• Sonuç bulunamadı

E- NADİR NADİ’YE GÖRE DÖNEMİN EN ÖNEMLİ KAVRAMLARI

2- Kişilik Özellikleri

Nadir Nadi, çoğu zaman sert ve ciddi bir üslupla yazdığı yazılarına rağmen etrafında sakin ve yumuşak başlı bir insan olarak tanındı. O’nun sanata olan düşkünlüğü aslında kavgalarla, mücadele ile geçen gazetecilik ve siyaset dünyasının aksine O’nda her türlü buhran ortamından uzak bir ruh haline neden olmuştur. Çalışanlarına karşı patronluk yapan bir Gazete sahibi olmadığı gibi Gazete yazarlarına ve çalışanlarına en zor dönemlerde bile sahip çıkmıştır.

Yapı olarak tüm ilerici fikirlerine rağmen yenliklere pek açık değildi. Ama bu O’nun yaşamından sadeliği eksik etmemeye özen göstermesi ile açıklanan bir durumdur. Örneğin yıllarca odasındaki eşyaları hiç değiştirmemiştir. Keman çalmak, Gazete’de sürekli aynı yeşil koltuğundan oturmak, çalışma saatlerinden sonra sürekli Divan Oteli’nin kafesine gitmek, odasının eşyalarını hep aynı sadelikte tutmak,

Gazetesinden hep “matbaa” diye söz etmek gibi vazgeçmediği ve Onunla özdeşleşen alışkanlıkları vardı

Çok konuşmayı sevmeyen anlatmak istediğini kısa ve öz cümleler ile anlatmayı tercih eden bir insandır. Sakin, nazik bir üslubu vardır. Basın dünyasında da siyaset dünyasında da insanların kendileri ya da özel hayatlarıyla ilgilenmezdi, sadece fikirleri ile ilgilenirdi.

Nadir Nadi ile çalışmış kişilerin anılarına, röportajlarına baktığımızda Onun dost canlısı bir insan olarak anlatıldığını görüyoruz. Nadir Bey sevgi ve saygısını göstermede bu kadar bonkörken ıkıntı ve üzüntüsünü belli etmeyen bir yapıya sahiptir. Nadir Nadi tüm bu olumlu, yapıcı rağmen söz konusu Atatürkçülük ise, bu konuda asla taviz vermeyen ve söz konusu Atatürkçülüğü savunmak ise yazmaktan korkmayan bir insandı. Zaten genel olarak da en zorlu dönemlerde bile yapılan bir yanlış karşısında yazılarıyla eleştiri yapmaktan asla çekinmemiştir. İrtica karşısında kesinlikle hoşgörüsü yoktu. İş dünyasının ileri gelen isimleri ile pek iletişim kurmayan Nadir Nadi, bu konuda hassasiyet gösterirdi. Nadir Nadi’nin hoşlanmadığı bir konu da komünizm ile ilgili soru sorulması, bunun propagandasının yapılması idi. Kendisi komünizm bizim ülkemizde yasak olduğu için hiç kimseye bu konuya ilişkin bir soru yöneltmediğini belirtir. Bu tür sorular O’na ayıp ve saçma geliyordu. Zaten komünizm, faşizm, kapitalizm, liberalizm ideolojilerin hiçbirine tamamen fanatik bir şekilde bağlanmadığını anılarında belirtir. Hayatının farklı zamanlarında farklı sistemleri tanıma, anlama fırsatı bulmuştur. Gençliği ve üniversite yılları döneminde bu tür fikir akımları ilgili çok kitap okumuş, kimini beğenmiş kimini doğru bulmamıştır. O toplum için geçerli kavramın değişim olduğuna inandı. Kendisini “sosyalist eğilimli (halktan yana) bir yazar” olarak tanımlayan Nadir Nadi, ülkemiz koşullarına göre hangi sistemin doğru olacağını tartışmak gerektiğini savunuyordu.151

Nadir Nadi’nin kişilik özelliği ile ilgili en önemli bilgiyi, 1984 yılında Cumhuriyet’in ekinde yaptığı bir anket veriyor. Cumhuriyet 16 Temmuz 1984 tarihinde

siyaset 84 isimli bir ek yayınlamış ve bu ekte bir anket düzenlemiştir. Nadir Nadi de burada yer alan bazı soruları yanıtlamıştır. Mesela bu ankette “sizce en büyük mutsuzluk nedir?” sorusunu, “mutlu olamamaktır.” Şekilde yanıtlamış. “Gerçek mutluluk nedir” sorusunu ise “yaptığını beğenmek” şeklinde yanıtlamış. Bu ankette ayrıca dürüstlüğe verdiği önemi anlatmış ve en nefret ettiği sözcüğü “kancıklık” olarak belirmiştir. “En sevdiğiniz şey nedir” sorusunu, “hiçbir şey yapmamak, düş kurmak” şeklinde yanıtlayan Nadir Nadi, kendisi için en önemli karakter özelliğini kararsız olmak şeklinde özetlemiştir. Ancak O’ndaki bu kararsızlık, yaptığından hoşnut olmayıp hep daha iyi bir şey yapma gayretidir.152

Nadir Nadi’nin kişilik özelliği hakkında, İlhan Selçuk da bir kitaba yazdığı önsözde bilgililer vermektedir.

Nadir Nadi’nin kişiliği Yunus Nadi’den değişiktir. Yunus Nadi’nin ateşli kavgacı ve sert bir kimliği vardı. Nadir Nadi serinkanlı, yumuşak gibi görünen, ama uzun soluklu savaşımın sert kurallarını yaygın bir zaman süreci içinde inatla izleyen bir kişilik yapısına sahiptir. Kısa sürede farkına varılmayan bu çetin kişilik uzun bir zaman sürecinde belirginleşir. Devrim ve demokrasi yolundan hiç sapmadan hem kişiliğini kurumsallaştırarak hem Cumhuriyet’in kurumsallığını pekiştirerek kırk yılı aşkın bir zaman içinde Nadir Nadi’nin bugünlere ulaşmasındaki sır ancak böyle açıklanabilir.153

Nadir Nadi’nin sanata ve sanatçıya çok önem veren bir yapısı vardı. İlim, sanat ve edebiyatın eleştiriden önce teşvik edilmeye ihtiyacı olduğunu düşünürdü. Bu işlerle uğraşan kişileri sürekli eleştirmenin kültür ve düşünce dünyamıza zarar vereceğini düşünürdü. Bir esere için harcanan emeğe çok önem verirdi.

Nadir Nadi, utangaç bir kişiliğe sahip olduğunu belirtmiştir. Bu yüzden bulunduğu ortamlarda mütevaziliği de söz konusu olduğundan ön sıralarda, göz önünde

152 CEMAL, a.g.e

153 İlhan Selçuk’un Sekseninci Yaşında Nadir Nadi isimli Esere Yazdığı Önsözden alıntı, 1988 Yılı Tüyap Özel 1000 adetlik Özel

olmaktan kaçınmıştır. Milletvekilliği döneminde de bu çekimser tavrı nedeniyle Meclis’te ön sıralarda görünmediğine kendisi anılarını anlattığı bazı yazılarında değinmiştir. Milletvekilliği konusunda ve kürsüde konuşma konusunda hep acemi kaldığını da belirtir. Bu yüzden eleştiri aldığını da kendisi söylemekten çekinmez. Meclis’te diğer vekillerin sürekli tartıştığını belirten Nadi, bu tartışmaların çoğunu anlamsız bulur. Meclis içinde kimi vekiller tarafından Moskova yanlısı olarak ilan edilen Nadi, kimilerine göre de kapitalist bir kişi idi. Bazıları da O’nun faşist olduğunu iddia ediyordu. Nadi’yi bu şekilde algılamalarının ve bu şekilde yansıtmalarının nedeni Nadi’nin asla vazgeçmediği Atatürkçülüğünü örtmek istemleri olabilir. Çünkü kendi dönemindeki pek çok yazar ve milletvekili gündelik politikaların gereksiz tartışmaları içinde idi ve ülkenin kaybolan esas değerlerine değinmiyorlardı. Nadir Nadi bu anlamda da muhalif bir ses olmuş ve birçok kişiye devrimleri sürekli hatırlatmıştır. Nadir Nadi, Atatürkçülüğü nedeniyle eleştiri alamayacağına göre hep bu şekilde haksız eleştirilere maruz kalmıştır.

Mütevazi bir kişiliği vardı. Mütevazi davranmayan kişilerden de pek hoşlanmazdı. Nadir Nadi, habercilikte de mütevazi bir dil kullanmayı seçmiştir. Çok abartılı benzetmeler, çok sert uyarılar, çok iddialı cümlelere yazılarında pek rastlanmaz. Zaten abartılı cümleler ile yapılan habere karşı idi. Böyle bir haberciliği “bir malı değerinden üstün fiyatla sunmak” olarak görür ve bu şekilde bir haberciliğin kamuoyun azara vereceğini düşünürdü. Çok uzun uzadıya konuşmayan bir kişi olan yazarın yazıları yeterli uzunlukta kalmıştır. Bir konuyu her yönü ele almaya çalışarak ama bunu en özet şekilde yaprak ele almış, anlatmak istediği şeyi çok açık bir şekilde ifade etmiştir. Nadir Nadi birçok önemli isimle yakın ilişkiler kurmuş olmasına rağmen, evinde başbakan, cumhurbaşkanı ağırlamış bir isim olmasına rağmen bu durumundan söz etmez pek. Yazılarında “ben” dili yoktur. Bunu köşe yazılarında da kitaplarında da çok açıkça görürüz. Önemli bir olayla ya da kişiyle olan yakın ilişkisini övmekten kaçındığı, olayları “ben” merkezli bir çerçevede anlatmadığı hemen dikkati çekiyor. Bu tarz O’nun mütevazi yapısı ile uyuşan bir durumdur.

Çalışmaktan yorulmayan bir yapısı olan Nadir Nadi, ömrünün yol yıllarına kadar mesleğinden uzaklaşmamıştır. Zaten Nadi, milletçe çok çalışmamız gerektiğini savunan

bir yazardı. Milletçe bazen boş işlerle uğraşıp, gereksiz konuları tartıştığımızı, bunun vakit kaybından başka bir şey olmadığını düşünmüştür.

Nadir Nadi’nin kendisi hakkında yaptığı bir eleştiri kararsız olması ve bazı zahmet isteyen işler konusunda sabırsız davranıp o işle uğraşmayı bırakmasıydı. Bu yüzden keman öğrenirken çok zorlandığını belirtmektedir. Hatta kemanın güçlüklerini bu sabırsızlığı nedeniyle yenemediğini bile anlatır. Bu konuda “tembel” olarak niteler.154 Kararsızlığı nedeniyle de kendisini kimi yerlerde eleştiren Nadir Nadi, hayatta önemli olanın doğru karar vermek değil, sadece karar verebilmek olduğunu düşünür. Bir başarıyı elde edebilmek için bir adım atmanın önemli olduğunu ve bu adımların tehlikesiz olmayacağını savunmuştur.