• Sonuç bulunamadı

Türkiye’nin Kore’ye Asker Göndermesi Hakkındaki Fikirleri

B- DP İCRAATLARI HAKKINDA DÜŞÜNCELERİ

4- Türkiye’nin Kore’ye Asker Göndermesi Hakkındaki Fikirleri

DP’nin iktidara gelişinden yaklaşık bir ay sonra 25 Haziran 1950 tarihinde, Kuzey Kore Güney Kore’ye saldırdı ve Kore Savaşı başladı. DP, Birleşmiş Milletler ülkesi olarak konuyu Meclis’e getirdi. Hükümet 18 Temmuz 1950 tarihinde Celal Bayar Bayar başkanlığında bir toplantı yaptı ve Kore’ye asker göndermek gibi son derece önemli bir konu hakkında Meclis’ danışmadan karar aldı.78 Demokrat Parti, bu karardan

sonra da hep dış politikasını NATO ve Batı endeksli oluşturdu. DP’nin bu kararı ve ardından Kore’ye asker yollaması sonucu, NATO üyelerinin Türkiye aleyhine olan görüşünü değiştirdi.79

77Stephanos YERESİMOS, Az Gelişmişlik Sürecinde Türkiye, Bizans’tan 1971’e,III. Baskı, Çev: Babür Kuzucu, İst,1980,s.722 78 Tahsin Yazıcı, Kore 1. Tugayında Hatırlarım, İstanbul, 1963

Bu kararı, muhalefet lideri İnönü bu kararı kendilerine danışılmadığı gerekçesi ile eleştirdi. Ancak Türk kamuoyunda ve İktidar’da asker durumu bir başarı olarak lanse edildi. CHP bu konuda daha sonra çok fazla muhalif davranmadı. Basın ise bu olayı, onur duyulacak bir mesele olarak ele aldı.

Ve 17 Ekim 1950 tarihinde 5900 kişilik bir askeri güç, Tuğgeneral Tahsin Yazıcı komutanlığında Güney Kore’ye doğru hareket etti.80 Türkiye savaş boyunca bu tugayın asker sayısını korudu hatta bu sayıyı 6 binin üzerine çıkarttı.

Kore’ye asker gönderme kararı da kararın Meclis’e danışılmadan alınmış olması da Nadir Nadi’nin olumlu görüş belirttiği bir olaydır. Hürriyetçi bir ülke olarak, Kore’ye asker yollamamızı desteklemiştir. Çünkü Kore’nin kızıl komünistler tarafından “tecavüze uğradığını” düşünmüştür. Güney Kore’nin Rusya ve Kuzey Kore’ye karşı haklı bir savaş verdiğini savunmuştur.81

Birleşmiş Milletler Konseyi, Kore’ye yardım için müdahale kararı aldığında Demokrat Parti bu hareketi destekleyen bir basın açıklaması yapmıştır. Nadi, DP’nin bu açıklamalarını da yerinde bulmuştur. Çünkü Nadi, İkinci Dünya savaşı sonrası özlenen barış ortamının sağlandığını ancak Kore’nin saldırısının bu ortamı bozduğunu, barış ve özgürlük adına da buraya müdahale edilmesi gerekildiğini düşünmüştür.

Kore’ye asker yollama kararımızı da “hürriyet uğrunda” katlanmamız gereken bir “fedakarlık” olarak görmüştür. Bu konuya ilişkin yazdığı yazıda oraya gidecek olan her askerimizin çok kıymetli olduğunu Birleşmiş Milletler’e hatırlatmayı ihmal etmemiştir. Nadi, bu kararı Atatürk’ün dış politika anlayışına da uygun bulmuştur. Bizim ülkemizin de tehlikelere açık olduğunu, hürriyet konusunda cephemizi almamamız gerektiğini düşünerek bu bağlamda asker gönderme kararımız ile birçok devletten önce tavrımızı belirlediğimizi savunmuştur. DP’yi ise bu kararı almasından dolayı övgüye layık bulmuştur. Bu kararın DP’nin “hürriyet ve barış dünyasına karşı beslediği saygının” eseri olduğunu belirtmiştir.82 Güney Kore’ye yapılan bu saldırı karşısında “hürriyetçi tavrımızı” gösterdiğimiz için memnun olan Nadi’nin, Kore’ye

8018 Ekim 1950 Cumhuriyet

81Nadir Nadi, Cumhuriyet, 26 Eylül 1950

asker yollamaya ilişkin bu yazısından sonra 14 Eylül’e kadar sadece bir yazısı çıkmış, onun dışında imzalı bir yazısına rastlanmamıştır. Dönemin yazı işleri müdürü Abidin Daver genellikle bu konuya değinen başyazılar yazmıştır. 30 Temmuz’da DP’nin komünizme karşı yaptığını mücadeleyi desteklediği bir yazısı görülmüştür. Bu yazıdan sonra da değindiği bir konu olmamıştır. Kore’ye asker göndermemizi komünizme karşı yapılan mücadele olarak da desteklemiştir.

Zaten bu süreçte Cumhuriyet’in haberlerine baktığımızda komünizme karşı yapılan mücadeleye önemle değinildiğini görüyoruz. Genel yayın politikası olarak da buna dikkat ediliyor. Bir de haberlerde dikkatimizi çeken diğer bir nokta Kore’ye asker gönderme konusu hiç gündemde değilken, Gazete’nin sürekli donanma ile ilgili haberler yapmasıdır. Haberlere baktığımızda şunları okuyoruz: Celal Bayar, donanmaların bulunduğu yerlere gidiyor. İzmir, İstanbul ve Yalova’da donanmanın tatbikatını izliyor. Askerlerle fotoğraf çektiriyor. Donanmamız tatbikatlara çıkıyor. İngiliz ve Amerikan gemiler İzmir ve İstanbul’a geliyor. Türk gemileri ile beraber Akdeniz’de manevralarda bulunuyor. Abidin Daver, donanma ile ilgili sıkça yazılar yazıyor. Donanma’nın eksiklerini anlatıyor ya da övünülecek konuları dile getiriyor.

Askerimizin Kore’ye gidiş tarihi yaklaştıkça, Gazete’de savaşın bittiğine yönelik ya da hafiflediğine yönelik haberler okuyoruz. Hatta 30 Eylül 1950’de “Kore’de harp askeri bakımdan fiilen sona erdi” şeklinde bir başlık atılıyor. Türk askerinin hazırlıkları, yola çıkışları birere kahramanlık öyküsü şeklinde, büyük fotoğraflar ile anlatılıyor. Çok sayıda fotoğrafa rastlıyoruz bu konuda. Ayrıca Cumhuriyet, Kore’deki askerler ve Türkiye’deki yakınları için Kore’den mektuplar isimli bir köşe açıyor. Kore’ye bir muhabirini yolluyor. Kore’de endişelenecek bir durum olmadığı yönünde telkinler vererek kamuoyunun da bu konuda desteği sağlanmak isteniyor. Kore’ye giden askerlerden sık sık haberler ve büyük fotoğraflar yayınlanıyor. Bu fotoğraflarda hep gülen yüzler görülüyor. Ancak ilerleyen günlerde Türk ordusu sıcak çatışmalara girdikçe gazi ve şehit haberleri gelmeye başlıyor. Şehitlerin cenazelerine ilişkin haberler, fotoğraflar daha önceki haberler gibi büyük şekilde el alınmıyor. Askerin kahramanlıklarını anlatan yazılar artıyor.

Nadir Nadi, Kore’ye asker gönderme konusunda Meclis’e danışılmaması konusundaki tartışmalarda da Hükümet’ten ve Birleşmiş Milletler’den yana tavır almıştır. DP’nin bu kararı meclis’e sormadan almasının da anayasaya aykırı bir durum teşkil etmediğini düşünmüştür. Bu düşüncesini de Birleşmiş Milletler Konsey Başkanı’nın, Kore’ye giden askeri birliklerin Birleşmiş Milletler bünyesinde özel kuvvetler olduğu bu nedenle hükümetlerin meclislerinden onay almalarına gerek olmadığı yönündeki açıklamasına dayandırmıştır.83