• Sonuç bulunamadı

Tanrılar Mahkemesi ve Ölülerin Yargılanması

A- ESKİ MISIR’DA ÖLÜM VE ÖLDÜKTEN SONRAKİ HAYAT

2- Tanrılar Mahkemesi ve Ölülerin Yargılanması

“Mahkemede önüme bana karşı olan hiçbir şey çıkmasın…aleyhimde bir muhalefetle karşılaşmayayım.(Kalbim) terazinin bekçisinin huzurunda iken benden ayrılmasın.”375

İnsanın öldükten sonra, bedenli durumda iken yaptığı işlerden, ilahi güçler karşısında sorgulanacağı fikri, Mısır uygarlığının en erken dönemlerine aittir ve tüm ileriki nesiller boyunca da esas olarak aynı kalmıştır. Fakat Mısırlı bireyin ruhunun, ölümün hemen sonrasında mı, yoksa mumyalama işlemi bitip de mezara yerleştirildikten sonra mı mahkemeye geçeceği meselesi net olmamakla birlikte, dünyada yaşayan bütün insanların bedenliyken yaptıkları işlerin ödülünü ya da cezasını hep beraber alacakları bir genel mahkeme fikrine de rastlanmamaktadır. Tam tersine bütün ipuçları, her ruhun bireysel olarak ele alındığı veya Osiris’in krallığına ve kutsanmışların yanına gitmesine izin verildiği ya da doğrudan doğruya helak olduğu yönündedir.376

Bildiğimiz en erken dinsel metinlerde Mısırlıların yargılanma beklentisinde olduğuna dair işaretler yer almaktadır. Ölüler Kitabı’nda, “alt dünyada kalbinden uzak düşmek” ya da “göçen kişinin kalbinin alt dünyada ondan alınmasına izin vermeme”377 başlıkları yer alırken yine XI. hanedan zamanında bir tabutun üzerine yazılmış olan metinde: “Mahkemede duruşmayı yapan rablerin huzurunda iken önüme bana karşı hiçbir şey çıkarılmasın” cümlesi yer almaktadır. Yine ölülerin yargılanması fikrine, IV. hanedan gibi erken bir dönemin dinsel yazılarında da rastlanmaktadır. Mahkeme sahnesinin ise bilinen en erken resmi XVIII. hanedan dönemine aittir. Ölüler Kitabı’nın en eski Teb papirüs kopyasında bu sahneye rastlanmamaktadır.378

Yargılanma fikrine tamamıyla inanan Mısırlı, bu süreci, mutlular ile cehennem azabı çekip de varoluştan dışlanacak lanetlilerin ölüler mahkemesinde ayırt edilmesi olarak görmektedir. Öte dünya yolculuğu aslında uzun, zorlu ve tehlikelerle dolu ama gereken ayinler ve merasimler yerine getirildiği ve mahkemeden temizlenmiş olarak çıkıldığı takdirde tanrıların yanında ölümsüzlükle sonuçlanacak bir yolculuktur. Mahkemenin ne şekilde görüleceği de yine ayrıntılarıyla tasvir edilmiştir.

375 Ölüler Kitabı XXX. B bölümü, Tanrı Thoth’un imzasıyla demir bir levha üzerine kazılı bölüm. Bkz. Budge,

Mısır’da Ölüm Sonrası Fikri: 101

376 Budge, Mısır’da Ölüm Sonrası Fikri: 97

377 Ölen kişi, kalbini hayat ve varlık kaynağı olarak görür.

b- Ruhun Tartılması

Öte dünyada selamete çıkmak, öncelikle yeryüzünde işlenen günahlardan temizlenmeyi gerektirmektedir. Osiris de, öldürüldükten sonra tanrılar mahkemesinde “temize çıkmış” olarak ilan edilmiş ve onun aynı durumda olan tüm insanları yanına alacağına inanılmıştır. Eski İmparatorluk devrinde mahkeme başkanı Tanrı Osiris iken, Orta İmparatorluk devrinde Tanrı Thoth’un mahkemeye başkanlık edeceğine, Tanrı Horus’un mahkeme sonucunu belirleyeceğine ve Tanrı Ra’nın da güneş kayığında mahkeme savunmalarını işiteceğine inanılmıştır. Mahkemenin sonunda ise sadık ölüler birer Osiris olacaktır. Osiris, bir zamanlar yeryüzünde hükümdar iken, öldürülmesinden sonra öte dünyanın efendisi olmuştur. Aynı şekilde yeryüzünde firavun olanın firavunluğu da öteki dünyada devam edecektir. O halde, Osiris inancını taşıyan biri de, bir Osiris-firavun haline bürünecek, hatta Tanrı Ra ile özdeşleşecektir. Bütün bunların olabilmesi için de elbette en başta yeryüzünde maata uygun olarak yaşama şartı vardır. Bu yüzden Eski İmparatorluk devrinden itibaren, öte dünya mahkemesi düşüncesi ve buradan itibaren de davranışların merkezi olan kalbin bir terazi ile tartılması işlemi geliştirilmiştir.379

Yüce Tanrı Ra, yanına alacağı kişileri bir ayıklamadan geçirmek için mahkemeyi kurmuş ve Osiris, Thoth, Anubis gibi tanrılara ilave olarak İsis ve Neftis’in koruyucu kanatları arasında, ölen kişilerin kalbi –yani şuuru, dünyada yaptıkları- adalet ve gerçek tanrıçası Maat’la veya Maat’ı ifade eden bir tüyle tartılmış ve bu kişinin dünyevi hareketleri ölçülmüştür. Bu ölçüye göre, yani ölünün kalbinin hafifliğine göre ölü ya mahkeme canavarı380 tarafından yutulacak ya da yaşayan ruh olarak aydınlığa çıkacak ve nura kavuşarak ödüllendirilecektir. Böylece, kutsal mahkeme karşısında günahsız olduğu belirlenen ölü “maa kheru” (doğru, adil) ilan edilecek ve Ra’nın alemine girmeye hak kazanarak tanrılar arasında “imahu” (ulu) kişiliği ve kutsallığı kabul görecektir.381 Ruhun tartılmasından sonra “Olumsuz İtiraf” yapmak zorunda olan ölü, buradan da temiz çıktığı takdirde Maa Kheru olarak artık tartılmış, tam ve eksiksiz olarak sonsuza kadar istediği yere gidebilecek, yaşayanların toprağına ya da Samanyolu’nun derinliklerine inebilecek ve sözün gerçeği Osiris olacaktır.382

379 Kurhan, “Eski Mısır Orta İmparatorluk Devrinde Siyasi ve Dini Durum”, Belleten LVII: 721

380 Mahkeme Canavarı: Suçlu görülenler, her biri ‘iç organları parçalayıcı’, ‘kemikleri dağıtan’, ‘benliği yiyen’

gibi adlar taşıyan kırk iki hakim tanrı tarafından cezalandırılıyordu. Kurhan, “Eski İmparatorluk Devrinde Tanrı

Re”, Belleten LVII: 13 / Bu canavarın diğer adları: Am-mit, Amenut. Bkz. “Sobek” maddesi.

381 Kurhan, “Eski İmparatorluk Devrinde Tanrı Re”, Belleten LVII: 13-14

c- Olumsuz İtiraf

“Biatım sanadır, ey Ulu Tanrı, sen iki Maat tanrıçasının Rabbi!...Seni bilirim, senin ismini bilirim…o günahkarların kanıyla beslenen, Maati Salonu’nda seninle yaşayan kırk iki tanrının isimlerini bilirim.”383

Mahkemeye çıkıp kendini savunan her ölü, Ra’ya ve Osiris’e dua ve ibadet sözcükleri söylemesinin ardından, işlediği her günahtan kurtulabilmesi ve tanrıların yüzüne bakabilmesi için “Maati Salonu”na geçmektedir. Maati Salonu ile ilgili en temel fikir, iki kız kardeş olan Tanrıçalar İsis ve Neftis’in, Osiris’in makamının dışında olan bu salonda oturdukları ya da Osiris’in hemen gerisinde ayakta durdukları, ayrıca bu salonda kırk iki384 tanrının bulunduğu fikridir. Ölü, bu salona geldikten sonra her tanrının ismini tek tek söylemek ve “şu ve şu günahı işlemedim” şeklindeki söylemlerine bağlı olarak “Olumsuz İtiraf” yapmak zorundadır. Bu itirafın ardındaki temel dinsel ve manevi fikirler son derece eski olmakla birlikte, bunlara bakılarak Mısırlı bireyin, Tanrı’ya ve komşusuna ait hangi görevleri önemseyerek nesilden nesile aktardığı açığa çıkmaktadır.385

Papirüslerde detaylarıyla çizilen “Olumsuz İtiraf” sahnesi şöyledir:

Maat’ı temsil eden kutsal yılanlar ve tüylerden oluşan bir salon, ortada üst tarafta ellerini açmış oturan bir tanrı ki, sağ eli Horus’un gözünün üstünde, sol eli de bir göl ya da havuzun üstündedir. Salonun ucunda Maat Tanrıçaları İsis ve Neftis oturmaktadır ve ölen kişi Osiris’e ibadet pozisyonundadır. Terazinin bir kefesinde Maat’ın sembolü tüy, diğerinde ölen kişinin kalbi bulunmaktadır. Bu salonda kırk iki tanrı oturmakta ve ölen kişi her tanrının önünden geçerken ona ismini söyleyerek hitap etmekte ve aynı sırada işlemediği belli bir günahı söylemektedir. Ancak tanrı sayısı kırk iki olduğu halde, ölen kişinin onlara hitap ettiği sırada kırk iki tane günah ya da kusur sayması gerekmemekte, sıralanan günahlar da bu sayıya ulaşmamaktadır. Ölmüş kişi artık, “işlemediği günahları” ve istenmeyen şeyleri şu şekilde sayar:

383 Ölüler Kitabı CXXV. bölüm, bkz. Budge, Mısır’da Ölüm Sonrası Fikri: 110

384 Niçin kırk iki tanrı olduğu çok da kesin olmamakla birlikte; bu tanrılardan her birinin Mısır’ın eyaletlerini

temsil ettiği görüşü mevcuttur. Eyalet sayıları klasik dönem yazarlarının bir kısmına göre otuz altı, diğer bir kısmına göre kırk altıdır ancak merkezi yönetimin mali ve daha başka sebeplerden eyaletlerin sayısını azaltmış ya da çoğaltmış olabileceği, XVIII. hanedan devrinde ise sayının kırk iki olduğu söylenmektedir. Bkz. Budge,

Mısır’da Ölüm Sonrası Fikri: 112

Tanrı’ya lanet etmediğini, şehrin tanrısını hafife almadığını, krala lanet etmediğini ya da karşı gelmediğini, hırsızlık yapmadığını, adam öldürmediğini, zinaya ya da eşcinselliğe bulaşmadığını, kibirli ve zorba olmadığını, işinde öfkesine yenilen biri olmadığını, iki yüzlülük yapmayıp küfretmediğini, kimsenin malına göz dikmeyip hile yapmadığını, dinsel öğütlere kulak tıkamadığını, kimseyi korkutmayıp pazar yerinde kimseyi aldatmadığını, kamunun faydalandığı su yollarını kirletmediğini, kimsenin dikili toprağına zarar vermediğini vb. günahlarını dile getirmektedir.386

Bu adımla birlikte kalbin tartılması tamamlanmış olmaktadır ancak şunu da belirtmekte yarar vardır ki bu kırk iki tanrı esasında Osiris’in görevlileridir ve mahkeme salonunda ikincil bir konumda bulunmaktadır. Önemli olan, yani ölen kişinin öte dünyadaki konumunu belirleyen esas şey, kalbinin terazide tartılmasının belirlediği sonuçtur ve umut edilen şey de daima, terazinin en azından yasa sembolü eşit ve dengede durur hale gelmesidir.387