• Sonuç bulunamadı

HANEDANLIK ÖNCESİ MISIR

Mısır Tarihini üç büyük dönem halinde incelememiz mümkündür: - Tarih öncesi yani henüz hanedanların oluşmadığı dönem - Hanedanlıklar/ Firavunlar Devri

- Yunan- Latin Dönemi507

Biz, konumuzun kapsamı gereği Hanedanlıklar Devri Tanrı ve Öte Dünya İnancı’na daha çok yer ayıracak olsak da, bu inancın doğması ve gelişmesindeki ilksel faktörlere yani tarih öncesinin Mısır’ına da göz atmamız gerekmektedir.

Mısır’da tarihin başlangıcı olarak günümüzden yaklaşık otuz yüzyıldan daha fazla yani çok uzun bir süreç gösterilmiş olsa da, kabaca tasnif etmek gerekirse şu tarihi dönüm noktalarını verebiliriz:

- M.Ö. 5000- 3800 civarları: Mısır’ın biri Kuzey biri Güneyde olan iki kültürel merkeze bölünmesi

- M.Ö. 3700 civarları: Kuzey’in bir bütün halinde Güney’i alması

- M.Ö. 3600 civarları: Kuzey’den gelen birleşik bir monarşinin bütün Mısır’ı yönetmeye başlaması ancak kısa sürede bu monarşinin dağılıp ikiye bölünmesi. Böylece başkenti el-Kab olan Güney Krallığı ile başkenti Buto olan Kuzey Krallıklarının oluşması ve çatışmaya başlamaları.

- M.Ö. 3000 civarları: Güney krallarının Kuzey krallarını yenmesi, Güney kralı Menes’in tekrar ülkede birliği sağlaması.508

En eski devirlerden itibaren Mısır’da kuzey ve güney bölünmesinin var olduğunu görmekteyiz. Bu bölünme her ne kadar asırlar boyu devam edecek de olsa, aynı toprakların insanları arasında kültürel ve dinsel etkileşim olacağı muhakkaktır. Henüz yazının olmadığı ve tarih tespitinin o devrin çanak, çömlek, seramik gibi arkeolojik bulgularından yapıldığı M.Ö. V. binlerde dahi, Mısır Panteonu’nda yer almış büyük tanrıların izlerine rastlamak mümkün olmuştur. Bu ilk kaynaklardan Kuzey (Aşağı) Mısır’daki ilahların, Güney (Yukarı)

507 Desplancques, Antik Mısır: 8

Mısır’ın ilahlarının yerine veya yanına geçtiğini öğrenmekteyiz. Aşağı Mısır’ın tanrıları Osiris ve Horus, Seth’in idaresinde birleşerek Güney’i zapt etmişler ve onları kolonize etmişlerdir. Ancak sonraki zamanlarda güneş ilahı Horus’un, Güney’in en eski ilahlarından olduğu anlaşılan Seth’i, uzun mücadeleler sonrasında mağlup ettiğini de bilmekteyiz. Zamanla da, Güney’in birçok şehirlerini Kuzey’den gelen ilahlar himaye etmiştir. Mesela Anubis’in Abidos’a gelmesi, deltanın doğusundaki Toth’un Hermopolis’e ya da İsis ve Hathor’un Güney şehirlerine geçmesi, böylece Osiris’e de her yerde tapılır hale gelmesi şaşırtıcı olmaktan çıkmıştır.509

Mısır’da halk ise genel olarak küçük şehirler etrafında tarımsal alanların toplanmasıyla oluşan “nome” adlı küçük birlikler oluşturmuş ve bu nomlara kendileri için kutsal olan hayvan vb. şeylerin isimlerini510 vererek birbirlerinden ayrılmıştır.511 Her nom, bir tanrı sembolü kullanmış fakat Mısır’ın daha tarih devrinin başlangıcında nomlar birbiriyle birleşmeye başlamış ve bu devre, yazılı belgelerde “Tanrı Krallar” veya “Horus’a Tapanlar Saltanatı” adı verilmiştir. Yazılı belgelerden Kuzey ve Güney nomlarının öncelikle kendi aralarında birleştiği, Kuzey kralının kırmızı bir taç, Güney’dekinin ise beyaz uzun bir külah giydiğini öğrenmekteyiz. Hierakonpolis Mabedi’nde bu devir krallarının resim ve kabartmaları yer almaktadır. Bu levhalarda akreple temsil edilen Yukarı Mısır’ın bir kralı512, Aşağı Mısır ile birleşmek istemiş ancak sonraları ismi “Akrep Kral” olarak kalan bu kral, arzusunda başarılı olamamıştır. Aşağı ve Yukarı Mısır’ın, her ikisinin tacını da ayrı ayrı giymiş olarak resmedilen kral ise, daha sonraki dönemlerde Menes’ten önceki hakiki birleştirici kral Narmer olmuştur. O, Şahin Horus’un himayesi sayesinde tacı takarken resmedilmiş ve birleştirici kral olarak yad edilmiştir. Bu ilk dönemlerde bile krallar, şahsında devlet otoritesini toplayan, ilahi kuvvete sahip hükümdarlar olup, yeryüzünde Horus’un temsilcisidir.513

Bu eski dönemlere ait itina ile kefenlere sarılmış hayvanlara ait mezarlar, insan mezarlarında hayvan başlarını gösteren muskalar, nomlarda bayrak olarak taşınan direklere ait

509 İnan, Eski Mısır Tarih ve Medeniyeti: 45, 50, 58

510 Tarih öncesi inanışa göre, tanrısal güçler hayvanlarda barınmıştır. Arkaik Dönem’de insanlarda da tezahür

eden tanrısal güçlerin sık sık hayvan başlı tasvir edilmesiyle, onların eski hayvan doğaları hiyeroglif tarzında ima edilmiştir. İnsanbiçimleştirmeyle birlikte tanrılar birer kişi haline gelmiş, tanrı yazgılarının anlatımı, yani mitlerin oluşumu mümkün olabilmiştir. Bkz. Hornung, Mısır Tarihi: 18

511 Birkaç “nome” ismi örnek verecek olursak: “Uçucu Şahin Nomu”, “Horus’un Tahtı Nomu”, “Tavşan Nomu”,

“Ceylan Nomu”, “Yıldırım Nomu”, “Zakkum Ağacı Nomu” vs. Bkz. İnan, Eski Mısır Tarih ve Medeniyeti: 57

512 “Daha sonraki kral listeleri ve yıllıklara göre Mısır Tarihi, tanrıların ve yaptıkları işler kayıtlara geçmediği

için birer isimden öteye geçemeyen ilk kralların saltanatıyla başlar. Mısırlı için yaşadığı dünyanın tasviri ve yorumu tarih yazımının değil, mitosun görevidir.” Bkz. Hornung, Mısır Tarihi: 9

hayvan heykelleri vs. bulunmuştur. Nomlar genelde kendilerine ait ilahın resim ve heykellerini politik bir sembol olarak kullanmıştır. Ancak kutsal hayvanı timsah olup da bir inekle temsil edilen Hathor’a tapan, yani ilah ile politik işareti birbirinden ayıran nomlara da rastlanmıştır. Tapınmaya önem veren nomlar kerpiçten yapılmış mabetlerine kendi ilahlarının timsallerini koymuş, öldükten sonra başka bir hayatın varlığına inanmış ve ölenleri eşyaları ile birlikte mezarlarına gömmüştür.514 Ölüler, embriyon pozisyonu denen, dizler çeneye katlanarak, yan yatırılarak köylerin yakınındaki oval çukurlara gömülmüştür. Mezarlarsa, ölülerin birlikte gömüldükleri eşyaları sayesinde adeta yaşanacak yerler, evler olarak düzenlenmiştir. Mezarlıklar da, toprağın bir duvar gibi işlenmesinden oluşmuş, bir çatısı olan ve yan odaları bahsettiğimiz mezarla ilgili ihtiyaçlara cevap verebilen depolar şeklinde düzenlenmiş, ölü ise önce bir tören sepetine, sonra pişmiş topraktan bir sepete, en son olarak da tahtadan gerçek bir tabuta konmuştur.515