• Sonuç bulunamadı

10-SANIK MEHMET KEMAL AĞAR 03/07/2015 TARİHLİ MAHKEMEMİZDEKİ SAVUNMASINDA : ''Efendim daha önce duruşmada, bir duruşma yapıldı, o duruşmada gerekli

ifadeleri verdim. Şunu izah etmek isterim ki Türkiye'nin çok zor ve sıkıntılı bir dönemde emniyet genel müdürlüğü görevini yasal sınırları içerisinde, o günün şartlarının gerektirdiği cesaret ve inisiyatifle her türlü eylemin hukuk içerisinde kalması suretiyle mesai arkadaşlarımızla birlikte olağanüstü bir performans gösterdik. Hizmetimizi yaptık ve bu hizmetten dolayı zaman zaman gereksiz ve haksız birçok hücumlara uğradık ama buna rağmen açıkça ifade edeceğim şudur ki suçlamaların hepsi hayalidir.

Bunların hiçbir tanesi bizim yapacağımız işler değildir. Ömür boyunca yasa hakimiyetinin, kanun hakimeyitinin, ülkede asayişin, huzur ve güvenliğin sağlanması konusunda olağanüstü gayretler safrettik ve bu gayretlerin hepsini de adli, idari denetim içerisinde bu hizmetlerimizi gerçekleştirdik ve bundan dolayı da kamu oyunda zamanındaki amirlerimizin de hepsinin takdiri ve gözleri önünde olmuştur.

Dolayısıyla bu konuda ileri sürülen suçlamaların hiç birisini kabul etmemiz söz konusu değildir. Bu konuyla ilgili de daha önce mahkemenizde gerekli ifadeyi vermiştim. Bu hususu bilgilerinize arz ediyorum. Bu meslek içerisindeki ast-üst münasebetleridir. Bu ast-üst münasebetleri içerisinde ilişkilerimiz elbette olmuştur. Bunun haricinde farklı bir özel ilişki herhalde söz konusu değildir. İbrahim Şahin, Mehmet Korkut Eken, Ayhan Çarkın, Ayhan Akça, Ziya Bandırmalıoğlu, Ercan Ersoy, Ahmet Demirel, Ayhan Özkan, Seyfettin Lap, Enver Ulu, Uğur Şahin, Alper Tekdemir, Yusuf Yüksel, Abbas Demir, Lokman Külünk, Mahmut Yıldırım, Muhsin Korman, Nurettin Güven, tanıyorsunuz değil mi bunları? Efendim şöyle, ismen tanıdım şimdi de. Mahkeme sürecinde tanıdım. Bunlardan o gün ki hiyerarşik düzen içerisinde İbrahim Şahin ve Korkut Eken ile elbette daha sık münasebet olmuştur. Diğer arkadaşlarımız polis memurudur. Ben meslektaşlarımın hepsini çok severim. Hiçbir kimseyi de rütbesinden dolayı hakir görmediğim ortadadır. Şahsi çok yakın mesaimiz elbette olamaz rütbeteler gereği. Ama bu süreçte de hepsini tanıdım. Dolayısıyla diğer sivil kişilerle ilgili aynı şeyi söylemiyorum ama onlar beni daha ziyade tanırlar memurlar rütbe itibariyle, emniyetteki hiyerarşi gereğince o rütbeler arasında sıkı bir mesai zaten söz konusu olmaz. Sadece daha geçmişte İstanbul Emniyet Müdürlüğünde Terörle Mücadele Biriminde çalıştığımda şahsen tanıdığım bir memur, bunun haricinde herhangi bir ilişkim olmadı. "Önceki savunmanız, haklarımı anladım, üzerime atılı suçlamayı anladım, suçlamaları kabul etmiyorum, aleyhime hiçbir somut delil, beyan olmadan daha önce yargılanıp hakkımda ceza verildi, Yargıtayca onandı, bu dava da ona benzerdir. Aleyhimde hiçbir somut delil yoktur. Ben o dönemde emniyet genel müdürü olarak görevliydim. Emniyet genel müdürünün operasyonel bir görevi yoktur, ama personelin görev motivasyonunu artırmak için yüksek düzeyde hizmet ettim." Bu, "görev motivasyonu artırmak için yüksek düzeyde hizmet ettim", açıklar mısınız bunu? Şöyle efendim.

Türkiye'nin dört bir tarafında özellikle o dönemde, görevin yoğun olduğu bölgelerde, terörün yoğun olduğu bölgeleri sık sık ziyaret ettik, memurlarımızı topladık konuşmalar yaptık. Amirleri topladık, çeşitli eğitim çalışmaları yaptık, teşkilatın araç gereç, personel yönünden takviyesini yoğun bir şekilde gerçekleştirdik. İstihbarat hizmetlerinin güçlenmesi için olağanüstü bir performans koyduk ve bunun sonucunda da o günün kayıtları açıkça incelendiğinde Türkiye'nin polis bölgesinde olayların, yani sorumluluk alanımızdaki olayların %90 seviyesinde önlendiğini ve çok önemli Türkiye'ye zararlar verecek birçok eylemin olmadan evvel de önlendiğini ifade etmek isterim. Yaptığımız çalışma Emniyet Genel Müdürlüğü çalışması, istihbaratın koordinasyonu, personel eğitimi, araç, gereç, lojistik açısından güçlendirme ve bunları dış ilişkilere tanzim etme ve personel motivasyonu açısından o dönemde de gerek personelin ailelerine, çocuklarına sağlanan imkanlar, gerekse personelin eğitimi bakımından, gerek sayısal ve nitelik arttırılması bakımından yapılan hizmetlerdir. Bütün bu hizmetlerin toplamı personelin motivasyonunu güçlü bir şekilde artırmıştır. O dönemde görev yapan herkes ve dışarıdan dikkatli gözle izleyen herkes de bu hakkı teslim edecektir. Kesinlikle yani, ne şekilde bilmem de mümkün değildir.

Hiçbir konuda da yasadışı bir emir hiç kimseye de vermiş değilim. Zaten böyle birşey olsaydı ilgili personel hem bunu şikayet ederdi, hem zaten böyle bir emir olsa hiç kimse de dinlemezdi.'' şeklinde savunmada bulunmuştur.

11-SANIK İBRAHİM ŞAHİN SAVUNMASINDA: ''Ben bütün olarak savunayım. Sayın başkan ben daha önce ifadem alındığında söylemiştim, ama kısa bir giriş yapmak istiyorum. 1970'de Lübnan Bekaa'da Asala ile PKK'nın yaptığı bir toplantı var. Bu toplantıda iki örgüt bir araya getirildi ve PKK adını aldı, Apocular ve Asala PKK adını aldı. Bir bölüm bu, yani PKK denilen örgüt Anadolu'daki Müslüman Kürtleri kesinlikle temsil etmiyor. 1993'de ben daire başkanı olduğum zaman 1993'de Türk Milli İstihbarat Teşkilatı ile CIA ve Mossad arasında bir anlaşma daha yapıldı. Bunu daha önce ifadelerimde söyledim. Bu anlaşmanın ana şeyi de operasyonel ortaklık anlaşmasıydı, ama bu anlaşmada MİT ile Kontur Terör Daire Başkanlığı görev aldı. Kontur Terör Daire Başkanı olarak da Mehmet Eymir bu işlerden sorumluydu. 1993'de bu anlaşma yapıldı MİT ile CIA arasında, 1993'de ben de daire başkanı olarak atandım. Bunlar tesadüf değil, hepsi aynı anda olan şeyler. Daha sonra 1993 zannediyorum Haziran veya Temmuz yanlış hatırlayabilirim, bilemiyorum, şuanda tam tarihleri hatırlamıyorum.

Ankara'ya davet edildim ben İstanbul'da çalışıyordum. Ankara'da bana Özel Harekat Daire Başkanlığı'nın kuruluşunu yapmam teklif edildi. O zaman o kuruluşu yapan da benim. Kuruluşu yaptım. Zannediyorum Ağustos sonunda başladık, 3 - 4 ay yani 1993 yılı sonuna kadar bize doğru dürüst bir şube, yer bile gösterilmedi. Şuanda Türkiye'de 56 ilde Özel Harekat Şubesi var. Ben bu yani 1993 Ağustos sonrasıyla yaklaşık 1 sene bu 56 ildeki Özel Harekat Şubelerinin kuruluşun finanse ettik, kuruluşlarını yaptık. Şimdi

akla ziyan ortada bir iddia var. Ayhan Çarkın denen bir adamın bir iddiası var. Hiçbir maddi delil yok.

Sadece bu adamın saçma iddiaları var. Ben 17 senedir devamlı Türkiye'de ne olsa İbrahim Şahin gel ifade ver, İbrahim Şahin gel ifade ver. Özür diliyorum, saygısızlık yapmak istemiyorum. Yalnız bizim polis teşkilatının, Genel Kurmay'ın veya Milli İstihbarat Teşkilatının bu faili meçhul cinayetlerle zerre kadar ilişkisi yok. Biraz önce açılışı yaparken şunu söyledim. CIA ve MİT arasında yapılan bir anlaşma var. Öbür tarafta Asala ile Apocular arasında yapılan bir anlaşma var. Kürt Kürdistan Devletini kurmak için Kürdistan'a giden yolda -lafı Kürdistan ama aslı Ermenistan- Kürt milliyetçiliğini yaratmak için öz ve öz Türk olan Kürtlere etnik kimlik kazandırmak için bu faili meçhul cinayetler CIA tarafından...

Efendim benim bu cinayetlerle bir alakam yok. Ben bunların hepsini reddediyorum dedi. İddianamede yazılı, sanık İstanbul 6 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinde yargılanmış ve cürüm işlemek üzere silahlı teşekkül oluşturmaktan mahkum olmuş ve 6 yıl ceza almış. Peki bu sabit olan, artık bu tartışılmayacak bir durum olduğuna göre hangi suçları işlemek için bu teşekkülü oluşturmuşlar o zaman? Yani çok açık net bir soru. Yasa dışı cürüm işlemek üzere silahlı teşekkül oluşturma suçundan kesin mahkumiyeti var.

Şimdi kesin elinizde böyle bir kesinleşmiş mahkeme kararı var. Peki bu teşekkül niye kurulur? Suç işlemek için adı üzerinde. Cürüm işlemek üzere teşekkül kurduklarına göre hangi cürümleri işlemek için bu teşekkülü kurmuşlar, sadece bu soru sorulsun. Yani bakın tartışılacak bir durum yok, kesin mahkumiyet var, cürüm işlemek üzere, hangi cürümleri? Cevap verir vermez, ama siz bu soruyu yöneltin dedi. Başkanım, müvekkilim oradaki Susurluk davasında da o suçları kabul etmedi. Kabul etmediği suçlamalar için hangi suçları işlemek için örgüt kurdun sorusuna müvekkil cevap verecek konumda değil dedi. Bu suçlamalarla zerre kadar alakam olmadığı için hiçbir müdahilin sorusuna da cevap vermeyeceğim, vermek de istemiyorum. Sadece bir şey söylemek istiyorum Türkiye Cumhuriyeti illegal çete kuran bir yapı değil'' şeklinde savunmada bulunmuştur.

12-SANIK İBRAHİM ŞAHİN TMK 10. MADDE İLE GÖREVLİ MAHKEMEDE 27/11/2013 TARİHLİ SAVUNMASI: "2011 yılındaki referandum ve genel seçimler öncesi ulusal kanalları kullanarak faili meçhul cinayetler hakkında konuşmaya başlayan ve Polis Özel Harekât Daire Başkanı olarak beni ve özel tim kurslarında öğretmenlik yapan bir kısım personeli suçlayan Ayhan Çarkın'ın ifadeleri gerçeği yansıtmamaktadır. Çarkın'ın ifadeleri hayal ürünüdür, ifadelerini kabul etmiyorum, reddediyorum. Faili meçhul olayların ve cinayetlerin Polis Özel Timleri'yle kesinlikle hiçbir ilgi ve alakası yoktur. Faili meçhul cinayetlerin araştırılması malesef yapılmamış, bazı kurum ve kişilerin korunması amaçlandığından kasıtlı olarak bizim üzerimizden Polis Özel Timleri suçlanmıştır. Trafik kazası olarak maskelenen Susurluk operasyonu ile start alan bu suçlamalar uluslararası bir güç ve bu gücün içimizdeki piyonları tarafından yapılmıştır. Uluslararası bu gücün içimizdeki piyonları ise illegal faaliyetleri tespit edildiği için Milli İstihbarat Teşkilatı'ndan kovulan MİT Kontur Terör Daire Başkanı Mehmet Eymür'dür. Susurluk ilçesi yakınlarında trafik kazası şeklinde yapılan operasyon ve bu operasyondan önce özellikle bunu belirtmek istiyorum efendim bu operasyondan önce Susurluk raporu yazmaktan ve diğer illegal faaliyetlerinden dolayı Mehmet Eymür Milli İstihbarat Teşkilatı'ndan kovulmuş, başında bulunduğu Kontur Terör Daire Başkanlığı da kapatılmıştır. 4 Kasım 1996'daki trafik kazası maskeli operasyon ve akabinde açılan soruşturmalardan dolayı Kontur Terör Daire Başkanlığı 1997'de kapatılmış, Mehmet Eymür'de teşkilattan uzaklaştırılmıştır. Susurluk ilçemiz yakınlarındaki trafik kazası planlanandan, özellikle bunu belirtmek istiyorum efendim, planlanandan bir buçuk ay geç yapılmış bir operasyondur ve bu operasyonda hayatlarını kaybeden Abdullah Çatlı, Hüseyin Kocadağ ve (iki kelime anlaşılmadı) ölümünden milletvekili Sedat Bucak'ın yaralanmasından MİT Kontur Terör Daire Başkanı Mehmet Eymür sorumludur. Susurluk ilçemiz yakınlarındaki trafik kazası maskeli, bu operasyon bir buçuk ay geç yapılmış, yapılmış olduğu MİT Teşkilatı içindeki elemanlarca bizzat tarafıma söylenmiştir. Ergenekon davası duruşmaları sırasında Susurluk kazasını iki buçuk dakikada, dakika sonra öğrendim. Susurluk davasının açılmasında büyük emeklerim oldu diye açıklamalar yapan görünüşde gazeteci kimliği taşıyan ama Mehmet Eymür'e bağlı olarak ekipte bir görevli eleman olarak çalışan Tuncay Özkan, Tuncay Özkan'ı ben de mahkeme sırasında suçlamış, bir buçuk ay geç yapılmış bir operasyon olduğu için mi iki buçuk dakika sonra haberin olduğu şeklinde sorduğum sorular ve suçlamalarım olmuş ancak Tuncay Özkan gerek duruşmalar sırasında gerek son savunmasında hiçbir şekilde cevap verememiştir. Benim anlattıklarım, anlatımlarım duruşma kayıtlarında mevcuttur. Bu anlatımlardan oluşan sorulara bugüne kadar Milli İstihbarat Teşkilatı, Mehmet Eymür ve Tuncay Özkan hala cevap verememektedir. MİT Müsteşarlığı ile 2005 yılından itibaren ilişkiliyim. Ergenekon

soruşturmalardan dolayı Savcılıkta ifade verirken 2005 yılından itibaren MİT mensupları ile ilişkide olduğumu illegal olmuş olabilecek olayları kendilerine bildirdiğimi arz etmiştim. Müsteşarlık da İstanbul 13.Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdiği yazıyla bu ilişkiyi doğrulamıştır. Faili meçhul olayların, cinayetlerin özel timcilerle hiçbir alakası yoktur. Ülkemizin bölünüp parçalanarak Kürdistan devleti kurma planı önündeki en büyük engellerden biri olan Polis Özel Timleri faili meçhul cinayetlerle bizim üzerimizden suçlanarak etkisiz hale getirilmiştir. Bütün bu suçlamalar Susurluk ilçemiz yakınlarında meydana gelen trafik kazası sonucu yapılan soruşturmalar sırasında ortaya atılmış malesef evrensel ve yine külfeti yok farzedilerek yargılamalar yapılmıştır. Susurluk vakası olarak bilinen olay trafik kazası değil, CIA, MİT ortak operasyon grubunun yaptığı bir cinayettir. Bu olayı yapan grup da MİT Kontur Terör Daire Başkan Vekili Mehmet Eymür ve ekibidir. CIA ve MİT 1993 yılından itibaren operasyonel ortaklık seviyesi, ilişkiler operasyonel ortaklık seviyesine çıkartılmış Türkiye Ortadoğu ve Orta Asya bölgelerinde birçok olay ve faili meçhul cinayetlerin altına imzalar atılmıştır. Faili meçhul cinayetleri işleyen ABD kanadının operasyon birlikleri içinde bu ülkenin Adana İncirlik üssünde konuşlanmış olan ABD Delta Force Timleri, İsrail mistaravya, özel komando birlikleri İngiltere'de em, İngiltere M16'sına bağlı meyit özel komando birlikleri, Alman Fransız istihbarat ekipleri vardır. Yunanistan ve Kıbrıs, Kıbrıs Rum Kesimi istihbarat elemanlarını da CIA ile birlikte bağlantılı olarak çalıştığı, çalışmalar yaptığını bizzat kendim biliyorum ve bu op, yapılan Milli İstihbarat Teşkilatı'mızın da bunlar arasındaki bazı operasyonları da biliyorum. Bir çok operasyonda Müsteşarlık elemanları, birçok operasyonda müsteşarlık elemanlarınca bana bizzat anlatıldı. Bir operasyonla ilgili olarak da kendilerine ilettiğim bir materyalden dolayı tarafıma teşekkür dahi ettiler. Faili meçhul cinayetlerde hayatlarını kaybeden insanların birçoğu uluslararası ilişkiye sahip olan PKK Terör Örgütü, CIA ve CIA ile operasyonel olarak ortak olarak çalışan MİT Kontur Daire Başkanlığı elemanlarınca öldürülmüştür. Bu cinayetleri işleyen insanlar Kürdistan devletini kurulması için hareket ettiklerinden bu planların önünde en büyük engel olan Türk Silahlı Kuvvetleri ve Polis Özel Timleri'ni etkisiz hale getirmeyi amaçlamışlar, Susurluk yargılamalarıyla da bu hedeflerine malesef az da olsa ulaşmışlardır. Faili meçhul olaylarda hayatlarını kaybedenlerin büyük bir, çoğunluğu PKK Terör Örgütü'ne hizmet eden onlarla birlikte çalışan insanlardır. Bunlardan önemli bir kısmı da uluslararası güçlerce, bazıları da kendi aralarındaki paylaşım yüzünden öldürülmüştür. Faili meçhul olaylarla ilgili olarak bizim üzerimizden Polis Özel Timleri'nin ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin suçlanması olayların gerçek failleri olan CIA ve içimizdeki taşeron ortaklarını kurtarmış Ergenekon soruşturmasının da açılmasına sahte delillerle cezalandırılmamıza sebep olmuştur.

Susurluk davasının açılış nedeni CIA ajanı Edmonds'un deyimiyle şu şekildedir; Susurluk olayı çözülseydi bölgedeki gizli operasyonlarımız ortaya çıkacak MİT Kontur Terör Daire Başkanı Mehmet Eymür ile Türkiye'de görev yapan Marc Grossman, Eric Edelman gibi büyükelçilerimizle Richard Sorge gibi deneyimli ajanlarımızın faaliyetleri ortaya çıkacaktı. Amerika Birleşik Devletleri'nin gizli operasyonlarının açığa çıkmasından korktu ve bu skandalı başarılı bir şekilde hazıraltı etti şeklindeki açıklama yapmıştır. Sayın Başkanım kamuoyuna susurluk olayı olarak yansıyan ve ilgili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kurulan araştırma komisyonunda ifade veren dönemin Başbakan'ı Tansu Çiller'in faili meçhul cinayetlerle ilgili olarak verdiği cevaplar da ilginçtir. Müsaade ederseniz kısa bir şekilde onlardan bahsetmek istiyorum. Komisyonun Barış ve Demokrasi Partisi üyesi Sırrı Süreyya Önder, Yalim Erez kürt işadamları listesinde Mustafa Bayram'ın çıkartılması için aracı olduğunuzu söyledi. Başbakan Tansu Çiller, bilgim yok İç İşleri Bakanlığı'na istihbarat kuruluşlarına soruyorum hep bunlar birbirini öldürüyorlar diyorlardı. Bu ilginç olduğu için bu anektodu vermek zorunda kaldım efendim. 1997'de Başbakan olan sayın Tansu Çiller'in söylediği gibi faili meçhul olaylar 1993 1997 süreci öncesi de vardı, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da mutlaka olacak. Faili meçhul olaylar ülkemizin iç ve dış güvenliğinden sorumlu kurumları yıpratmak, halkımızın gözünden düşürmek birlik ve beraberlik anlayışımızı yok etmek için yapılmaktadır. 1960'lı yılların başlamasıyla birlikte tüm kamuoyu gündemine oturan 70 li 80 li 90 lı yıllarda artış gösteren faili meçhul olaylar ve insanlarımızın sağcı solcu, alevi sünni, türk kürt gibi ayrışmaya çalıştırılmasının arkasında güç arkasındaki güç uluslararası bir güçtür. Bu güç de Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve İsrail'dir. Bu şer üçlü de siyonist yahudilerin kontrolündedir. Türkiye üzerinde kontrol edilebilir istikrarsızlık projesi uygulayan bu şer üçlü ülkemizin her açıdan büyümesini önlemek için ekonomik yapımızı, birlik beraberlik anlayışımızı yok ederek parçalanmamız için güvenlik teşkilatlarımızı yıpratmayı hedeflemiştir ve bu programları da halen devam etmektedir. Sayın Tansu Çiller'in söylediği gibi faili meçhul olaylar dün vardı, bugün de