• Sonuç bulunamadı

2.2. Cinselliğin Tarihsel ĠnĢası

2.2.1. Tarih öncesinde cinsellik

Ġlk insanların cinsel yaĢamları üzerinde inceleme yapmak oldukça zordur. Söylentilerin dayanakları, anekdotlar ve rivayetlerden gelmektedir. Ġlkel insanın toplumsal düzen ve ahlak gibi kavramları olmadığı için utanma duygusundan yoksun ve hayvani bir cinsellik yaĢadığı yorumu yapılabilir (Yücel, 2015). Paleolotik çağda kadının yeri ifade edilmemiĢtir fakat günümüze kadar gelen duvar resimleri ve heykellerden hareketle, mağaralarda kaldıkları, çocuğa baktıkları sanılmaktadır. Ġlkel insanın duvar resimlerinde kadın figürünün öne çıktığı görülür. Örneğin tarih öncesinde yapılan heykelciklerde, yüzleri belirgin olmayan, iri memeli, geniĢ kalçalı, üreme organları belirgin Ģekilde kadın çalıĢılmıĢtır. Bunun yanında Avusturya‟nın Havva‟sı olarak isimlendirilen kadın heykelciğinde, ĢiĢman, göbekli, iri memeli ve cinsel organı fazlasıyla belirgin iĢlenmiĢtir. Ġlk çağlarda yapılan bütün eserlerde yüz ve anatomiye önem verilmemiĢ olsa da özellikle cinsel organ üzerinde yoğunlaĢılmıĢtır. Heykellerde kadın, sadece doğurganlığıyla değil, haz objesi olarak da yer almıĢtır. Ġlkel yaĢantıda yapılan heykel, idol ve çizimlerde cinsel özgürlüğün olup olmadığı, cinsel yaĢantının boyutu hakkında tam bir bilgi elde etmek mümkün değildir, söylemler varsayımlardan öteye gitmez fakat kadın cinselliğin ön plana çıkarıldığı sonucuna varılır (Yücel, 2015).

30

Avustralya kabilelerinde cinsel iliĢkinin (kadın ve erkek arasında yaĢanan) gayrimeĢru Ģekilde yaĢandığı öne sürülmüĢ ve kız çocuklarının on yaĢından itibaren, erkeklerle cinsel iliĢkiye girdiği süregelmiĢtir. Küçük yaĢta cinsel münasebete giren kız çocuğu iliĢkisinden sonra ailesi tarafından merasimle karĢılanırdı. Bu andan itibaren kız çocuğu aile içerisindeki bir misafir olarak gözükür ve erkek çocuklarının kabiledeki çadırları gezerek cinsel iliĢki yaĢayarak partner değiĢtirirlerdi ( Letourneau, 1970). Yine benzer Ģekilde HabeĢiĢtan‟da evlenme gibi akitler lüzumsuz görüldüğü için, kabilelerin kadınları istedikleri erkeklerle cinsel iliĢkiye girmekteydi ve bunun için bir mahrem alana ihtiyaç duyulmazdı. Durum her coğrafyada aynı değildi. Yeni Zelanda‟da kız çocuğunu veya kız kardeĢini evlendiren kiĢi, erkeğe ; “Eğer ondan memnun kalmazsanız, onu dövünüz, öldürünüz. Siz Ģimdi onun mutlak efendisisiniz.” ( Letourneau, 1970, s.20). Bakir olmadığı anlaĢılan kadının hayatına bir daha eskisi gibi devam edebilmesi çok zor hatta evlenmesi yasaktı.

Tarih sahnesinde Yunan‟ı gördüğümüzde ise cinsellik ile ilgili daha detaylı bilgiye ulaĢılabilmektedir. Yunan‟da cinsellik hakkındaki bilgilerin günümüze aktarılmasındaki en büyük etkenlerden biri, cinselliğin resim sanatına yansımasıdır. Cinsellikte, ana tema kadın nesnesi üzerinden ilerlemekte ve “aĢk” kavramının öne çıktığı hikayelerde sadakatsizlik dikkat çekmekteydi. SavaĢlarda da olduğu gibi kadınlar uğruna savaĢlardan kaçınmadıkları bir gerçektir (Agızza, 2001). Antik Çağlardan bugüne kadar gelen kırmızı ve siyah figürlü piĢmiĢ topraktan yapılan eserlerin üzerinde cinsel iliĢki hikâyelerine yer verildiği görülmektedir ( Yücel, 2015). Yunan‟da evlilik kiĢilerin kararına bırakılmaz ve aile kavramına bir devlet kurumu olarak bakıldığı ve soyun devamlılığı için kararı yine evlenecek kimselerin aileleri almaktaydı. Kast sistemi göz önünde bulundurularak evlenecek kimselerin sosyo-ekonomik durumu göz önünde bulundurularak evlilik kararı alınmaktaydı. Bununla beraber Yücel‟in (2015) ele aldığı eserde, Yunan evliliklerinde kadınların sadakatsizlikleri ölüme gidecek denli ağır cezalarla çarptırılırken, erkeklerde böyle bir durum söz konusu değildi. Kadının sadakati bu denli önemliyken yine aynı zamanda kadınların, erkeklere arkadaĢlık etmeleri için “Hetere” ismi verilen bir grup kadın eğitilmekteydi. Toplum ikiyüzlü bir ahlak anlayıĢına sahip ve eril sistemi destekteydi. Kadının eĢinden baĢka bir erkekle cinsel münasebetinin olanaksızlığı kabul görürken, bir grup kadın fahiĢelik mesleği için yetiĢtiriliyordu (Yücel, 2015).

31

Tarih penceresini Roma kültürüne açıldığında, günümüzde aĢina olunan “seks” sözcük kökeninin Roma‟ya kadar dayandığı görülür. Roma toplumunda kadın ve erkeğe olan bakıĢ açısında da Yunan gibi eril sistem hâkimdi. Kadın önemsiz ve sadece cinsel eylem objesi olarak görülüyor ve köle muamelesi yapılıyordu. Cinsel yaĢamın özgürce yaĢanmasını arzulayan Romalılar aynı zamanda bakirelik ve evlilik kurumunun sadakatine de önem vermekteydiler. “Roma‟nın AĢk Evi”, genelevlerin ta kendisidir. Olabildiğince gösteriĢli yapılan bu genelevlerin en popüleri Pompei‟deki Vettii genelevidir. Genelevin dekorasyonunda çeĢitli cinsel pozisyonda ele alınan resimler kullanılmıĢ ve evin giriĢinde, erkeklik organı göze çarpan bir erkek resmi bulunmaktadır (Yücel, 2015).

2.2.2. Din ve cinsellik

"Kadının fıtratı", "erkeğin fıtratı" gibi siyasal ve dini iklimin sözcük öbekleri toplumun cinsellik normunu belirler (Çakırlar, Delice, 2012). Yazılı kaynaklar ilk mitolojik hikayelerden beri yaratılan ilk insanın “Adem” ve onun kaburga kemiğinden ise “Havva‟nın” yaratıldığını anlatmaktadır. Yasak elmayı yiyerek cennetten kovulan Adem ve Havva Tanrı tarafından fani hayatı yaĢamakla cezalandırılır.

“Sen Havva. Ağrı ve meĢakkatle çocuk doğuracaksın. Her iĢinde kocana mahkûm kalacaksın ve o sana hükmedecektir.” ; “Sen ey Adem. Yasak edilen meyveden yediğin için yaratıldığın toprağa döneceğin güne kadar alın teri ile ekmek yiyeceksin. Sen topraksın ve toprağa döneceksin.” (Yücel, 2015).

Dini kaynaklardan esinle anlatılan hikayelerde de kadın ve erkeğe yüklenen roller günümüzdeki roller ile paraleldir. Din kadını erkeğin madunu olarak yani kaburgasından yaratılan erkekten daha aĢağı bir yaratılıĢ olarak görür. Yahudi dinine bakıldığında, evlilik yapısı içerisindeki üreme faaliyeti ve bu eylemden alınan cinsel haz Tevrat‟ın emirleri arasında yer alır. Yahudi dininin cinsel iliĢkiye bakıĢ açıcı ılımlıyken, Hıristiyanlıkta ise cinsel davranıĢ ilk günah olarak kabul görür. Hıristiyanlık dininin cinselliğe bakıĢ açısı ikiyüzlüdür. Cinsellik evlilik ile çiftlerin birbirlerine olan armağanları olarak görülmekte ve bekaretin ahlaki bir değer olduğu bir anlayıĢ aynı zamanda da erkeklere cinsellik konusunda kadınlardan daha fazla hak sunmaktadır (Yücel, 2015).

Benzer Belgeler