapılan araştırmada, alınan cevapların dağılımında katılmıyorum boyutu, yaş dağılımında 45-54 yaş arası, çalışma süresinde 20 yıl ve üzeri bölümde işe montaj bölümü % 40 ve üzerinde çıktığı görülmüştür.

Tablo4.9.’ de görüldüğü üzere, yapılan araştırmada, Eğitim durumu ve Envantere verilen cevapların dağılımına eğitim boyutu açısında bakıldığında istatistik açıdan anlamlı farklılığın olduğu gözlenmiştir.

Tablo 4.10.’ da görüldüğü üzere, yapılan araştırmada, eğitim durumu ve envanter puanları arasındaki çoklu karşılaştırma sonuçlarına göre eğitim seviyesi ilkokul olan işçiler ile ortaokul ve lise öğrenimi görenler arasında istatistik açıdan anlamlı fark çıkmıştır. Bu bağlamda dikkat oluşturan sonuç eğitimi ilkokul olan işçiler ile Üniversite eğitimi alan işçiler arasında verilen cevaplar açısından istatistik anlamda bir farkın çıkmamasıdır. Tablo 4.11.’ de görüldüğü üzere, yapılan araştırmada, çalışma süresi ve envanter puanları arasındaki herhangi bir farkın olup olmadığının tespiti için yapılan Tek Yönlü Anova testinde, çalışma süresinin verilen cevapları etkilemediği görülmüştür.

Tablo 4.12.’ de görüldüğü üzere, yapılan araştırmada, çalışma süresi ve envanter puanları arasındaki çoklu karşılaştırma sonuçlarına göre guruplar arasında herhangi bir farklılık görülmemiştir.

Tablo 4.13’de görüldüğü üzere, yapılan araştırmada, vardiya durumu veenvanter puanları arasındaki herhangi bir farkın olup olmadığının tespiti için yapılan Tek Yönlü Anova testinde, vardiya değişikliğinin verilen cevapları etkilemediği görülmüştür.

Tablo 4.14’ de görüldüğü üzere, yapılan araştırmada, vardiya değişkeni veenvanter puanları arasındaki çoklu karşılaştırma sonuçlarına göre guruplar arasında herhangi bir farklılık görülmemiştir.

50

cevaplara ait envanter puanları arasındaki herhangi bir farkın olup olmadığının tespiti için yapılan Tek Yönlü Anova testinde, vardiya değişkeninin verilen cevapları etkilemediği görülmüştür.

Tablo 4.16’ da görüldüğü üzere, yapılan araştırmada, çalışma yeri değişkeni ve envanter puanları arasındaki çoklu karşılaştırma sonuçlarına göre guruplar arasında herhangi bir farklılık görülmemiştir.

Tablo 4.17’ de görüldüğü üzere, yapılan araştırmada, iş yükünün ağırlığından dolayı zorlanma ile eğitim durumu arasında anlamlı bir fark bulunmuştur. Eğitim seviyesi artıkça bireylerin fiziksel çalışma yükü azalmakta fakat iş sorumluluklarının arttığı tespit edilmiştir. Buna bağlı olarak çalışanların sorumlulukları ve zihinsel aktivitelerde bulunmalarının arttığı bulunmuştur. Mesleki Lise öğrenimini tamamlamış olan işçilerin iş yükünden dolayı zorlanma durumları ile eğitim seviyesi yüksek lisans olan bireylerde daha yüksek çıkmıştır.

Tablo 4.18’ de görüldüğü üzere, yapılan araştırmada, çalışanların iş yerindeki iş yükünün dengeli olarak dağıtılma durumu ile eğitim durumları arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır. Çalışanların eğitim seviyesinin artması, iş yerindeki iş yükünün dengeli dağılıma durumu hakkında kararsız kaldıkları görülmüştür. Bu durumda çalışanlar eğitim durumlarına göre iş yüklerinin dengeli olarak dağıtıldığını düşünmüşlerdir.

Tablo 4.19’ da görüldüğü üzere, yapılan araştırmada, işçilerin eğitim seviyeleri ile bulundukları pozisyondan memnun olma durumları arasında anlamlı bir fark bulunmuştur. Çalışanlar eğitim durumundan mesleki lise öğrenimini tamamlamış olanlar bulundukları pozisyondan memnun olma durumları açısından kararsız kaldıkları görülmüştür.

Tablo 4.20’ de görüldüğü üzere, yapılan araştırmada, Eğitim düzeyleri ilkokul ve orta okul olan çalışanlar adaletli olarak dağıtıldığına inanırken, bunlara kıyasen eğitim durumu üniversite ve ustu olanlar işe bu duruma karsı olarak adaletli olarak dağıtılmadığını belirtmişlerdir. Bu bağlamda eğitim durumu artıkça daha iyi yerlerde terfilerde çalışma isteğinin arttığını söyleye biliriz, bu arada Mesleki lise Mezunlarının da bu durumda kararsız kaldıklarını da göz ardı edemeyiz.

Tablo 4.21’ de görüldüğü üzere, yapılan araştırmada, çalışanlardan eğitim durumları ilk ve ortaokul olan sosyal aktivitelere önem verildiğini vurgularken, eğitim durumları mesleki lise olanların kararsız kaldıkları, yalnız eğitim durumu üniversite ve yüksek lisans olanların

51

iş yerlerinde düzenlenen bu sosyal aktivitelere yeterince önem verilmediğine katılmışlardır. Bu bağlam da şunları ekleye biliriz ki; lisans ve yüksek lisans mezunları çalışanlarının mesai saatleri ve iş yoğunluğundan dolayı bu aktivitelerle yeterince ilgilenemediklerini söyleyebiliriz.

Tablo 4.22’ de görüldüğü üzere, yapılan araştırmada, eğitim durumu ilk ve ortaokul olan çalışanların tek taraflı çalışmaya maruz kaldıkları görülürken, eğitim durumu lisans ve yüksek lisans olan çalışanların tek taraflı çalışmaya maruz kalmadıkları anlaşılmaktadır, eğitim durumu mesleki lise olanlarda ise farklı olarak kararsız kaldıkları bulunmuştur. Tablo 4.23’ de görüldüğü üzere, yapılan araştırmada, eğitim durumu mesleki lise olanlar kararsız kalırlarken, lisans ve lisansüstü mezunların işe zihin ve vücut koordinasyonlarınızı etkili bir biçimde kullanma durumunda kalmadıkları görülmüştür. Eğitim durumları ilk ve ortaokul olanlar işe işyerlerindeki çalışma istasyonlarında zihin ve vücut koordinasyonlarınızı etkili bir biçimde kullandıkları bulunmuştur.

Tablo 4.24’ de görüldüğü üzere, yapılan araştırmada, yaş dağılımı 45-54 olan çalışanların % 50.4 ünde iş istasyonlarında ayni hep işi yaptıkları görülürken, yaş dağılımı 35-45 olanlarda % 17.6 kararsız kalıp, yaş dağılımı 25-34 olanlarda ise % 16 sininda de değişik istasyonlarda çalıştıkları görülürken, yaş dağılımı 18-25 olanların işe % 15.3 unun kesinlikle değişik iş istasyonlarında çalıştıkları bulunmuştur.

Tablo 4.25’ de görüldüğü üzere, yapılan araştırmada, yaş dağılımı artıkça iş yerinizde ki sosyal organizasyonlardan haberdar olmama görülürken, en çok haberdar olanlar işe 25-34 yaş arası çalışanların olduğu görülmüştür.

Tablo 4.26’ da görüldüğü üzere, yapılan araştırmada, fabrikalarda çalışma süresine bakıldığında 11-19 yıl arası çalışanlarda % 50,’ unun tek bir iş yaptıkları görülürken, çalışma sureleri 0-5 yılarası çalışanlar daişe % 31,3 unun ayni anda tüm vücut azalarını kullanarak çalıştıkları bulunmuştur.

Tablo 4.27’ de görüldüğü üzere, yapılan araştırmada, en çok farklı işlerde çalışılan vardiya Sabah –Öğle vardiyası olurken en az değişen vardiyada devamlı Sabahçı çalışan vardiya olarak bulunulmuştur.

Tablo 4.28’ de görüldüğü üzere, yapılan araştırmada, bu bağlamda en çok zaman baskısı altında kalan Saba-Öğle vardiyası olarak bulunmuş olup, zaman baskısı olmayan vardiya

52

de hep sabah vardiyası olarak bulunmuştur. Bunlara ek olarak Öğle vardiya zammının devreye girmesi söz konusu olarak gösterilebilir diyebiliriz.

Tablo 4.29’ da de görüldüğü üzere, yapılan araştırmada, bu bağlamda fabrikaların çalışma donanımı bayanlara nazaran erkeklerin fiziksel özelliklerine uygun olarak donatılmıştır denilebilir.

Tablo 4.30’ da görüldüğü üzere, yapılan araştırmada, cinsiyet değişkeni açısından çalışma donanımının iş performansını etkileme durumuna bakıldığında anlamlı farklılıklar bulunmuştur. Kadınlar erkeklerden daha farklı işyeri sağlık sorunları ile karşı karşıya kalmaktadır. Bunun nedeni kısmen kadın ve erkeklerin farklı türde işe sahip olma eğilimindedir (Hoskins, A 2005). Kadınlarda genellikle işle ilgili olarak daha çok karpal tünel sendromu, tendinit, solunum yolu hastalıkları, enfeksiyon ve paraziter hastalıklar ve anksiyete ve stres bozuklukları görülmektedir (Bureau of LaborStatiştics,2008). Sosyal, ekonomik, ve kültürel faktörler de kadınlar için yaralanma ve hastalık riskiniarttırmaktadır. İşyerinde cinsiyete göremuamele ve cinsiyet ayrımcılığı bir kadının beden ve ruh sağlığını etkileyebilir.

Amerika'nın iş gücünün içinde göçmen kadınlar özellikle risk grubundadır. Onlar, ev ve aileyle ilgili problemlerin yanı sıra iş konularında göçmen statüsü engeliyle karşılaşmaktadırlar. Amerika'da doğmuş kadınlara göre, göçmen kadınlar daha çok yüksek yaralanma oranları ile sanayi ve işlerde çalışır (Orrenius ve Zavodny, 2009)

Pradeep, Shinde, Ghorpade ve Madhekar(2015 ),otomobil tamir ve bakım servis sektöründe çalışan 117 işçiyi incelenmiş, bunların yaklaşık 64.24% son 10 yıldır aynı mesleği yaptığı. Sadece 29.25% personel koruyucu ekipmana sahip, ama bazen kullanıldığını, 58.50% Stres 54.99% kas / kemik ağrısı,36,27% hazımsızlık / bağırsak bozuklukları önemli oranda hastalıkların olduğunu tespit etmişlerdir.

Çalışanlara rahatsızlıklar ve varsa hastalıklarının hangileri olduğu sorulmuştur, Elde edilen sonuçlarda,sigara kullanımı ile genetik rahatsızlıklar, geçirdiği rahatsızlıklar, tansiyon ve kolesterol arasında, Yüksek kolesterol ile genetik ve tansiyon hastalığı arasında Tansiyon rahatsızlığı ile genetik ve geçirdiği rahatsızlıklar arasında (0,01 ve 0,03 ) ilişkilerin olduğu tespit edilmiştir.

İşçilerin fiziksel uygunluğu hakkında Dr. Frederick S. Lee şunları söylemiştir. Endüstriyel fizyolojisiaçısından sanayi işçisine bakıldığında, fabrikanın genel fiziksel donanımında

53

sahip olduğu makinelerin tamamını, daha da önemlisi bütün makinelerin birbiriyle olan karmaşık ilişkisini bilmelidir. Bu makinelerin akıllıca kullanılması, sürekli izlenmesi ve yanlış kullanılmaması gerekir. Yorgunluk, gecikmeler, üretimin azalması, bozulan malları, kazaları ve hastalık gibi nedenler verimliliğin azalmasını sağlar( John A. Lapp,1919, s. 130-136)

İşçinin çalışma gücünü yüksek ve yorgunluğun en düşük seviyede tutulması, kendisine ve başkalarına zarar vermeden maksimum üretimin sağlanması, diğer bir deyişle İnsan ve makineden en fazla kar elde etmek amacıyla nasıl kullanılabileceğini tespit edilmesi günümüzde sanayinin en büyük sorununu oluşturmaktadır (John A. Lapp,1919, s. 130- 136,)

Benzer Belgeler