• Sonuç bulunamadı

4.1 Kırsal Yapıdaki Mevcut Durum ve Sorunlar

4.1.6 Ekonomide Tarımın Yeri

Türkiye’de tarım, insanların besin ihtiyacını karşılaması, istihdama ısı ve tarımsal sanayiye hammadde sağlaması gibi nedenlerle ekonomik ve sosyal açıdan çok önemli bir sektör durumundadır. Cumhuriyetin ilk yıllarında tarımın ekonomideki payı %40 iken, bu oran giderek azalma eğiliminde olmuştur. 1984 yılında GSYİH’da tarımın payı %17,7’den 2001 yılında %14’e, 2003 yılında da %12,4’e düşmüştür. AB’de ise 1962 yılında GSYİH’da tarımın payı %11’den, 2001 yılında %1,9’a düşmüştür (Anonim, 2004).

Türkiye’de tarımın GSYİH içindeki oranının yüksek olması, tarımın ülke ekonomisi içindeki önemini göstermektedir. Bunun yanında AB’de GSYİH’da tarımın payı azalsa dahi, AB bütçesi ve mevzuatının yaklaşık yarısından fazlası tarımı kapsamaktadır. Bu da, tarımın AB’de önemli bir sektör ol unu göstermektedir (Bayraç ve Yenilmez, 2005).

2002 yılı OECD verilerine göre ülkemizde tarımda kişi başına verilen toplam destek miktarı 94 dolar, hektar başına destek miktarı da 99 dolardır. Aynı re göre, AB’de kişi başına destek 281 dolar iken, hektar başına destek 676 dolar olmaktadır. Bu durum da AB’de tarım sektörüne verilen önemin bir göstergesidir.

Bunun yanında 2001 yılı verilerine göre tarım sektörü Türkiye’de toplam işgücünün %32,4’ünü istihdam etmektedir. Tarım ürünleri ihracatının toplam acat içindeki payı %13,2, tarım ürünleri ithalatının toplam ithalat içindeki payı ise %6 civarındadır.

Aşağıda Tablo 4.6’da, Türkiye’de GSYİH’nın, 1997 ve 2002 yılları a a tarımın, sanayi ve hizmet sektörleri içerisindeki değişimi verilmiştir. l verilerden anlaşılacağı üzere, tarım sektörünün GSYİH içindeki oranı sür ir düşüş göstermiştir. Ancak, tarım sektörünün GSYİH içindeki payının aza

rağmen, kırsal alanda yaşayan nüfus oranları incelendiğinde tarımın Türkiye ekonomisinde ağırlığını koruduğu söylenebilir.

katk duğ verile ihr ras Sa ekl lma ınd yısa i b sına

Tablo 4.6 1997 ve 2002 Yılları Arası GSYİH’nın ve Sektörlere Göre Dağılımı

GSYİH’NIN SEKTÖRLERE GÖRE DAĞILIMI (%)

SEKTÖR 1997 1998 1999 2000 2001 2002

2 yılları arasındaki tarım sektöründeki istihdamın, toplam istihdam içindeki değişim oranları verilmiştir. Tablo 4.7’deki ora

Tab o 4.7 Tarımın İstihdamdaki payı

TARIM 15.1 18.5 16 15.4 12.8 13

SANAYİ 22.1 19.2 19 20 21.1 21.5

HİZMET 62.8 62.3 64.9 64.6 66.1 65.5

TOPLAM 100 100 100 100 100 100

Kaynak: Dış Ticaret Müsteşarlığı, 2002

Aşağıdaki Tablo 4.7’de, 1923 ve 200

nlardan da anlaşılacağı üzere, tarım sektöründeki istihdam, toplam istihdam içinde zamanla azalma göstermiştir. AB ile karşılaştırıldığında, Türkiye’de tarımda çalışanların sayısı, tüm Birlik ülkelerinde çalışanların sayısının toplamından fazladır. Ayrıca Türkiye, tarım sektöründe aktif nüfusu en çok olan ülke konumundadır (Anonim, 2003c). l TARIMSAL İSTİHDAM YILLAR TOPLAM İSTİHDAM TARIM SEKTÖRÜNDEKİ İSTİHDAM TARIMIN İSTİHDAMDAKİ PAYI (%) 1923 5371 4850 90 1930 6372 5605 88 1950 9363 7939 85 20367 7217 35 21658 7618 35

Kaynak: Dış Ticaret Müsteşarlığı ve DİE verileri, 2002

ari ile yüksek gelirli AB ülkeleri ile

1960 11945 8940 75 1970 13768 8835 64 1980 16523 8960 54 1990 19323 9233 48 2000 20579 7103 35 2001 2002

Son yıllarda gıda sanayindeki gelişme eğilimi, iç ve dış talebin gelişimi, tarımsal ürün çeşitliliği, gıda güvenliği ve kalite konularında tüketici bilincinin gelişmesi, organik tarım ürünlerine artan talep, AB’ye uyum süreci, tarımsal rekabet gücünün artırılması ve gelirin yükseltilmesi yönünde potansiyel ve fırsatlar sunmaktadır. Diğer taraftan, Türkiye’nin coğrafi konumu itib

birlikte Karadeniz, Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Kafkas ülkeleri pazarlarına erişim

a n serbe me eğilim

AB ile tek pazar perspektifi dikkate alındığında, bu fırsatlardan yararlanılabilmesi i ün ü, örgütlenme, pazarlama ağla doğal kaynak potansiyelini h çi piyasa ullarıyla uyumlu rekabet gücü yüksek bir yapıya

ü nem taş tadır (Anonim, 200

4.1.7 Kırsal Alanda Eğitim ve Sağlık

vantajı bulunmaktadır. Tarım ve gıda ürünleri ticaretini stleş leri ve

çin sektör işgüc rı ve

arekete ge recek koş

kavuşması b yük ö ımak 6b).

Milli Eğitim Bakanlığının 2001–2002 yılı verilerine göre, İlköğretim ve lise düzeyinde kırsal alanda toplam 58.873 okul bulunmaktadır. Öğrenci sayısı 16.090.785, öğretmen sayısı da 57.805’dir. Kırsal alanda eğitim, ilköğretim kademesinde yoğunlaşmıştır. Orta öğretimin %93’ü kentlerde gerçekleştirilmektedir (http://www.meb.gov.tr).

eğitim hizmeti sağlanması sırasında, kentsel bir oranda, doğal ve sosyal koşulların getirdiği engellerle

kar tadır sal na k

olarak yetersizliği kırsal alandan kente göçün önemli nedenlerinden biridir.

S hizmetleri itim hizmeti gibi, gerek altyapı gerek insan kaynağı eksik i nedenle etersizdir. K alanlarda coğrafi şartların getirdiği elver koşullar, geri kalmışlıkla birl , bu durum daha da irgin olarak ortay aktadır. Bu sorunlar, kırsal y elerin sayısal olarak çok ve dağınık

lma ebiyle de adır. Türkiye’de kırsal alanlarda alanlardan daha yüksek

şılaşılmak . Ayrıca, kır alandaki eğitim ola klarının nitelik ve niceli

ağlık de eğ

likler riyle y ırsal

işsiz eşince bel

a çıkm erleşm

sı seb artmakt o

Kırsal alanda sağlık ve eğitim hizmetlerinin yeterli düzeyde olmamasının bir diğer ve önemli sebebi de, buralarda personel istihdamının uzun süreli olarak sağlanamamasıdır.

4.1.8 Kırsal Yoksulluk

Türkiye’de küreselleşme ve liberalleşme gibi süreçler, en fazla kırsal alanda yaşayanları etkilemektedir. Bu süreçler; tarımsal alandaki uluslararası anlaşmalar, dış ticaret serbestliği ve özelleştirme uygulamaları biçiminde ortaya çıkmaktadır.

DB, DTÖ, AB ve ABD’nin politikaları ile oluşan tarım politikaları; kırsal alanda ksız kırsal nüfusu etkilemekte dolayısıyla bu kesimi kentlere göçe zorlamaktadır. Yoksulluğun kırsal alanda yaşayanları kentsel ala

rı için uluslararası karşılaştırmalarda genellikle 2 ABD Doları altı, gelir ölçütü olarak kullanılmaktadır. 1 ABD Doları altı ise yine ulu

milyon kiş in günlük geliri ise 2 ABD Doları civarındadır. Bu verilere; Türkiye’de DİE 20

k oranları verilmiştir.

Tablo 4.8 Kır ve kent yoksulluk oranları (%)

en çok küçük işletmeye sahip ve topra

nda yaşayanlara oranla daha çok etkilemesinin sebebi; kırsal alanda yaşayanların önemli bir kesiminin topraksız olması ve küçük tarımsal işletmelere sahip olmalarıdır.

Mutlak yoksulluk sını

slararası karşılaştırmalarda açlık sınırı olarak değerlendirilmektedir. DİE’nin 2002 yılı verilerine göre, Türkiye’deki ailelerin en yoksul %20’lik kısmı, nüfusun %17,8’ini oluşturmaktadır ve 12,2 milyon eden bu kesim, günde ortalama 1 ABD Doları kazanmaktadır. Bunun yanında, nüfusun %19,8’ini oluşturan 13,5

in

02 yılı verilerine göre 12 milyon kişi açlık sınırında yaşamakta, geliri 2 ABD Doları altında olan 25,7 milyon kişi de yoksul olarak kabul edilmektedir.

Aşağıda Tablo 4.8 ve 4.9’da 2002 yılı itibariyle genel kır ve kent yoksulluk oranları ile bölgelere göre yoksullu

YOKSULLUK YERLEŞİM MUTLAK YOKSULLUK GÖRELİ YOKSULLIK ORTA ÜST KENT 2.8 21.8 39.0 36.4 KIR 9.3 33.0 36.7 21.0

Tablo 4.9 Coğrafi Bölgelere göre yoksulluk oranları (%) BÖLGESEL YOKSULLUK BÖLGELERE GÖRE YOKSULLUK MUTLAK YOKSULLUK GÖRELİ ORTA YOKSULLIK ÜST GÜNEYDOĞU ANADOLU 17.5 45.2 24.3 13.0 İÇ

i ilgilendiren bir diğer önemli konu sosyal güvence olarak kabul edilen emekliliktir. Türkiye’de kırsal kesim, sosyal güvenlikten sınırlı oranda faydalanabilm

si

n kuruluşların yapısı, yeni urum kurulması, mevcut kurumların bölünmesi, birleşmesi veya kapatılması ğişiklikler, parasal yük yanında, kurumsal bilgi liştirilmesi önünde engel oluşturmaktadır. Bunun yanında, kamu

ki de et s n ısından da pek çok

luğu beraberinde getirmektedi

AKDENİZ BÖLGESİ 7.7 29.5 37.1 25.7 DOĞU ANADOLU BÖLGESİ 7.7 32.0 32.3 28.0 EGE BÖLGESİ 2.6 22.4 46.7 28.2 LGESİ ANADOLU BÖLGESİ 6.0 28.1 36.3 29.6 KARADENİZ BÖLGESİ 8.1 31.0 36.3 24.6 MARMARA BÖLGESİ 1.3 18.3 40.5 39.9

Kaynak: DİE, Hane Halkı Bütçe Anket Sonuçları, 2002

Kırsal kesim iştir.

1998 yılı verilerine göre kırsal kesimde yaşayanlardan BAĞKUR’a kayıtlı 13.112 milyon sigortalı bulunmakta olup; maaş alanların sayısı 1,104 milyondur. Bu durum, kırsal kesimde yaşayanların sosyal güvence açısından yetersizlik içerisinde olduğunu göstermektedir.