• Sonuç bulunamadı

2. Tecrîd Literatüründe İmâmet

2.3. Şerh-i Kadîm ve Yazarı Ebü’s-Senâ Mahmud el-İsfahânî

2.3.1. Tarihsel Çerçeve

17 Şâban 674’te (5 Şubat 1276) İsfahan’da doğan Ebüssenâ Şemsüddîn Mahmûd b. Abdirrahmân b. Ahmed el-İsfahânî, Tesdîdü’l-kavâid fî şerhi Tecrîdi’l-akâ’id ismini verdiği Tecrîd şerhini Tebriz’deki ikameti esnasında yazmıştır.65 Kâtip Çelebi, eserin ismini bazı nüshalarında geçtiği üzere Teşyîdü’l-kavâid şeklinde verse de eserin müellifin icazetinin de içerisinde bulunduğu nüsha sayesinde eserin isminin Tesdîdü’l-kavâid olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.66

İsfahânî, bu eserini kendisine Vezir Tâceddin Ali Şah b. Ebî Bekr et-Tebrizî’ye (ö. 724/1324) ithaf etmiştir. Tesdîd’in giriş kısmında eserin sebeb-i telifinden bahsederken “itaati farz olan kimsenin işareti” neticesiyle yazdığını söylerken Tâceddin Ali Şah’ı kastetmiş olmalıdır.67 Eserin yazıldığı dönem, İlhanlılarda sosyo-politik mahiyetli önemli olaylara şâhitlik yapmaktaydı. Öyle ki; Tâceddin Ali Şah, yolsuzluk yaptığı gerekçesiyle idam edilen Sa‘deddîn-i Sâvecî’nin (ö. 711/1312) yerine Olcaytu tarafından atanmıştı.68 Bir yandan Olcaytu’nun faaliyetleri ile devlette Şiîlik yayılmaktaydı. Kaynaklarda Olcaytu’dan ziyade Sünnî olmasından dolayı Ebû Said Bahadır Han’ın (ö. 736/1335) Doğu Vezirliğini69 yaptığı belirtilen Tâceddin Ali Şah’ın

65 Safedî, A’yânü’l-asr ve a’vânü’n-nasr (thk. Ali Ebû Zeyd, Mahmûd Salim Muhammed, Nebil Ebû Amse, Muhammed Mev’ud, Dımaşk: Dârü’l-Fikr; Beyrut: Dârü’l-Fikri’l-Muasır, 1998/1418), V/403.

66 Bk: Kâtip Çelebi, Keşfü’z-zunûn, I/346; İsfahânî, Tesdîdü’l-kavâid fî şerhi Tecrîdi’l-akâ’id, Carullah ktp. nr 1202, 217b-217a. Bu icazet, İsfahânî’nin Tesdîd nüshasından mukabele ederek bir nüsha yazan ve bizzat İsfahânî’den Tecrîd’i kendi şerhi olan Tesdîd’ül-kavâid ile birlikte okuyan ve inceleyen Abdullah Muhammed b. Şemsiddîn Ebî Abdillah Muhammed Sibt et-Tunusî el-Malikî’ye bu kitap okutma yeterliliği konusunda verilmiştir. 9 Şevval 737’de çoğaltılan ve aynı yılın 19 Zilkade’sinde müellifin huzurunda okunan bu nüshanın sonunda müellifin hattıyla kaleme alınan icazetnamede “eserlerimden olan Tesdîdü’l-

kavâid” denilerek eserin ismi ibraz edilmiştir.

67 Safedî kendisinden “Ali Paşa” şeklinde bahsetmektedir, bk: A’yânü’l-asr, V/403; İsfahânî, Tesdîdü’l-

kavâid fî şerhi Tecrîdi’l-akâ’id (Hâlid b. Hammâd el-Advânî, Kuveyt: Dârü’z-Ziyâ, 2012/1433), I/166.

68 Osman Gazi Özgüdenli, “Reşîdüddîn Fazlullah-ı Hemedânî”, DİA, XXXV/20.

69 Olcaytu,Tâceddin Ali Şah ile Hoca Reşîdüddîn Hemedânî arasındaki çekişme sebebiyle bu iki vezir arasında ülke topraklarının idaresini paylaştırmıştı. Bk: Kemal Ramazan Haykıran, Moğollar Zamanında

Yakın Doğu: İlhanlı hakimiyeti altında İran, Azerbaycan ve Türkiye’de dini, ilmi, fikri, edebi ve mimari hayat (İstanbul: Ötüken Neşriyat, 2016), s. 218.

29

Memlüklerle arasının iyi olduğu da zikredilir.70 Safedî, Ali Şah’ın Memlük Hükümdarı el-Melikü’n-Nâsır Muhammed b. Kalavun (ö. 741/1341) ve Şam nâibi Emir Seyfüddîn Tunkuz (ö. 741/1340) ile hediyeleştiğini anlatır.71

Kanaatimizce Vezir Tâceddin Ali Şah’ın İsfahânî’den Tecrîd’e şerh yazmasını istemesinin ardında; Olcaytu’nun 716 (1316) tarihindeki vefatının akabinde Şiîleşen devleti tekrar eski haline çevirmek, Sünnî kimliğine döndürmek, şeklinde bir amacı vardı. Kanımızca Tesdîd, Olcaytu’nun vefatı olan 716 ila Tâceddin Ali Şah’ın vefat tarihi olan 724 tarihleri arasında telif edildi. Ali Şah’ın vezirliği döneminde İsfahânî önemli eserler yazmıştır. Vezir Ali Şah vefat ettiği yıl hacca giden İsfahânî, daha sonra yedi yıllık Şam hayatının ardından Mısır’da yerleşmiş ve hayatının geri kalanını orada geçirmiştir.72 Mısır’da 745 yılında yazımına başladığı meşhur tefsirinden önce diğer ilimlere ilişkin eserlerinin yanısıra Tûsî’nin çağdaşı olan Eş‘arî âlim Nâsırüddîn el-Beyzâvî’nin (ö. 685/1286) Tavâliu’l-envâr’ı üzerine Matâliu’l-enzâr isimli bir şerh kaleme aldı.73 Bu şerhinin de Tecrîd’e yazdığı şerhin muhtevasıyla uyumlu olduğunu görüyoruz.

Tesdîdü’l-kavâid, Tecrîdü’l-i‘tikâd’ın ikinci şerhidir. Bu şerh, Tecrîd’in ilk Sünnî

muhtevalı şerhi olma özelliğine de sahiptir. Bu eser, Tecrîd’in Sünnî dünyada daha da şöhret bulmasını sağlamıştır. Orta yaşlarında önce Suriye’ye sonra da Mısır’a hicret eden İsfahânî, Tecrîd başta olmak üzere hocaları vasıtasıyla önceki kelâmcı-usulcülerden tevarüs ettiği geleneği bu bölgeye taşımıştır. Tûsî’nin Sünnî öğrencisi Kutbuddîn Şirazî’den (ö. 710/1311) ders alan İsfahânî, Tecrîd’den başka Tûsî’nin Şerhu’l-İşârât ve

Kavâid’ül-akâ’id eserlerinin yanında İbn Sina’nın Şifâ’sını da okutmaktaydı.74 Dolayısıyla İsfahânî’nin Tûsî ile olan ilişkisi, Şîa’nın imâmet doktrinini kendisi üzerinden eleştirmekten öteye geçmiş; Tûsî’nin öncülüğünü ettiği felsefî içerikli yeni kelâm hareketinin Sünnî dünyasındaki ilk temsilcilerinden olacak boyuta çıkmıştır. Usul, Kelâm ve felsefe gibi aklî-soyut ilimlerle temâyüz eden İsfahânî, bu ilimleri bağlı bulunduğu

70 Şemsüddîn ez-Zehebî (ö. 748/1348), El-İber fi haberi men ğaber (thk. Ebû Hacer Muhammed Zaglul, Beyrut: Dârü'l-Kütübi'l-İlmiyye, 1985), IV/70; Safedî, el-Vâfî, XX/164.

71 Bk: es-Safedî, El-Vâfî, XX/164-165. O dönem, Memlükler’in siyaset arenasında Ehl-i Sünnet mümessili bir devlet olarak bilindiği de dikkate alınırsa;Ali Şah’ın onlarla iyi ilişkiler yürütmesinin ne denli önemli olduğu ortaya çıkar.

72 İsfahânî’nin yolculukları için bk: el-Advanî, Hâlid b. Hammâd, Tesdîd (dirase kısmı), s. 91: Mehmet Demir, “Ebu’s-Senâ el-İsfahânî’nin Nâzıru’l-Ayn Adlı Eserinin Tercümesi, Takdim ve Tahkiki” (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2015), s. 15. 73 Safedî, A’yânü’l-asr, V/403.

30

Şâfiî-Eş‘arî anlayışın müteahhir dönemdeki en önemli temsilcilerinden Fahreddîn er-Râzî ve Seyfüddîn el-Âmidî’yi merkez alarak incelemiştir.

İsfahânî’den sonra 741 yılında Tecrîd’i Tefrîdü’l-itimâd fî şerhi Tecrîd’il-i‘tikâd ismiyle şerh edip İsferâyîn emiri Şeyh Muhammed b. Emir Nasîrüddîn Ak Boğa el- Bitikçî’ye ithaf eden, kaynaklarda Tûsî’nin öğrencisi olduğu kaydı geçen Şemsüddîn Muhammed el-İsferâyînî el-Behiştî (ö. 749/1349)75; İsfahânî’nin ilk üç halife hakkındaki iddia ve ithamlarda yaptığı te’villeri kabul etmemiş, eserinin bir kısmını soru-cevap şeklinde İsfahânî’nin görüşlerini eleştirmeye ayırmıştır. Kaynaklarda Şiîliği benimsediği belirtilen İsferâyînî’nin ilk iki halifenin üstünlüğü hakkındaki rivayetleri zikrederek bazı konularda Sünnîliğini destekleyen açıklamalar yapması sebebiyle Tecrîd’e yazdığı şerh üzerinden mezhebî kimliğini tesbit etmek güçtür.76 Apaydın, Tûsî’nin öğrencisinin elinden çıkmasına rağmen sonraki literatürde red ya da kabul olarak pek ilgi görmeyen bu şerhin yayılmamasının sebeplerinden bazısını; “müellifin meçhul kalması, eserin çok nüshasının bulunmaması, fikirlerinin diğer âlimleri kışkırtıcı nitelikte olmaması” şeklinde sıralar.77 İçinde İsfahânî’nin görüşlerinin isim verilmeden eleştirildiği bu şerhin, klasik dönem şârihleri tarafından dikkate alınmaması gerçekten ilginçtir.

Mısır’da Tecrîd okumaları yapıp bazı öğrencilerine şerhini okutma icazeti veren İsfahânî’nin bu uygulaması, öğrencisi Bâbertî tarafından benimsenerek bir Tecrîd halkası da o kurmuş; daha sonra derse gelen öğrencilerinin ricası üzerine Tecrîd’e bir şerh de kendisi yazmıştır.78 Bâbertî, Şerhu’t-Tecrîd’inde büyük ölçüde hocası İsfahânî’nin etkisinde kalmış ve Tesdîd’den alıntılar yapmıştır. Bâbertî, Tecrîd şerhini hocasının vefatından sonra yazmıştır. Bunu o sıralar hocası İsfahânî hayatta olmadığından, onun için Allah’tan rahmet dilemesinden anlıyoruz.79 Dolayısıyla Bâbertî’nin Şerhu’t-Tecrîd’i telifi; hocası İsfahânî’nin vefat tarihi olan 749 yılı ile müellif hayatta iken istinsah edilen 784 tarihli nüshanın çoğaltılması sürecine değin gerçekleşmiş olmalıdır.80

75 Hakkında ayrıntılı bilgi için bk: Mehrân Ahbârîfer, “Ebu’l-Alâ Muhammed bi Ahmed İsferâyinî Beyhakî”, Danişnâme-i Cihân-ı İslâm (zir-i nazar Gulamali Haddad Adil, Tahran: Bünyad-ı Dairetü’l- Maârif-i İslamî (Encyclopaedia Islamica Foundation, 1999/1377), IV/823-824.

76 Bk: Şemsüddîn el-İsferâyinî, Tefrîdü’l-itimâd fî şerhi Tecrîd’il-i‘tikâd, İran Meclis-i Şûrâ-yı İslam ktp., nr. 3963, vr. 131b; Nitekim Pourjavady, onun Sünnî olduğu kanaatindedir, bk: Philosophy in Early Safavid

Iran, s. 122.

77 Apaydın, “Tecrîd’ül-Akâ’id Geleneğinde Umur-ı Âmme Sorunu”, s. 42. 78 Bk: Bâbertî, Şerhu’t-Tecrîd, Nuruosmaniye ktp., nr. 2160, vr. 2b. 79 Bâbertî, Şerhu’t-Tecrîd, Nuruosmaniye ktp., nr. 2160, vr. 148b.

80 Eserin muhtemelen Bâbertî’ye öğrencilik yapmış olan Muhammed b. Zeyni’l-Arab (babasının vefatı: 758) tarafından 784’te Mısır’da istinsah edilen nüshası için bk: Mahmud Paşa ktp., nr. 287.

31

Daha sonra Bâbertî’nin öğrencilerinden Muhammed b. Cemâa’nın İsfahânî’nin

Tesdîd’ine ta‘lîkât düşmesi, bir diğer öğrencisi Seyyid Şerif Cürcânî tarafından aynı esere

hâşiye yapılması o dönemin Mısır’ında Tecrîd okumalarının gelenek haline geldiğini ve

Tesdîd’in seçkin konumunu göstermektedir.81 Cürcânî, Tesdîd hâşiyesini; İsfahânî’nin

Tavâli şerhinde olduğu gibi eserin ilk kısımlarına yazmıştır. Dolayısıyla imâmetin de

içinde bulunduğu usûl-i selâse kısımları, Cürcânî hâşiyesine konu olmamıştır.82 Daha sonraları Osmanlı medreselerinde Cürcânî hâşiyesiyle birlikte ders kitabı olarak okutulan

Tesdîdü’l-kavâid, Şerh-i Kadîm ismiyle meşhur olmuştur. Tesdîd’in Cürcânî hâşiyesine;

Hayâlî Ahmed Efendi (ö. 875/1470 [?]), Hatibzâde Muhyiddîn Efendi (ö. 901/1496), Taşköprîzade Ahmed Efendi, Kınalızâde Ali Efendi (ö. 979/1572), Sipâhîzâde Mehmed (ö. 997/1589) gibi Osmanlı âlimleri tarafından hâşiyeler yazılmıştır.83

Benzer Belgeler