• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

2.9. Tarih Ders Kitaplarında Doküman Kullanımı

Öğretmenler öğrencileriyle birlikte bir telgraf gibi bir birinci elden kaynağı ele aldıklarında belgeyle alakalı bazı noktaları basite indirgeyemezler ve kimi sorulara da muhatap olurlar. Entelektüel mutluluk ve sorumluluk öğretmen ve öğrencilerin belgeyi hep birlikte sorgulamaları sonucu ortaya çıkar (Drake ve Brown, 2003: 471). Tarih derslerinde eleştirel düşünme giderek büyük bir önem taşımaktadır. Bunun için de ders kitaplarının eleştirel düşünmeye katkı sağlayacak şekilde tasarlanması gerekir (Hayta, Karabağ, 2003: 42).

Bugün Türkiye’de lise tarih ders kitaplarında okuma parçası başlığı altında metinler (Birinci ve ikinci el kaynaklar) yer almaktadır. Fakat bunlara bir işlerlik kazandırılmamakta, sadece okunmaktadır. Belki ders öğretmeni metinlere dönük bir iki soru sormaktadır. Bu araştırmada uygulamanın yapıldığı okulda okutulan 11. sınıf Türkiye Cumhuriyeti İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük ders kitabında da bu durum görülmektedir (bk. EK-15). Ayrıca Yücel Kabapınar (1999:250), yaptığı bir araştırmada tarih derslerinde, ders kitabının hemen hemen tek yazılı kaynak durumunda olduğunu belirlemiştir.

Bunun yanında yenilenen sosyal bilgiler programları çerçevesinde bu durumun biraz daha olumlu yönde yer aldığı görülmektedir. Bu konuda Doğan (2005:482) “Yeni ders kitaplarında yazılı, görsel ve sözel kanıtın sorgulanmasına

yönelik çalışmalar, daha önceki ders kitaplarında yer almayan özelliktir. Ders kitabında kullanılan birinci el kaynakların çoğunlukla sayfadaki bilgiye uygun olacak şekilde seçildiği ancak kaynaklarla ilgili analiz yapılmasına yeterince önem verilmediği görülmektedir. Çalışma kitaplarında özellikle birinci el kaynakların sorgulanması yoluna gidilerek ders kitabındaki bu eksiklik giderilmeye çalışılmıştır.” demektedir. Yeni ders kitapların da özellikle çalışma kitaplarında birinci el bir metin verilerek buna dönük sorular sorulmakta öğrencilerin aktif olarak bir şeyler yapması beklenmektedir. Özelliklede 2008- 2009 eğitim öğretim döneminde okutulmaya başlanacak olunun ilköğretim 8. sınıf T.C. İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük ders kitaplarında bu olumlu durumun devam edeceği beklenmektedir. Örneğin ders kitabında konuyla ilgili verilecek bir telgrafa ya da Nutuk’tan yapılan bir alıntıya sorular sorularak konunun aktif olarak işlenmesi tasarlanmaktadır.

Yapılan bir araştırmada, Yılmaz ve diğerlerine göre (2007), sosyal bilgiler 6. sınıf ders kitaplarında toplam 527 birinci elden kaynak kullanımı örneği bulunduğu belirtilmiştir. Bu bulgu, yapılandırmacı anlayış doğrultusunda hazırlanan 6. sınıf ders kitaplarında önemli ölçüde birinci el kaynağa yer verildiğini göstermektedir. Ayrıca kullanılan birinci el kaynakların genellikle yapılandırmacılığa uygun bir biçimde “analiz et”, “eleştir”, “yorumla”, “sence bu fotoğraf ne anlatıyor?”, “sence bu alet ne işe yarıyor?”, “günümüzde kullanılan bir şeye benziyor mu?” gibi düşünmeye yönlendiren sorularla desteklendiği görülmektedir. Böylece öğrenci, ders kitabında yer alan kaynağı, bir tarihçi gibi sorgulamakta ve günümüz ile bağlantısını kurarak zihninde yeni bilgilerini daha kolay yapılandırmaktadır (Doğan, 2007:129).

İngiliz ders kitaplarına baktığımızda ise bizdeki ortaöğretimde tarih ders kitaplarındaki durumdan farklılık arz ettiğini görmekteyiz. Bu konuda Kabapınar (2003:42) “ İngiltere’deki ders kitaplarında günlükler, kişisel mektuplar, anılar, askerî raporlar, resmî istatistikler görgü tanıklarının ifadeleri, şarkı sözleri ile birlikte incelenen olayla ilgili varsa şiirlere de yer verilmekte; öğrencilerin değişik tarihsel kaynaklar üzerinde çalışması sağlanmaya çalışılmaktadır” diyerek durumu ortaya koymaktadır.

İngiltere’deki ders kitapları ile ilgili olarak Köstüklü (1997) şu tespitlerde bulunmuştur: “İngiliz tarih ders kitaplarının ortak yönü, öğrenciyi düşünmeye ve

araştırmaya sevk ederek ve öğrenciyi dersin içine çekecek bir şekilde hazırlanmış olmasıdır. Buna bağlı olarak, ders kitaplarında yer alan bir konunun sunuluş şekil ve metoduna baktığımızda, o konunun 3 bölüm şeklinde düzenlendiği söylenebilir. Bunlar:

a-Konunun ana hatlarıyla anlatıldığı metin kısmı,

b- Metindeki bilgileri tamamlayan veya tartışmaya açan, değişik kaynaklardan alınmış kısa alıntılar,

c- Sorular, olarak sınıflandırılabilir.”

Öğrenciye konuya ilişkin ihtiyaç duyduğu temel bilgi ders kitabında verilmelidir. Fakat bunun yanında konuyla ilgili dokümanlar öğrencinin üzerinde aktif olarak çalışacağı şekilde de yer almalıdır. Bu konuyla ilgi olarak Husbands (2000:16) “Konunun gereksinim gösterdiği ve tarihsel incelemeye ışık tutacak yazılı ve görsel kaynaklar, öğrencinin önüne ders kitapları aracılığıyla getirilmelidir. En önemlisi de öğrenciyi edilgen bir dinleyici olmaktan uzaklaştıracak ve sunulan kaynaklar çerçevesinde irdelemeler yapmasına olanak verecek birtakım aktivitelerin varlığı “Sorgulama Temelli Tarih Öğretimi”nin en ayırt edici özellikleridir” demektedir.

Levstik vd.’e göre (1997:26), ders kitabı aracılığıyla sağlanan birinci ve ikinci elden yazılı ve görsel kaynaklar öğrencilerin değerlendirme sürecine girmesi, tarihsel olay ile ilgili alanın metodolojik yaklaşımları merkezinde bireysel görüş ve analizlerini yapabilmesi “Yeni Tarih” anlayışının temel yaklaşımları arasındadır. Tarih eğitimi çocukların sadece olaylar, isimler ve tarihleri ezberlemekle kalmayıp aktif bir şeklide soru sormalarını ve öğrenime dâhil olmalarını gerektirir (NCHS, 1996).

Ders kitabı yayıncısı şirketler belgeleri kolay okunabilir halde sunarlarken, bu belgeler öğretmenleri bu kaynakların öğrencilere göre kurgulanması sorumluluğundan azade kılmaz (Drake ve Brown, 2003: 472).

2.10. Birinci Ve İkinci El Kaynaklar

Türk Dil Kurumu kaynak kelimesinin tanımını şu şekilde yapmaktadır: “1. Bir haberin çıktığı yer. 2. Bir şeyin çıktığı yer, menşe. 3. Araştırma ve incelemede yararlanılan belge.” (TDK, 2008:http://www.tdk.gov.tr). Köstüklü (1999:14) ise, kaynağı, olayın bizatihi içinden geldiği bilgi, belge ve kalıntıların tümüdür şeklinde tanımlamıştır. Kaynaklar birinci ve ikinci elden kaynaklar diye sınıflandırılabilir (Barton, 2005:749). Birinci el kaynak, çalışılan olayın geçtiği döneme ait kaynaklardır. İkinci el kaynaklar ise bu kaynaklara dayanarak hazırlanmış telif eserlerdir.

Tarih öğretimi açısından doküman olarak birinci ve ikinci elden yazılı kaynakların kullanılmasının önemli bir yeri bulunmaktadır. Bu konuda tarih öğretmen adaylarının ve öğretmenlerinin gerekli tarih metodolojisine sahip olmaları gerekmektedir. Birinci ve ikinci el yazılı kaynakların ne olduğu, nasıl kullanılacağı, tarih öğretimindeki faydaları, birinci el ve ikinci el yazılı kaynaklar arasındaki farkın ne olduğunun tarih öğreticileri tarafından bilinmesi önem arz etmektedir. Bir öğretmen lisans eğitimi sırasında birinci ve ikinci elden kaynak kullanımını, tenkidini ve bu kaynakların eğitimdeki önemini öğrenmemişse, sınıf içi uygulamalarına bunların yansıması oldukça güçtür. Üstelik böyle bir öğretmen adayı tarihçi gibi düşünme, tarihî düşünme konusunda da zayıftır. Kendisi bu açıdan zayıf olan bir öğretmenin öğrencilerine bu bilinci nasıl verebileceği de ayrıca bir tartışma konusudur. Bu açıdan zayıf olan tarih öğretmenleri için birinci ve ikinci elden kaynak kullanımı gibi tarihsel doküman kullanımı konularında hizmet içi kurs imkânları tanınması gerekir.

Tarih araştırmasında veri kaynaklarından olan birinci ve ikinci el kaynakları bir problem üzerinden şekil.1’de olduğu gibi gösterebiliriz:

Şekil.1. Tarihsel Kaynak Türleri

Kaynak: Ata:1998b:128 2.10.1. Birinci El Kaynaklar

Birinci elden kaynaklarla öğretim dersin faal bir biçimidir, öğretmen öğrencilerin birinci elden kaynakları okumaları ve üzerinde çalışmalarını sağlamak için sorular sormalıdır. Bundaki amaç öğrencileri en nihayetinde olumlu anlamda harekete geçirmek ve tarihsel sorgulama ve yorumlama yapabilir duruma getirmektir (Drake ve Brown, 2003: 467).

Drake ve Brown’a göre (2003: 467), birinci elden kaynaklar öğretmenlerin en önemli kaynağıdır. Bu birinci elden kaynak öğretmenin dikkate almak zorunda olduğu önemli belgelerdendir. Bu esas belge, öğretmenin derslerinde işlenişin can alıcı noktasını oluşturmalıdır. Öğretmen öğrencilerine açık uçlu, kapalı uçlu sorular

sorarak birinci elden kaynak üzerinde tartışmalarına yol göstermelidirler. Örneğin: Osmanlı Tarihi dersinde 19. yüzyıl olaylarını işlerken Tanzimat Fermanı’nın belgesi birinci elden kaynağımız olabilir. Yirminci yüzyılı işlerken Mondros Ateşkes Anlaşması’nın belgesi, Kurtuluş Savaşı’nda Doğu Cephesi Komutanı Kâzım Karabekir’in gönderdiği bir telgraf, Ermeniler’in faaliyetleri hakkında yazılmış raporlar veya Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyet’in Onuncu Yıl Nutku bize birinci elden kaynak olarak rehberlik edebilir.

Birinci elden kaynak ifadesi ile ilgili bazı tanımlara yer verecek olursak;

- Birinci elden kaynaklar “temel, ham, işlenmemiş bulgulardır (Marwick 1970’den Akt.; Stradling, 2003).

- Devrinde meydana getirilmiş kaynakları “Ana Kaynak”, ana kaynaktan faydalanılarak meydana getirilenleri ise “Birinci Elden Kaynak” denir (Kütükoğlu,1994:18).

- Birinci elden kaynak, çalışılan olayın geçtiği döneme ait kaynaklardır (Paykoç;1991:6).

- Danzer ve Newman’a göre birinci elden kaynaklar insanlığın geçmişine ait tüm izleri (düşünceler, toplumsal gelenek ve kurumlar, dil, edebiyat, insanlığın ürettiği araç-gereçler, insan kalıntıları ve bizatihi insanların kendileri ) taşıyan belgelerdir (Akt.; Otten, 1998).

- Ata (1998b:129) ise birinci elden kaynağı şu şekilde tanımlamıştır: “Olaylara kendisi tanık olan ya da katılan kişilerin ifadelerini içeren kayıtlar, gazete haberlerin, manüskriptler, anılar, notlar, mektuplar, yazılı kaynaklar, resmi kaynaklar, haritalar, siyasetçilerin konuşmaları ve yasalar birinci el kaynak olarak adlandırılır. Diğer bir deyişle, birinci el kaynaklar, incelenen döneme ait kalıntı ve bulgulardır.”

Barton ise, birinci el kaynakların özelliklerini aşağıdaki şekilde sıralamıştır: a) Birinci elden kaynaklar ikinci elden kaynaklardan daha inanılırdır.

b) Birinci elden kaynaklar geçmiş hakkında tartışmalar olarak okunabilir. c) Tarihçiler önyargıları ve güvenirliği değerlendirmek için kaynak cetveli

kullanırlar.

d) Orijinal tarih araştırmalarıyla uğraşan öğrenciler birinci elden kaynakları kullanırlar.

e) Öğrenciler birinci elden kaynaklara göre geçmişin anlamlandırmasını yapılandırabilirler.

f) Birinci el kaynaklar eğlencelidir.

Birinci elden kaynağın ne olduğu konusunda kafa yoran tarihçilere göre, arşiv belgelerinin içeriği geleneksel düşünmenin ötesinde düşünme biçimlerine insanı zorlayan ve farklı yaklaşımlarda bulunmaya davet eden yapıda olup, günümüzü daha iyi anlamada işlevsel nitelikteki materyallerdir. Öğretmen ve öğrenciler kaynağı sorguladıklarında kendi görüşleri ile önceki zamanların insanlarının düşünceleri arasında bir bağ yaratabilirler (Drake,2003).

Birinci el kaynaklar hakkında, M. Booth, Blake ve Drake, Schemilt, Dickinson ve Lee, Ashby ve Lee’nin araştırmaları pek çok birinci el kaynak ve yaklaşımın yer aldığı doğru bir etkin öğrenme ve öğretme sürecinde, öğrencilerin tarihsel düşünme becerilerinin geliştirilebileceğini ortaya koymuştur (Kıcır, 2006:33).

Amerikan Kongre Kütüphanesi, birinci el kaynak türlerini altı grupta ele almaktadır. Bunlar;

a. Nesne Kaynakları: Buluntular, aletler, silahlar, icatlar, üniformalar, modalar, mezar taşları.

b. İmaj Kaynakları: Fotoğraflar, filmler, videolar, güzel sanatlar.

c. İşitsel Kaynaklar: Sözlü tarih kayıtları, görüşme kayıtları, müzik kayıtları. d. İstatistik Kaynakları: Nüfus verileri, haritalar, mimarı çizimler gibi.

e. Metin Kaynaklar: Gazeteler, mektuplar, tarihsel yemek kitapları, reklamlar, günlükler, bilinen tarihsel dokümanların orijinal metinleri.

Danzer ve Newman birinci elden kaynak türlerini şu şekilde sınıflamaktadırlar: (1) Basılı belgeler (2) Elektronik medya (3) Görseller, grafikler ve tablolar (4) Folklor, gelenekler ve mitoloji (5) Fiziki çevre ve araç-gereç kültürüne ait materyaller. Bu beş kategori öğretmenlerin birinci elden kaynakları tanımlamalarına yardımcı olabilir. Bununla birlikte öğretmenler, bazı birinci elden kaynakların birden fazla kategoriye dâhil olabileceğini de unutmamalıdırlar (Akt.; Otten, 1998).

Başka bir sınıflamaya göre de birinci el kaynaklar; basılı birinci el kaynaklar, basılmamış birinci el kaynaklar, sözlü gelenek, görsel dokümanlar ve buluntular olarak sınıflandırılmıştır (Ata, 2002a: 80).

Epstein (1994), tarih öğretiminde tarihsel nitelikli sanat eserlerinin kullanılmasının, öğrencileri tarihe hazırladığını belirtmekte, bu çerçevede bir “sanat temelli tarih müfredatı” oluşturulabileceğini söylemektedir. Sanat eserlerinin, tarihsel bilginin farklı biçimlerde sunumuna ve öğrencilerin farklı yollarla tarih öğrenmelerine ortam sağladığını vurgulayan Epstein, sanat eserlerinin tarih öğretiminde birinci elden kaynaklar olarak kullanılmasının, öğrencilerin zihinsel becerilerine katkıda bulunduğunu bulgulamıştır.

Genel olarak öğretmenler birinci elden kaynakları bir ya da iki farklı yolla kullanırlar. Bazı öğretmenler birinci elden kaynakları tarihle ilgili bir konuyu işlerlerken ilgili konu ile ilintili olarak kullanırlar. Böylece anlatılan konunun doğrulamasını öğrencilerinin görebilmesini temin ederler. Bazı öğretmenler ise, öğrencilerinin bilgiye kendilerinin ulaşabilmeleri için birden fazla kaynak sunarak öğretmenin ve tarihçilerin söyleyeceklerini kendilerinin keşfetmelerini isterler. Bu ikinci yaklaşım oldukça karmaşıktır. Zira belgelerin çeşitliliği ve fazlalığı sınıfta işlenen bir konu için yeterli zaman vermeyebilir (Drake, 2003).

Tarih öğretmenleri birinci elden kaynaklarla anlatılarını kaynaştırabilirler. Kathleen Medina ve araştırma ekibi (Akt; Drake ve Brown, 2003:274) tarafından yürütülmüş en son araştırmanın vurguladığı üzere, öğretmenlerin birinci elden kaynakları ve derslerindeki yoruma dayalı alıştırmaları vurgulamadıklarında sorunlar ortaya çıkmaktadır. Jerome Bruner bizleri, öğrencilerin geçmişi inşa etmelerine

yardımcı olmak adına, anlatının gücü hakkında bilgilendirir. Jerome Bruner’e (Akt; Drake ve Brown, 2003:274) göre anlatı veya hikâye anlamlı yapılar oluşturmada bireyler tarafından kullanılabilirler. Aynı zamanda geçmişi ve bugünü anlaşılır kılarlar, bireysel deneyimleri düzenlerler.

Birinci el kaynakların geleneksel kullanımı ile ilgili olarak Drake ve Brown (2003: 466), “öğretmenleri gözlemlediğimizde çoğu tarih öğretmeninin bir ya da iki farklı biçimde birinci elden kaynakları (Özellikle ders kitabı kaynaklı metin ve görseller) kullandıklarını gördüklerini” belirtmişlerdir. Ayrıca Drake ve Brown “bazı öğretmenler tek bir birinci elden kaynağı öğrencilere doğru olarak sundukları bilgileri sıklıkla onaylamak adına tarihi bir konu içine serpiştirdiklerini” belirtmektedirler.

Geleneksel olarak bazı öğretmenlerin de öğrencilerinin kendi bildiklerinin farkına varmalarını sağlamak adına çoklu birinci elden kaynaklar temin ederler. Bu ikinci yol yukarıdaki birinci yola nazaran daha karmaşıktır ve genellikle yapboz tekniği veya diğer grup etkinlikleri içinde kullanılır. Zira çeşitli kaynaklar ilgilenilmek üzere sınıfa getirilirler (Drake ve Brown, 2003: 467).

Çoğu öğretmen bu ikinci yaklaşımı kullandıklarında şunları yapmaktadırlar: 1) Yaşa uygun kaynakları seçerler.

2) Seçtikleri materyalin okunabilir ve yayımlanabilir olduğundan emin olurlar. 3) Öğrencilerin kaynağı “çözümlemelerine” yardımcı olmak için uygun altyapıyı temin ederler.

4) Birinci elden kaynak üzerinde çalışmak adına öğrencileri gruplara dâhil ederler. 5) Birinci elden kaynağı okumak için bir amaç ve motivasyon temin ederler.

Drake ve Brown yukarıda bahsi geçen iki yaklaşımın ( öğretmenlerin bilgilerini onaylamak için kullandıkları birinci elden kaynağın kullanımı ve tarihçilerin çıkarımlarını keşfetmeleri için öğrencilere sundukları çoklu kaynakların kullanımı ) geçerli ve kullanışlı olduğunu düşünmektedirler.

Birinci elden kaynakların tarih derslerinde kullanılmasının faydaları şu şekildedir:

• Öğrencilerin eleştirel düşünme becerilerini geliştirir, • Yerel tarihin anlaşılmasını sağlar,

• Öğrencilerin, farklı insanların hayat ve deneyimlerine ilişkin derin anlayış geliştirerek empati kurmasını sağlar,

• Farklı bakış açılarının analiz edilmesini sağlayarak, geleneksel ders kitaplarında eksik olan çoklu bakış açısının gelişmesini destekler, • Öğrencilere tarihin sürekliliğini kavratır,

• Soyut tarihsel kavramların öğrenilmesine yardımcı olur.

• Özellikle yazılı birinci elden kaynakların kullanılmasının diğer bir avantajı da ister kütüphaneden olsun ister internet üzerinden olsun fotokopi edilmesi ve çoğaltılması diğer kaynaklara göre daha kolay aynı zamanda düşük maliyettedir (Andreetti, 1993:69’dan Akt.; Doğan:2007:136).

Birinci elden kaynakların kullanılmasının faydalarını Mims ( 2002:143-144) ise şu şekilde sıralamıştır:

• Öğrenciler tarihe bireysel olarak odaklanarak tarihî belgeleri anlamlandırabilirler.

• Arşiv belgelerinin özgün cümle ve kelimeleri (içeriği), tarihi anlamlandırmaya çalışan öğrencilere anlamlı bir giriş noktası temin eder. • Tarihî belgelerin özgün yapısı öğrenciye bu tür işlevsel materyalleri

anlamaları ve ilgi duymaları konusunda katkı sağlar.

• Öğrencilerin kendi yaşamlarına ait kimi anahtar unsurlar, onlara belgelerden yararlanarak tarihi anlamalarını geliştirmek için geçerli bağlantılar temin eder.

• Hissetme ve heyecan ögesi öğrencilerin tarihi belgelerden anlamlar çıkarmaları noktasında bir katalizör işlevi görür.

• Öğrenciler empatiyi yalnızca tarihe ilişkin yaklaşımlarında değil, aynı zamanda tarihi anlamak için de kullanırlar. Aynı zamanda empati, öğrencilerin kişisel özelliklerinden kaynaklanan sınırları da ortadan kaldırır.

• Tarihî belgeler tarihsel tahlillerin içinde eritildiği bir pota gibidir. Tarihî belgeleri anlamak için tahlil yapmak gerekir. Bundan dolayı, arşiv belgeleri eleştirel düşünce için adeta bir merkez hükmündedirler.

• Öğrenciler eleştirel düşünme becerisini tarih dersinde kullanmış olurlar. Otten (1998), birinci el kaynakların neden kullanılması gerektiği ile ilgili olarak; “birinci elden kaynaklar tarih denen nesneyi meydana getiren maden filizidir.” demiştir. Birinci elden kaynakların kullanımı arşiv belgelerini ya da kaynağı üreten insanlarla sınıftaki insanlar arasında bağ kurma araçlarıdır. Öğrenciler bu sayede geçmişle bugün arasındaki bağı bu sayede görebilirler. Birinci elden kaynaklar sayesinde öğrenciler geçmiş ve bugün arasındaki boşluklar üzerinde köprü kurabilmeyi öğrenirler. Birinci elden kaynakların derslerde kullanılması sayesinde öğrenciler yaratıcı ve çok sağlıklı bir biçimde uzak geçmişle bağlantı kurmayı, araştırmayı, keşfetmeyi ve sorgulamayı öğrenebilirler. Tarih öğretiminde, sorgu merkezli tarih öğretimi ve öğrenimi, disiplinin doğasın tarihçilerin çalışmalarına benzer şekilde yansıtmalıdır. Reformistlere göre birinci el kaynaklarla çalışmalar, kuru bir tarih öğretimini canlandıracak ve öğrencilerin tarihçinin geçmiş bilmecesine nasıl yaklaştığını keşfetmelerine yardım edecektir (Lee, 2004:1–2’den Akt.; Kıcır, 2006:33).

Birinci el kaynakların kullanılması, öğrencilerin önemli tarihsel kavramlarla karşılaşmasını da sağlar. Birinci el kaynaklarla öğrenciler, geçmişte yaşamış insanların yaşamı ile doğrudan temas kurar. Diğer bir deyişle, birinci el kaynakların aracılığıyla tarih insanileştirilir. Öğrenciler birinci el kaynakları kullanırken, önemli analiz becerileri geliştirecektir. Birinci el kaynaklar, öğrencilerin çok değişik yaklaşımları görebilmelerini sağladığı gibi; bilgi, beceri ve analiz yeteneklerini geliştirecektir. Birinci el kaynaklarla öğrencilerin doğrudan uğraşması; eleştirel düşünmelerine, sorular sormalarına, zekice çıkarımlar yapmalarına, mantıklı

açıklamalar geliştirmelerine ve olayları yorumlamalarına yol açacaktır. Okul tarih öğretiminde birinci elden kaynakların kullanılmasının eğitsel gerekçesi, büyük oranda öğrencilerin ömür boyu işine yarayabilecek analiz ve sentez becerilerinin geliştirilmesi anlayışına dayanmaktadır. Eğer tarih öğretiminden amaç; tarihe ilişkin bilgiler, kavramlar, tutumlar ve değerlerin yanı sıra, öğrencilere, hayat boyu kullanabileceği bazı becerileri edindirmek ise öncelikle bu becerilerin ne olduğu, hangilerinin, ne şekilde kazandırılacağı üzerinde durmak gerekir (Ata, 2002a: 81).

Mims (2002:23) öğrencilerimizin pasif öğrenciler yerine aktif olarak tarih derslerini daha iyi öğrenmelerini istiyorsak, birinci el kaynakları kullanmamız gerektiğini belirtmektedir. Ayrıca Mims, birinci elden kaynakların, öğrencilerin tarih konularını daha iyi öğrenmelerini sağladığı gibi onlara tarihin neden ve sonuçlarını tam olarak anlayabilmeleri doğrultusunda bir derinlik kazandıracağını da belirtmiştir. Öğrenciler birinci elden kaynaklar hakkında kendi sorularını sormaya başlamakla, argümanların bu kaynaklarla desteklenmesi gerektiğini kavrayacaklar ve genellikle bir “doğru” cevabın olmadığını göreceklerdir. Bu şekildeki bir öğrenme modeli öğrencilerde tarihsel anlamaya yardımcı olacağı gibi onların zihinsel ve sosyal gelişimine de önemli katkılarda bulunacaktır (Cooper, 1995:6’dan Akt.; Dilek, 2002: 88).

Birinci elden kaynakların kullanılmasının tarih öğretimindeki yararları ile ilgili olarak Doğan (2007: 134) iki gerekçeyi belirtmiştir. Birincisi, tarih olaylarının kaydı katılımcıların kişisel, sosyal, politik ve ekonomik görüşlerini yansıtır. İkincisi, yaşadıkları sosyal çevrenin ve kendi kişisel durumlarının etkisiyle yaratılan ön yargıları bu kaynaklara taşıyabilirler. Öğrenciler bu kaynakları kullandıkları zaman, tarih yorumlarla değerlendirilir ve kesin olmayan yorumlamalar, nesnel olmayan bakış açıları ortaya çıkabilir.

Birinci elden kaynaklar öğrencileri gerçek ve bireysel oldukları için büyüler. Onların yardımıyla tarih, insana daha yakın hâle gelir. Orijinal kaynakların kullanımı, öğrencilerin yazılı tarihe elleriyle dokunmalarını sağlar. Onlar geçmişte var olan şeylere dokunarak onların değerlerine ve hislerine de dokunmuş olurlar. Bu insana dair ifadeler, tarihe renk ve heyecan katarak öğrencileri doğrudan

karakterlerinin kendilerine bağlayarak kuru bir bilgilendirmeden çok, gerçek ve canlı bir nitelik kazandırır (Doğan, 2007: 134).

Evans (1998), tarih öğrencilerinin tarihe yükledikleri anlamı etkileyen faktörlerle ilgili araştırmasında, öğrencilerin, tarihe ilişkin kabullerinin, tarihten model aldıkları kişilerin, tarihe ilişkin genellemelerin ve yaşadıkları bölgenin tarihsel dokusunun etkisi altında kaldıklarını bulgulamıştır. Evans, tarih öğretiminde birinci elden kaynakların kullanılmasının bu etkilenmeyi tarihsel nesnelliğin lehine değiştirdiğini vurgulayarak, tarih öğretmenlerinin programda belirtilen hedeflere, birinci elden dokümanların kullanımıyla daha etkili bir biçimde ulaştıklarını