• Sonuç bulunamadı

Nadir Nadi’nin 6-7 Eylül Olayları Hakkındaki Düşünceleri

B- DP İCRAATLARI HAKKINDA DÜŞÜNCELERİ

8- Nadir Nadi’nin 6-7 Eylül Olayları Hakkındaki Düşünceleri

Kıbrıs sorunun Londra’da görüşülmesi esnasında 6 Eylül 1955 günü Selanik’te Atatürk’ün evinin Yunanlılar tarafından yakıldığı haberi çıktı. Bu olayı İstanbul’da protesto etmek isteyen grup Beyoğlu ve Karaköy’de Rumlara ait dükkanlara zarar verdi. Daha sonra kiliselere, Rumların evlerine saldırılarda bulunuldu. Tarihimize 6-7 Eylül Olayları olarak geçen bu olayın sorumluları uzunca süre tartışıldı. DP, bu saldırıların komünistlerce yapıldığını iddia etti. Fuat Köprülü Meclis’te yaptığı bir konuşmada bunu açıkça dile getirdi.91 Bazı tezler de bu olayın CHP tarafından yapıldığını öne sürdü. Olaylar sonucunda DP, sıkıyönetim ilan etti. İçişleri Bakanı Namık Gedik de istifa etti.

6-7 Eylül olaylarından sonra Cumhuriyet’te olayı değerlendiren başmakale imzasız çıkmıştır. 8 Eylül 1955 tarihinde “Taşkınlıklar Bizi Zayıflatır” başlıklı yazıda Yunan Mega İdeasına gönderme yapılmakta, olayın tam da Londra Konferansı’nda Kıbrıs Görüşmeleri sırasında çıkması ise şüpheyle karşılanmaktadır. Yunanlıların bu hayal peşinde koşmaları nedeniyle hala zor duruma düştüğümüzü belirten bu yazı, böyle bir olayın tekrar yaşanması durumunda Türkiye’nin, haklı Kıbrıs davasında zor günler yaşayabileceğini ifade etmiştir. Bu olayları el alış biçimi ile de son derece dikkatli ve makul olan Gazete, bu başyazı ile halkı soğukkanlı olmaya davet etmiştir. Londra Konferansı’ndaki temsilcimiz Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’yu haklılığımızı dile getirme konusunda beğendiğini belirten bu başyazı olayları “keskin sirkenin küpüne zarar vermesi” şeklinde betimlemiştir. Ayrıca bu yazı olayın Yunanistan’a sağladığı yarardan da söz etmiştir. Yunanistan hakkında Selanik’teki saldırı nedeniyle “kendi içindeki sorunu yönetemeyen Yunanistan’ın Kıbrıs’ı nasıl yöneteceği” yönünde Avrupa kamuoyunda olumsuz bir görüş oluştuğunu, ancak İstanbul ve İzmir’deki taşkınlıkların Yunanistan’ı bu imajdan kurtardığını ortaya koymuştur. Yazı ayrıca, bu olayı büyüten bir kıvılcımın ve ayrı bir gücün varlığını hatırlatarak, olayın örgütlü, planlı bir eylem olduğuna dikkat çekmeye çalışmıştır.92 Bu başyazıdan sonra 10 Eylül 1955’te konuya ilişkin olarak önemli bir yazı daha kaleme alınmıştır. Bu yazıda da olayların sorumlusu ve tetikleyici olarak Rus ajanlar işaret edilmiştir. Kıbrıs meselesi ile bu olayların ayrılması gerektiğine de dikkat çeken yazı, bu büyük olayın amacının çok başka

91Şevket Süreyya Aydemir, İkinci Adam, 3.Cilt, İstanbul, Remzi Kitapevi, 2000 928 Eylül 1955, Cumhuriyet, “Bizi Taşkınlıklar Zayıflatır”

olduğunu iddia etmiştir. Bu amacı da Rus emellerine uygun olarak, Türk’ü Rum’a, fakiri zengine düşman etmeye çalışmak şeklinde açıklamıştır. Ayrıca politika alanında Türkiye’yi Yunanistan’a düşman etmek amacının o gece de ne yazık ki “kolaylık, rahatlık ve başıboşlukla” başarılı olduğunu da belirterek bu konuda polisin ve Hükümet’in tavrına dikkat çekilmiştir. Halkın huzuru, güvenliği ve emniyetini temin ile yükümlü polisin ve bağlı bulunduğu yönetenlerin, 6 Eylül gecesi akıl ve zihnin anlama gücüne sığmaz bir şekilde “gafil avlandıkları” ileri sürülmüştür.93

Bu yazıların ve birkaç gün süren haberlerin yanı sıra bu olaylara bir daha değinilmemiştir. Daha sonraki günlerde Londra Konferansı’na ve Kıbrıs sorununa ilişkin haber ve yorumlarda da azalma görülmüştür. Nadir Nadi’nin imzalı başyazılarına bu dönem pek rastlanmamaktadır. Olaylara ilişkin bu iki yazının kullanılan kavramlar ve dil açısından Nadir Nadi’ye ait olduğunu söyleyebiliriz.

Diğer gazeteler de hemen hemen aynı soğukkanlı tavrı izlemiştir. Zaten olayla ilgili haberlere yayın yasağı getirildiği için gazeteler bu konuya çok değinememiştir.

Milliyet Gazetesi de ortamı yatıştırmaya yönelik haberler yapmıştır.“ Evet,

Atamız milli sembolümüzdür. Evet, onun evine ve hatırasına el uzatılması büsbütün Türk Milletini yaralar ve şahlandırır. Fakat bu büyük millî teessüre yakışan ifade, Kıbrıs davasında ve Atatürk’ün evinin bombalanmasında hiçbir suçu olmayan vatandaşlarımızın, Türk kanunları tarafından himaye edilen haklarına tecavüz değildir. Hükümete ve birbirimize destek olmalıyız. Millî birliğimizin üstüne titremeli ve onu içeriden bozacak emellerine kavuşmak isteyen düşmanlara fırsat vermemeliyiz. Parolamız birlik, sükûn ve nizam olmalıdır” diyerek, halkı sağduyulu olmaya davet etmiştir.94

Ulus Gazetesi’nde Hüseyin Cahit Yalçın, bu olayın ileriye yönelik etkilerine, olayın gizli nedenlerine dikkat çeken bir yazı kaleme aldı. “İstanbul ve İzmir sokaklarını birdenbire altüst eden kargaşalıklar karşısında düşündükçe, bunu ‘millî bir felaket’ şeklinde telâkki etmemek imkansızdır. Ayaklanma ve tecavüz yalnız Türk milletine karşıdır. Bu olaylar üzerine biraz düşünülür ve ölçülü muhasebe edilirse

meselenin bu kadar basit olmadığı, çok derinlere kök saldığı ve tesir ve neticelerinin memleket hakkında şimdiden tahmini güç denilebilecek kadar karışık ve esef verici olacağı anlaşılır” 95

Yalçın bu yazısında olayın planlı bir şekilde önceden programlı olarak meydana getirildiğini belirterek bir öngörüde de bulundu.

C- 1957 SEÇİMLERİYLE DP’NİN DÜŞÜŞE GEÇTİĞİ DÖNEMDE DÜŞÜNCELERİ

27 Ekim 1957’de seçimler yapıldı ve muhalefetin tüm mücadelesine rağmen DP yine birinci parti olarak çıktı. Ancak geçen seçimlere göre oy oranında ciddi bir düşüş yaşandı. DP, % 47,70 oy alırken, CHP %40,82 oy aldı. 96 Bu seçim sonucuna Menderes çok sinirlendi. Seçim sonucu karşısında üzüldüğü belirtti.97

Yeni hükümet Kasım 1957 sonlarına doğru göreve başladı. İlk yaptıkları iş 27 Aralık 1957’de Meclis iç tüzüğünü değiştirmek oldu. Bu değişiklikle vekillerin denetim görevlerini zorlaştıran hükümler getirildi.98 Bu içtüzük değişikliği Meclis içinden ve dışından pek çok tepkiye neden oldu. Nadir Nadi de bu değişikliğe karşı çıkmıştır.

DP iktidarının, tam bir dikta idaresine doğru gittiği 1957-60 arasında birçok memur iktidarın bütün yolsuzluklarına alet oldu.99 Menderes hükümeti kötüye ekonomiyi kurtaramayacağını düşünmüş olsa gerek ki üyesi olduğumuz Avrupa İktisadi İşbirliği Teşkilatı’ndan bir program hazırlamalarını rica etti. Kuruluşun, hazırladığı rapor, yetkili organlarca kabul edildikten sonra Türkiye’ye bir istikrar paketi olarak verildi. DP bu paketi uygulamayı kabul etti. Bu önlemler çevresinde Türk Lirası’nın değeri düşürülecek ve ‘katlı kur’ sistemine geçilecek, ihraç malının cinsine göre pirim uygulanacak, para arzı sıkı kontrol altına alınacak, kamu iktisadi kuruluşlarının ürünlerinin fiyatları yükseltilecek ve açıkları kapatılacak, ithalat rejimi yeniden düzenlenecekti. Ekonomi alanında tepkilere

95Ulus, 12 Eylül 1955

96Abadan, a.g.e

97Ağaoğlu, Samet, Arkadaşım Menderes, Alkım Yayınları ,2003

98 TBMM Tutanak Dergisi, Dönem XI, Cilt 1

yol açan bu paket gereğince Haziran 1958 tarihinde kömüre ve Sümerbank ürünlerine zaman yapıldı. Kağıda, ulaştırma araçlarına da zam yapıldı.

Tüm bu gelişmelerin ardı sıra birbiriden önemli olaylar yaşandı.