• Sonuç bulunamadı

TARÝHSEL UYARI

Belgede RUHLARLAKONUÞULUYOR MU? (sayfa 40-46)

Psikolog Güngör Özyiðit

Cumhurbaþkaný Sezer’in, Cumhuriyet’in 83’ncü yýldönümü nedeniyle yayýmladýðý ‘mesaj’, daha doðrusu ‘uyarý’ söylevi tarihsel bir belge niteliðindedir. Sayýn Sezer, bildirisine Cumhuriyet’in dört dörtlük bir tanýmýný vererek baþlýyor: ‘Cumhuriyet büyük Türk Devrimi’nin adýdýr. Cumhuriyet ümmetçilik yerine ulusçuluðu, kulluk yerine yurttaþlýðý, kiþi iktidarý yerine ulus istencini, baðnazlýk yerine çaðdaþlýðý ve ulus devleti seçenlerin kurduðu bir seçimdir.’

umhurbaþkaný Sezer’in, Cum-huriyet’in 83’ncü yýldö-nümü nedeniyle “ya-yýmladýðý mesaj”, daha doðrusu “uyarý söylevi” tarihsel bir belge niteli-ðindedir.

Sayýn Sezer, bildirisine Cumhuriyet’in dört dörtlük bir tanýmýný ve-rerek baþlýyor:

“Cumhuriyet büyük Türk Devrimi’nin adý-dýr. Cumhuriyet ümmet-çilik yerine ulusçuluðu, kulluk yerine yurttaþlý-ðý, kiþi iktidarý yerine ulus istencini, baðnazlýk yerine çaðdaþlýðý ve ulus devleti seçenlerin kurduðu bir seçimdir.” Bu açýk-seçik tanýmla Cumhuriyet’in “irtica” ve “bölücülüðe” karþý çýktýðýna deðinirken, ka-dýna saðladýðý hak ve özgürlükleri de belirti-yor:

“Kadýnýn erkekle eþit duruma gelmesini, top-lumsal ve kamusal ya-þamda hak ettiði yeri al-masýný saðlayan Cum-huriyettir.”

Kimsesizlerin kimsesi

Her türlü bilgisizliðin

karanlýðýna karþý sava-þým veren, akýl ve bilgi-nin ýþýðýyla sorunlara çare arayan bir aydýn-lanma devrimi olan Cumhuriyet, tüm toplu-mu kucaklayarak, dýþa-rýda kimseyi býrakmaz: “Cumhuriyet bilgisizli-ðe, baðnazlýða, yobazlý-ða, yoksulluyobazlý-ða, çaresiz-liðe karþý verilen savaþý-mýn adýdýr. Yüce Ön-der’in deyiþiyle: “Cum-huriyet, bilhassa kimse-sizlerin kimsesidir.” “Lâiklik ilkesinin be-nimsenmesi, din ve dün-ya iþlerini ayýrarak, top-lumu ve devleti çaðdaþ bir kimliðe kavuþtur-muþ, özgürlükler ve de-mokrasi güvenceye alýn-mýþtýr. Siyasal rejimle birlikte, hukuk ve eði-tim sistemleri de lâik-leþtirilmiþtir.”

Sayýn Sezer, uyarý nite-liði taþýyan bildirisinde Atatürk’ün þu sözlerine özellikle dikkati çekerek þöyle diyor:

“- Arkadaþlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti þeyhler, derviþler, mürit-ler, meczuplar memle-keti olamaz. En doðru,

en hakiki tarikat mede-niyet tarikatýdýr. Ben manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dog-ma, hiçbir donmuþ ve kalýplaþmýþ kural býrak-mýyorum. Benim mane-vi mirasým bilim ve akýldýr.”

Sayýn Cumhurbaþkaný, rejimi tehdit eden un-surlarý doðru bir sapta-ma ile sýraladýktan sonra çözüm yollarýný da gös-tererek bildiriyi tamam-lýyor.

1- “Toplumu gerecek inanan-inanmayan ayrý-mýndan, dinin kötüye kullanýlmasýna neden olacak tutum ve davra-nýþlardan özenle kaçýnýl-malýdýr.”

2- “Eðitim ve öðretimin Atatürk ilke ve devrim-leri doðrultusunda oluþ-turulan çaðdaþ bilim ve eðitim ölçütlerini temel alan yapýsý korunmalý, Öðretim Birliði ilkesine baðlý kalýnarak, devletin gözetim ve denetimi al-týnda yapýlmasýna önem verilmelidir.”

3- “Türkiye’nin terörle savaþýmý, hiç kimsenin tartýþamayacaðý ve hak-lýlýðýný

caðý gerçeklerden kay-naklanmaktadýr. Türki-ye’nin güvenliðini teh-dit eden her türlü terör etkinliklerine karþý sa-vaþým kararlýlýkla sürdü-rülmelidir.”

4- “Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurar-ken, rejimin geriye dö-nüþünü engelleyecek anayasal ilkeleri ve ku-rumlarý da oluþturmuþ-tur. Türkiye Cumhuriye-ti’nin kazanýmlarýndan, ilkelerinden ödün ver-mesi düþünülemez.” Cumhurbaþkaný’nýn bil-dirisi bir bayram mesajý olmaktan öte, gerçek ve tarihsel bir uyarý. Ne var ki, Sayýn Sezer’in daha önceki konuþmalarýnda yaptýðý benzer uyarýlarýn dikkate alýnmadýðý da gün gibi ortada. Bu du-rumda, sandýk yoluyla halkýn düðümü çözmesi en demokratik ve sað-lýklý yol olur.

Cumhuriyeti kutlamaya layýk mýyýz?

Bugünkü çaðdaþlýkla ir-tica arasýndaki çeliþki-nin “cemiyet” ile “ce-maat” arasýndaki tarih-sel çatýþma olduðunu

ileri süren ‹lhan Selçuk “Kadýný ikinci sýnýf bir insan sayarak tesettüre mahkûm eden cemaatin Atatürk’ün Çankaya’sý-na el koymasýný demok-rasinin gereði sayacak bir toplumda Cumhuri-yet’in 83. yýlý ne anlam taþýyor?” diyor ve soru-yor: “Cemaatlerin ege-menliði altýna düþen bir Türkiye, Cumhuriyet’in 83. yýlýný kutlamaya la-yýk mýdýr?!”

Kendisi bu soruyu “Ha-yýr!” diye yanýtladýktan sonra, Türkiye’nin dü-nüne ve bugüdü-nüne ýþýk tutarak þunlarý söylüyor: “Türkiye, Atatürk döne-minde baðýmsýz, borç-suz, lâik bir Cumhuri-yet’in mayalanmasýyla doðru bir yola girmiþti. Bugün ‘ulusal bütçesini’ baðlamak için yabancý-lardan ‘izin’ ve ‘olur’ bekleyen bir devlet de-rekesine düþmüþtür Tür-kiye... Ve ülke parçalan-ma tehlikesinin eþiðin-dedir...”

Selçuk’un bu saptamasý ile Cumhurbaþkaný’nýn sözleri ve önerileri tam-tamýna örtüþüyor. Ve ar-týk Türk Halký’nýn

de-mokratik bir silkiniþle karþý devrime “Dur!” demesi gerekiyor.

Þimdi deðilse ne zaman?

Cumhuriyet’teki köþe-sinde Mustafa Balbay, zorluklarý baþarma ko-nusunda Atatürk’ü ör-nek göstererek, onun yaþamýnýn iki bölümde özetlenebileceðini söy-lüyor: “Kurtuluþ Savaþý. Kuruluþ Savaþý.”

Ve onun yaþamýnýn önü-ne diktiði engelleri sýra-lýyor: - 7 yaþýnda babasýný kaybetti. - 8 yaþýnda okuldan alýndý. - 10 yaþýnda okuldaki hocasýndan dayak yedi. - 24 yaþýnda tutuklandý. 2 ay hücrede kaldý. - 30 yaþýnda doðduðu þehir düþmanýn eline geçti. Amiri onu, fiilen iþsiz kalacaðý bir göreve gönderdi.

- 37 yaþýnda böbrek hastalýðýna yakalandý. 2 ay Viyana’da refakatçi-siz tedavi gördü. Dönüþ-te komutan olarak atan-dýðý ordu daðýtýldý. - 38 yaþýnda görevinden

alýndý. Giyebileceði tek sivil elbisesi bile olma-dýðý için ödünç aldý. En yakýn 5 arkadaþýndan 3’ü, onun kongre temsil heyetine üye olmamasý için oy kullandý.

- 39 yaþýnda ölüm ceza-sýna çarptýrýldý.

Bu kadar engel karþýsýn-da ortalama insan yýlar, hayata küser ve kenara çekilir. Ama o tek baþý-na da kalsa doðru bildi-ði yolda yýlmadan, usanmadan, azmini ve umudunu yitirmeden

yürümesini bildi. “Ufku görmek yetmez, ufkun ötesini de görmek ge-rek” diyerek ülkesini kurtardýktan sonra, ku-ruluþ mücadelesine giri-þerek, baðýmsýzlýk sava-þýmý veren ülkelere de örnek olabilecek tam baðýmsýz, lâik bir hukuk devleti kurdu. Ve tüm baþarýlarýný milletine mal ederek “Benim en büyük eserim Cumhuri-yettir” dedi.

Sayýn Balbay, Ata-türk’ün bütün zorluklarý

aþarak baþardýklarýný or-taya koyuyor. Ve her þeyden önce bu büyük insana karþý kendimizi sorumlu saymamýz ge-rekir diyor. Ve görevi-mizi tanýmlýyor:

“Cumhuriyeti 21. yüzyý-la çaðdaþ deðerlerle bir-likte taþýma ve sürdür-me görevi hepimizin.” Biz de Sayýn Balbay’la birlikte soruyoruz: Bunu yapacak olan biz deðilsek, kim?

Ve þimdi deðilse, ne za-man?!

Doç. Dr. Þafak Nakajima

Bazen, davranýþlarý dost ve yüzü ýþýklý olmayan, sevgisiz insanlarla bir arada olmak zorunda kalýr ve huzursuzluk duyarýz. Sert bakýþlarý ve acýtan sözleriyle bu insanlarýn yanlarýnda zaman geçmek bilmez. Geçenlerde böyle bir deneyimin anaforuna kapýlmýþken, aklýma yýllar önce dinlediðim, ünlü mistik Gurdjief’in bir anýsý geldi...

azen, davranýþlarý dost ve yüzü ýþýk-lý olmayan, sevgisiz insanlarla bir arada olmak zorunda kalýr ve derin bir huzursuzluk duyarýz. Sert bakýþlarý ve acýtan sözleriyle bu insanlarýn yanlarýnda zaman adeta geçmek bilmez. Hele böylesi bir insan, bizim sürekli karþýlaþmak durumunda olduðumuz bir iþ

arkadaþýmýz veya akrabamýzsa, her an sabrýmýz sýnanýr.. Bir þeyler durmaksýzýn incinir içimizde ve yaþam sevincimiz aza-lýr.

Geçenlerde ben de böyle bir deneyimin anaforuna kapýlmýþken, aklýma yýllar önce din-lediðim, ünlü mistik Gurdjief’in bir anýsý geldi. Kötü

davranýþlarýn da bir iþlevi olduðunu anlatan bu anýyý paylaþmanýn, hepimizin bir þekilde karþýlaþtýðýmýz böylesi zor insanlarýn yanýnda, yüreklerimizi daha serin ve geniþ tut-mamýza yardýmcý

ola-caðý kanýsýndayým. Gurdjief’in Fransa’da baþýnda bulunduðu spiritüel öðreti grubun-daki katýlýmcýlardan yaþlý bir adam, çok zor bir kiþiliðe sahiptir. Huzursuz, daðýnýk, grupta hiçbir sorumlu-luk üstlenmeyen ve herkesle kavga eden bu adamýn, spiritüel bir grupta ne aradýðýný çoðu katýlýmcý anla-makta zorlanýr. Bir zaman sonra yaþlý adam çok büyük bir tartýþma çýkarýp gruptan ayrýlýr. Gurdjief, adamý gitmemesi konusunda ikna etmek için, her yolu dener. Fakat yaþlý adam gitmekte karar-lýdýr. Sonunda Gurjief, adama, kaldýðý takdirde her ay çok yüksek bir ödeme yapacaðýný söyler. Bunun üzerine adam geri dönmeye karar verir. Fakat grup-taki diðer katýlýmcýlar bu duruma çok kýzarlar. Kendileri, toplulukta her iþi hiçbir ücret almadan büyük bir þevkle ve gönüllülük usulüyle yaparken,

herkese yaþamý zindan eden bu adama yüklü bir ücret ödenmesine çok içerlerler. Grubun büyük bir huzursuzluk yaþadýðýný gören Gurdjief, onlarý bir araya toplar ve þikâyet-lerini dinler. Sonunda ise gülerek, ‘Bu adam, ekmeði kabartan maya gibidir. O olmadan, spiritüel yolculuðunuz-da öfkeyi, huzursu-zluðu yenmek için ihtiyacýnýz olan sabýr ve þefkati öðrene-mezsiniz. Beni bir manevi önder ve öðret-men olarak gördüðünüz sürece, sizi bu öðretil-erden mahrum etmeye hakkým olmadýðýný düþünüyorum. Onu burada tutmak için gös-terdiðim çabanýn

nedeni bundan ibaret-tir,’ der.

Acaba bizler de, zor insanlarla yaþadýðýmýz her deneyimin, kâmil insan olma yolunda birer kilometre taþý olduðunu görme becerisini gösterebilir miyiz?

Funda Ceyhan - Ýç Mimar, Feng Shui Uzmaný

EVÝNÝZE RAÐMEN

Belgede RUHLARLAKONUÞULUYOR MU? (sayfa 40-46)

Benzer Belgeler