• Sonuç bulunamadı

Türkiye Türkçesi Gramerlerinde Birleşik Adlar

1.4. Türkiye Türkçesi Gramer Kitaplarında Birleşik Sözcük Konusu

1.4.1. Türkiye Türkçesi Gramerlerinde Birleşik Adlar

Türkiye Türkçesi gramercileri, eserlerinde birleşik adlar konusunda çeşitli görüşler öne sürmüşlerdir. Bundan dolayı da çeşitli sınıflandırmalar yapmışlardır.

Karahan, birleşik adların iki veya daha fazla sözcükten oluşan şahıs adları olduğunu belirtir: Reşit Rahmeti Arat, Muharrem Ergin, Arif Nihat Asya, Yavuz Sultan Selim, Ali Şir

Nevaî gibi. Tamlananı özel ad olan sıfat tamlamalarının da birleşik ada dönüşebileceğini

söyler: Ulubatlı Hasan, Deli Dumrul, İkinci Selim, Çiroz Ali, Çobanoğullarından İbrahim,

Uzun Ali’nin Emine gibi. Ayrıca ona göre unvan öbekleri de zamanla birleşik ada

dönüşebilir: Evliya Çelebi, Yusuf Has Hacip gibi (2017: 69-70).

Ergin ise birleşik adlardan bahsederken öncelikle birleşik ad ile birleşik sözcüğün ayrımını yapmaktadır. Ona göre birleşik adlar yalnızca özel adlar, bazı yer adları ve ikili üçlü bütün şahıs adlarıdır: Afyon Karahisar, Mehmet Kaplan, Ahmet Hamdi Tanpınar,

Halide Edip Adıvar, Orhan Veli, Faruk Nafiz Çamlıbel, Taşdemir, Timurtaş, Demirtaş, Ahmet Caferoğlu gibi. Birleşik sözcük ise herhangi bir sözcük öbeğinin tek bir sözcük

olarak birleşiminden oluşur ve bu unsurun yapısını sahip olduğu sözcük öbeği teşkil eder. Birleşik sözcük, birleşik ad olabileceği gibi ad tamlaması, sıfat tamlaması, unvan öbeği gibi sözcük öbekleri de olabilir: hanımeli, ballıbaba, sivrisinek, ayakkabı, yüzbaşı, açıkgöz,

kahverengi, cumartesi, pazartesi, cingöz, karagöz, bugün, pisboğaz, boşboğaz, kırkayak, karafatma, Haydarpaşa, Büyükada, Çukurova, Karadeniz, Ulukışla, Kızılırmak gibi. Ergin,

cins adlardan yapılan birleşik adların da birleşik sözcük sınıfına girdiğini ve bu tür birleşiklerin Türkçede pek rastlanmadığını belirtir (1986: 385).

Özkan da Ergin gibi birleşik adları asıl birleşik adlar ve birleşik ad hükmünde olan

birleşik sözcükler olarak ikiye ayırır. Ona göre birleşik adlar, nesnenin adı olmak üzere

birden fazla sözcüğün ek almadan yan yana gelip kalıplaşmasıyla oluşur. Bunlar bazı yer adları ve bütün şahıs adlarıdır: Faruk Kadri Timurtaş, Ahmet Caferoğlu, Mehmet Kaplan,

Muharrem Ergin, Ahmet Hamdi Tanpınar, Halide Edip Adıvar, Yusuf Ziya Ortaç, Ahmet Haşim, Yenimahalle, Selimpaşa, Kocamustafapaşa, Haydarpaşa, Afyonkarahisar vb.

(1997: 229).

Özkan’a göre birleşik ad hükmünde olan birleşikler ise birden fazla sözcüğün bir kavramı karşılamak üzere belli kalıplar içinde yan yana gelmesiyle oluşur. Bahsedilen

49

kalıplar ise sözcük öbekleridir (1997: 229). Özkan, birleşik ad hükmünde olan birleşik sözcükleri yedi sınıfta incelemiştir:

I. Ad tamlaması kalıbında olanlar II. Sıfat tamlaması kalıbında olanlar III. Edat grubu kalıbında olanlar IV. Zarf grubu kalıbında olanlar

V. Durum ekli adlarla oluşturulmuş ad grubu kalıbında olanlar VI. Çekimli fiil kalıbında olanlar

VII. İkileme kalıbında olanlar

Özkan’a göre ad tamlaması kalıbında oluşmuş birleşikler belirtili ad tamlaması, belirtisiz ad tamlaması ve eksiz/ takısız tamlama şeklinde oluşur. Belirtili ad tamlaması yapısıdaki birleşikler, bazı argo nitelikli mübalağalı sözlerle kuvvetlendirme ve üstün tutma ifadesi taşıyan sözcüklerden oluşur: elinin körü, malın gözü, işin başı; sözün kısası,

işin kötüsü, yolun doğrusu gibi. Kuvvetlendirme ve üstün tutma ifadesi veren sözcüklerin

ters çevrilmiş hâli sıfat tamlamasıdır: sözün kısası (kısa söz), işin kötüsü (kötü iş), yolun

doğrusu (doğru yol) gibi (1997: 230).

Belirtisiz ad tamlaması kalıbındaki birleşikler ise fazlaca görülür; çünkü tamlayan eki almadığı için nesne kişiye mâl olmaz ve tamlanan eki de onu cinse mâl eder. Dolayısıyla bu kalıpta en çok cins adı oluşturulur: ada tavşanı, ağaç kavunu, anaokulu, beş

parmak, bülbül yuvası, cam güzeli, yıl dönümü vb. Yer ve şahıs adı olan birleşik sözcükler,

renk bildiren birleşik sözcükler ve zaman, durum, yer ifade eden birleşik sözcükler de kurulabilir: Adapazarı, Boğaziçi, Saraçoğlu; bakır rengi, vişneçürüğü, zümrüt yeşili; adam

akıllı, ağız birliği, akşam saati, akşamüzeri, arap saçı, ay başı, bağ bozumu, bahar noktası, baş aşağı, baş ucu, bayram üstü, bayram ertesi, bayram yeri, diz üstü, ikindi üstü, öğle üstü, duman altı, hafta arası, harman sonu, göz ardı, göz dağı, iş dönüşü, sınır dışı, set üstü, suç üstü, söz gelişi, tek başına, yıl ortası, yıl sonu, yıl başı, yüz üstü vb. (Özkan, 1997:

230-232).

Belirtisiz ad tamlaması yapısındaki bazı birleşik adlarda üçüncü şahıs iyelik ekinin düştüğü görülür: Edirnekapı (Edirnekapısı), Tekirdağ (Tekirdağı), Duatepe (Duatepesi) vb. Bazı birleşik adlar ise bir adın önünde sıfat görevinde kullanılabilir: ahlâk dışı (davranış), baş belası (köpek), kafa dengi (arkadaş) vb. (Özkan, 1997: 230-231).

50

Özkan, eksiz/ takısız tamlamaya ise yün çorap, pırlanta küpe, hilal kaş, tilki çocuk,

ana yol, bey efendi, ayşe kadın, baş müfettiş, ilkokul, aşağı mahalle, Doğu Avrupa, erkek kardeş, üvey ana; Paşabahçe (Paşabahçesi), anne anne (anne annesi), süt anne (süt annesi), dil bilim (dil bilimi), tanzim satış (tanzim satışı), gün öte (gün ötesi) örneklerini

verir. Yabancı dil bilgisi kurallarınca oluşmuş kurum ve firma adları ya da tamlananın başa gelmesiyle oluşan kuruluş adlarını da bu bölümde işler: Deniz Otel, Vakıfbank, İlyas

Restoran, Selçuk Halı; Restoran Bekir, Sinema 74 gibi (1997: 234-235). Özkan, eksiz/

takısız tamlama yapılarının ilk ögesinin sıfat görevinde olup sonraki ögeyi nitelediğini belirterek bunların aslında sıfat tamlaması olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtir (1997: 235).

Özkan, sıfat tamlaması yapısının pek işlek olduğunu ve bu yapıda pek çok cins ad, özel ad, lakap ve yer adı oluşturabildiğini söyler: acı kavun, adsız parmak, ağ benek, ağır

sıklet, akarsu, akaryakıt, akciğer, beyaz peynir, çalar saat, delikanlı, dilli düdük, dört işlem, ince hastalık, iyi niyet, tükenmez kalem, yağlı boya, Yakın Çağ, Yakın Doğu, Karadeniz, Kızılırmak, Beşiktaş, Deli Dumrul, Birinci Selim vb. (1997: 235-236).

Sıfat tamlaması yapısındaki bazı birleşikler sıfat görevinde kullanılır: açıkgöz,

birtakım, hiçbir, ikizkenar, yalın ayak gibi. Bazıları da sonuna +lı/ +li, +lu/ +lü yapım eki

alarak pekiştirilmiş sıfat olarak kullanılır: açgözlü, açık yürekli, art zamanlı, üç boyutlu gibi. Sıfat tamlaması ters çevirilip ad üçüncü şahıs iyelik eki de alabilir: alnı açık, eli

kulağında, hatırı sayılır gibi. Ayrıca belirtme sıfatlarından kurulan yapılar da mevcuttur: bugün, şu sıra, bir kere, her zaman, herhangi bir vb. (Özkan, 1997: 236-237).

Özkan, edat grubu kalıbında olan birleşik adların anlamca kaynaşmanın yanında şekilce de kaynaştığını belirterek bu tür birleşiklerin en çok sıfat ve zarf olarak kullanıldığını belirtir: o yüzden, niçin, ne gibi, âdet üzere, Allah için, bundan böyle,

akşama doğru, sabaha karşı, neden sonra, bunun üzerine, buna rağmen, şunun için, o gibi, yüzüne karşı, baştan aşağı, görünüşe göre, şundan dolayı, ondan başka vb. (1997: 238).

Zarf grubu kalıbında olan birleşik adlar ise zarfların sıfat ve zarflara gelerek kaynaşmasından oluşur ve birleşik zarf olarak kullanılır: peki (pekiyi), en güzel, az sonra,

ilk önce, hep birden, top yekün, daha çok, hiç şüphesiz, biraz vb. (Özkan, 1997: 238).

Özkan, durum ekli adlarla oluşmuş ad grubu kalıbında oluşan birleşik sözcüklerin genellikle isim-fiil, sıfat-fiil, zarf-fiil öbeklerinden kısaltma veya kalıplaşma yoluyla

51

oluştuğunu için kısaltma grubu kalıbı da dendiğini belirtir. Bu yapıdaki birleşiklerin ilk ögesi iyelik eki, yönelme durum eki, bulunma durum eki ve ayrılma durum eki alır; dolayısıyla birleşikler iyelik öbeği, yönelme öbeği, kalma öbeği, ayrılma öbeğinden oluşur:

gün aydın, gözler yaşlı, ağzı açık; cana yakın; pahada ağır; kendinden emin gibi. Ayrıca

bazı örneklerde durum ekini birleşiğin ikinci ögesi alabilir: eller yukarıda, baş üstüne,

ekmek elden gibi. Bir başka oluşum da birleşiğin ilk ögesi yalın veya çekim ekli addan,

ikinci ögesi çekim ekli addan oluşabilir: omuz omuza, nefes nefese; günden güne, iğneden

ipliğe, sabahtan akşama vb. (1997: 238-240).

Özkan’a göre çekimli fiil kalıbındaki birleşik adlar çeşitli şekillerde oluşur: Birleşiğin her iki ögesi çekimli fiil olabilir, ilk ögesi özne, nesne, zarf durumundaki adlardan, ikinci ögesi çekimli fiilden oluşabilir, fiil unsuru ad unsurundan önce gelebilir veya fiil unsuru sıfat-fiil eki alabilir (1997: 240-241):

okuryazar, kaptı kaçtı, oldum olası, gelgit; albastı, ayak bastı, çıt kırıldım, imambayıldı, şıp sevdi, az gelişmiş, ileri gitmiş, rast gele, hayır ola, uğur ola, laf ola, eyyam ola; al aşağı, kızma birader, salla baş, çalakalem; ağaçkakan, bilgisayar, göz alıcı, hasta bakıcı, hacı yatmaz gibi (240-241).

Özkan, ikileme kalıbındaki birleşik adların aynı sözcüğün tekrarıyla, yakın anlamlı, eş anlanlı, zıt anlamlı sözcüklerle ve zarf-fiillerle oluşur: azar azar, güldür güldür, hüngür

hüngür; köşe bucak, dünya âlem, eş dost, ev bark, doğru dürüst, derli toplu, kanlı canlı, kayıtsız şartsız, çoluk çocuk, falan filan, sıkı fıkı, sen ben, cicili bicili, kelli felli, eğri büğrü; alıştıra alıştıra, ezile büzüle, güle oynaya gibi. Bir diğer oluşum şekli de pekiştirmeli ikilemeler adını verdiği ikinci ögenin başına m sesi getirilerek veya sözcüğün ilk hecesine m, p, r, s ünsüzleri eklenip başa getirilmesiyle yeni heceler oluşturulan yapılardır: çocuk mocuk, söz möz, yazı mazı; bambaşka, çepeçevre, çarçabuk, dosdoğru vb. (1997: 241-

244).

Banguoğlu, birleşik sözcükleri yapıları bakımından inceleyerek 6’ya ayırmıştır (2015: 297-309):

I. Ad tamlaması kalıbında olanlar II. Sıfat tamlaması kalıbında olanlar III. Zarf öbeği kalıbında olanlar IV. Takı öbeği kalıbında olanlar

52 V. Çekim öbeği kalıbında olanlar VI. Bağlam öbeği kalıbında olanlar

Banguoğlu, ad tamlaması kalıbındaki birleşiklerin belirtili ad tamlaması ve belirtisiz ad tamlaması yapısında oluştuğunu belirtir. Belirtili ad tamlaması yapısı birleşik oluşturmaya elverişli değildir, mübalağalı deyimler ve sıfat tamlamasının ögelerinin yer değiştirmesiyle oluşan birleşikler vardır: işin başı, malın gözü, elinin körü; sözün kısası,

Allah’ın günü, delinin biri gibi. Belirtisiz ad tamlaması yapısı ise nesneyi kişiye yükleyen

tamlayan ekinin olmamasından ve tamlananın aldığı iyelik eki onu cinse mâl ettiğinden birleşik sözcük oluşturmaya pek elverişlidir: babamalı, Turgudeli, külrengi, başörtüsü,

gündönümü, kuşbaşı, ekmekayvası, suböreği, taşocağı, ipek böceği gibi (2015: 298-299).

Banguoğlu’na göre sıfat tamlaması kalıbında birçok cins ad, yer adı, lakap ve tarihî adlar oluşturulur: akdarı, karaağaç, alabalık, kuruyemiş, acıbadem, kötü gün, iyi niyet, boş

laf, sivri akıl, ince hesap, Karadeniz, Kızılırmak, Bozdağ, Acıgöl, Çukurova, Eskişehir, Akhisar, Uzunköprü, Ulukışla, Karşıyaka, Toprakkale, Uzun Hasan, Deli Dumrul, Yıldırım Bayezit, Sarı Selim, Dördüncü Murat, Koca Yusuf vb. (2015: 302-303).

Banguoğlu; yer, yön adlarının sıfat gibi kullanılıp sıfat tamlaması yapısında birleşik ad oluşturulduğunu ve bunların ayrı bir tür olduklarını belirtir: dışgörünüş, içyüz, sağkanat,

altkenar, yankapı, önsıra, başçavuş, sondurak, ilkbahar, anayol, ortakat gibi. Ona göre bu

yapıdaki birleşikler, Batı dillerinde ön eklerle yapılmış sözcüklere karşılık oluşturur: öntakı “preposition”, önek “prefixe”, önsöz “vorwort”, öntasarı “avant projet”, sonsöz “postface”,

sonek “suffixe”, artdüşünce “hintergedanke”, altkomisyon “sous-commission”, altyapı

“unfrastructure”, yanetki “side effect”, içgüdü “instinct” gibi (2015: 302-303).

Banguoğlu, belirtme sıfatlarıyla yapılmış birleşik adlara da yer vermiş ve bunların belirtisiz sıfat, soru sıfatı, zarf ve bağlaç olarak kullanıldığını, en çok zarf olma özelliği gösterdiğini belirtir: bugün, bu ara, bu derece, o zaman, o sıra, şu kadar, birtakım, birkere,

hergün, her çeşit, çok defa, ne biçim, ne vakit, bir bakıma, o zamanda, herhalde, öteyandan, bu yönden, ne sebeple vb. Ayrıca niteleme sıfatlarıyla yapılan birleşikler de

zarf olarak kullanılır: doludizgin, koşar adım, yalın ayak, bozuk düzen, tam yol vb. (2015: 305).

Banguoğlu’na göre sıfat tamlaması kalıbındaki bileşikler sıfat işlevinde de kullanılabilir. Ona göre bu durumdaki birleşikler üç yapıda olur: açıkgöz gibi hiçbir ek

53

almadan, açıkgözlü gibi +lı/ +li, +lu/ +lü sıfat yapım ekini alarak veya gözüaçık gibi iyelik öbeği yapısında (2015: 303).

Zarf öbeği kalıbındaki birleşik adlar, zarfların sıfat ve zarflarla anlamca kaynaşmasıyla oluşur: peki, pekâlâ, en az, en aşağı, daha çok, daha iyi, az sonra, çok fazla,

hep birden, hiç şüphesiz gibi. Bu yapıdaki birleşikler, sıfatları karşılaştırma özelliği veya

sıfatları yakından belirtme, çeşitlendirme özelliği gösterir. İkinci durumda birleşikler, zarf gibi görünen sıfat veya addan oluşur: en iyisi, daha doğrusu, en kötüsü; gökkır, kumral,

sarıkaya, kankırmızı, sütbeyaz gibi (Banguoğlu, 2015: 305-306).

Banguoğlu’na göre takı öbeği kalıbındaki birleşikler, ilişki belirtmeye yarayan takılarla oluşur. İlk veya ikinci öge yönelme, bulunma veya ayrılma durum eki alabilir. Takı öbeği kalıbındaki birleşikler belirtme sıfatlarından, soru ve işaret zamirlerinden oluşabilir. Ayrıca yer, yön adlarıyla kurulmuş öbeklerin birçoğu bu yapıdadır (2015: 306- 307).

kar gibi, deve kadar, sürü ile, Allah için, âdet üzere; sabaha karşı, baştan aşağı; baş üstüne, istek üzerine, göz önünde, el altından; niçin, böyle, bile, ne gibi, onun için, buna göre, neden sonra, şundan dolayı, ondan başka; yüzüstü, saf dışı, ev önü, akşamüzeri, bayram ertesi, aybaşı, harman sonu, yurtiçi, kanundışı, tarihöncesi, uluslararası, harp sonrası, denizaltı vb. (306-307).

Çekim öbeği kalıbındaki birleşikler ise yalın veya durum eki almış adların ad ve fiillerle öbekleşmesiyle oluşarak sıfat işlebinde kullanılır: dile kolay, yükte hafif, yandan

çarklı; başına buyruk, yerinde ağır, başından belli vb. (Banguoğlu, 2015: 307).

Banguoğlu’na göre bağlam öbeği kalıbındaki birleşikler; aynı sözcüğün tekrarından, yakın anlamlı veya zıt anlamlı sözcüklerden oluşur5. Bağlam öbeği kalıbındaki

birleşikler ad, sıfat, zamir ve zarf işlevinde kullanılır: ana baba, kılık kıyafet, düğün

dernek, saç sakal (ad görevinde); anlı şanlı, ipsiz sapsız, yalan yanlış, üçer beşer (sıfat

görevinde); sen ben, şu bu, falan filân, küçüğü büyüğü, yenisi eskisi, üçü beşi, dağdaki

5 Banguoğlu, bağlam öbeklerinin ikilemelerden ve koşma takımlarından oluştuğunu belirtir. Banguoğlu’na

göre ikilemeler aynı sözcüğün tekrarlanmasıdır: pat pat, vah vah, üçer üçer gibi. Koşma takımında ise sözcük aynen tekrarlanmaz, ögeler arasında birtakım ses benzerlikleri bulunur: şangır şungur, birer ikişer, düşe

kalka, karı koca, yemek içmek, ev mev gibi. Bizde bu tür genel itibariyle tekrar öbeklerinden oluşur (2015:

54

bağdaki (zamir görevinde); az çok, sabah akşam, şurada burada, düşe kalka (zarf

görevinde) gibi. (2015: 308-310).

Korkmaz da birleşik sözcükleri altı sınıfta incelemiştir (2014: 192-194): I. Ad tamlaması kalıbında birleşik adlar

II. Sıfat tamlaması kalıbında birleşik adlar III. Sıfat-fiil kalıbında birleşik adlar

IV. İsnat grubu kalıbında birleşik adlar V. Ad+çekimli fiil kalıbında birleşik adlar VI. İkileme kalıbında birleşik adlar

Korkmaz, ad tamlaması kalıbındaki birleşik adlar olarak belirtili ad tamlaması ve belirtisiz ad tamlaması yapısını işlemiştir. Ona göre belirtili ad tamlaması, tamlayanın aldığı ilgi durum eki tamlananı belirli bir kişi veya nesneye aitlik ilgisiyle bağladığı için birleşik oluşturmaya elverişli değildir. Bu yapıda, sıfat tamlamasının ters çevrilmiş ve deyim özelliği kazanmış örnekler mevcuttur: Allah’ın günü, anasının kızı, başının tacı,

malın gözü, sözün kısası, vb. Korkmaz, belirtisiz ad tamlamasında ise ilişki doğrudan

belirsiz bir nesneye, bir tür adına yönelik olduğundan birleşik yapmaya elverişli olduğunu söyler. Belirtisiz ad tamlaması kalıbında pek çok beylik, unvan, soyad, millet, boy, yer, şehir, mahalle, köy, dağ, deniz ırmak vb. birleşik ad yapılmaktadır: Aydınoğulları,

Bolubeyi, Karaosmanoğlu, Karahanlı Devleti, Oğuz boyu, Sultan Ahmet camii, Anadolu Kavağı, Konya Ereğlisi, Yunus Emre Mahallesi, Altay dağları, Van Gölü, Marmara denizi, Sakarya Irmağı vb. (2014: 192).

Korkmaz, bazen tamlananın sonundaki iyelik ekinin düştüğünü söyler. Sebebini ise; kısmen birlelşik adı kısa söyleme eğiliminden kısmen de Batı dillerinin dil bilgisi özelliğinin katkısı olduğu şeklinde açıklar: Beyşehir (Beyşehri yerine), Edirnekapı, Buğday

sokak, Güneş Sigorta, Pera Palas, futbol, şiş kebap, vb. (2014: 192).

Kokmaz’a göre sıfat tamlaması kalıbındaki birleşik adlar; dağ, deniz, ırmak, gibi yer adlarıyla tarihî adlar ve lakaplar oluşturur. Yer adları batı, doğu, güney, kuzey, aşağı,

yukarı, orta, iç, büyük, küçük vb. niteleyici sıfatlarla da kurulur. Ayrıca bu kalıpta alt, üst, ön, arka, art, iç, ilk, dış, orta, sağ, sol gibi yön gösterme sözcükleriyle kurulmuş birleşik

55

Acıgöl, Kızıldeniz, Eskişehir, Uzunköprü, Deli Dumrul, Gazi Osman Paşa, Kanuni Sultan Süleyman; Batı Anadolu, Doğu Karadeniz, Orta Amerika, Kuzey Avrupa, Güney Afrika, İç Asya, Aşağı Ayrancı, Yukarı Ayrancı, Büyük Çamlıca, Küçük Çamlıca, Orta Doğu, Uzak Doğu, Yakın Doğu; alt çene, üst kat, ana düşünce, arka plan, art niyet, iç yüz, ilkbahar, dış hatlar, orta öğretim, büyük elçi, yan cümle, sağ bek, sol bek, karşı görüş, son durak vb. (193).

Korkmaz, sıfat tamlaması kalıbındaki bazı birleşik adların ilk ögesinin -an/ -en, -r, -

ar/ -er ve -maz/ -mez sıfat-fiil eki alabileceğini de söyler: bakar kör, çalar saat, döner sermaye, tükenmez kalem gibi. Ayrıca iki addan oluşan fakat birinci ögedeki adın sıfat

olarak kullanıldığı yapılar da vardır: altınparmak “palamut”, çubuk makarna, kesme şeker,

süzme bal vb. (2014: 193).

Korkmaz, sıfat-fiil kalıbındaki birleşik adlara şu örnekleri verir: ağaçkakan,

akımtoplar, bilgisayar, değerbilmez vb. (2014: 193). İsnat grubu kalıbındaki birleşik adlara

ise şu örnekleri verir: ağzıaçık, karnıyarık, Abasıyanık, Adıyaman vb. (193-194).

Ad+çekimli fiil yapısındaki birleşikler de bir ad ile görülen geçmiş zaman eki alan

bir fiille veya iki çekimli fiilin kalıplaşmasıyla oluşur: albastı, çıtkırıldım, gecekondu, oldu

bitti, biçerdöver, okuryazar gibi (Korkmaz, 2014: 194).

Son olarak ikileme kalıbındaki birleşikleri konu alan Korkmaz, bunların da eş anlamlı veya zıt anlamlı sözcüklerin yan yana gelmesiyle, yansıma sözcüklerin yinelenmesiyle ve ikinci sözcüğün başına m ünsüzü eklenmesiyle oluştuğunu belirtir: birlik

beraberlik, çoluk çocuk, dağ taş, el ayak, üst baş, yaz kış; cızbız, çıtçıt, dırdır; bilezik milezik, caka maka, oyun moyun vb. (2014: 194).

Tekin ise dilimizde birleşik sözcüklerin söz dizimi yoluyla oluştuğu gibi söz dizimi olamayan yolla da oluştuğunu söyler. Ona göre karatavuk, aslanağzı gibi birleşikler söz dizimi yoluyla oluşurken başörtü, sütanne sacayak gibi birleşikler de söz dizimi yoluyla oluşmaz (2013. 345). Tekin’in birleşik sözcükleri üç sınıfta incelediği görülür (2013: 346- 350):

I. Söz dizimdışı birleşikler II. Söz dizimsel birleşikler

56

Tekin, söz dizimdışı birleşiklerin iyelik eki veya +lı/ +li, +lu/ +lü eki düşmüş birleşikler olduğunu belirtir:

Topkapı, Bahçekapı, Çarşıkapı, Paşabahçe, Tekirdağ, şişkebab, şişköfte, başörtü, sacayak, anneanne, babaanne, sütanne, sütnine, sütkardeş, kankırmızı, sütbeyaz, dilbilim, yerbilim, gökbilim, toplumbilim, otoyol, bilimkurgu; açıkgöz, aksakal, dalkavuk, daltaban, düztaban, dişbudak, altıparmak, beşbıyık, beşparmak, beşpençe, karagöz, kırkayak, yeşilbaş, cingöz, kargaburun, kılkuyruk, kepçekulak, palabıyık vb. (346).

Tekin, söz dizimsel birleşiklerin dilimizde yaygın olduğunu ve hatta çoğu birleşiklerin bu yolla yapıldığını belirtir. Ona göre, bunların sözcük öbeklerinden birtakım farkları bulunur. Öyle ki; birleşik sözcükler ses değişikliğine uğramış olabilir: çedik (<iç edik), sütlaç (<sütlü aş), kaplumbağa (<kaplu bağa) gibi. Bazıları öbek vurgusunu yitirmiş olabilir: karnıyarık, ağaçkakan, dalbastı gibi. Bazı ikilemelerin ilk ögesi vurgusunu yitirmiş olabilir: elalem (<el âlem), alışveriş, altüst gibi (2013: 347).

Tekin’e göre söz dizimsel yolla kurulan birleşik sözcüklerin çoğunluğu öbek