• Sonuç bulunamadı

Bu başlık altında öncelikle kâr payı kavramının tanımı yapılacak ve daha sonra kâr payı ile ilgili olabilecek ve kâr payı karışabilecek kavramlara kısaca değinilecektir.

2.2.1 Kâr Payı

Kâr payı ve temettü kavramları, Türk Hukukunda ilk kez S.P.K.’nun Seri: IV, No:27 sayılı tebliği ile tanımlanmıştır. Buna göre, kâr payı şirket ortaklarına ve kâra katılan yönetim kurulu üyelerine, işçilere, intifa senedi sahiplerine vb. diğer kimselere dağıtılacak kârdan, bunların her birine düşen payı; temettü ise sadece kârdan şirket ortaklarına dağıtılan payı ifade etmektedir48.

Kâr payı değişik şekillerde ifade edilmiştir. Öğretide yapılan bir tanıma göre kâr payı; anonim şirketlerde dağıtılmasına genel kurul tarafından karar verilen kârın, münferit pay sahibine şirket tarafından ödenmesi gerekli ve miktarı belli edilmiş kısmıdır49. Diğer bir tanıma göre kâr payı; pay sahipleri tarafından, şirkete getirilmiş sermayenin verimidir.

Kâr payı genel anlamda, şirketlerin bir yıllık faaliyet dönemi içinde elde ettikleri kârdan mevcut ortakların pay alma hakkıdır. Söz konusu hak, hisse senedine

48

Yavuz AKBULAK ,“Halka Açık Anonim Şirketlerde Kâr Payı ve Temettü Avansı Dağıtımı Esasları”, Vergi Dünyası, Mayıs 2002, S:249, s. 120.

49 O.K ÜNAL,”Sermaye Piyasası Mevzuatında Birinci Temettü ve Sermaye Piyasası Değişiklik

35 bağlı ‘Kâr Payı Kuponları’ karşılığında ve ayrıca hisse senedi ibrazına gerek kalmaksızın kullandırılır. Halka açık anonim şirketler kâr payı dağıtmaları halinde temettüyü nakit veya hisse senedi şeklinde dağıtılabilir.

Sermaye şirketlerinde her pay sahibinin, kanun ve esas sözleşme hükümlerine ve genel kurul kararlarına göre dağıtılmak için ayrılan safi kâra, payı oranında katılma hakkı vardır. Bu hak, Türk hukuk literatüründe ‘nispi müktesep hak’ kavramı ile nitelendirilmektedir. Çünkü safi kârın tamamı pay sahiplerine dağıtılmamakta, bir bölümü yedek akçelere ilave edilmektedir. Kârın tamamını veya bir bölümünü dağıtma gibi bir zorunluluk olmadığı gibi, safi kârdan ayrılması gerekli bazı yedek akçeler ve ödenmesi gerekli paralar, aksi yönde bir zorunluluk oluştururlar. Pay sahibinin iradesine rağmen kârdan indirilen ve ayrılan tutarlar, bu anlamda kâr payını nispi müktesep hak haline getirmektedir50.

Nispî müktesep haklar sadece özü korunan, buna karşılık şirketlerin menfaatleri gereği kapsamları sınırlandırılabilen haklardır. Kâr payı hakkı, bu anlamda kanun ve esas sözleşme hükümlerine göre dağıtılmaya tahsis edilen yıllık kâra veya dağıtılmaya tahsis olunan yedek akçelere, pay sahibinin katılma hakkıdır. Bu anlamda kâr payı hakkı nispî müktesep haktır51.

2.2.2.Kâr Payı ile İlgili Kavramaların Karşılaştırılması

Bu başlık altında kâr payı ile karıştırılabilecek kavramlara kısaca değinilecektir. Bu kavramlar T.T.K. hükümleri çerçevesinde ve bu sırayla incelenecektir.

2.2.2.1. Kâr Payı – Faiz

Faiz, her durumda elde edilebilecek düzenli bir gelirdir. Faiz belli bir tutardır ve risk söz konusu değildir. Faizin elde edilmesi ancak şirketin iflâsı hâlinde mümkün olmayacaktır.

Kâr payı dağıtımının safi kâr ve bu iş için ayrılmış yedek akçelerin varlığı koşuluna bağlanmış ve dağıtıma tahsis edilmiş miktara göre değişken olması

50 AKBULAK, a.g.m., s. 120 51 ÜNAL.a.g.t.,s.18.

36 sebebiyle faizden ayrılır52.

2.2.2.2. Kâr Payı – Hazırlık Devresi Faizi

T.T.K. md.470/1’e göre; “esas sermaye için faiz ödenemez.”

Pay sahiplerine faiz ödenmesini öngören esas sözleşme hükmü ve genel kurul kararı geçersizdir. Bu durumun en önemli nedeni esas sermayenin korunması ilkesidir. Pay sahiplerine katılma payları için faiz ödenmesi, esas sermayenin bir anlamda geri verilmesidir.

Ancak T.T.K. md. 471/1’de bu duruma bir istisna getirilmiş ve bazı koşullarda hazırlık devresi faizi ödenebileceği belirtilmiştir; Şirketin, işletmelerinin tam olarak faaliyete başlaması için uzun bir süre gerekebilir. Pay sahipleri bu uzun dönem içerisinde kârdan mahrum kalmaktadırlar ve bu durumda anonim şirket ortak bulmakta zorluk çekebilir. Bu durumun sakıncalarını önlemek için şirket, hazırlık devresi için tesisat hesabına geçirilmek üzere, pay sahiplerine hazırlık dönemi faizi ödenmesini esas sözleşmede öngörebilir. Ayrıca esas sözleşmede hazırlık dönemi faizinin en geç ne zamana kadar ödeneceği de belirtilmelidir.

T.T.K. md. 471/2’ye göre; İşletme yeni hisse senetlerinin çıkartılması yoluyla genişletilecek olursa esas sermayenin artırılmasına ilişkin kararda yeni pay sahiplerine, tesisat hesabına geçirilmek üzere belirli bir süre için ve en geç yeni tesisatın işletmeye başlandığı güne kadar faiz ödenmesi kabul edilebilir.

Hazırlık dönemi faizinin, faiz niteliğinde olduğu genel olarak reddedilmektedir. Bunun nedeni, ödünç gibi geriye ödenecek bir paranın değil, sermaye yatırımı olarak, sona erinceye kadar anonim şirkete tahsis edilmiş katılma payının karşılığı olmasıdır. Bu konudaki hakim görüş, hazırlık dönemi faizi istemini aynen kâr dağıtım kararından sonra oluşan kâr alacağı gibi, alacak hakkı olarak nitelendirilmektedir. Bu nedenle, hazırlık dönemi faizi başkasına devir ve rehnedilebilir. Ayrıca pay sahibinin izni alınmadan, hazırlık devresi faizi anonim şirket tarafından sınırlandırılamaz ve kaldırılamaz53.

52 ÜNAL.a.g.t.,s.15. 53 ÜNAL.a.g.t.,s.16.

37 2.2.2.3. Kâr Payı – Tasfiye Payı

Kâr payı hakkı ve tasfiye payı hakkı, malvarlıksal haklar arasında yer alır ve pay sahipleri için parasal bir değer ifade eder54.

Pay sahipleri, ticari bilânçoda kâr gözükmesi ve şirket genel kurulunun kâr dağıtımı yönünde karar alması durumunda düzenli olarak kârdan pay alabileceklerdir. Tasfiye payı ise bir defada ve şirketin infisahı hâlinde pay sahiplerine ödenecektir.

Benzer Belgeler