• Sonuç bulunamadı

T.T.K Hükümleri Uyarınca Yedek Akçelerin Sınıflandırılması

3.2. YEDEK AKÇELER

3.2.1. Yedek Akçelerin Sınıflandırılması

3.2.1.4. T.T.K Hükümleri Uyarınca Yedek Akçelerin Sınıflandırılması

Bu sınıflandırma içerisinde kanuni yedekler, ihtiyari yedekler ve olağanüstü yedekler yer alır.

3.2.1.4.1. Kanuni Yedekler

Yasal yedek akçeler, kanunların emredici hükümlerine göre ayrılması zorunlu olan yedek akçelerdir. Söz konusu kanunlar T.T.K. ve özel kanunlar olarak anlaşılmalıdır.

T.T.K.’nın 466. maddesinin 5 nolu fıkrasına göre, “Hususi kanunlara tabi olan anonim şirketlerin yedek akçeleri hakkındaki hükümler mahfuzdur.” Buna göre özel kanunlarla kurulan sermaye şirketlerinin kuruluş kanunları uyarınca ayırmak

111 zorunda oldukları yedek akçelerde yasal yedek akçe kapsamındadır. Türkiye’de T.T.K.’nun yanı sıra, Bankalar Kanunu, sigorta şirketlerine ilişkin kanun, Kooperatifler Kanunu, İktisadi Devlet Teşekküllerinin özel kuruluş kanunlarında da yedek akçe ayrılması konusunda bazı hükümler konulmuştur. Örneğin, Bankalar Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca bankaların ayırmak zorunda oldukları “Muhtemel Zarar Karşılıkları” kanuni yedek akçedir. Özel yasalarda yedek akçe hususunda herhangi bir düzenleme yoksa tüm anonim şirketler T.T.K.’nın 466. maddesi hükümlerine tabidir.

T.T.K.’nın 466. maddesine göre kanuni yedek akçeleri olağan kaynak ve olağandışı kaynak olmak üzere ikiye ayırmak mümkündür. T.T.K. hükümlerine göre kanuni yedek akçenin olağan kaynağı kârdır. Kârdan iki defa yasal yedek akçe ayrılır. Bunlar I. tertip yasal yedek akçe ve II. tertip yasal yedek akçedir. Olağandışı kaynağı ise, T.T.K.’nın 466. maddesinin 2 nolu fıkrasının 1 nolu bentine göre; “Hisse senetlerinin çıkarılmasında, çıkarma masrafları indirildikten sonra, itibari kıymetten fazla olarak elde edilen gelirin itfalara veya yardım ve hayır işlerine sarf edilmeyen kısmı” ve T.T.K.’nın 466. Maddesinin 2 nolu fıkrasının 2 nolu bentine göre; “İptal edilen hisse senetlerinin bedellerine mahsuben yapılan ödemelerin, bunların yerine çıkarılan senetlerden elde edilen gelir noksanı kapatıldıktan sonra, artan kısmı” yasal yedek akçe olarak ayrılabilir. Buna göre emisyon primlerinden doğan kazançlar ve iptal edilen pay senetlerinden doğan kazançlar yedek akçelerin olağandışı kaynağını oluşturmaktadır137.

I. Tertip Yasal Yedek Akçe

T.T.K.’nın 466. maddesinin 1. fıkrasına göre; “Her yıl safi kârın yirmide birinin ödenmiş esas sermayenin beşte birini buluncaya kadar umumi yedek akçe olarak ayrılması mecburidir.” Buna göre I. tertip yedek akçe safi kârın yirmide biridir.

Her yıl zorunlu olarak I. tertip yasal yedek akçe ayrılırken dikkat edilmesi gereken bir konuda yedek akçenin bir tavanı olmasıdır. Bu da bir işletmenin ömrü boyunca her yıl safi kâr elde ediyorsa ayıracağı yedek akçenin o dönemdeki ödenmiş sermayenin beşte birini aşmaması gerektiğidir. Yedek akçenin sınırı ana sözleşmede gösterilen ya da tescil edilmiş sermaye değil esas sermayeden fiilen pay sahipleri

137 M. Gürhan ACAR,; “Halka Açık Anonim Şirketlerde Yapılan Vergi İncelemesinin Dağıtılacak

112 tarafından şirkete ödenen sermayedir. Bir şirketin ayırmış olduğu yedek akçeler ödenmiş sermayesinin beşte birini aştığında yedek akçe ayrılma zorunluluğu kalkar138.

Ticaret Kanunu’nun I. temettü ayrılma zorunluluğunu ifade eden 298-466/3. maddeleri ile I. temettünün sermayenin faizi niteliğinde olduğunu belirten 469/1. maddesi ve ortakların, şirket mukavelesinde aksine hüküm bulunmadıkça sermaye borçlarını yerine getirdikleri nispette oluşmuş yıllık safi bilanço karından pay alacaklarına ilişkin 455-533. maddeleri ve yönetim kurulu üyelerinin kazanç payları ile diğer kâr payı sahipleri ve I. temettü dışındaki dağıtılacak kâr payları ancak I. temettünün dağıtımından sonra mümkün olacağını belirten T. T. K.’nun 472. maddesi hükümleri vardır.

Bu hükümler I. temettünün dağıtımının zorunlu olduğu yönünde bir anlayışı çağrıştırmıştır oysa yukarıdaki bahsedilen Yasa hükümleri incelendiğinde görüleceği üzere, I. temettünün dağıtımına ilişkin bir kanuni zorunluluk bulunmamaktadır139.

II. Tertip Yasal Yedek Akçe

T.T.K.’nın 466. maddesinin 2 nolu fıkrasının 3 nolu benti uyarınca yasal olarak ayrılması zorunlu olan diğer yedek akçe de II. tertip yasal yedek akçedir. T.T.K.’nın 466. maddesinin 2 nolu fıkrasının 3 nolu benti uyarınca, safi kârdan, I. tertip yasal yedek akçeden başka, pay sahipleri için % 5 kâr payı ayrıldıktan sonra, pay sahipleri ve kâra iştirak eden diğer kimselere dağıtılması kararlaştırılmış olan kısmının % 10’unun ikinci tertip yedek akçe olarak ayrılması gerekmektedir.

Dağıtılmayan kârlardan II. Tertip yasal yedek akçe ayrılması gerekmemektedir. Ancak dağıtılmayarak şirkette bırakılan kârların ertesi yıllarda dağıtılması yönünde bir karar verilmesi halinde dağıtım yapılan yılda bu kâr üzerinden 1/10 oranında yedek akçe ayrılması gerekmektedir. Sonuç olarak geçmiş yıl kârlarının dağıtılması halinde de II. tertip yasal yedek akçe ayrılması gerekecektir.

138 ENGİN, a.g.t.,s.70.

139 C.Okan BAHAR, “A.Ş. Dönem Kazancından I. Temettü Ayrılması Ve Dağıtımı Zorunlu Mudur?”

113 3.2.1.4.2. İhtiyari Yedek Akçeler

Ana sözleşmede hüküm koymak suretiyle otofinansmanı sağlamak üzere ayrılan yedek akçelerdir. Genel amaçlarla ihtiyari yedek akçe ayrılabileceği gibi ana sözleşmede özel bir kullanım alanı belirtilmesi de mümkündür. Uygulamada ihtiyari yedek akçe kavramının yerine statü yedekleri kavramı da kullanılmaktadır.

3.2.1.4.3. Olağanüstü Yedekler

T.T.K. veya ana sözleşmede herhangi bir hüküm bulunmamasına rağmen sadece genel kurul kararıyla, yasal yedek akçe ve temettüler ayrıldıktan sonra kalan kârın işletmede bırakılan, dağıtılmayan kısmıdır.

114 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

KÂR DAĞITIMINDA VERGİLENDİRME, MUHASEBE İŞLEMLERİ VE SORUNLAR

Tezimizin bu bölümünde kâr dağıtımı aşamasında vergileme hususunu inceleyeceğiz. Daha sonra kâr dağıtım tablosuyla kâr dağıtımının muhasebe kayıtlarında gösterilmesi anlatılarak konu örneklendirilecektir.

Son aşamada ise kâr dağıtımı konusunda yaşanan sorunlara değinilip, sorunlara çözüm önerileri sunulacaktır.

4.1 KURUMLARDA KÂR DAĞITIMI VE STOPAJ UYGULAMASI

Kâr dağıtımının vergilendirmesi, özellikle 193 sayılı G.V.K. uyarınca gelir vergisi kesintisi vergi sistemi içerisinde birçok defa değişikliğe uğramıştır. 1999 öncesi ve sonrası 2003’e kadar, 2003’ten sonrası olmak üzere üç ayrı uygulamayla karşı karşıyadır.

Kâr dağıtımında gelir vergisi kesintisi uygulama esaslarında 1999 yılı kazançları üzerinden başlamak üzere G.V.K.’nun 94. maddesinin 6 nolu fıkrasının b bendinde 4369 sayılı Kanunla değişiklik yapılmıştır. Ayrıca kurum kazançlarının vergilendirilmesinde son olarak 4842 sayılı “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında” Kanunla yeni düzenlemeler yapılmıştır. Şimdi bu değişiklikleri yapılış tarihi sırasıyla ele alalım.

Benzer Belgeler