• Sonuç bulunamadı

2. Muhteva Özellikleri

2.3. Tarihî-Efsanevî Şahsiyetler

Belhî, mesnevî ve kasidelerinde dinî-tasavvufi ve tarihi şahsiyetlere atıfta bulunmaktadır. Birinci mesnevinin 15. beytinde gönül dünyasında “Veysel Karânî’yi (ö. 37/657) takip et” şeklinde okuyucuya seslenmektedir. Şair gösteriş düşkünü şeyh ile İsa nefesli rindin karşılıklı diyaloguna yer verdiği beşinci mesnevisinde birçok şahsiyetin ismi geçmektedir. Yine beşinci mesnevinin 10. beytinde şeyhin sözüyle “Veysel Karânî’nin sözünden çok istifade ettiğini” söylemiştir.

Ger be-ser dāri ḫired ey rāh-rev

Peyrev-i Üveys-i ṣāḥib-dil bi-şev (MS5/15)

(Ey yolcu, eğer biraz aklın varsa, Veysel Karani’yi takip ederek gönül sahibi ol!) Ḫordem āb ez-cūy-i güftār-ı Üveys

Pür ber u bārem ez-ān çü naḫl-ı meys (MS5/10)

(Veysel Karâni’nin ırmak gibi akıcı olan sözlerinden çok istifade ettim, meyve dolu lotus ağacı gibi benim de her yerim Veysel Karâni’nin sözü ile doludur)

11. beytinde de İbrâhim b. Edhem (ö. 161/778) gibi fakirlik ve fakir dostu olduğunu söylemektedir.

Edhem-i vaḳtem men ender rāh-ı faḳr

Menzilī dārem çü ḫalvet-gāh-ı faḳr (MS5/11)

(Fakirlik yolunda ben bu zamanın İbrahim bin Edhemi’yim, fakirlerin yalnız ibadet ettikleri yer gibi evim var)

12. beytinde Ebû Saîd-i Ebü’l-Hayr (ö. 440/1049) gibi cübbe giydiğini ve Bâyezid-i Bistâmî (ö. 234/848) gibi tâcının olduğunu söylemektedir.

Dārem ender ber-ḳabā-yı Bū-Sa‘īd

24

(Giydiğim cübbe Ebu Said Ebu’l-Hayr’ın cübbesi gibidir, başımda da Bâyezid-i Bistâmî’nin tâcı vardır)

13. beytinde Kâdirî tarikatının kurucusu olan Abdülkâdir-i Geylânî (ö. 561/1165-66) gibi yüceliğe ve Ebü’l-Hasan el-Harakânî (ö. 425/1033) gibi de yüksek makama sahip olduğunu söylemiştir.

Dārem ‘ālī-ḳadr u vālā menzilet

Ġavs-i Gilānī vü Ḫaraḳānī ṣıfat (MS5/13)

(Ben Abdülkâdir Geylânî gibi yüceliğe ve Harakânî gibi yüksek bir makama sahibim)

14. beytinde şair şeyhin sözüyle ma‘na âleminde Ebû Bekr-i Şiblî (ö. 334/949), Cüneyd-i Bağdâdî (ö. 297/909) gibi Zeyd ve Amr’a rağmen mânâyı avladığını söylemiştir.

Bāz ma‘nī-rā çü Şiblī vü Cüneyd

Ṣayd kerdem men be-raġm-ı ‘Amr u Zeyd (MS5/14) (Aynı şekilde Şiblî ve Cüneyd-i Bağdâdî gibi, Amr ve Zeyd’e rağmen mânâyı

avlayabildim)

15. beytinde Seyyid Ahmed er-Rifâ‘î (ö. 578/1182) gibi tevhit halkasına sahip olduğunu söylemektedir.

Çün Seyid Aḥmed Rifā‘ī men be-kef Dārem ender ḥalḳa-i tevḥīd-def (MS5/15)

(Ben de Seyyid Ahmed Rüfâ’î gibi, tevhit halkalarındayken elimde def tutarım)

16. beytinde Ahmed-i Yesevî (ö. 562/1166) makamı gibi gönlünün ışığına sahip olduğunu söyler.

Çün maḳām-ı Ḫᵛāce Aḥmed Yesevī Dāred īn rūşen-dil-i men pertevī (MS5/16)

(Hoca Ahmed Yesevî’nin makamı gibi, bu parlak gönlümün de ışığı vardır)

17. beytinde Şems-i Tebrîzî’den (ö. 645/1247) yolların pîri olarak bahseder ve tasavvuf yolunda ondan bereket elde ettiğini söyler.

25

Feyż-i Şems-i pīr-i reh bi-girifte-em

Nūr ezū mānend-i meh bi-girifte-em (MS5/17)

(Yolların piri olan Şems-i Tebrîzî’den feyz ve bereket almışım, ay[ın güneşten ışık alması] gibi ben de ondan nur elde ettim)

18. beytinde Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin (ö. 672/1273) sırdaşı ve onun ney’i gibi güzel sesli olduğunu söyler.

Maḥrem-i esrār-ı Mevlānā menem

Hemçü nāy-i ḫoş-nevā gūyā menem (MS5/18) (Ben Mevlânâ’nın sırdaşıyım, tesirli güzel sesler çıkaran neye benzerim)

19. beytinde Bahâeddîn Nakşbend (ö. 791/1389) gibi Nakşî tarikat silsilesinin sonuncusu olduğunu söylemiştir.

Men zi-ḫatm-i ḫᵛāce-gānem ser-bülend Çün Bahāeddīn Şāh-ı Naḳşbend (MS5/19)

(Bahâeddîn Şâh-ı Nakşbend gibi hacegân silsilesinin sonuncusuyum)

80. beytinde şair rindin sözüyle şeyhlerin Lokman Hekîm’in (ö?) hikmetine karşı ve Necmeddîn Mahmûd b. Ali en-Nîsâbûrî el-Kazvînî’ye (ö. 553/1158) ait

Bâhiru’l-Burhân fî Müşkilâtı Me‘âni’l-Kur’ân adlı kitabındaki bilgilere sorumluluk

hissi olmadığını söyler.

Be-ṣadret ḥikmet-i Loḳmān deyn nīst

Hem ‘ilm-i Bāhiru’l-Burhān deyn nīst (MS5/80) (Aklında Lokman Hekim’in hikmetine karşı sorumluluk hissi yok, hem Bâhirü’l-

Burhân’ın bilgilerine karşı kendini sorumlu hissetmiyorsun)

Belhî babasının ölümü üzerine kaleme aldığı yedinci mesnevide üç büyük şahsiyetin Belh’ten hicret ettiğini ve bunların ilkinin (13. beytinde) İbrâhîm b. Edhem (ö. 161/778) olduğunu söylemiştir.

Yekī Sulṭān İbrāhīm-i Edhem

Ki ber-vey būd sulṭānī müsellem (MS7/13)

26

İkincisinin (17. beytinde) miskinler ülkesinin hükümdarı olarak nitelendirdiği Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin babası, Bâhâüddîn Veled (ö. 628/1231) olduğunu söylemiştir. Üçüncü olarak ise (21. beytinde) babası Seyyid Süleymân-ı Belhî olduğunu söylemiştir.

Düvüm Sulṭān Bāhāeddīn bāşed

Ki şāh-ı kişver-i temkīn bāşed (MS7/17)

(İkincisi ise kemale ermişler ülkesinin hükümdârı olan Sultan Bâhâüddîn’dir)

Belhî sekizinci mesnevisini oğlu Muhammed Musâ hakkında kaleme almış, hat sanatındaki ustalığından bahsederek (8. beytinde) onu talik hat ustası Mîr İmâd-i Hasanî’ye (ö. 1024/1615) benzetmektedir.

Dāde-i dād ḫaṭṭ-ı tu hemçü ‘İmād Āferīn ber-tu bād u ber-üstād (MS8/8)

(Hattat İmâd-i Hasanî gibi Allah sana da yazı kabiliyeti vermiş, sana ve üstadına maşallah!)

Belhî dokuzuncu mesnevisinde memleketi Hankah-ı Çal ve Kunduz’un önde gelen Hâceler ve Îşanları hakkında kaleme almıştır. Bu mesnevinin yazıldığı tarihte henüz hayatta olan bazı Hâce ve sûfîlerin isimleri mısralarda geçmektedir. 1. beytinde Hâce Abdülhakim’i tarikat yolunda Şakîk-ı Belhî (ö. 194/810) gibi yetişmiş olduğunu söyler.

Ḫᵛāce ‘Abdu’l-ḥakīm şeyḫ-i ṭarīḳ

Mürşid-i kāmil est hemçü Şaḳīḳ (MS9/1)

(Tarikat şeyhi olan Hâce Abdülhakim, Şakikî-i Belhî gibi bir mürşid-i kâmildir)

Belhî kalem hakkında yazdığı kasidesinde, Hz. Hızır ölümsüzlük suyu ile nasıl hayatta kaldıysa kendisinin de kalem çeşmesinden, yazarak hayatta kaldığını söyler.

Zinde bāşed zi-āb-ı ḥayvān Ḫıżr

Zinde mānem zi-çeşme-sār-ı ḳalem (K1/17)

(Hz. Hızır ölümsüzlük veren sudan içtiği için hayattadır, ben ise kalemin çeşmesinden hayat bulmaktayım)

27

Birlik hakkında yazdığı dördüncü kasidesinde ise klasik Fars ve Türk edebiyatlarında çokça anılan efsanevî İran hükümdarı Cemşîd (Cem) gibi birliğin de dünyayı gösteren kadehe sahip olduğunu söylemiştir.

Hemçü Cem Cām-ı cihān-efrūz dāred ittifāḳ Hemçü yem gevher feşāned āstīn-i ittiḥād (K4/23)

(Birlik tıpkı Cemşîd’in kâinatı aydınlatan kadehi gibidir. Birliğin kolu da deniz gibi inci saçmaktadır)

Belhî hüner/kabiliyet hakkında kaleme aldığı altıncı kasidesinde 17. beytinde kendi beyanının güzelliğinden Örfî-i Şîrâzî’nin (ö. 999/1591) ruhunun şad olacağını ve sözlerinin manası da Zahîrüddîn-i Fâryâbî’nin (ö. 598/1201) ruhunu sevindireceğini söylemiştir.

Zi-ḥüsn u ān beyānet revān-ı ‘Urfī şād

Zi-luṭfı ma‘nī vü lafẓet faḫīr rūḥ-ı Ẓahīr (K6/17)

(Senin beyanın ve ifade tarzının güzelliği Örfî’nin ruhunu şâd etmiştir, sözlerinin mânâsı bakımından Zahîreddin-i Faryâbî’nin ruhu sevinse yeridir)

Benzer Belgeler