• Sonuç bulunamadı

2.3. HİTİT TARIM FAALİYETLERİ

2.3.7. Meyve Tarımı

Anadolu’nun verimli toprakları ve iklimi tarih boyunca çeşitli meyve ve diğer ağaçlarının yetişmesine olanak sağlamıştır. Bu gün hemen hemen her evin bahçesinde dikili meyve ağaçları bulunmaktadır. Üretim fazlası boyutundaki meyve yetiştiriciliği ise büyük arazilerde yapılmaktadır. Günümüzde tükettiğimiz üzüm, kiraz, kayısı, nar, incir, elma, muşmula, armut gibi meyveler Hititlerin de besin dünyasında var olan meyvelerdir. Ayrıca Hititler’de meyve ağaçlarını evlerinin yakınındaki bahçelerde ya da arazilerde yetiştirmektedir. Bu gün Anadolu çiftçisi bağlarının içine çeşitli meyve ağaçları dikerek toprağını nasıl değerlendiriyorsa Hitit çiftçiside meyve ağaçlarını kimi zaman bağlarının içine de dikmekteydi.

Hitit metinlerinde GIŠGEŠTIN ideogramı üzüm, asma ve şarap anlamlarını karşılamaktadır. Asma anlamına gelen Hititçe söz ise “tuwarsa-” dır. İncir ve zeytin ile birlikte kaydedilen kuru üzüm68 de GIŠGEŠTIN ḪÁD.DU.A ideogramı ile geçmektedir (Ertem,1987:57-58). “GEŠTIN GIBIL” taze şarap, “GEŠTIN LIBIR.RA” yıllanmış şarap, “GEŠTIN EM.SÚ” ekşi şarap, “GEŠTIN KU7” tatlı şarap, “GEŠTIN DÙG.GA” iyi kaliteli şarap, “GEŠTIN parkui-” saf şarap, “GEŠTIN karši-” keskin şarap, “GEŠTIN SA5” kırmızı şarap, “GEŠTIN LÀL” ballı, tatlı şarap gibi çeşitleri bulunan şarap Hitit kültünün vazgeçilmez kurban maddelerinden biridir. Ayrıca Eski Hitit çağında üzüm ya da devlet bağlarından sorumlu kişi olarak adlandırabileceğimiz “GAL GEŠTIN” unvanı İmparatorluk çağında üzüm ya da şarapla bir ilgisi kalmayarak yüksek bir askeri rütbe olarak karşımıza çıkmaktadır (Alp, 1999: 69). Yine metinlerde kayıtlı olan diğer bir meyve elmadır. GIŠHAŠHUR şeklinde geçen elmanın ekşi elma “IM-ZA GIŠHAŠHUR” çeşidi de metinlere yansımıştır (Hoffner, 1974: 113; Ertem, 1987: 62). Dağ elması olarak alınan ve elma ağacının henüz belli olmayan bir cinsi şeklinde açıklanan

68

Üzüm ve kuru üzümün anlamları H.A. Hoffner tarafından GIŠGEŠTİN.É.A ideogramı ile karşılanmaktadır. Bkz.

Hoffner (1974), a.g.e.,s.113.; A.Ünal ise kuru üzüm için GIŠGEŠTIN.ÉA. ve GIŠ GEŠTIN ḪÁD.DU.A ideogramlarını

GIŠ

HAŠHUR. KUR.RA69 Mezopotamya çivi yazılı kaynaklarında Akadça okunuşu ARMANNU olup anlamı “kayısı”dır (Hoffner, 1974: 114; Ertem, 1987: 63).

Kültepe metinlerinden de bildiğimiz gibi Anadolu insanının temel geçim kaynaklarından biri olan bağcılık bu dönemde de etkin bir ekonomik uğraştır. Meyveciliğin ana kaynağını üzümden sonra incir, elma, kayısı ve nar oluşturmaktadır. Ayrıca Hitit kanunlarında bağcılık ve meyvecilik ile ilgili düzenlemeler bunların ekonomik öneminin en açık delilleridir. Nitekim Hitit çiftliklerinden birini işleten Tivataparaş’ın mülkleri arasında 3,5 dönüm üzüm bağı içinde 40 elma ağacı, 42 nar ağacı yer almaktadır.

GIŠ

GIŠIMMAR (hurma ağacı), GIŠKAR-ŠU (kiraz), GIŠMA / GIŠPÈŠ (incir ağacı), GIŠ

NUR.ÚR.MA (nar), GIŠZÉRTUM (zeytin), GIŠkarpina- (armut), GIŠŠENNUR70 (muşmula),Hitit çivi yazılı kaynaklarında geçen diğer meyve isimlerindendir (Hoffner, 1974: 116,118,119,120; Ertem, 1987: 60,64,66,68,70).

İncir ve zeytin bugün Anadolu’nun sahil bölgelerinde Akdeniz iklimi özelliklerine sahip yerlerde ya da bu yerlere sınır komşusu olan diğer bölge yerleşimlerinde yetişmektedir. Hitit metinlerine göre Pulliyanni adlı kişinin zeytin ağaçlarıyla birlikte incir ağaçları olduğu kayıtlıdır. Orta Anadolu’nun iklimi düşünüldüğünde bu şahsın arazisi sahil kıyılarında yer almış olmalıdır. Pulliyanni’nin arazisinin nerede olduğu bir yana önemli olan Hititlerin zeytin ağacını yetiştirmiş olmaları ve İmparatorluğun sınırlarının Akdeniz sahillerine ulaştığıdır (Ertem,1987:68). Orta Anadolu iklimine yabancı olan nar ise Hurriler ve Kizzuwatnalıların vasıtasıyla Hattušaš’a gelmiştir(Ünal, 2007: 49).

Hitit kanunlarının bağcılık ve meyveciliği korumayı sağlamak için düzenlediği 101. madde bağ hırsızlığı ile ilgili olup, eskiden bir bağın çalınması durumunda 1 šeqel gümüşle birlikte değnek vurma cezası da verilmektedir. Kanunların reforme edilmesinden sonra bu ceza özgür bir kişi için 6 šeqel erkek bir köle için ise 3 šeqel para cezasına dönüştürülmüştür (Imparati, 1992: 119). 104., 105. ve 107. maddeler de bir bağın ya da elma, dağ elması ve muşmula ağaçlarının kesilmesi, yakılması ve hayvanların bu ağaçlara zarar vermesi durumunda ödenecek cezalarla alakalıdır. 108. ve 109. maddeler ise yine bağ hırsızlığı ile ilgilidir. Kanunun 113. maddesine göre de bir kimsenin diğerinin bağına zarar vermesi durumunda zarar görmüş olan bağı suçlu kişi,

69

Bu kelime için A.Ünal yanlarında soru işaretiyle birlikte kayısı, elma, muşmula, acı elma, ayva anlamlarını vermektedir. Bkz. Ünal (2007), a.g.e.,Vol. I, s.193.

70

Hitit kanunları tarafından koruma altına alınan bu meyve elma ve kayısı kadar önemli bir ağacın meyvesi olmalıdır. İdeograma “muşmula” anlamının yanı sıra “erik ve armut” anlamları da verilmektedir. Bkz. Hoffner (1974), a.g.e., s.118.; Ertem (1987), a.g.e.,s.74.

iyi olan bağı zarar sahibi alacaktır (Imparati, 1992: 10,125,129). Diğer taraftan 185. maddede 1 IKU (3600 m2) üzüm bağının fiyatı 1 mina gümüştür (Imparati, 1992: 171). Ancak 1 IKU büyüklüğündeki bir arazinin fiyatı 1,2,3 šeqel gümüş arasında değişmektedir. Bu durum Hitit toplumunda bağcılığın yeri ve öneminin büyük olduğunun göstergesidir. Ayrıca EZEN GIŠGEŠTİN (túh-šu-u-wa-aš) “bağ bozumu bayramı” Hititlerin kutladığı bayramlar arasında yer almaktadır (Hoffner, 1974: 39). Diğer taraftan Hititçe “şarap” anlamına gelen wiyana- sözü ile bir aidiyet eki olan – wanda ekinden türetilen Wiyanawanda kenti Eski Anadolu’da şarapçılığın ne kadar yaygın olduğunu göstermektedir. Nitekim Güneybatı Anadolu’da lokalize edilen bu kentin adı klasik çağlarda Oinoanda olmuştur. Onioanda Eski Yunanca Oinos “şarap” sözünden Eski Anadolu’da, Ege adalarında ve Akdeniz’de çok yaygın bir aidiyet eki olan –anda ile türetilmiştir (Alp, 1999: 72).

Bu meyveler beslenmede kullanıldıkları kadar Hitit kült yaşamında tanrılara sunulan kurban maddeleri olarak mühim bir yere sahiptir. Yine bu meyveler büyü ve ilaç yapımında kullanılmış, Hitit mitolojik unsurlarında da pay sahibi olmuşlardır.

Bağcılık Hitit insanının o kadar önemli bir geçim kaynadığıdır ki, bereketsiz üzüm bağına şu büyü ayini yapılır: “Şimdi (o) üzüm bağının kapıları nerede ise, (o) kapıların arkasında bu tarafta ve öbür tarafta yer kazarım ve çukurların içine bu tarafta ve öbür tarafta üç akçadiken yerleştiririm ve şöyle derim: (Bu) akçadikenler kötü insanı, kötü dili ve kötü gözleri yerde çakılı tutsunlar.” (Ünal, 2005: 45).

Ayrıca asma, bir ölü ritüelinde büyük rol oynamakta ve Otten’e göre ölünün ruhu ile asma arasında sıkı bir ilgi göze çarpmaktadır. Sözü edilen ritüelin 12. gününde ölünün ruhuna kurbanlar sunulduktan sonra taşınabilir bir asma tabii ve sun’i üzümlerle süslenir ve ölünün masası önünde çadırda yer alır. Düzenlenen büyük yemekten sonra çeşitli eşyalar üzerine yağ dökülür. Şarap ve bira kapları kırılır, asma ocağa konur. Ölünün bir akrabası bir balta ile asmayı keser. Ritüelin 12. günü asmanın kesimi ile son bulur. 13. günde yine ölünün ruhuna sığır ve koyunlar kurban edilir; karaciğer, kalp gibi uzuvlar kızartılır ve ölünün ruhuna verilir. Ocağa yağ dökülür ve ocağa konmuş asma da (GA-PA-NU) böylece yağlanır (Ertem, 1987: 59).

Telipinu’nun Kayboluşu mitosunda ise kaybolan tanrının öfkesinin geçmesi için su yakarış yapılır: “Nasıl ki zeytin tanesi içinde yağ saklıdır, üzüm tanesi içinde şarap saklıdır. Telipinu sen de aynı şekilde kalbinde ve ruhunda iyilik saklayasın.” (Karauğuz, 2001: 90). Yine bu mitosta incirden “nasıl içinde bin tohum varsa” diye bahsedilir (Ertem, 1987: 66).

2.3.8.Hitit Metinlerinde Geçen Diğer Tarımsal Besin Maddeleri

Benzer Belgeler