• Sonuç bulunamadı

19-MÜŞTEKİ ELİF LUTFİYE TOPAL TALİMAT İLE ALINAN ŞİKAYET VE BEYANLARINDA:''Ben bu olaya ilişkin olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığında ayrıntılı olarak

ifade verdim. O ifademi aynen tekrarlarım. Bu aşamada ekleyeceğim ya da kabul etmediğim bir beyan yoktur. Ancak olayın faillerinden şikayetçiyim davaya katılmak istiyorum'' dedi.

20-MÜŞTEKİ TARIK ZİYA EKİNCİ ŞİKAYET VE BEYANLARINDA :''Sayın Başkan değerli heyet üyeleri ben Yusuf EKİNCİ’nin abisiyim. Yusuf EKİNCİ elimde büyümüş hem abisi hem ona babalık yapmış bir şahısım dolayısı ile kardeşimin katledildiği ilk günden itibaren dava ile yakından ilgilendim. Çeşitli makamlara başvurdum, Cumhurbaşkanına yakından tanıdığımız sayın cumhurbaşkanı o zaman DEMİREL’di. DEMİREL’e, Başbakana, Adalet Bakanlığına ve daha sonra da şey Meclisteki

“Faili Meçhul Cinayetleri İnceleme Komisyonunda” bulunan Milletvekili arkadaşlarıma yazdığım mektuplarla onların ne gibi sorular sorması lazım geldiğini hatırlattım ve yıllarca uğraşmama rağmen dava hakkında bir tek adım ileri atma imkanı bulamadım. Nihayet Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine dava intikal etti Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de devletin etkin bir soruşturma yapmadığı cihetle mahkum edilmesine karar verdi. Şimdi Türkiye Cumhuriyetinde güvenlik kuvvetlerinin en karmaşık davaları çok kısa zaman da çözdüklerine dair basında çok bilgiler çıkıyor. Bunlara sizlerde vakıfsınız.

Örneğin bir çok örnek verebilirim bunlardan birisi şu son aylarda son yıllarda Antakya’da meydana gelen patlama olayında katledilen 50 vatandaşımızın olayında cinayeti işleyen şebekenin Suriye’de olmasına rağmen Türkiye’de güvenlik örgütü ciddi bir araştırma yapmış ve bu insanların bulunduğunu Türkiye’de bulunanlarla birlikte tespit ederek Türkiye’ye getirmiş ve haklarında mahkeme dava açılmıştır. Bu kadar karmaşık ve Türkiye kamuoyunun dışındaki insanların yani Türkiye’nin dışında insanların işlediği olayları bile çözebilen bir Emniyetin yirmi yıl boyunca işlenen bu cinayetleri vay Kürt aydın ve iş adamlarına dönük cinayetleri çözememiş olmasını yüksek mahkemenin takdirine arz ediyorum neden acaba bu çözülemedi. Bana gelen bütün yazılarda gayet ustaca manevralarla efendim incelenmiştir, tetkik edilmiştir ama bilgi elde edilememiştir. Efendim yapılan bu telefon görüşmesine kayıtlar silinmiştir bulamamıştır tarzında cevaplar vermek suretiyle kapatılmıştır. Demek ki işlenen suç işlenen suçlar işlenen cinayetler bu zavallı tetikçilerin işlediği bir cinayet değildir. Bu cinayet devlet tarafından organize edilen, devlet adına işlenmiş bir cinayettir. Diyeceksiniz ki devlet kimdir? Devlet insanlar mı, devlet o günkü görevli kişiler mi, devlet yüksek heyetiniz mi kimdir devlet? Devleti personize etmek gerekirse o zaman ki Cumhurbaşkanı DEMİREL ve Başbakan ÇİLLER ve onun yanındaki daha sonra hem milletvekilliği yaptı hem de Bakan yapmış oldu Mehmet AĞAR’dı. Oysa Mehmet AĞAR’ı görüyorum ki Mehmet AĞAR derhal duruşmadan vareste tutulmuş tutuklanması gereken mevcut yasaya göre tutuklanması gerekirken Anayasa Mahkemesine dava açılmış o madde iptal edilmiş ve sayın Mehmet AĞAR bu davadan kurtularak evinde istirahata çekilmiştir. Şimdi olacak şey değildir, bizzat bunu organize eden kişiler mesele DEMİREL diyor ki; efendim devlet rutin dışına çıkabilir bazen. Siz rutin dışına çıkmaya karar verdiniz ve rutin dışına çıkması için devleti tahrip etmeyi göze aldınız. Mehmet AĞAR’da diyor ki; ben çıkar konuşursam bu devlet yıkılır. Yapıdan bir taş bir tuğla çektiğiniz anda devlet kalmaz diyor. O halde burada yargılanması gereken Mehmet AĞAR’dır, yargılanması gereken ÇİLLER’dir, yargılanması gereken bu devleti temsil ettiğini iddia eden zevattır. ÇİLLER’in elinde bir liste vardı o listeyi kamuoyuna açıkladı basına intikal etti 169 kişi o zaman ki işadamı ve Kürt aydınlarına ilişkin bir dosya. Bu listelerde bulunan insanların hepsinin katledilmesini, katledilebileceğini açıkça ima etti. Evvela şeyden başladı bir Yeni Gündem gazetesinden başladı orayı imha etti onun elimizde belgesi var o belgenin size intikal etmesi lazım. Cinayeti işlemeyi azmettiren ve cinayet işlenmesini yazan bir başbakan. Daha sonra da bu listede bulunan isimlerin bir kısmı Mehmet AĞAR’a başvuruyorlar. Bunu sadece bir cinayet davası olarak değil aynı zamanda bir dolandırıcılık bir vurgun davası da olarak ele almak lazım. Mehmet AĞAR’ın vurgun yapmış olduğu paraları sanıklar adı şey olarak listelere adı geçen katledilmesine karar verilen kişilerin canlarını kurtarmak için ne büyük paralar ödediklerine ilişkin bilgiler var. Mehmet AĞAR’ın babası Diyarbakır’da Savcı yardımcılığı yaptı kendiside orada büyüdü orada Diyarbakır eşrafını ve Diyarbakır zenginlerini tanır hepsini tanır.

Bunlardan listeye ismi geçenlerden tek, tek Mehmet AĞAR’a başvurarak ve isimlerini listeden çıkarmışlar ve büyük paralar karşılığında isimlerini listeden çıkarmışlardır. Bunlar o listede Yusuf EKİNCİ’nin adını görmüşler ve Yusuf EKİNCİ’ye haber vermiş olmalarına rağmen Yusuf EKİNCİ ben avukatım ve burada Ankara’da avukatlık yapıyorum benim hiç bir siyasi olayla ilgim yoktur, benim adımın listede bulunmasına ve benim katledilen bir şeyden bir neden olduğuna inanmıyorum diyerek gidip para ödemek zorunda kalmamıştır. Ama diğerleri para ödediği için bu 169 kişinin bir kısmı kurtuluyor diğerleri katlediliyor. Yüksek mahkemenizin bu listeyi bulması için ÇİLLER’i mutlaka ya tanık yada sanık olarak huzura çağırmasını özellikle rica ediyorum. Mehmet AĞAR için verilmiş olan kararın vareste tutulma kararının kaldırılmasını Mehmet AĞAR’ın da huzura çağrılıp ifadesinin

alınmasını ve Mehmet AĞAR’ın bütün yargılama boyunca duruşmada bulundurulmasını teminini rica ediyorum. Yusuf EKİNCİ’nin katledilmesi için hiçbir somut bilgi yok neden öldürdüler diye soruyorum muta disk vasıtalarla soruyoruz? Yusuf EKİNCİ’nin Kürt olması, ve Yusuf EKİNCİ’nin varlıklı bir avukat olması ve göze batan bir kişiliğe sahip olması. Ankara Barosunun en etkin avukatlarındandı ve gayet en çok iş yapan ve aynı zamanda hukuki bilgisiyle de Yargıtay üyelerinin birçoğunun başvurduğu, bilgi aldığı, istişare ettiği tanınmış bir avukattı. Böyle bir zatı bu kadar zavallıların birlik olarak gidip katletmiş olması yürekler açısı bir şeydir. Bunların şimdi tümü emekli olmuşlardır ve şu anda galiba meslek değiştirme içinde olduklarını görüyorum hepsinin ayaklarına bizim Türk mafyasının alamet farikası olan uzun uçlu rugan ayakkabıları bunların artık yeni bir meslek değiştirdiğini gösteriyor. Ben bunların yargılanmalarını önemsemiyorum, yargılanması gereken devlet benim diyen Çiller, Ağar ve Demirel’dir. Bunların mutlaka sanık olarak dosyaya ithal edilmesini ve ifadelerinin alınmasını talep ediyorum. Teşekkür ediyorum. Şikayetçiyim sonuna kadar şikayetçiyim ve şikayetimi takip edeceğim ''dedi.

21-MÜŞTEKİ SERDAR MURAT TOPAL ŞİKAYET VE BEYANLARINDA: ''Ben bu olaya ilişkin olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığında ayrıntılı olarak ifade verdim. O ifademi aynen tekrarlarım. Bu aşamada ekleyeceğim ya da kabul etmediğim bir beyan yoktur. Ancak olayın faillerinden şikayetçiyim davaya katılmak istiyorum dedi.

22-MÜŞTEKİ ZELİHA ŞEN ŞİKAYET VE BEYANLARINDA BEYANINDA: ''Biz Annem ve kardeşlerim ile babam İsmail Karaalioğlu'nun trafik kazası geçirdiği haberi üzerine Anadolu yakasında ki Göztepe Hastenesine gittim. Olaydan bu şekilde haberim oldu. Hastaneye gittiğimde silahlı saldırı sonucu öldürüldüğünü öğrendim. Babam'ın özel şöförlüğünü yaptığı Av. Medet Serhat da aynı hastanede silahlı saldırı sonucu öldürülmüş halde bulunuyordu. Olayın faillerinden şikayetçiyim. Davaya katılmak istiyorum'' dedi.

23-MÜŞTEKİ ZEHRA AKIN ŞİKAYET VE BEYANLARINDA:''Biz Annem ve kardeşlerim ile babam İsmail Karaalioğlu'nun trafik kazası geçirdiği haberi üzerine Anadolu yakasında ki Göztepe Hastenesine gittim. Olaydan bu şekilde haberim oldu. Hastaneye gittiğimde silahlı saldırı sonucu öldürüldüğünü öğrendim. Babam'ın özel şöförlüğünü yaptığı Av. Medet Serhat da aynı hastanede silahlı saldırı sonucu öldürülmüş halde bulunuyordu. Olayın faillerinden şikayetçiyim. Davaya katılmak istiyorum'' dedi.

24-MÜŞTEKİ FİRDEVS KARAALİOĞLU ŞİKAYET VE BEYANLARINDA: ''Ben çocuklarım ile Eşim İsmail Karaalioğlu'nun trafik kazası geçirdiği haberi üzerine Anadolu yakasında ki Göztepe Hastenesine gittim. Olaydan bu şekilde haberim oldu. Hastaneye gittiğimde silahlı saldırı sonucu öldürüldüğünü öğrendim. Babam'ın özel şöförlüğünü yaptığı Av. Medet Serhat da aynı hastanede silahlı saldırı sonucu öldürülmüş halde bulunuyordu. Olayın faillerinden şikayetçiyim. Davaya katılmak istiyorum'' dedi.

25-MÜŞTEKİ MUSTAFA KARAALİOĞLU ŞİKAYET VE BEYANLARINDA:''Biz Annem ve kardeşlerim ile babam İsmail Karaalioğlu'nun trafik kazası geçirdiği haberi üzerine Anadolu yakasında ki Göztepe Hastenesine gittim. Olaydan bu şekilde haberim oldu. Hastaneye gittiğimde silahlı saldırı sonucu öldürüldüğünü öğrendim. Babam'ın özel şöförlüğünü yaptığı Av. Medet Serhat da aynı hastanede silahlı saldırı sonucu öldürülmüş halde bulunuyordu. Olayın faillerinden şikayetçiyim. Davaya katılmak istiyorum'' dedi.

26-MÜŞTEKİ RIDVAN YILDIRIM BEYANINDA:''Ben maktüllerden Adnan Yıldırım'ın oğluyum. Ben o tarihte 12 yaşındaydım. Babamın bir otel önünde yanında diğer maktüller Savaş Buldan ve Hacı Karay da olduğu halde bir kısım kişiler tarafından kaçıralarak Yığılca ilçesine götürülüp burada işkence ile infaz edildiğini biliyorum. Ancak olayı kimin gerçekleştirdiğine dair sonrasında yaşanan ve bir kısım haber programlarına konu olan bilgiden ibarettir. Şikayetçiğim davaya katılmak istiyorum ayrıca yargılama sürecinde ayrıntılı beyanlarımı bilahere yargılama yapan Mahkemeye de sunacağım'' dedi. Devamla, tüm sanıkların cezalandırılmasını istiyorum, ayrıca davada katılmak istiyorum, diğer müştekilerin beyan ve duygularına da iştirak ediyorum, dedi.

27-MÜŞTEKİ HELİN ŞERMİN YILDIRIM ŞİKAYET VE BEYANLARINDA:''Ben babam Adnan Yıldırm öldürüldüğünde henüz bir aylık bebektim. Olaya ilişkin bilgim daha sonra bana anlatılanlardan ibarettir. Bilahere gerekirse Mahkemesinde beyanda bulunacağım. Bu aşamada şikayetçiğim ve davaya katılmak istiyorum'' dedi.

28-MÜŞTEKİ LEYLA YILDIRIM ŞİKAYET VE BEYANLARINDA:''Ben Babam Adnan Yıldırm öldürüldüğünde 14 yaşındaydım. Henüz çocuk yaşta bulunmamız nedeniyle yaşanılan bir kısım sıkıntılar bize yansıtılmazdı. Babam Kaçırıldığı gün akşam 22:00 sularında evi aramıştı. Annem ile görüşmek istedi daha sonra İstanbul Yeşilköy Çınar otelinin önünde yanında diğer maktüller Savaş Buldan ve Hacı Karay da olduğu halde bir kısım kişiler tarafından kaçıralarak Yığılca ilçesine götürülüp burada işkence ile infaz edildiğini biliyorum.Hatta o gün ne tesadüfdür ki otel'in güvenlik kameraları çalışmamış. Ancak olayı kimin gerçekleştirdiğine dair sonrasında yaşanan ve bir kısım haber programlarına konu olan bilgiden ibarettir. Şikayetçiğim davaya katılmak istiyorum ayrıca yargılama sürecinde ayrıntılı beyanlarımı bilahere yargılama yapan Mahkemeye de sunacağım'' dedi.

29-MÜŞTEKİ HASİBE YILDIRIM ŞİKAYET VE BEYANLARINDA:''Ben eşim Adnan Yıldırm 1994 yılında öldürüldü. O dönem itibariyle özellikle Kürt iş adamlarına yönelik baskıların ölüme kadar varan tehditlerin yaşandığı bir gerçekti hatta eşim açıkca bana ve çocuklarıma hissettirmesede tehdit ve baskılara mağruz kaldığını ben biliyorum. Ancak kendisini kimlerin öldürdüğüne dair görgüye dayalı bilgi sahibi değilim. Şikayetçiğim davaya katılmak istiyorum ayrıca yargılama sürecinde ayrıntılı beyanlarımı bilahere yargılama yapan Mahkemeye de sunacağım dedi.

30-MÜŞTEKİ GÜLCAN YILDIRIM ŞİKAYET VE BEYANLARINDA:''Ben maktüllerden Adnan Yıldırım'ın oğluyum. Ben o tarihte 10 yaşındaydım. Babamın bir otel önünde yanında diğer maktüller Savaş Buldan ve Hacı Karay da olduğu halde bir kısım kişiler tarafından kaçıralarak Yığılca ilçesine götürülüp burada işkence ile infaz edildiğini biliyorum. Ancak olayı kimin gerçekleştirdiğine dair sonrasında yaşanan ve bir kısım haber programlarına konu olan bilgiden ibarettir. Şikayetçiğim davaya katılmak istiyorum ayrıca yargılama sürecinde ayrıntılı beyanlarımı bilahere yargılama yapan Mahkemeye de sunacağım'' dedi.

31-MÜŞTEKİ BERİVAN YILDIRIM ŞİKAYET VE BEYANLARINDA:''Ben maktüllerden Adnan Yıldırım'ın oğluyum. Ben o tarihte 7 yaşındaydım. Babamın bir otel önünde yanında diğer maktüller Savaş Buldan ve Hacı Karay da olduğu halde bir kısım kişiler tarafından kaçıralarak Yığılca ilçesine götürülüp burada işkence ile infaz edildiğini biliyorum. Ancak olayı kimin gerçekleştirdiğine dair sonrasında yaşanan ve bir kısım haber programlarına konu olan bilgiden ibarettir. Şikayetçiğim davaya katılmak istiyorum ayrıca yargılama sürecinde ayrıntılı beyanlarımı bilahere yargılama yapan Mahkemeye de sunacağım'' dedi.

32-MÜŞTEKİ REMZİYE YALÇINKAYA ŞİKAYET VE BEYANLARINDA:''Ben babam Salih Aslan öldürüldüğünde 9 yaşındaydım. Kendisi Amcası ve o da bu olayda öldürülen Fevzi Aslan'ın özel şöförüydü. Onlar İstanbul da çalışıyordu. Biz ise Aile olarak Diyarbakırdaydık. Kendilerinden bir hafta haber alamadık. Daha sonra İstanbul da ormanlık bir alanda ikisi de gözleri bağlı halde öldürülmüş şekilde bulundular. O dönemde özellikle Kürt işadamlarına yönelik baskı ve tehditler çok fazlaydı. Daha sonra basına yansıdığı şekliyle olayın failinin Mehmet Ağar ve ekibi olduğu öğrendik. Sanıklardan şikayetçiyim, davaya katılmak istiyorum'' dedi.

33-MÜŞTEKİ ĞEZAL CANTÜRK ŞİKAYET VE BEYANLARINDA:''Ben olay günü okuldan çıkıp babam Behçet Cantürk'ün İstanbul Kadıköy Bağdat Caddesinde bulunan benzin istasyonundaki yazıhanesine gittim. Babamı burada son olarak görmüştüm, bana eve gitmemi kısa bir süre sonra yemek için eve geleceğini söyledi. O gün sabaha kadar gelmeyince annem endişelendi saat:

06-07 gibi kuzenim Ağa Cantürk'ü aradık O, babamın eve gidiyorum diye bürodan ayrıldığını söyledi. O tarihte kimsede bulunmamasına karşın babam araç telefonu kullanırdı ve bize haber verirdi. Böyle bir şey de olmamıştı. Ertesi gün Sapanca da arazide öldürülmüş halde köylüler bulunduğunu öğrendik ve cenazesini bu şekilde aldık. Benim olayı kimlerin gerçekleştirdiğine dair görgüye dayalı bir bilgim yok.

Ancak daha sonra ki süreçte bu olayı Mehmet Ağar ve ekibi tarafından gerçekleştirdiklerini öğrendim.

Sanıklardan şikayetçiyim davaya katılmak istiyorum, gerektiğinde ayrıntılı beyanlarımı Avukatım aracılığı ile asıl yargılama Mahkemesine de sunacağım'' dedi.

34-MÜŞTEKİ AYŞE İDAYET AZİZOĞLU'NDAN 26/02/2014 TARİHLİ TALİMAT İLE