• Sonuç bulunamadı

Üçüncü Aşama: Strateji, Politika ve Model Oluşturma

1.8 Materyal ve Yöntem

1.8.2.3 Üçüncü Aşama: Strateji, Politika ve Model Oluşturma

Birinci ve ikinci bölümde elde edilen veri ve saptamalar doğrultusunda, ülkemizdeki kırsal planlama süreci, dünyadaki kırsal planlama yaklaşım ve pratikleri ile AB yasal düzenlemeleri kapsamında oluşturulan öneriler da tartışılarak tanımlanmıştır. Kırsal planlama süreci, planlama disiplini ve kademelenmesi içerisinde ele alınmıştır.

Kırsal alanda yaşanan sorunların çözümüne yönelik olarak bütüncül, ülke kaynaklarının daha etkin kullanımını hedefleyen kırsal planlama hedef, strateji ve politikaları belirlenmiştir. Sonuç aşamasında, kırsal planlama modeli oluşturulmuştur. Modelin uygulanabilmesi için gerekli olan araçlar ve kamusal yasal örgütlenme biçimi, hem merkezi hem de yerel ölçekte tanımlanmıştır.

1.9 Kavramlar

Tez kapsamında kullanılan kırsal alan, kalkınma, kırsal kalkınma, kırsal nüfus ve

Kırsal Alan1: Türkiye’de yasal düzenlemeler ve istatistikî çalışmalar kırsal alan

tanımı açısından incelendiğinde, kırsal alanın temel özelliklerini yansıtan tek bir tanımın henüz yapılmadığı görülmektedir. Yapılan farklı farklı tanımlarda, genellikle nüfus sınırlaması ölçüt alınmıştır. Tanımlara göre, nüfusu belli bir değerin altında olan yerleşmeler kırsal alan kabul edilmiştir. Bu durumda nüfusu fazla, ancak gelişmişliği geri bir yerleşim yerini kent saymak gerekecektir. Dolayısıyla, kırsal alan tanımında nüfusu dikkate alan ve bu nüfusun yaşam kalitesini ortaya koyan nesnel parametreler geliştirilmelidir.

Sonuç olarak, Türkiye için kırsal alan tanımı önemli bir sorun alanı olarak ortaya çıkmaktadır. Her ne kadar kırsal alan tanımı üzerinde fikir birliğine ulaşmak zor olsa da tez kapsamında kırsal alan,

Nüfus yoğunluğunun düşük olduğu, ekonomisi ağırlıklı olarak doğal kaynakların değerlendirilmesine dayalı, doğal koşulların, geleneksel değerlerin ve ilişkilerin toplumsal hayatın şekillendirilmesinde etkin olduğu, eğitim, sağlık ve haberleşme gibi sosyal olanakların yeterince gelişmediği kentsel alanlar dışınki yerler, olarak tanımlanmıştır.

1 Türkiye’de yasal düzenlemeler ve istatistikî çalışmalarda kırsal alan tanımları:

- 442 sayılı Köy Kanununa göre (1942); nüfusu 2.000’den aşağı olan yerleşmeler köy olarak tanımlanmaktadır.

- Köy Envanterine göre (1997); Nüfus dikkate alınmaksızın bucak, köy belediyesi ve köy statüsündeki tüm

yerleşim yerleri kırsal alan olarak tanımlanmıştır.

- Genel Nüfus Sayımına göre (2000); Köy nüfusu, köy ve bucak nüfusuna; şehir nüfusu ise il ve ilçe merkezleri

belediye sınırları içindeki nüfusa karşılık gelmektedir.

- Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planına göre (2001); Nüfusu 20.000 ve üzeri olan yerleşmeler kent kabul

edilmiştir.

- Genel Tarım Sayımına göre (2001); “köy genel bilgi anketi” ile “tarımsal işletme listelerinde” tüm köyler ve

nüfusu 25.000’in altında olan yerleşim yerleri; tarımsal işletmeler anketinde ise tüm köyler ve nüfusu 5.000’den az olan il ve ilçe merkezleri kırsal alan olarak değerlendirilmiştir.

- Hanehalkı İşgücü Anketlerine göre; Nüfusu 20.000’den az olan yerleşim yerleri kır olarak tanımlanmıştır. - Nüfus ve Sağlık Araştırmasına göre (2003); İdari statülerine bakılmaksızın nüfusu 10.000’den az olan tüm

yerleşmeler kırsal alan olarak kabul edilmiştir.

- 5393 sayılı Belediye Kanununa göre(2004); nüfusu 5000 ve üzeri olan yerleşim birimlerinde belediye

kurulabileceği hükme bağlanmıştır. Köylerin birleşerek belediye kurabilmeleri için, en az 5000 nüfus ölçütü ile mesafe ölçütü getirilmiştir.

- Ulusal Kırsal Kalkınma Stratejisine göre (2006); 20.000 ve daha fazla nüfusa sahip kentsel yerleşmeler dışında

kalan alanlar, kırsal alan olarak tanımlanmıştır.

- Dokuzuncu Kalkınma Planına göre (2006); Ulusal Kırsal Kalkınma Strateji Belgesinde olduğu gibi bu Planda

da kırsal alanlar, 20.000 ve daha fazla nüfusa sahip kentsel yerleşmeler dışında kalan alanlar olarak tanımlanmıştır.

-Dokuzuncu Kalkınma Planı Kırsal Kalkınma Politikaları Alt Komisyonu Raporuna göre (2005); nüfus

yoğunluğu düşük, insani gelişimin unsurları olarak sayılan gelir düzeyi, eğitim ve sağlık hizmetlerinden yararlanma oranı az, gelir getirici faaliyetleri daha çok doğal kaynaklara ve iklime bağlı ve sosyal-kültürel yapı üzerinde geleneklerin egemen olduğu alanlar kırsal alan olarak tanımlanmıştır.

Kalkınma: “Kalkınma Kavramı, son dönemlerde sürdürülebilirlik ve insan

kaynaklarının geliştirilmesi boyutlarında, yeni yorumlarla gündeme gelmektedir” (Anonim, 2000a, s.2). Önceleri bireylerin gelirlerinin artması olarak ele alınan kalkınma, son yıllarda daha çok insanların yaşam kalitesinde meydana gelen değişim olarak karşımıza çıkmaktadır. UNDP, son yıllarda daha çok insani gelişme endeksini kalkınmanın bir ölçütü olarak kullanmaktadır. Buna göre, kalkınmanın merkezine ekonomik büyüme değil, insanın temel ihtiyaçlara ulaşımının artması koyulmaktadır (Anonim, 2005a).

Buradan hareketle tez kapsamında kalkınma,

İnsanların yaşam koşulların iyileştirilmesi, gelir dağılımının adaletli olması, gelir düzeyinin yükselmesi, sosyal ve kültürel alanlarda yerel koşullara uygun gelişmelerin sağlanması, doğal kaynakların korunarak kullanılması ve sosyal güvenliğin iyileştirilmesi, olarak tanımlanmıştır.

Kırsal Kalkınma: İlk kez BM tarafından yapılan toplum kalkınması tanımı, kırsal

kalkınma olarak da kabul edilmektedir. Bu tanıma göre kırsal kalkınma; “küçük toplulukların içinde bulundukları ekonomik, toplumsal ve kültürel koşulları iyileştirmek amacıyla giriştikleri çabaların devletin bu konudaki çabalarıyla birleştirilmesi, bu toplulukların ulusun tümüyle kaynaştırılması ve ulusal kalkınma çabalarına tam biçimde katkıda bulunmalarının sağlanması sürecidir” (Anonim, 2004).

Aslında, kırsal alan kavramında olduğu gibi, kırsal kalkınma kavramının da tek bir tanım bulunmamaktadır. Çünkü kırsal alanlar temelde birbirlerine benzerlerken, özelde çok farklı yerel özelliklere sahiptir. Bu nedenle, kırsal kalkınmanın genel bir tanımdan daha çok, yerel olarak tanımlanması gerekir. Ayrıca, gelenekleri, görenekleri ve bunlara bağlı olarak oluşan toplumsal yapıya sahip kırsal alanın kalkınması, ancak kendi talepleri bu yönde olduğu sürece gerçekleşebilecektir. Sadece dışardan yapılacak müdahalelerle kırsal kalkınmada başarıya ulaşılamayacaktır.

Tez kapsamında kırsal kalkınma,

Kırsal alanda yaşayanların yaşam koşullarının iyileştirilmesi, gelirlerinin artması ve gelir dağılımının adaletli olması, sağlık ve eğitim hizmetlerinin sağlanması, doğal kaynakların koruma-kullanıma dengesinin sağlanması ve bireylerin kalkınmaya katılımlarının desteklenmesi ve sağlanması, olarak tanımlanmıştır.

Kırsal Planlama: Tez kapsamında kırsal planlama ise,

Kırsal alanların, doğal potansiyeli ile toplumsal gereksinimleri arasında denge sağlamaya yönelik, kırsal alanın ekonomik, sosyal, siyasal ve örgütsel bütün yönlerini kapsayacak katılımcı bir görüşle ele alınması gereken, kır-kent dengesini, kırsal alanların dışa açılmalarını ve kırsal alanların kalkınmasını sağlayan bir çalışma alanı ve planlama türü olarak tanımlanmıştır.

BÖLÜM İKİ

KIRSAL PLANLAMA KAVRAMI-TEORİK TEMELLERİ VE DÜNYADA İZLENEN YAKLAŞIMLAR

Bu bölümde, kırsal planlamaya uluslararası perspektiften bakılarak kırsal planlama alanında ortaya çıkan politikalar kapsamında kırsal planlamanın teorik temellerine vurgu yapılmıştır. Buna ek olarak, kırsal kalkınmada etkili aktörler olan DB, BM ve OECD gibi uluslararası örgütler ile AB’nin kırsal kalkınma yaklaşımları incelenmiştir.