• Sonuç bulunamadı

B. ĠNTERNET BAĞIMLILIĞI / KÖTÜYE KULLANIMI

1. Tanımlama ve Tanısal Ölçütler

Ġnternet bağımlılığı; genel olarak internetin așırı kullanılması, isteğinin önüne geçilememesi, internete bağlı olmadan geçirilen zamanın önemini yitirmesi, yoksun kalındığında așırı sinirlilik hali ve saldırganlık olması ve kișinin iș, sosyal ve ailevi hayatının giderek bozulması olarak tanımlanabilir (3). Birçok kiși için bağımlılık kavramı klasik anlamda alkol, esrar, kokain, eroin gibi kimyasal madde kullanımını içerir fakat kumar, seks, alıșveriș, televizyon izleme, bilgisayar oyunları oynama gibi kimyasal kökenli olmayan davranıșsal bağımlılıklar da söz konusudur. Davranıșsal bağımlılıklar da tıpkı alkol-madde bağımlılıklarında olduğu gibi bağımlılığın ana bileșenleri olan fiziksel ve psikolojik bağımlılık belirtilerini (zihinsel meșguliyet, duygudurum değișkenliği, tolerans, yoksunluk, kișilerarası çatıșma ve tekrarlama [relaps]) gösterirler (4).

Zihinsel meĢguliyet, herhangi bir aktivitenin kiĢinin yaĢamındaki en önemli Ģey haline gelmesidir, söz konusu eylem düĢünce, duygu ve davranıĢlarda kendini gösterir. Duygudurum değiĢkenliği, herhangi bir aktivitenin bireyin duygu durumunu belirlemesidir, bu aktivite bir baĢa çıkma stratejisi olarak görülebilir. Tolerans, aynı etkinin yaratılması için giderek daha fazla artan aktivite ihtiyacıdır. Yoksunluk, aktivitenin azalması ya da ortadan kalkması sonucunda ortaya çıkan hoĢ olmayan, istenmeyen belirtilere iĢaret eder. ÇatıĢma, bağımlı kiĢilerin çevresindeki kiĢilerle, iĢ, sosyal yaĢam, hobiler, ilgiler gibi diğer aktivitelerle ya da kendileriyle olan içsel çatıĢmalara iĢaret eder. Madde kullanımını tekrarlama, yıllarca kullanım aktivitesinden kaçınma ve aktiviteyi kontrolden sonra bağımlılığın tekrar en uç düzeyine dönülmesidir. Bu altı ölçüte uyan davranıĢ “bağımlılık” olarak tanımlanmaktadır (4).

Genel olarak internetin aĢırı kullanılması isteğine engel olunamaması, internete bağlı olmadan geçirilen zamanın önemsizleĢmesi, yoksun kalınmasında aĢırı sinirlilik halinin ve saldırganlığın ortaya çıkması, kiĢinin iĢ, sosyal ve ailevi hayatının giderek bozulması olarak tanımlanan aĢırı ve problemli internet kullanımı davranıĢını açıklamak için kullanılan kavramlar üzerinde araĢtırmacılar fikir birliği

8 sağlayamamıĢlardır. Ġnternet kullanımı davranıĢını sorun düzeyinde tanımlarken değiĢik araĢtırıcılar farklı nedenselliklere dayanarak diğer ifadeleri kullanmıĢtır. Bunlar “internet bağımlılığı”, “patolojik internet kullanımı”, “problemli internet kullanımı”, “aĢırı internet kullanımı”, “kompülsif internet kullanımı” ve hatta “internetomani” olarak sayılabilir (14).

“Ġnternet bağımlılığı” teriminin, Ġnternet‟in patolojik boyutlarda kullanımını yeterince tanımlayamadığını, bu klinik durum karĢısında “Patolojik Ġnternet Kullanımı” (PĠK) terimini kullanmayı uygun gören araĢtırmacılar mevcuttur. Bağımlılık internete değil, içeriğine ve sunduğu imkânlara karĢı geliĢmektedir. Ġnternet ortamının kendisi bağımlılık yapan bir nesne olabileceği gibi, daha önce var olan bağımlılık nesneleri için de bir ortam oluĢturabilmektedir. Örneğin kumar bağımlısı bir kiĢi aynı belirtileri yalnızca ortam değiĢikliği ile internette de yaĢayabilmektedir (15).

Ġnternet üzerinden çevrimiçi (online) oyun oynamanın dopamin salgısına yol açtığını saptayan ve bu durumun da bağımlılık geliĢtirilmesinde etkili olan önemli bir nöro-kimyasal olay olduğunu belirten araĢtırmaların varlığı da; problemli internet kullanımını, internet bağımlılığı kavramını kullanarak ele alan araĢtırmacıları desteklediği düĢünülmektedir (16). Ġnternet üzerinden oynanabilen çevrimiçi (online) oyunlar, yeni insanlarla tanıĢma, cinsel içerikli sitelere ulaĢabilme gibi olanaklar, biyolojik olarak ödül sistemlerini aynı psikoaktif maddeler gibi kullanarak, kiĢinin bu davranıĢları tekrarlayarak pekiĢtirmesine ve sonucunda bağımlılığın ortaya çıkmasına neden olabilmektedir (17).

a) Goldberg‟in internet bağımlılığı için tanı ölçütleri

“Ġnternet bağımlılığı” ilk defa 1996 yılında Goldberg tarafından DSM IV‟te yer alan madde bağımlılığı ölçütlerinden yola çıkılarak tanımlanmıĢtır (18).

Goldberg‟e göre on iki aylık bir dönem içinde herhangi bir zaman ortaya çıkan aĢağıdakilerin 3‟ü veya daha fazlasıyla kendini gösteren, klinik olarak belirgin bir bozulmaya ya da sıkıntıya yol açan uygunsuz internet kullanımı;

1. AĢağıdakilerden biriyle tanımlanan tolerans geliĢimi.

a. Ġstenen keyfin alınabilmesi için belirgin olarak artmıĢ internet kullanım süresi b. Sürekli olarak aynı sürelerde internet kullanımı ile alınan keyifte azalma olması

9 2. AĢağıda tanımlanan Ģekilde yoksunluk geliĢmesi.

Ağır ve uzun süreli internet kullanımı sonunda aĢağıdakilerden en az 2 tanesinin günler içinde ortaya çıkması (1 ay içinde ortaya çıkabilir) ve kiĢilerin bunlardan dolayı iĢ, soysal ve önemli iĢlevsel alanlarda sıkıntı yaĢaması.

a. Psikomotor ajitasyon b. Bunaltı

c. Ġnternette neler olduğu hakkında takıntılı düĢünceler d. Ġnternet hakkında fanteziler ve hayal kurma

e. Ġsteyerek ya da istemeyerek tuĢlara basma hareketi yapma

f. Bu sıkıntılı durumlardan kurtulmak için internete veya benzeri servislere bağlanma

3. Ġnternet kullanımı genellikle planlandığından daha uzun süreler alır.

4. Ġnternet kullanımını bırakmak veya denetim altına almak için sürekli bir istek veya boĢa çıkan çabalar vardır.

5. Ġnternet ile ilgili eylemlere çok uzun süreler ayrılır (kitap almak, yeni web tarayıcıları ve programları denemek, dosyaları düzenlemek vb.)

6. Ġnternet kullanımı nedeniyle önemli toplumsal mesleki etkinlikler veya boĢ zamanları değerlendirme etkinlikleri bırakılır veya azaltılır.

7. Ġnternet kullanımı, yol açtığı sorunlara (uykusuzluk, evlilik problemleri, iĢe ve randevulara geç kalma vb.) rağmen aĢırı olarak devam eder.

b) Young‟un Ġnternet Bağımlılığı için Önerdiği Tanı Ölçütleri

Young, patolojik internet kullanımı olanlarda davranıșsal bir dürtü kontrol bozukluğu bulunmasından ve bu dürtü kontrol bozukluğunun da kimyasal bir madde alımını içermemesinden hareketle bu tanıma en çok uyan patolojik kumar oynama tanı ölçütlerini patolojik internet kullanımına uyarlamıș ve “internet bağımlılığı” için ilk ciddi tanı ölçütlerini olușturmuș ve yayınlamıĢtır.(Tablo 1) (19).

10 Tablo.1. Young‟un Ġnternet Bağımlılığı için Önerdiği Tanı Ölçütleri

1. Ġnternet ile ilgili așırı zihinsel uğraș (sürekli olarak interneti düșünme, internette yapılan aktivitelerin hayalini kurma, internette yapılması planlanan bir sonraki etkinliği düșünme, vb)

2. Ġstenilen keyfi almak için giderek daha fazla oranda internet kullanma ihtiyacı duyma

3. Ġnterneti kullanımını kontrol etme, azaltma ya da tamamen bırakmaya yönelik bașarısız girișimlerin olması

4. Ġnternet kullanımının azaltılması ya da tamamen kesilmesi durumunda huzursuzluk,

çökkünlük ya da kızgınlık hissedilmesi

5. Bașlangıçta planlanandan daha uzun süre internette kalma

6. Așırı internet kullanımı nedeniyle aile, okul, iș ve arkadaș çevresiyle sorunlar yașama, eğitim veya kariyer ile ilgili bir fırsatı tehlikeye atma ya da kaybetme 7. Bașkalarına (aile, arkadașlar, terapist, vb) internette kalma süresi ile ilgili yalan söyleme

8. Ġnterneti problemlerden kaçmak veya olumsuz duygulardan (örn: çaresizlik, suçluluk, çökkünlük, kaygı) uzaklașmak için kullanma

Young internet bağımlılığını tanımlarken çeĢitli davranıĢ ve dürtü kontrol bozuklukları perspektifinde özelleĢtirerek 5 kategoriye ayırmıĢtır (20).

Bunlar:

1. Siber cinsel bağımlılık: YetiĢkinlere yönelik sohbet odalarına ya da pornoya bağımlılık,

2. Siber iliĢkisel bağımlılık: Ġnternet arkadaĢlıklarına aĢırı bağlanma,

3. Ġnternet zorunluluğu: Ġnternette aĢırı kumar oynama, alıĢveriĢ veya ticaret yapma, 4. Fazla bilgi yükleme: Kompulsif Ģekilde web‟de dolaĢma veya veri araĢtırmaları, 5. Bilgisayar bağımlılığı: AĢırı bilgisayar oyunu oynama (örneğin, Doom, Myst Solitaire vb.)

Tao ve arkadaĢları (21) ise internet bağımlılığı tanısal kriterlerini semptom (yedi klinik belirti), iĢlevsellikte bozulma (fonksiyonel ve psikososyal), süre (bağımlılığın en az 3 ay boyunca devam etmesi ve günlük gereksiz internet

11 kullanımının en az 6 saat olması) ve dıĢlama (psikotik bozukluk veya bipolar bozukluk) kriterleri Ģeklinde ayırarak uyarlamıĢlardır. Bu kriterler arasında problemli kullanım süresinin de belirtilmesi dikkat çekicidir.

C. Tao ve arkadaĢlarının geliĢtirdiği internet bağımlılığı tanı ölçütleri: (a) Semptom kriteri

Asağıdakilerden hepsi olmalıdır:

-Ġnternetle ilgili aĢırı zihinsel uğraĢ (bir önceki çevrimiçi aktiviteyi düĢünme veya bir sonraki aktiviteyi iple çekme)

-Çekilme belirtileri, internetin kesilmesinden birkaç gün sonra disfori, anksiyete, irritabilite veya sıkılma hissinin olması

Asağıdakilerden en az biri (veya daha fazlasının) olması:

1-Tolerans, doyum sağlama amacıyla internet kullanımında belirgin artısın olması 2-Ġnternet kullanımını bırakmak veya denetim altına almak için sürekli bir istek ya da baĢarısız çabaların olması

3-Ġnternet kullanımının yol açtığı devamlı veya tekrarlayıcı fiziksel veya psikolojik bir probleme rağmen aĢırı kullanıma devam edilmesi

4-Kullanımın direk bir sonucu olarak internet dıĢındaki aktivitelere ilgi ve istek kaybı

5-Ġnterneti disforik duygudurumdan (örneğin çaresizlik, suçluluk, kaygı gibi) kaçmak veya rahatlamak için kullanma

(b) DıĢlama kriteri

AĢırı internet kullanımı psikotik bozukluk veya bipolar I bozukluk ile daha iyi açıklanamaz.

(c) Klinik olarak önemli derecede bozulma kriteri

Önemli bir iliĢki, iĢ, eğitimsel veya mesleki fırsatları kaybetmeyi de içerek seklide iĢlevsel bozulmalar (azalmıĢ sosyal, akademik, çalıĢma kapasitesi)

(d) Süre kriteri

Ġnternet bağımlılığı günlük en az 6 saat kullanım ile (iĢ/akademik amaçlı kullanım hariç) en az 3 ay sürmelidir.

12 2.Ġnternet Bağımlılığı ve Ergenler

Erikson‟un psikososyal geliĢim kuramına göre 12-18 yaĢ arasındaki dönem bireyin kimlik kazanmaya karĢı rol karmaĢası yaĢadığı kritik bir dönemdir. Ergenin kendi kimliğini sorgulamaya baĢladığı, çok önemli değiĢimlerin yaĢandığı bu dönemde aileden çok akran grupları öne çıkmakta, buna bağlı olarak anti-sosyal davranıĢlar gözlenebilmektedir (22). Ergenlikte akran kabulü ve sosyal onay ön plana çıkarken, internet ergenlere elektronik posta, anlık mesajlaĢma, günlük tutma ve sohbet odaları gibi iletiĢim uygulamalarla bu beklentileri karĢılama olanağı sunmaktadır (23). Ergenler internet üzerinden kurdukları iletiĢimlerde kolaylıkla onay ve kabul elde edebilmektedir (24). Ġnternet yoluyla iletiĢimden doyum almanın internet bağımlılığına olan yatkınlığı arttırdığı belirlenmiĢtir (25). Kaltiala-Heino, Lintonen ve Rimpela (2004)‟ya göre ergenlerin kiĢilik geliĢiminin ve hızlı bir psikolojik geliĢimin ortasında olmasına bağlı olarak madde ya da aĢırı internet kullanımı gibi bağımlılık yapıcı ajanların zararlı etkilerine daha açık haldedirler. Kimlik kazanımı sürecinde zorlanan ergenler, interneti gerçek yaĢamdaki sorumluluklarından ve gerçek kimliklerinden kaçmaya yardımcı olan bir mecra olarak görebilmektedir (54). Bazı araĢtırmalar, ergenlerin düĢük benlik saygısı ve diğer uyum problemleri ile baĢa çıkma stratejisi olarak sağlıksız/problemli internet kullanım davranıĢı sergilediğini ortaya koymaktadır (26).

Mitchell (2000), internet bağımlılığının sebepleri arasında yeni bir kimlik arayıĢı, hayattaki gerilimleri azaltma uğraĢı, arkadaĢlık ihtiyacı, bir yere ait olma ihtiyacını göstermekte ve ayrıca internet bağımlılığını bilgisayar bağımlılığından ayıran en önemli etkenlerin global bir evde olma, özgürlük ve sınırsızlık duyguları gibi özelliklerin olduğunu belirtmiĢtir (27). SelıĢık‟a göre herkes internete bağımlı olabilir. Fakat, bazı faktörler internete bağımlı olma riskini arttırabilir. Örneğin eve bağımlı olma, çok fazla boĢ zamanı olma, geçmiĢinde saplantılı davranıĢlara sahip olma, sosyal iliĢkilerde utangaç veya çekingen olma gibi bileĢenler internet bağımlılığına zemin hazırlayabilir (28). AraĢtırmalar, özellikle üniversite öğrencilerinin bağımlı olma riskinin yüksek olduğunu göstermektedir. Bunun sebepleri arasında internete ücretsiz ve sınırsız ulaĢım, yapılandırılmamıĢ uzun boĢ

13 zamanlar, ebeveyn kontrolünden uzak olma, üniversitedeki stres etkenlerinden kaçma ve iliĢki kurma konusunda çekingenliği sayabiliriz (28).

AraĢtırmacılar özellikle sosyalleĢme alanında internet üzerindeki avantajları vurgulamaktadır. Ġnsanların gerçek hayatta kuramadığı sosyal bağları internet üzerinden kurabilmesi, diğer insanlarla risk almadan iletiĢime geçebilmesi, özgürce düĢüncelerini, duygularını ifade edebilmeleri; kendilerini maskeleyerek, ya da kendilerini nasıl istiyorlarsa öyle göstermeleri, gerçek kimliklerini saklayabilmelerinin yanı sıra istedikleri zaman iletiĢime girebilmeleri interneti çekici kılan etmenlerden sayılabilir (19).

Bu bilgiler ıĢığında ergenlerin interneti en çok kullanan grup haline gelmesi kullanım sıklığına, kullanım amaçlarına, kimlik geliĢiminin tamamlanmamasına ve psikolojik olgunluğa eriĢmemelerine bağlı olarak internet bağımlılığı açısından ergenleri en önemli risk gruplarından biri haline getirmektedir (29).

3.Epidemiyoloji

Johansson ve Gotestam (30), ABD‟de 12-18 yas arası 3237 kiĢiyle yaptıkları epidemiyolojik bir çalıĢmada internet bağımlılığı sıklığının %2 ile %4 arasında değiĢtiği görülmektedir. Bu çalıĢmada internet bağımlılığı tanısı bizim çalıĢmamızda kullandığımız Young‟ın Ġnternet Bağımlılığı Testi ile konulmuĢtur.

Problemli internet kullanımı sıklığı ise %10 civarında bulunmuĢtur. Farklı ölçütlerle de olsa bugüne kadar yapılan çalıĢmalar problemli internet kullanımının yaygınlığının % 0,3-38 arasında değiĢtiğini göstermektedir. Genel olarak erkeklerde kızlara oranla 2-3 kat daha fazla görülmekte ve internetin problemli kullanımına genç popülasyonda daha çok rastlanmaktadır (1).

14 Tablo 2. ÇeĢitli ülkelerde internet bağımlılığı ile ilgili yapılan çalıĢmalar *.

*Canan, 2010 Üniversite Öğrencilerinde Ġnternet Bağımlılığı, Disosiyatif Belirtiler VeSosyodemografik Özellikler Arasındaki ĠliĢki Uzmanlık Tezi,Düzce, Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı

4.Etiyopatogenez

Tüm psikiyatrik bozukluklarda olduğu gibi internet bağımlılığının da etyolojiĢi multifaktöriyeldir. Neden internet kullanan herkeste değil de bazı kullanıcılarda bağımlılık geliĢtiği cevap bekleyen sorulardandır. Bozukluğu anlamada çeĢitli etyolojik modeller öne sürülmektedir.

a) Nörobiyolojisi

Kandel ve ark. hazzın nöral mekanizmalarının yeteri kadar iyi anlaĢılmadığını, ancak bunların olasılıkla beyindeki ödül ve öğrenilmiĢ davranıĢın pekiĢtirilmesi

15 mekanizmalarıyla çakıĢtığını ifade etmiĢtir. Ventral tegmental alandan mezolimbik ve mezokortikal alanlara uzanan dopaminerjik nöronların birçok psikoaktif madde tarafından aktive edilebiliyor olması, orta beyin dopaminerjik nöronlarının ödül-bağımlılık sistemlerindeki rolünü güçlendirmektedir (33).

Blum ve ark.‟nın “dopamin teorisine” göre dopamine “haz molekülü” ya da “antistres molekülü” de denilmektedir. Dopamin, sinaptik aralığa salındığında, birçok dopaminerjik reseptörü (D1, D5) stimüle ederek stres hissinin azalmasına ve kiĢinin kendini daha iyi hissetmesine neden olabilmektedir (34). Bazı genetik varyanta sahip kiĢilerde, beynin ödül sistemlerindeki bir disfonksiyon, yani hipodopaminerjik bir altyapı, bu durumdaki bir kiĢinin daha yüksek dopamin düzeylerine ihtiyacını doğurabilir. Yukarıda bahsettiğimiz gibi birçok psikoaktif maddenin yanı sıra, hazzın subjektifliği göz önüne alındığında, birçok madde ya da davranıĢın ventral-tegmental alandan dopamin salınımını arttırabileceği düĢünülebilir (34). DA D2 reseptörü A1 alleline sahip bireylerde D2 reseptör yoğunluğunun azalmasının tüm madde bağımlılıklarına ve patolojik kumara, seks bağımlılığına, antisosyal davranıĢ örüntülerine neden olabileceği iddia edilmiĢtir (34). Potenza, ileri sürdükleri teoriye göre patolojik kumar ve madde bağımlılıklarının nörobiyolojik olarak ortak etyopatogenezlere sahip olmaları, kompulsif alıĢveriĢ, aĢırı internet kullanımı bağımlılığı ve kompulsif seksüel davranıĢların da aynı davranıĢsal bağımlılık mekanizmalarını kullanıyor olabileceğini düĢündürtmektedir (35).

b) BiliĢsel teoriler

Operan koĢullanma prensibine dayanan “öğrenme teorisi” bağımlı kullanıcıda coĢku ve öfori gibi hislerin ortaya çıkmasına neden olan internetin pozitif pekiĢtirici etkilerini vurgulamaktadır (36). Ġnternet ve iliĢkili teknolojilerin deneyimlenmesinde kilit olay, kiĢinin olaydan edindiği olumlu deneyimdir. BaĢka bir deyiĢle internetin yeni bir özelliği denendiğinde ortaya çıkan sonuç olumlu ise, aynı aktiviteyi sürdürme konusunda pekiĢtirme oluĢturur. KiĢi ilk deneyimindekine benzer bir doyumu alabilmek için aktiviteyi daha sık yapmaya koĢullanır. Bu edimsel koĢullanma, kiĢi benzer fizyolojik yanıt elde etmek için yeni teknolojiler buluncaya

16 kadar sürer. KoĢullanmanın normal sürecinde bağlantılı uyaranlara yönelik bir koĢullanma da gerçekleĢebilir. Edimsel koĢullanma ilkelerine göre, temel koĢullu uyaranla iliĢkili herhangi bir uyaran ikincil pekiĢtirme sonucu aynı tepkilere yol açabilir. Örneğin, internete bağlanan bilgisayarın sesi, klavyede yazarken oluĢan dokunma duyusu, odanın kokusu gibi uyaranlar koĢullanmıĢ yanıtlar aracılığıyla aynı doyumu sağlayabilir. Ġkincil pekiĢtireçler, problemli kullanıma ait belirtilerin ortaya çıkmasını pekiĢtiren durumsal harekete geçiricilerin geliĢmesinde ve sürdürülmesinde yardımcı etkenlerdir. Patolojik internet kullanımını açıklamada “biliĢsel-davranıĢçı yaklaĢım”, bireyin uyumsuz davranıĢının nedeninin, bireyin düĢüncelerinden kaynaklandığını vurgulamaktadır. Hayatta baĢarısız olunan alanları gidermeye yönelik olarak geliĢtirilen bir davranıĢ örüntüsü olabileceği ileri sürülmüĢtür (37).

c) BiliĢsel-davranıĢsal zeminde kendilik algısı

Davis‟in ortaya attığı biliĢsel-davranıĢçı modele göre, problemli internet kullanımında, uyumsuz düĢünceler, davranıĢtan önce gelir ve esastır. Bu depresyonun biliĢsel teorik açıklamasına benzer Ġnternet gibi stres verici yeni bir ortamla karĢılaĢılması ve karĢılaĢılan ortamda pekiĢtiricilerin olması yeni biliĢsel yapılanmayı oluĢturmaktadır. Bireydeki düĢük benlik değeri ve kendine negatif bakıĢ açısından bakma, internet ile daha farklı bir geliĢim sürecine girmektedir. Bu negatif bakıĢ açısının ve düĢük benlik değerinin internet ortamında sohbet (chat) odalarında fantezi rol oynama, yüzleĢmeden arkadaĢlık yapma ve diğer bağımlılık nesnelerine ulaĢma ile telâfi edilmesi kiĢide yeni biliĢsel semaların oluĢmasında önemli rol oynamaktadır. Bu arada birey gerçek hayatta yüzleĢmesi gereken problemlerden de uzak kalabilmektedir. Yeni biliĢsel yapılanma sürecinde en sık karĢılaĢılan biliĢsel varsayımlar „Ben sadece internette iyiyim.’, ‘İnternette

olmadığım zaman değersizim, ama internette önemli bir bireyim.’, ‘İnternette olmadığımda başarısızım.’ şeklindeki düşünceleri yanı sıra dış dünya ile ilgili olarak da ‘Saygı duyulduğum tek yer internet.’, ‘İnternette olmadığım zaman kimse beni sevmiyor.’, ‘İnternet benim tek arkadaşım.’, ‘İnsanlar bana internet ortamı

17

dışında kötü davranıyor‟ Ģeklindedir. Bu yeni biliĢsel yapılanma patolojik internet

kullanımı ile sonuçlanmaktadır. (37).

Kore‟de 7878 erkek ve 5710 bayan olmak üzere 13588 internet kullanıcısı ile yapılan bir araĢtırmada aĢırı internet kullanan bireyler incelenmiĢtir. Bu kiĢilerin insan iliĢkilerindeki hayal kırıklıklarına karĢı aĢırı duyarlı oldukları, yabancılarla iletiĢime girmenin bu kiĢilerdeki anksiyete düzeylerini belirgin derecede arttırdığı saptanmıĢ; çocukluk ve ergenlik döneminde çevreyle ve yabancılarla olan iliĢkinin yoğun stres yanıtına yol açtığı kiĢilerde kaçıngan davranıĢın öğrenilerek bir kalıp olarak yerleĢtiği de ifade edilmiĢtir (38). Aynı araĢtırmada kontrol grubuyla karĢılaĢtırıldığında internet bağımlılarının depresyon düzeylerinin ve kompulsif eğilimlerinin daha yüksek olduğu görülmüĢtür. Caplan “yetersiz sosyal beceriler” diye adlandırdığı bir teori geliĢtirmiĢtir (39). Buna göre yalnız ve depresyonu olan bireyler sosyal yeterlilikleri ile ilgili negatif düĢüncelere sahiptir. DüĢük kendilik değerine sahip olan insanlar yüz yüze iletiĢim kurma yerine internet üzerinden sosyal iliĢkiler kurmayı tercih ederler. Bilgisayar aracılı iletiĢim yüz yüze iletiĢime göre insanlara daha çok esneklik sağlar ve böylelikle olumsuz veya zararlı olarak görülen bilgiler rahatlıkla saklanabilir.

5.Ġnternet bağımlılığı ve sosyal karĢılıklılık iliĢkisi

Sosyal etkileĢimde, iletiĢimde bozulma ve tekrarlayıcı, stereotipik davranıĢ Ģekli ya da sınırlı ilgi alanları çerçevesinde kapanıp kalma, otistik spektrum bozukluklarının (OSB) çekirdek belirti alanlarıdır. Son yıllarda yapılan çalıĢmalarda, OSB prevalansı artmıĢ görünmektedir (40). Günümüzde OSB tanılı çocuklarda saptanan bozulmanın geçmiĢte tanı almıĢ olgulara göre daha hafif olduğu göze çarpmaktadır. OSB prevalansındaki artıĢın bir yönüyle daha hafif olguların belirlenmesini yansıtıyor olabileceği söylenmektedir. Bu da OSB‟deki özelliklerin devamlılık gösteren bir davranıĢ örüntüsün olarak değerlendirilebileceğini düĢündürmektedir. KarĢılıklı sosyal etkileĢim alanı dıĢındaki diğer belirti alanlarında bozulma tanımlanmayan olguların “baĢka türlü adlandırılamayan yaygın geliĢimsel bozukluk” kümesi altında toplanması ve sosyal karĢılıklılık alanındaki bozulmanın baĢka psikopatolojilerde de tanımlanması, sosyal karĢılıklılık ile ilgili geliĢimsel aksaklıkların diğer iki belirti

18 alanından nedensel ve fenomenolojik açıdan bağımsız bir belirti alanını temsil ediyor olabileceğini akla getirmektedir (41). Nitekim yıkıcı davranıĢ bozuklukları veya DEHB‟si olan çocukların OSB belirtileri ile ilgili değerlendirme ölçeklerinde yüksek skorlar aldıkları bildirilmektedir (42). Duygudurum veya anksiyete bozukluğu olan çocukların da OSB belirtilerini değerlendiren ölçeklerde, sağlıklı kontrol grubuna göre skorları yüksek bulunmuĢtur (41).

Sosyal KarĢılıklılık Ölçeği (SKÖ: Social Reciprocity Scale-SRS) doğal sosyal ortamlarda, kiĢiler arası iliĢkilerdeki tuhaf tutumların, yani klinik olmayan eĢik altı durumların değerlendirilmesine imkan veren, 65 maddeden oluĢan bir ölçektir (43). ĠletiĢim, tekrarlayıcı/stereotipik hareketler gibi OSB‟ye özel kiĢiler arası davranıĢ

Benzer Belgeler