• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM

3.3. Türkiye’ye Adaylık Öncesi ve Adaylık Statüsünün Verilmesinden Sonrak

Avrupa Ekonomik Topluluğu ve Türkiye arasında imzalanan ve yürürlüğe giren Ankara Anlaşması ile AB ve Türkiye arasında ortaklık ilişkisinin temelleri atılmıştır. Ankara Anlaşması, Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki mali işbirliğinin de başlangıcı olarak kabul edilmektedir. Ekonominin, siyasi, yapısal ve sosyal gelişmelerin sağlanabilmesi bölgesel kalkınmanın sağlanması için Avrupa tarafından Türkiye’ye mali yardımlar yapılmıştır ve yapılmaktadır. 1964–1986 döneminde dört ayrı Mali Protokol imzalanmıştır. Bu mali protokollerle amaç Türkiye’nin bölgesel farklılıklarını azaltabilmek ve bölgesel kalkınmanın sağlanması olmuştur.

Birinci Mali Protokol (1964–1969), İkinci Mali Protokol (1971–1977) ve Üçüncü Mali Protokolle yürütülen projeler kapsamında yapılan bu mali yardımlar

enerji, sağlık, çevre, yerel yönetimler, eğitim, turizm alanlarında gerçekleştirilmiştir (Kösecik ve Akbaş, 2009: 47). Dördüncü Mali Protokol (1982–1986) Yunanistan’ın vetosu nedeniyle uygulanamamıştır.

MEDA -I (Euro-Mediterranean Partnership) Programı, Avrupa-Akdeniz İşbirliği’nin uygulanmasındaki temel mali yardım mekanizmasıdır. Avrupa-Akdeniz İşbirliği, 1960’larda AET’nin Akdeniz’de bulunan ülkelerle kurduğu ticaret antlaşmaları ile başlamış, 1970’lerde ekonomik ve mali işbirliğiyle gelişmiş ve Aralık 1990’da “Yeni Bir Akdeniz Politikasına Doğru” Bildirisinin Konsey tarafından kabul edilmesiyle birlikte gelişim sürecini devam ettirmiştir (Karabacak, 2004: 81; Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu). AB üyesi ülkelerin dışişleri bakanları tarafından 27–28 Kasım 1995 tarihlerinde MEDA -I toplantısı Barselona’da yapıldı ve Cezayir, Fas, Tunus, Mısır, İsrail, Filistin, Ürdün, Lübnan, Suriye ve Türkiye ayrıca Malta ve Kıbrıs da Güney Akdeniz Ortak Ülkeleri olarak kabul edildi (Çokgezen ve Yıldırım, 2007: 151; Schumache, 2004: 90; Martin, vd., 2004: 307). Başka bir ifadeyle, uzun vadede sonuçlar elde edilebilir olmasına rağmen, uyum sürecinde söz konusu bölgelerde ekonomik kalkınma, demokrasi ve barış kuşağı oluşturmak hedeflenmiştir (Joffé ve Vasconcelos, 2000: 2; Dubois, 1999: 17). Ortaklığın üyelerinden biri olan Türkiye, 1996 yılından itibaren AB’nin MEDA -I (1996–1999) kaynaklarından yararlanmıştır. Türkiye’ye ayrılan bu hibenin tamamı, ekonomik istikrar, sosyo-ekonomik kalkınma, demokratikleşme ve sivil toplumun güçlendirilmesini amaçlayan ikili projelerde kullanılmıştır (Gavin, 2005: 355–358; Martin, vd., 2004: 310–311).

Helsinki Zirvesi’nde Türkiye’nin adaylık statüsünü kazanmasıyla diğer aday ülkeler gibi, mali yardımlardan yararlanma olanakları artmıştır. Bu yardımlar Türkiye’nin adaylık sürecinde tam üyeliğe hazırlanması doğrultusunda kullanılmıştır. 1999 Helsinki Zirvesi ile birlikte AB-Türkiye ilişkilerinde pek çok alanda olduğu gibi mali yardımlar alanında da kapsamlı değişiklikler olmuştur. Türkiye, 2002 yılından itibaren adaylık statüsü doğrultusunda MEDA -İşbirliği Programı yerine Katılım Öncesi Mali Yardım mekanizmasından yararlanmaya başlamıştır. Aday ülke statüsü ile birlikte Türkiye’ye diğer aday ülkelere sunulduğu gibi Katılım Öncesi Stratejisi dokümanı sunulmuştur. Katılım Öncesi Strateji Belgesi aday ülke açısından, önceliklerin belirlenmesi, teknik ve mali destek ile tarama yoluyla müzakerelere hazırlık gibi faaliyetleri kapsayan bir çerçevedir. Katılım Öncesi Strateji, aday ülke açısından, önceliklerin belirlenmesi, teknik ve mali destek ile tarama yoluyla müzakerelere hazırlık

aşamasını kapsamaktadır. Türkiye, adaylık statüsünün kazanılmasıyla birlikte Avrupa Komisyonundan diğer aday ülkelerin yararlandığı PHARE, ISPA ve SAPARD gibi katılım öncesi fonlardan yararlanma isteğini belirtmesine rağmen programların bütçelerinin kesinleştiği ve değiştirilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle bu talep geri çevrilmiştir (Gençkol, 2003: 172–173).

MEDA -II Programı kapsamında Türkiye’ye yönelik hibe yardımları 2000–2006 dönemi için geçerli olması öngörülmesine rağmen 2001 yılında AB Konseyi tarafından kabul edilen Türkiye İçin Katılım Öncesi Mali Yardıma İlişkin Tüzük, Türkiye-AB arasındaki mali işbirliği mekanizmasını diğer aday ülkelerde olduğu gibi yeniden yapılandırmıştır (Çokgezen ve Yıldırım, 2007: 157). 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Tüzük, bu tarihten sonra Türkiye’ye sağlanan mali yardımların hukuki temelini oluşturmuş, bu tarihten sonra Türkiye’ye tahsisi edilen mali yardımlar bu Tüzük çerçevesinde aktarılmıştır. MEDA -II altında Türkiye’de finansman desteği sağlanan projelere ait hibe yardımlarının kullanılması ve söz konusu projelerin uygulanması ise 2002’den sonraki yıllarda da devam etmiştir. Bu dönemde Türkiye MEDA -II Programının 2000–2006 dönemine dahil edilmiş ve bu dönemde AB tarafından aktarılan yardımlar Katılım Öncesi Stratejisi ve MEDA -II doğrultusunda yönlendirilmiştir (Polat, 2004: 66).

MEDA -II kapsamında yapılacak mali yardımlarda Türkiye’nin AB’ye katılım öncesi dönemde yerine getirmesi gereken sorumluluklarına göre 2001 Katılım Ortaklığı Belgesindeki öncelikler doğrultusunda yapılması koşulu aranmıştır. MEDA -II programından Türkiye’ye ayrılacak pay Helsinki Zirvesi’nden sonra arttırılarak 890 milyon Euro’yu bulmuştur (Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği, AKTT, n.d.).

Türkiye, AYB’nin, MEDA -II kapsamında Avrupa-Akdeniz Ortaklığına ayırdığı 6.245 milyar Euro tutarındaki kredilerden de faydalanmış, yılda 210 milyon Euro tutarında bir bütçeden yararlanmıştır (6 yıl için 1.470 milyar Euro) (Yıldız ve Yardımcıoğlu, 2005: 94). Türkiye’nin MEDA -II kapsamında 2000–2002 dönemi için bütçe kaynaklarından sağladığı miktarın yüzde 60’ı altyapı yatırımları ve sektörel politikalar, yüzde 35’i katılım süreci ve yüzde 5’i ise sivil topluma yönelik projeler için öngörülmüştür (Arakon, 2002: 34).

Türkiye’de MEDA -II Programı altında sağlanan mali yardımların ilgi alanlarına göre dağılımlarına bakıldığında; altyapı, eğitim, yapısal uyum, bölgesel gelişme ve kalkınma, çevre, kurum ve kuruluşlarının modernizasyonu, idari işbirliği ve küçük ve

orta ölçekli işletmelere yönelik geliştirilen projelere mali destek sağlanmıştır (Kösecik ve Akbaş, 2009: 53–54). 2000–2006 döneminde MEDA -II programı kapsamında Fas (%18,4), Batı Şeria ve Gazze (%15,1), Mısır (%11,3), Türkiye (%10,9), Tunus (%9,1), Ürdün (%6,3), Cezayir (%5,7), Suriye (%2,9) ve Lübnan (%2,6) (Evaluation of the Council Regulation, MEDA -II, 2009: 1) oranında yardımlar almıştır.

Şekil 3.4. MEDA -II Kapsamında Yapılan Yardımların Değerlendirme Alanı

Kaynak: Annex 3 – Inventory of MEDA -II Interventions

MEDA Programında odaklanılan temel alanlar üretim ve sosyal sektörler olmuştur. MEDA kaynakları, ekonomik reformlara odaklanmış ve MEDA -II fonlarının % 39’luk kısmını bu alanda kullanmıştır. Altyapı ve sosyal sektörler, MEDA -II fonların yaklaşık %20’sini, diğer sektörlerde fonların %20’sini karşılamıştır. MEDA -II fonları, Yönetişim ve Siyasi diyalog alanlarında sırasıyla %5 ve %4 karşılık gelmekte ve tarım ve kırsal kalkınma alanlarında toplam fon içerisinde %0,8’lik paya sahiptir (Evaluation of the Council Regulation, Volume III, 2009: 7).

Şekil 3.5. MEDA -II Kapsamında Yapılan Mali Yardımları Sektörlere Göre Dağılımı Ekonomik … Altyapı Sosyal Sektör Diğer Sektörler Yönetişim Siyasal Dialog Doğal Kaynaklar İnsan Hakları Tarım 1984 1081 983 361 238 185 113 79 41 Milyon €

Kaynak: Evaluation of the Council Regulation, Volume III, 2009: 7

Şekil 3.5’de MEDA -II kapsamında mali yardımların sektörlere göre dağılımları incelendiğinde yönetişim, siyasi diyalog ve tarım ve kırsal kalkınma alanlarında önemli sayılabilecek kaynakların aktarıldığı görülmektedir. Ayrıca MEDA -II kaynaklarının çok büyük bir kısmını altyapı ve ekonomik reformlara ayrılmıştır. Şekil incelendiğinde yerel ve bölgesel aktörler arasında ortaklık ve işbirliği geliştirme konusunda MEDA II kapsamında Türkiye’ye mali kaynakların aktarıldığı açıkça görülmektedir.

3.4. AB Bölgesel Kalkınma Fonu ve IPA Kapsamında Türkiye’de Yerel ve