• Sonuç bulunamadı

Tarihsel Süreç İçinde Kırsal Kalkınma

2.2 Kırsal Planlama Alanında Etkili Olan Kırsal Kalkınma Yaklaşımları

2.2.1 Tarihsel Süreç İçinde Kırsal Kalkınma

Araştırmalar, kalkınma paradigmalarında devamlı bir değişimin olduğunu, bu değişimin kırsal kalkınma yöntemlerini de etkilediğini ortaya koymaktadır. 1950’li ve 1960’lı yıllarda modernizasyon, 1970’li yıllarda devlet müdahaleleri, 1980’li yıllarda serbest pazar, 1990’lı yıllarda katılım ve yetkilendirme, son olarak 2000’li yıllarda ise yoksulluğun önlenmesi kırsal kalkınma politikaları üzerinde etkili olmuş kalkınma paradigmalarıdır. Genellikle bu paradigmalar, ortaya çıktıktan sonraki on yıl içinde gelişim göstermişlerdir (Ellis ve Biggs, 2001). 1950 yılı sonrası kırsal kalkınma düşüncesinde meydana gelen değişimler özetlenecek olursa:

- 1950’li ve 1960’lı yıllarda geleneksel tarımsal üretim yöntemleri yerine

modern üretim yöntemleri kullanılmaya başlanmıştır. Modern üretim yöntemlerinin, kırsal alanda yaşanan sorunları çözebileceği düşünülmüştür.

- 1970’li yıllarda, devletler tarım sektörünü yönlendirerek, kırsal alanda

etkili tek yapı haline gelmişlerdir. Ancak, devletlerin bu müdahaleci yapısından kaynaklı olarak kırsal alanlarda pek çok sorunlar ortaya çıkmıştır.

- 1980’li ve 1990’lı yıllar kırsal kalkınma alanında en etkili değişimin

yaşandığı yıllar olmuştur. Katılımcı kırsal kalkınma yaklaşımının geliştirildiği bu yıllarda daha önceki dönemlerde izlenen yukarıdan aşağıya olan kırsal kalkınma yaklaşımı, aşağıdan yukarıya ve süreç yaklaşımına dönüşmüştür.

- Son olarak 2000’li yıllarda, kırsal yoksulluğun azaltılması ve dolayısıyla kırsal kalkınmaya katkı sağlanmasında, gelişmekte olan ve gelişmiş ülkeler ile kırsal kalkınmaya yön veren uluslararası kuruluşların politika ve uygulamalarında çok sektörlü bir yaklaşım ön plana çıkmaktadır (Anonim, 2004).

Aşağıda Tablo 2.1’de 1950 yılı sonrasındaki kırsal kalkınma teori, tema ve politikaları gösterilmektedir.

Tablo 2.1 1950’lı yıllardan 2000’li yıllar arasında “kırsal kalkınma” teori, tema ve politikaları

1950 1960 1970 1980 1990 2000

Modernizasyon İkili ekonomik model Geri kalmış tarım Topluluk kalkınması

Dönüşüm yaklaşımı Teknoloji transferi Mekanizasyon Tarımsal büyüme Tarımın büyüme rolü Yeşil devrim

Rasyonel köylüler Bütünleşik kırsal kalkınma Devlet tarım politikaları Devlet destekli kredilendirme Yeşil devrim (devam)

Kırsa büyüme bağlantıları Devlet destekli kredilendirme

Serbest pazar

Hükümet dışı organizasyonlarda artış Hızlı kırsal değerlendirme

Tarımsal sistem araştırmaları Gıda güvenliği&açlık araştırmaları

Üretim olarak değil süreç olarak kırsal kalkınma Yoksulluğu azaltma Kalkınmada kadın

Mikro kredilendirme

Katılımcı kırsal değerlendirme Aktör odaklı kırsal kalkınma Paydaş analizleri

Kırsal güvenlik ağları Cinsiyet ve kalkınma Çevre&sürdürülebilirlik Yoksulluğu azaltma Sürdürülebilir gelişme İyi yönetim Desantralizasyon Katılım eleştirileri Sektör yaklaşımları Sosyal koruma Yoksulluğu yok etme

Kaynak: Ellis, F. ve Biggs, S. (2001) Evolving Themes in Rural Development 1950s-2000s,

Yukarıda açıklanan kırsal kalkınma yaklaşımlarındaki değişimlere ek olarak, Ellis ve Biggs (2001), 1950 yılı sonrası kırsal kalkınma politikalarındaki önemli vurguları aşağıdaki biçimde sıralamışlardır:

- 1950’li yıllarda etkili olan topluluk kalkınması yaklaşımından, 1960’lı yıllarda küçük çiftçiliğin geliştirilmesi yaklaşımına geçiş,

- 1970’li yıllarda entegre kırsal kalkınma yaklaşımı kapsamında küçük çiftçiliğe devam,

- 1970’li yıllarda etkili olan devlet destekli kırsal kalkınma yaklaşımından, 1980’li yıllarda pazarın serbestleşmesine geçiş,

- 1980’li ve 1990’lı yıllarda süreç, katılım, yetkilendirme ve aktör yaklaşımları,

- 1990’lı yıllarda entegre bir kapsamda sürdürülebilir geçim yaklaşımının oluşumu,

- 2000’li yıllarda kırsal kalkınma için yoksulluğun azaltılması stratejileri (bkz Tablo 2.2-2.3)

Tablo 2.2 1960’lı yıllardan 2000’li yıllar arasında birbirini izleyen kırsal kalkınma vurguları.

1950 1960 1970 1980 1990 2000

Kırsal Kalkınma Vurguları

Kaynak: Ellis, F. ve Biggs, S. (2001) Evolving Themes in Rural Development 1950s-2000s,

Development Policy Review, 19(4), 437-448

Toplum kalkınması

Küçük çiftlik gelişimi

Bütünleşik kırsal kalkınma

Pazarın

Katılım

Tablo 2.3 1960’lı yıllardan 2000’li yıllar arasında kırsal kalkınmada baskın paradigmalar ve değişimler.

1950 1960 1970 1980 1990 2000

Baskın Paradigmalar ve Değişimler

Küçük çiftliklerde artan kazanç

Süreç, katılım, yetkilendirme Sürdürülebilirlik Modernize ve İkili Ekonomi

Kaynak: Ellis, F. ve Biggs, S. (2001) Evolving Themes in Rural Development 1950s-2000s,

Development Policy Review, 19(4), 437-448

2.2.2 Kırsal Kalkınma Yaklaşımları

Bu bölümde, küçük ölçekli çiftçilik, süreç, katılımcı toplum kalkınması, entegre

kırsal kalkınma ve sürdürülebilir geçim gibi başlıca kırsal kalkınma yaklaşımları

incelenmiştir.

Küçük Ölçekli Çiftçilik:

1960’lı yıllarda, küçük ölçekli çiftçiliğin, gelişme ve kalkınmanın merkezi olarak düşünülüğü bir paradigma oluşturulmuştur. Bu paradigmaya göre, küçük ölçekli çiftliklerin, çiftlik büyüklüğü ve ekonomik verimlilik arasındaki ilişki sebebiyle kırsal kalkınmayı sağlayabilecek yapıya sahip oldukları düşünülmüştür (Berry ve Cline, 1976). Küçük çiftliklerin, büyük çiftliklere göre ekonomik kalkınmayı daha çok ilerlettiğinin savunulmasının sebebi, küçük ölçekli tarımsal işletmelerin işçi yoğun olmaları ve bu nedenle de iş olanaklarını artırmaları görüşünün kabul edilmiş olmasıydı (Kole, 2005).

Küçük ölçekli çiftçilik paradigması ortaya çıktıktan sonra hemen popüler olmamasına rağmen, kırsal kalkınmayı etkilemiştir. Üstelik bu paradigmaya bağlı

olarak geliştirilen kırsal büyüme bağlantıları kavramı, bunun kesin olduğunu kanıtlamıştır. Kırsal büyüme bağlantıları kavramına göre, küçük ölçekli tarımsal işletmelerdeki artan aktivite ile tarım dışı girdilerdeki gelişme özendirilmektedir. Bu da devamında kapsamlı ekonomik aktiviteyi, yabancı borsayı ve tüketici pazarlarını iyileştirmektedir (Ellis ve Biggs, 2001).

Ancak Berry ve Cline (1976), küçük ölçekli çiftçilik yaklaşımının, arazinin mülkiyetinden kaynaklı sorunlar çözülmeden, kredilendirme kolaylıkları sağlanmadan ve teknolojiye geçiş olmadan ekonomik kalkınmada yeterli olamayacağını belirtmişlerdir.

Kırsal Kalkınmada Süreç Yaklaşımı:

Devletlerin kalkınmayı devam ettirmede sınırlı kalmaları sebebiyle, yerel nüfusun kendi kalkınmasını sağlamada merkezi ajanslar olmaları yönünde yeni bir yaklaşım oluşturulmuştur (Kole, 2005). Süreç yaklaşımı olarak adlandırılan bu yaklaşıma göre, 1980’ler ve 1990’lardan itibaren yukarıdan aşağıya doğru olan proje yaklaşımı,

aşağıdan yukarıya doğru olan süreç yaklaşımına dönüştürülmüştür. Süreç

yaklaşımı, kırsal toplumun kırsal kalkınma sürecine kendi öncelikleri doğrultusunda katılmaları ile ortaya çıkan değişimin bir yansımasıdır. Bu düşünce ekolünden olan teoriler; katılımcılığı, sürdürülebilirliği, desantralizasyonu ve entegre kırsal kalkınma yaklaşımlarını içermektedir (Kole, 2005). Ellis ve Biggs (2001), süreç yaklaşımının etkili olduğu 1980’li ve 1990’lı yıllardaki ortaya çıkan önemli bazı gelişmeleri aşağıdaki biçimde sıralamışlardır:

- Tarımsal üretim sistemleri araştırmalarının ve Yeşil Devrim ile tanımlanan tek ürün (çeltik ve buğday) sistemlerindeki büyüme tartışmalarının ortaya çıkışı,

- Teknik bilginin artması ve yoksulların karşılaştıkları sorunların çözümüne kendilerinin katkı sağlayabilecek yetiye sahip olmaları,

- Kaynağını, 1980’li yıllardaki hızlı kırsal değerlendirme yönteminden alan katılımcı yöntemlerin yaygınlaşması, bu yöntemlerin 1990’lı yıllardaki

katılımcı kırsal değerlendirme, katılımcı öğrenme ve katılımcı eylemlere doğru gelişmesi,

- Kırsal kalkınma politikalarında insan odaklı bir perspektifin ortaya çıkması, - 1980’li yıllarda başlayan yapısal düzenlemeler ve pazarın serbestleşmesi ile

devletlerin daha önceki dönemlerdeki geniş kapsamlı olarak tarım sektörünü yönlendirmekten vazgeçme eğilimleri,

- Devletlerin kırsal hizmetlerin dağıtımında performans düşüklüğü ve bu alandaki destek kuruluşların başka ortaklıklar arayışına gitmeleri,

- Kırsal kalkınma ajansları olarak toplumsal kuruluşlarının artması,

- Kadınların erkeklerden farklı deneyimlere sahip olmaları ve kırsal politikaların kadınlar ve erkekler üzerinde farklı etkileri olduğunun dikkate alınması gerektiği sebepleriyle, kırsal kalkınmada cinsiyet konularının dikkate alınmaya başlanması,

Katılımcı Toplum (Topluluk) Kalkınması Yaklaşımı:

Katılımcı toplum kalkınması yaklaşımı 1970’li yılların başında geliştirilmiştir. Yaklaşım, yerel toplulukları içermeyen kalkınmanın üretken ve devamlılığı olmadığı görüşünden temellenmiştir (Kole, 2005).

Parker (1998), kuzey-doğu Brezilya için yapmış olduğu bir araştırmada, kırsal kalkınma için ayrılan kaynaklar tatmin edici oranda olsa da, kırsal yoksulluk düzeyinin yüksek kaldığını, bununla birlikte katılım ve desantralizasyon ile karakterize edilen yeni kalkınma girişimlerinin gelişi ile kırsal yoksulluğu azaltmada gelişme işaretleri olduğunu ortaya koymuştur (Kole, 2005).

Katılım, toplulukların kendi hayatlarını etkileyen kalkınma aktivitelerini etkilemede yetkili oldukları, devam eden bir süreç olarak görülmektedir (Kotze, 1997). Katılımcı toplum kalkınması yaklaşımında kalkınma, yetkililer tarafından bilgilendirme ile ya yukarıdan aşağıya doğru, ya da toplulukların karar alma sürecine katılmaları ile aşağıdan yukarı doğru oluşmaktadır (Kole, 2005).

Ellis ve Biggs (2001) bu yaklaşımın bazı karakteristik özelliklerini, - Kırsal kalkınmada ajanslar olarak sivil toplum kuruluşlarının önemi, - Çiftçilik sistemleri araştırmaları,

- Kalkınmada yerel bilginin ve cinsiyetin önemi olarak belirlemişlerdir.

Kole (2005) katılımcı toplum kalkınması yaklaşımında; toplulukların yönetim ve karar oluşturma sistemlerinde yabancı olarak düşünülmesini ve hükümetlerin de kırsal kalkınmanın merkezi ajansları olarak görülmemelerini, yaklaşımın sınırları olarak saptamıştır. Bu da toplulukların sesinin duyulamamasına sebep olmuştur.

Entegre Kırsal Kalkınma Yaklaşımı:

Kalkınmanın sektörel temelli iken, kırsal alandaki yatırımların istenilen etkiye sahip olmadığı düşüncesi ile 1970’li yıllarda entegre kırsal kalkınma yaklaşımı geliştirilmiştir. Bu yaklaşım, yoksulluğun çok boyutlu etkilerinin üstesinden gelinebilmesi için, sağlık hizmetleri, tarımsal gelişme, eğitim ve altyapı gibi pek çok sektörü ve paydaşı bir bütün olarak ele almakta ve değerlendirmektedir. Yaklaşım, geliştirildiği dönemde aşağıdaki başlıklarla karakterize edilmiştir:

- Talep destekli kalkınma,

- Kaynak hareketliği (para, insan kaynakları, materyal-yerel toplulukları içeren),

- Aşağıdan entegrasyon (Kole, 2005).

Uphoff (2001), kırsal kalkınma çabalarındaki gerçek bütünleşmenin, kırsal kalkınmanın, son kullanıcılar ve yerel girişimciler tarafından uygulanmış olmasıyla sağlanabileceğini; başarının sağlanabilmesi için yaklaşımın, proje kapsamı içinde ele alınmaktan çok, periyodik inceleme ve revizyonların yapıldığı bir program kapsamında ele alınması gerektiğini belirtmiştir (Chambers, 1986).

1970’li yıllarda bu yaklaşıma göre kendi kırsal kalkınma programlarını tasarlamaya başlayan Dünya Bankası, kırsal kalkınmanın aşağıda sıralanan koşullar altında başarılı olacağını tartışan rehberler geliştirmiştir. Bunlar:

- Dengeli makroekonomik ve sektörel politikalar, - Özel tarımsal gelişmenin teşviki,

- Kırsal yoksullara karşı ayrım yapmayan kamu harcama ve yatırımları, - Arazi güvenliği ve su hakları,

- Bilgi ve teknoloji üretmek ve yaymakta kamu ve özel sektörün birbirini tamamlayıcı olması,

- Programın tüm aşamaları içinde kırsal yoksulların yer almasıdır (Kole, 2005).

Yaklaşımın avantajları;

- Kırsal alanlarda çok disiplinli yoksulluk karşıtı çabaları sağlamak, - Bölgesel problemlere çözüm oluşturmak,

- Kalkınma çabalarına yerel halkın katılımını sağlamak biçiminde özetlenebilir.

Ancak, entegre kırsal kalkınma yaklaşımı, pek çok sebepten dolayı 1970’lerde başarısızlığa uğramıştır. Yukarıdan aşağıya olan yaklaşımı, programlarının yararlanıcıları arasında tutulmamasına yol açmıştır. Ayrıca, uygulamalar çok pahayla mal olmuştur. Bunların dışında doğrudan yaklaşımın temel mantığıyla ilgili olmayan başka başarısızlık sebepleri de vardı. Bunlar;

- Elverişsiz bir siyasi çevre,

- Hükümetin vaatlerindeki eksiklik, - Kurumsal kalkınma ihmali,

Sürdürülebilir Geçim Yaklaşımı:

1990’lı yılların sonlarından, 2000’li yılların başlarına doğru, kalkınma çevrelerinde sürdürülebilir kalkınma yerleşik söz haline gelmiş ve çevresel bir konu olmaktan daha çok sosyo-ekonomik bir kavram olarak ele alınmıştır (Kole, 2005). Ayrıca, söz konusu yaklaşım, desantralizasyonu ve yerel düzeydeki kalkınma kurumlarının rolünün kuvvetlendirilmesini savunmuştur. Bu yaklaşım ile:

- Yerel kalkınma için özel sektör ile hükümet etkileşiminin kuvvetlendirilmesi,

- Kalkınma programlarını uygulamak için sivil toplum kuruluşlarının kapasitesinin artırılması,

- Kalkınmayı artırmanın bir yolu olarak desantralize olmuş kamu kurumlarının kuvvetlendirilmesi konuları tartışılmış ve öneriler getirilmiştir (Kole, 2005).