• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: MUHASEBENİN TEMEL KAVRAMLARININ

2.7 İslam Dini’nde Kolaylaştırma Prensibi

Bazı kavramların değerlendirilmesi hususunda birtakım eleştirel yaklaşımlar söz konusu olmuştur. Örneğin süreklilik kavramına iki şekilde yaklaşılmıştır. Biri sürekliliğin İslam Literatüründe sadece Allah’a (cc) oluşu şeklindedir. Diğer yaklaşım zekât kavramı açısındandır. Şöyle ki; İslam toplumsal refahı öngören bir dindir. Bu noktada zekât bu tarz bir refahın sağlanmasında İslam Dini’nde en önemli ve gerekli şartları taşıyan her Müslümana farz (zorunlu) olan bir yükümlülüktür. Zekâtın tanımı çalışma içinde yapılmıştır. Kısaca varlık üzerinden fakirlere ödeme yapılması şeklindeki mali bir ibadettir. Bu noktadan yani zekât açısından işletmelerin sürekliliği desteklenir. Böyle bir çelişki durumunda “İslam Dini’nde kolaylaştırma prensibine” atıfta bulunulmuştur.

Kolaylaştırma prensibi, yapılacak bir faaliyet için sonuca ulaştıracak birden fazla yöntemden zararsız ya da zararı varsa asgari düzeyde olan ancak kolay olan yöntemin seçilmesi ile ilgilidir. Bu bağlamda çalışmanın üçüncü bölümünde bazı kavramların değerlendirilmesinde bu prensibe atıfta bulunulduğundan kolaylaştırma prensibi genel olarak ele alınacaktır.

Kur’an-ı Kerim’de kolay ve kolaylık anlamına gelen “yüsr” kelimesi türevleri ile beraber kırktan fazla tekrar edilmiştir. Zor ve zorluk anlamına gelen “usr” kelimesi ise türevleriyle birlikte on iki defa geçmektedir. Düşünüp öğüt alınması, muttakilerin müjdelenmesi, inatçıların ise uyarılması (Kur’an, 19: 97) için bizzat kendisi kolaylaştırılmış olan ve içinden kolay olanın okunması istenen (Kur’an, 73, 20) Kur’an-ı Kerim’de; zayKur’an-ıf yaratKur’an-ılmKur’an-ışlKur’an-ık (Kur’an, 4: 28), zorluk (Kur’an, 2: 185; 22: 78; 24: 61), takat, yük, unutma ve hata (Kur’an, 2: 286; 7: 157), zafiyet (Kur’an, 8: 65 - 66), güçlük (Kur’an, 65: 7; 20: 1 - 3; 73: 20), külfet (Kur’an, 38: 86), teysîr (80 :20 ; 73: 20) ve yararlı iş/amel (Kur’an, 18: 88; 92: 5 - 7; 25: 70) gibi hususlar dikkate alınarak tekliflerde hafifletme yoluna gidilmiş ve kolaylık sağlanmıştır. Kolaylıkla ilgili bu âyetler incelendiğinde, kolaylığın genel anlamda merhamete ve itaate bağlı olarak sağlandığı ve zorluk-kolaylık dengesinin gözetildiği söylenebilir (Cici, 2005: 3).

Kur’an’ın yirmi iki yılı aşkın bir sürede tamamlanması, gerek namaz, oruç, zekât ve hac gibi farz olan emirler gerekse içki, kumar, zina ve hırsızlık gibi yasak/haram olan hükümlerin bir anda değil de Kur’an-ı Kerim’in indirilme tarihleri içinde farklı zamanlarda yasalaştırılarak insanlar tarafından kolayca kabul edilip yerleşmesinin sağlanması, tedrîc ilkesinin (Kur’an, 2: 219; 4: 44; 5: 90 - 91) bir gereği olup, kolaylık

prensibinin bir başka boyutudur. Dolayısıyla tekliflerin tamamında “kolaylık/kolaylaştırma esası” gözetilmiş, diğer bir ifadeyle bütün şer’î hükümler bu ilkeye göre düzenlenmiştir. Nitekim “Allah sizden yükünüzü hafifletmek ister; çünkü insan zayıf yaratılmıştır” (Kur’an, 4: 28), “Allah kişiye ancak gücünün yeteceği kadar yük yükler” (Kur’an, 2: 286), “Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez” (Kur’an, 2: 185), “Allah, dinde size hiçbir zorluk yüklememiştir” (Kur’an, 22: 78), “O Peygamber, onlara uygun olanı emreder, onları fenalıktan meneder; onlara temiz şeyleri helâl, pis şeyleri haram kılar. Ağırlıklarını ve üzerlerindeki zincirleri indirir” (Kur’an, 25: 70; 18: 88) gibi âyetler bu gerçeği açık ve kesin bir şekilde ortaya koymaktadır (Cici, 2005: 3 – 4).

İslâm’da bir kısım güzel amellere karşılık olmak üzere mükâfat olarak kolaylık sağlanmıştır. Örneğin, bazı âyetlerde iman, tövbe, salih amel, takva (Kur’an, 25: 70; 18: 88), ittika (Kur’an, 65: 3 – 5), infak ve tevhid (Kur’an, 92: 5 – 7), dua (Kur’an, 2: 286), sabır ve sebat birer güzel amel örneği olarak zikredilmiş ve bu amellere/itaate karşılık olmak üzere de bunları yerine getirenlere ahirette verilecek nimetlerin yanı sıra bu dünyada da bazı imkânlar sunulmuş ve işler/hükümler kolaylaştırılmıştır. Örneğin, “İnanıp yararlı iş işleyene mükâfat olarak güzel şeyler vardır, ona buyurduğumuzda kolay olanı söyleriz” (Kur’an, 18: 88), “Elinde bulunandan vereni, Allah’a karşı gelmekten sakınanı ve en güzel söz olan Allah’ın birliğini doğrulayanı biz en kolay olana (“yüsrâ”ya) kolayca iletiriz” (Kur’an, 92: 3 – 5), “Kim Allah’a karşı gelmekten sakınırsa; Allah ona işinde kolaylık verir, bir çıkış yolu ihsan eder, beklemediği yerden onu rızıklandırır; onun kötülüklerini örter ve mükâfatını artırır” (Kur’an, 65: 5 - 7) gibi âyetler bu tespiti teyit eder niteliktedir. Talâk sûresinde peş peşe gelen son âyetler; kolaylaştırmanın, kurtuluş ve rızkın, af ve mükâfatın gerçek sebebini ortaya koymaktadır. Burada özel sebeplere bağlanan kolaylık, ancak o sebepleri yerine getiren kullara hasredilmiştir ki bu bir sebep-sonuç ilişkisidir. Buna göre iyi sebeplere tevessül edenlere lütuf olarak kolaylık sağlanırken, kötü sebeplere tevessül edenlere de ceza kabilinden zorluklar artırılmıştır. Birçok konuda Allah’a isyan eden İsrâiloğullarına daha önce helâl olan yiyecekler azgınlıkları sebebiyle bir ceza olmak üzere haram kılınmış (Kur’an, 6: 146) ve cimrilik edenler, kendilerini Allah’a karşı mustağni görenler ve kelime-i tevhidi yalanlayanlar da zor olana (“usrâ”ya) (Kur’an, 92: 8 – 10) lâyık görülmüştür. (Cici, 2005: 4 – 5).

İslâm’ın kolaylaştırma ilkesi, en güzel ifadesini Hz. Peygamber (s.a.v.)’in şu hadisinde bulmuştur: “Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz. Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.” İslâm Hukuku’nda kolaylık prensibinin uygulamadaki görünümüne şunlar örnek olarak verilebilir (Duman, 2012: 9-10):

 Hükümlerin konulmasında hem zaman içerisinde hem de hüküm içerisinde kademe kademe harekete riayet edilmiştir.

 Daha önemli konuların yerleştirilmesine öncelik verilmiş, ayrıntı hükümler ise zaman oluştukça ve altyapı müsait hale geldikçe konulmuştur.

 Emir ve yasaklar tek dereceli değil kademelidir. İstenilenlerin hepsine aynı ölçüde riayet, ya da terki istenilenlerin hepsinden aynı oranda kaçınmak gerekmez.

 İnsanın ancak kasten ve bilerek yaptığı cürümlerden dolayı günahkâr olacağı belirtilmiş, hükümlerin uygulanmasında unutma ve yanılma gibi beşerî zaaflara müsamaha gösterilmiştir.

 Meşakkatlerin normalin üstüne çıktığı durumlarda ruhsatlar getirilmiştir.

 Bazı hükümlerin uygulanmasında katılık yerine birden fazla seçenek getirilmek suretiyle bir tür kolaylık sağlanmıştır. Diyet, kefaret, fıtır sadakası ödemeleri buna örnektir.

Yukarıda verilen ifadelerden anlaşıldığı gibi kolaylaştırma prensibi İslam Dini açısından önemli bir yere sahiptir. Muhasebe açısından da herhangi bir konuda birden fazla opsiyon varsa bunlardan kolay olanın tercih edilmesinin İslam Dini’nce uygun olduğu sonucuna ulaşılabilir.

Benzer Belgeler