• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: İSLAMÎ BAKIŞ AÇISIYLA MUHASEBENİN TEMEL

3.8 Tam Açıklama

Tam açıklama muhasebe temel kavramının hedefi, işletmenin finansal durumunun, finansal bilgi kullanıcılarının finansal kararlarını en uygun bir şekilde verebilmeleri açısından tam olarak açıklanmış olmasıdır.

Can (2008: 6) tam açıklamanın İslamî açıdan gerekliliğini savunmuştur. Bu kavramın İslamî değerlendirmesiyle ilgili Bakara Suresi’nin 282. ayetini ele alan Can, Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri’nde bahsi geçen ayetle ilgili “…ister büyük olsun, ister küçük olsun o borcu veya onun ödeme gününü son süresine varıncaya kadar yazmaktan usanmayınız. Az olsun, çok olsun yazınız ve vadesinin son taksine kadar bütün yönleri ve bütün ayrıntılarıyla yazınız; her bakımdan açık ve anlaşılır olsun…” ifadeleri tam açıklama kavramıyla birebir örtüşmektedir.

Ather ve Ullah (2009: 11) tam açıklama kavramı ile ilgili olarak “Allah açık ve gizli olanı bilir.” (Kur’an, 14: 38) ayeti üzerinde durmuştur. Bu yüzden İslamî muhasebe açısından bilgilerin gizlenmeden açıklanması gereği üzerinde durmuşlardır.

İslam Dini’nde ümmet yani halk, kendi refahı için, bir organizasyonun operasyonel sonuçlarını bilme hakkına sahiptir. Halkın, İslamî kaideler çerçevesinde belirlenen hedeflerin başarılıp başarılmadığı noktasında bilgilendirilme hakları vardır. İslamiyet’te tam açıklamanın sağlanması için İslami Sosyal Raporlama (ISR) şeklinde bir metot geliştirilmelidir. Çünkü İslam, çevreye karşı sorumluluk gibi etik bir açıklama üzerine vurgu yapmaktadır (Saofi ve Mustapha, 2012: 5-6).

Eltegani (1994: 13) tam açıklamayı farklı bir açıdan ele almıştır. Eltegani’ye göre açıklama terimi bütün bilgilerin hepsinin muhasebe tablolarında bulunması anlamına gelmemektedir. Bu tarz bir açıklama değişik kullanıcılar açısından önemli çıkarları beraberinde getiren bilginin yeterli açıklamasını ima etmektedir. Yeterli derecede asgari düzeyde bilginin açıklanması; dürüst, kullanıcılar açısından tarafsızca oluşturulmuş, tam ve etraflı bir bilgi sunumunu ima eder. İslami açıdan arzulanan da yeterli açıklamadır. Çünkü yeterli açıklamayla birlikte finansal kararlar doğru alınabilecektir. Zaten, İslam Dini açısından raporlamanın amacı, mali tabloların tüm finansal bilgi kullanıcılarının kararlarını doğru alabilecekleri düzeyde olmasıdır.

Napier de (2007: 15-16) tam açıklama kavramını, Saofi ve Mustapha gibi İslamî olarak tüm toplumun bilgilendirilme haklarının olması açısından değerlendirmiştir. Ancak Napier, Eltegani’nin değerlendirmelerine paralel olarak yeterli açıklama üzerinde durmuştur. Firmayla alakalı hissedarlar, kredi verenler, çalışanlar, müşteriler, hükümet ve genel olarak tüm toplumu içerecek şekilde menfaat sahipleri, firma hakkında bilgi alma hakkına sahiptirler. Ancak firmanın ne kadar açıklayacağı önemli bir sorundur. Yeterli açıklama, tabloların yanlış yönlendirmeme amacıyla uyumlu asgari düzeydeki bir açıklamaya işaret eder. Tam açıklama ise tüm bilgilerin sunumunu ima eder. Ancak, çok fazla bilgi, önemli bilgileri maskeleyebileceğinden zararlı olma ihtimali vardır. Bu yüzden, tam açıklama prensibi, değişik yorumlamalara açıktır. Tam açıklama bu yönüyle arkasında birkaç cevaplanmamış soru bırakan, açık uçlu bir kavramdır. İslami işletmeler, firmanın aleyhine olsa da, yapılan faaliyetler ve sonuçları hakkında, topluma gerekli bilgiyi açıklamakla yükümlüdür. Bu durum, İslam’da muhasebeleştirmenin daha kapsamlı olması anlayışının mantıklı bir sonucudur. Açıklama kavramı, muhasebeleştirme kavramı ile ilişkilidir. Gerçeği açıklama İslami literatürde çok önemli bir konudur. Kur’an, gerçeğin açıklanmasına şu şekilde vurgu yapar: “Ve doğruyu yanlışla örtmeyin, bildiğiniz zaman doğruyu gizlemeyin (her ne olursa olsun)” (Kur’an: 2:42). Allah’ın dinine hizmet amacıyla bilgi kullanıcıları için önemli olduğuna inanılan her şey açıklanmalıdır. Ayrıca yeterli düzeyde bilginin açıklanması prensibi, İslam araştırmacılarının anlaşmaya vardığı bir prensiptir.

Lewis (2001: 14) tam açıklama kavramını sosyal hesap verilebilirlik açısından değerlendirmiştir. İslam Dini’nde sosyal hesap verilebilirlik kavramıyla bağlantılı olarak herhangi bir faaliyetle ilgili bilgiler tam olarak açıklanmalıdır. Kur’an’daki bazı ayetler bu konuya işaret etmektedir. “… Şimdi gerçeği getirdin…” (Kur’an: 2:71), “… adaletin devam ettiricisi olun…” (Kur’an: 4:135) gibi ayetler sosyal hesap verilebilirlik bağlamında gerçekleşen ya da gerçekleşebilecek durumların dürüstçe açıklanması gerektiğinin İslamî gerekçelerindendir.

Lewis (2001: 14) tam açıklama kavramını geçen yazarların ifadelerine paralel olarak, halkın (ümmetin) refahın açısından da değerlendirmiştir. Finansal bilgiler, sadece gerçeği içerdiğinde İslami açıdan uygundur. Muhasebe bilgisinin amacı kamusal çıkarlara hizmettir. Halkın, İslami literatür açısından ümmetin refahı için,

organizasyonun operasyonlarının etkileri hakkında bilgilendirilme hakkı vardır. Bu bilgilendirmenin nasıl gerçekleştirildiği önemlidir. Bu bilgilendirme şekli dürüstlük, adalet gibi İslamî prensipler çerçevesinde yapılmalıdır.

Hesap verilebilirlik, İslamî açıdan bir anlamda, Yaratıcı’ya hesap vermek şeklinde algılanmalıdır (Lewis, 2001: 14). İslamî literatüre göre Allah’ın (cc) zaten her şeyi görüp bildiği için finansal bilgilerin gerçeğe aykırı olması durumu İslamî açıdan söz konusu değildir.

Doğru ve ilgili bilginin açıklanması, İslami hayatın farklı yönlerince önemlidir. Müslümanların ödeyebilme kapasitesini belirtmek noktasında, fakirlere yardım edebilmek için dini yükümlülükler açısından varlıkların ve sorumlulukların değerinin açıklanmasını gerektiren zekât gibi sorumluluklar söz konusudur (Lewis, 2001: 14). Zekât İslamî açıdan toplumsal refahın sağlanması için son derece önemlidir ve değişik kaynaklarda İslam Dini’nin ikinci en önemli şartıdır. Bu noktadan yeterli olmayan finansal açıklamalar zekâtın matrahını etkileyerek toplumsal refahı engelleme riski taşımaktadır.

Nadzri (2009: 18) de tam açıklamanın İslam Dini’ne tam olarak uygun olduğunu savunmuştur. Nadzri’ye göre bilginin tam açıklanması toplumsal refahın gerçekleşmesi için bir gerekliliktir.

Kur’an’da tam açıklamaya işaret eden bazı ayetler ise şöyledir;

 Allah (cc) biz ne gizler ve açıklarsak bilir (Kur’an, 14:38).

 Ve senin Rabbinden hiçbir şey (Ne kadar çok olsa da) gizli değildir, yerdeki ya da Cennet’teki bir atomun (ya da küçük bir karıncanın) ağırlığı (kadar olsa bile)… (Kur’an, 10:61)

 Küçük ya da büyük her şey çok açık bir kayıtla yazılmıştır (Kur’an, 18:49).  Diyecekler ki: “Vay bize! Bu ne tür bir kitaptır ki ne küçük ne de büyük hiçbir

şeyi bırakmamış, sayılarla hepsini kaydetmiş” Ve onlar yaptıkları her şeyi bulacaklar, önlerine serilmiştir ve senin Rabbin kimseye adaletsiz davranmaz. Gerçeği, bir temele dayanmayan şeyle örtmeyin ve gerçeği bildiğinizde gizlemeyin (Kur’an, 2:42).

 Şimdi gerçeği getirdin (Kur’an, 2: 71).

Geçen kaynaklardaki ifadeler genel olarak değerlendirildiğinde tam açıklama kavramının İslami bir muhasebe temel kavramı olarak ele alınabileceği sonucuna ulaşılabilir. Tam açıklama muhasebe temel kavramının İslamî olarak kabul edilmesinde, değişik yazarların bakış açısına göre İslam’da adalet anlayışı, ümmetin diğer bir ifade ile toplumun refahı için bilgilerin ilgili kişilere açıklanması gereği, dürüstlüğü ifade eden Kur’an’daki bazı ayetlerin olduğu görülmektedir. Ancak, hem geleneksel muhasebe yazarlarınca hem de konuyu İslami olarak ele alan muhasebe yazarlarınca tam açıklamanın sınırları hakkında değişik değerlendirmeler söz konusudur. Bu sınırların sorgulanmasının sebebi tüm bilgilerin finansal tablolarda görülmesinin mali tablo maskelemesi gibi bir riski ortaya çıkarabileceğidir. Tam açıklamanın sınırları ile ilgili değerlendirmelerin özünü “Ne, nasıl ve kime açıklanacak?” soruları oluşturmaktadır. Bu açıdan bakıldığında acaba tüm işlemler açıklanmalı mıdır sorusu akla gelmektedir. Bu sorunun cevabı da bilgilerin kime açıklanacağı sorusuna verilecek cevapla netlik kazanmaktadır. İslami olarak yapılan değerlendirmeye göre kime açıklanacak sorusunun cevabı toplum, İslamî deyimiyle ümmettir. Ancak yine de tam açıklamanın sınırları hakkında çalışma içinde ele alınan kaynaklara bakıldığında net bir görüş söz konusu değildir. Ancak yeterli açıklama kavramında bir mutabakat söz konusudur. Yeterli açıklama prensibine göre finansal tablolar ihtiyaca cevap verecek yeterlilikte olmalıdır. Ancak ihtiyacın sınırlarını belirlemenin, muhasebe bilgi sistemince üretilen bilgilerin neredeyse tüm topluma bakması noktasından imkânsızlığı söz konusudur. İhtiyaç belki de en küçük ayrıntıyı ele almakla ya da bazı büyük işlemleri dahi dikkate almamakla karşılanabilecektir.

Benzer Belgeler