• Sonuç bulunamadı

2. Bölüm, Araştırmanın Kuramsal Çerçevesi ve İlgili Araştırmalar

2.1 Araştırmanın Kuramsal Çerçevesi

2.1.4 Türkiye Biyolojik Çeşitliliğine Genel Bir Bakış

2.1.4.2 Türkiye’nin biyolojik çeşitliliği

2.1.4.2.1 Türkiye’nin flora çeşitliliği

Ülkemiz, bir ülke veya bölgede bulunan doğal bitki topluluğu olan flora açısından dünyada çok önemli bir konuma sahiptir, bu durumu Avrupa kıtasıyla karşılaştırırsak anlaşılması adına yeterli olacaktır. Ülkemizde yaklaşık üçte biri (4 bin kadar) endemik olmak üzere 11 bin çiçekli bitki türü bulunmaktadır. Bütün Avrupa

57

ülkelerinde toplam 12.500 (Demirayak, 2002; ÇOB, 2008; OSİB, 2013; csb, 2016) kadar çiçekli bitki tür bulunduğunu ve bunun sadece 2.742 türünün endemik olduğunu düşünecek olursak ülkemizdeki bitki çeşitliliğini daha iyi anlamış olacağız (csb, t.y.a). Başka bir ifadeyle ülkemiz, neredeyse bütün Avrupa’da bulunan bitki türü kadar bitki türü barındırmaktadır (Çepel, 1997). Türkiye’de ayrıca 500 kadar mantar türü de bulunmaktadır. Ülkemizin bitkisel türlerindeki bu zenginliği Tablo 4’te özetlenmiştir.

Tablo 4. Ülkemizde Tanımlanmış Bitkisel Türler ve Bu Türlerle İlgili Olarak Endemizm Durumu, Nesli Tehlike Altında Bulunanlar ve Nesli Tükenenler (ÇOB,

2008).

Türkiye’deki tohumlu bitkiler ile ilgili araştırmalar 1965-1988 yılları arasında araştırmacı Davis tarafından yapılmıştır. Ancak tohumsuz bitkiler, mantarlar ve likenlerle ilgili daha çok araştırma yapılması gerekiyor (Uzun, 2004).

Ülkemizde endemik bitkiler, özellikle bazı dağ silsileleri ve yörelerde yoğun oranda bulunmaktadır. Bu yerlere örnek olarak Amanos Dağları, Munzur Dağları, Uludağ, Kazdağı, Aladağlar, Bey Dağları, Sandras Dağı ve Bolkar dağı gibi dağ silsileleri ile Orta Toroslar (Ermenek, Gülnar, Mut, Anamur), Tuz Gölü çevresi, Sivas ve Çankırı çevresindeki jipsli alanlar, Antitoroslar (Maraş, Adana, Niğde), Van-Bitlis-Hakkâri yöresi, Rize ve Artvin çevresi yöreleri verilebilir (ÇOB, 2008; OSİB, 2013).

58

Türkiye’nin bahçe, orman, mera, step, sucul ortam ve tuzcul ortamları da zengin bir biyoçeşitliliğe sahiptir (Çepel 1997). Ülkemizde yaygın olarak maki, iğne yapraklı orman ve step bitki örtüsü bulunmaktadır Ülkemizdeki ormanlar ağaç ve çalılardan oluşup sade veya karışık şekilde bulunabiliyor (csb, t.y.a).

Çevre ve Orman Bakanlığı (2008) verilerine göre ülkemizde 5 ayrı mikrogen merkezi bulunmaktadır. Bunlar;

 Trakya-Ege Bölgesi: Ekmeklik ve durum buğdayı gibi buğday çeşitleri ile mercimek, burçak, acıbakla, nohut, kavun ve yoncanın mikrogen merkezidir.  Güney - Güneydoğu Anadolu: Çift taneli ve küçük kızıl buğdayı gibi buğday

çeşitleri ile karpuz, mercimek, bakla, kabak, salatalık, fasulye, üzüm ve yem bitkilerinin mikrogen merkezidir.

 Samsun, Tokat, Amasya: Bakla, fasulye, mercimek gibi birçok baklagil ile birçok meyvenin mikrogen merkezidir.

 Kayseri ve çevresi: Badem, elma, üzüm gibi birçok meyve türü, bezelye, mercimek, nohut gibi baklagillerin ile kaba yonca ve evliyaotunun mikrogen merkezidir.

 Ağrı ve çevresi: Elma, kayısı, kiraz, vişne, karpuz gibi birçok meyve türünün ve yem baklagillerinin mikrogen merkezidir.

Daha öncede ifade edildiği gibi Anadolu toprakları, iki ayrı gen merkezi ve beş mikro gen oluşumlarından dolayı (Demirayak, 2002; ÇOB, 2008; OSİB, 2013), Dünya’daki birçok bitkinin anavatanı olarak kabul edilir. Akdeniz ve Yakın Doğu Gen Merkezi dediğimiz bu iki gen merkezi tahıl ve bahçe bitkilerinin ortaya çıkmasında etkilidir. Mikrogen oluşumları ise ülkemizde ekonomik değeri çok yüksek olan yüzden fazla önemli kültür bitkisi, tıbbi bitki ve diğer önemli bitki türlerinin menşei veya çeşitlilik merkezi olmasını sağlamıştır (Demirayak, 2002; csb, 2016). Şekil 18’de ülkemizde tarımı yapılan önemli bazı türler gösterilmiştir.

Ülkemizin anavatanı sayıldığı bitkilerin birçoğu ıslah edilerek farklı ülkelerde insanların faydasına sunulmuştur (Demirayak, 2002; csb, 2016). Bu bitkilere örnek olarak buğday, mercimek, nohut, kayısı, kiraz, incir, badem, kardelen, lale, çiğdem (Çepel, 1997), arpa, yulaf, çavdar, fiğ, yonca (ÇOB, 2008) verebiliriz.

59

Anadolu’da veya buradan dünyaya yayılmış ıslah edilmiş birçok bitkinin yabani formları da birer gen havuzu şeklinde Anadolu topraklarında bulunuyor. Özellikle soğan, sarımsak, pırasa, bakla, bezelye, keten, buğday, arpa, fiğ, yulaf, çavdar, incir, nar, vişne, kiraz, badem, armut, erik, üzüm gibi birçok kültür bitkisi ülkemiz adına önemli birer gen kaynağı kabul edilir (Çepel, 1997). Ülkemizde buğdayın 25, arpanın 8, yulafın 8, çavdarın 5, nohutun 10, mercimeğin 4, üçgülün 104, fiğin 60, korunganın 42, yoncanın 34 tane yabani akraba formu bulunuyor (ÇOB, 2008; OSİB, 2013). Ülkemizde son otuz yılda ithal ve yerel soyların kullanılmasıyla toplam buğday, arpa, çavdar, yulaf, pirinç, süpürge darısı gibi 256 tahıl çeşidi geliştirilmiştir (Demirayak, 2002; ÇOB, 2008). Bunun dışında lahana, karnabahar, turp, havuç, soğan, domates, biber, patlıcan, kabak, helvacı kabağı, salatalık, kornişon salatalığını, kavun, karpuz, fasulye, bakla, bezelye, ıspanak, pırasa, rezene, marul, roka, semizotu, maydanoz gibi 200 çeşit bahçe bitkisi yetiştirilmektedir (ÇOB, 2008).

Şekil 18. Ülkemizde Tarımı Yapılan Önemli Bitki Türleri Bulunuyor (Acar, Tosun, Vurgun, Sarız, 2017).

60

Yapılan araştırmalarda yeryüzünde yetişen 138 meyve türünden 80 tanesi Türkiye’de yetişmektedir. Özellikle bu meyvelerden birçoğunun yüzlerce yerli çeşidi bulunmaktadır. Örneğin; narın 64, bademin 83, cevizin 91, kirazın 134, elmanın 177, armudun 253, incirin 286 yerli çeşidi bulunmaktadır (Uzun, 2004). Gen kaynaklarının geniş olması, gelecekte dirençli ve verimli bitki ırklarının yetiştirilmesi adına büyük önem teşkil ediyor (Çepel, 1997).

Ülkemizde kuzey ve güney dağlarında farklılık gösterse de karaçam, ardıç, meşe, ahlat, çitlembik, sumak, alıç ve erik türleri yaygın bir şekilde bulunmaktadır, ormanlarımızda bunlar dışında diğer çam türleri, göknar türleri, Toros sediri, kayın, ladin, ıhlamur, kızılağaç türleri de bulunmaktadır (ÇOB, 2008). Ülkemizde 18 meşe türü (csb, t.y.a), 8 ardıç türü, 5 çam türü, 4 göknar türü, Toros sediri, doğu kayını ve doğu ladininin gen kaynakları bulunup doğal olarak yetişmektedir (ÇOB, 2008). Daha önce de ifade edildiği gibi ülkemiz, endemik türler açısından da zengin bir biyoçeşitliliğe sahiptir. Şekil 19’da ülkemizdeki bazı endemik bitki türleri gösterilmiştir.

61

Ülkemizde bulunan endemik türlerle ilgili olarak, papatyagiller (Compositae) yaklaşık 435 endemik tür ile ülkemizdeki en zengin endemik tür içeren familyasını oluşturuyor. Bunun dışında Baklagiller (Leguminosae) familyası 400 civarında, Ballıbabagiller (Labiatae) familyası 310 civarında, geven (Astragalus) cinsi 250 civarında, sığırkuyruğu (Verbascum) cinsi 175 civarında, peygamber çiçeği (Centaurea) cinsi 115 civarında, papatyagiller familyasında bulunan Hieracium cinsi 66 civarında, Eğreltiler 3, karayosunları 2 endemik tür içeriyor. Ayrıca Türkiye’de yayılış gösteren Ebenus (14 tür) ve Bolanthus (6 tür) cinslerinin bütün türleri endemiktir (ÇOB, 2008). Türkiye’de buğdayın önemli olan üç tane gen kaynağı bulunmaktadır. Anadolu sığla ağacı, Kasnak meşesi gibi bitkilerde sadece Anadolu’da bulunan endemik bitkilerdendir (Çepel, 1997). Ülkemizde ayrıca Pseudophleum (Buğdaygil), Thurya (Caryophllaceae), Kalidiopsis, Tchihatchewia (Cruciferae), Dorystoechas (Labiatae), Aegokeras (Umbelliferae), Sartoria (Leguminosae), Ekimia gibi sadece bir tür içeren endemik cinsler de bulunuyor (ÇOB, 2008).

Sırasıyla Akdeniz Bölgesi, Doğu Anadolu Bölgesi ve İç Anadolu Bölgesi endemik türler açısından ülkemizin en zengin bölgelerini oluşturuyor. Ülkemiz endemik bitkilerin bölgelere ve BCB’lere göre dağılımı Tablo 5 ve 6’da gösterilmiştir. Endemik bitkilerin bölge ve BCB’lerde sayısal olarak farklılık göstermesi, bazı endemik türlerin birden fazla bölgede bulunmasından kaynaklanmaktadır. Ülkemizde bulunan bazı türler tıp, eczacılık, sanayi gibi alanlarda kullanılmaktadır. Örnek olarak kök boya, gülyağı, kitre zamkı, anason, afyon, safran, sığla yağ, defne yaprağı (Çepel, 1997; Demirayak, 2002) bitkisel yağlar, şeker, un vb. verilebilir.

62

Tablo 6. Ülkemiz Endemik Bitkilerin Bitki Coğrafik Bölgelere Göre Dağılımı (OSİB, 2013).