• Sonuç bulunamadı

1.5. Araştırmada Kullanılan Değerler

2.4.1. Türkiye’de Yapılan Çalışmalar

Türkiye’de yapılmış olan çalışmalar incelendiğinde değer olgusu ile ilgili gerek felsefi boyutta, gerek dinî boyutta pek çalışmanın bulunmasına karşın değerin eğitim ile birlikte düşünülerek hazırlanan araştırmaların sayısının daha az olduğu dikkat çekmektedir. Değerlerin eğitim aracılığıyla kazandırılabileceği düşüncesinin, ilk olarak din ve ahlak öğretileri bünyesinde ele alındığı görülmektedir. Bu nedenle de öğretim kapsamına dâhil edilen değerler, genellikle ahlakla bağlantılı olarak dürüstlük, saygı, yardımseverlik, misafirperverlik, dayanışma hoşgörü vb. değerlerle sınırlı kalmıştır.

Türkiye’de değerler konusunda yapılmış ilk ve en kapsamlı çalışma olarak Güngör tarafından yapılan ve 1993 yılında yayınlanarak kitaplaştırılan “Değerler Psikolojisi Üzerinde Araştırmalar Ahlak Psikolojisi, Ahlakî Değerler ve Ahlakî Gelişme” isimli aynı zamanda profesörlük tezi olan araştırmasını söyleyebiliriz. Davranışlarla değer alanları arasındaki bağlantının, insanlarda baskın olan değerlerin, ahlaki gelişim seviyesi ile birlikte insanın genel değer profilinin, insanın kendine verdiği değerler ile başkaları hakkında verdiği ahlakî hükümler arasındaki bağlantının ve değer farklılaşmalarının ele alındığı bu çalışmada şu sonuçlar elde edilmiştir:

1- İnsanlar genellikle kendi değer sahalarındaki norm-dışı davranışları diğerlerinden daha kötü bulmakta ve onlara daha şiddetle reaksiyon göstermektedirler.

2- Herkes kendi değer profilinde en yukarıda olan değer konusunda çok hassas bulunmakla beraber, hangi değeri ön planda tutarsa tutsun hemen herkesin ortaklaşa hassasiyet gösterdikleri bir değer var ki bu da ahlaktır. 3- Bugünkü Türk toplumundan alınan 18 yaşın üzerinde, yüksek tahsilli

kadın ve erkeklerin büyük çoğunluğu Kohlberg şemasında ahlaki gelişmenin en üst merhalesi sayılan “evrensel ahlak” mertebesine varmış görünmektedirler.

4- İnsanlar ahlaki bakımından öz değerlendirme yaptıkları zaman daima ortanın üstünde, fakat mükemmele varmayan bir seviyede olduklarını farz etmektedirler.

5- Bugünkü Türk toplumunda değer tipleri bakımından yüksek tahsildeki erkek ve kızlar arasında önemli bir fark yoktur. Bunlar arasındaki fark, aynı tahsil seviyesindeki orta yaşlı kadın ve erkekler arasında görülen farktan daha azdır (Güngör, 1998: 122, 123).

Yayla (1995)’nın “Eğitim ve Öğretim Sistemimizin Otorite ve Sorumluluk Açısından Değerlendirilmesi (ilk ve orta dereceli okullarda)” başlıklı araştırması sorumluluk değerinin ele alınması nedeniyle literatüre dâhil edilmiştir. Araştırmaya göre öğrenciler sorumluluk değerini kazanmadan okullarından mezun olmaktadırlar. Bunun nedeni olarak eğitim felsefeleri ve eğitim öğretim programları gösterilmektedir. Programlar içerik açısından yetersiz bulunmakta, bilgi ve değer açısından da öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılayamadığı düşünülmektedir. Bununla birlikte gerek idareciler, gerekse öğretmenler hem meslekî ve formasyon eğitimi açısından yetersiz

bulunmuş, hem de okuldaki davranışları neticesinde öğrencilerde sorumluluk değerinin gelişmesinde katkı sağlayamamışlardır. Öğretmenler bunun nedeni olarak müfredatın ağır olmasını göstermişlerdir.

Dilmaç (1999) tarafından yürütülen “İlköğretim Öğrencilerine İnsanî Değerler Eğitimi Verilmesi ve Ahlakî Olgunluk Ölçeğiyle Eğitimin Sınanması” isimli çalışmada ilköğretim dördüncü ve beşinci sınıf öğrencilerine insani değerler eğitimi vermek ve ahlaki olgunluk ölçeği ile bu programın etkililiğini sınamak amaçlanmıştır. Araştırmacı tarafından Türk kültürüne uyarlanan insani değerler eğitim programı ve geliştirilen ahlaki olgunluk ölçeği on sekizi deney, on sekizi kontrol grubu olmak üzere otuz altı kişiye uygulanmış ve üç aylık bir süreçte tamamlanmıştır. Çalışmanın sonucunda insani değerler eğitim programının ilköğretime giden çocukların ahlaki olgunluk düzeyinin gelişmesinde etkili olduğu anlaşılmıştır.

Golzar (2006)’ın yaptığı “İlköğretim 5. Sınıf Öğrencilerine Yönelik Sorumluluk Ölçeğinin Geliştirilmesi ve Sorumluluk Düzeylerinin Cinsiyet; Denetim Odağı ve Akademik Başarıya Göre İncelenmesi” isimli çalışmasında;

 İlköğretim 5. sınıfa devam eden kız öğrencilerin sorumluluk ölçeğinde aldıkları puan ortalamasının erkek öğrencilerin aldıkları puan ortalamasından daha yüksek olduğu,

 İçten denetimli öğrencilerin dıştan denetimli öğrencilerin puanlarına göre aldıkları puan ortalamasının daha yüksek olduğu,

 Akademik başarıları yüksek olan öğrencilerin akademik başarılı düşük olan öğrencilerden sorumluluk ölçeğinden daha yüksek puan ortalamalarına sahip oldukları tespit edilmiştir.

İşcan Demirhan (2007), tarafından yapılan araştırma “İlköğretim Düzeyinde Değerler Eğitimi Programının Etkililiği” başlığı adı altında ilköğretim düzeyinde, “evrensellik” ve “iyilikseverlik” değerlerini kazandırmaya yönelik hazırlanan değerler eğitimi programının; öğrencilerin değerlerle ilgili bilişsel davranışlarına, duyuşsal özelliklerine ve değerleri gösterme düzeylerine etkisini saptamayı amaçlamaktadır. Çalışmada ilköğretim düzeyinde, bazı derslerle bütünleştirilerek oluşturulmuş değerler eğitimi programının uygulama sürecine katılan öğrencilerin, bu sürece katılmayan öğrencilere göre, değerlerle ilgili bilişsel davranışlarına, duyuşsal özelikleri ve değerleri gösterme düzeylerine etkisi ile bu uygulama sürecinin öğrencilere katkılarının

incelenmiştir. Araştırmanın sonucunda programın uygulandığı deney grubundaki öğrencilerin değerlere ilişkin bilişsel davranışları kazanma düzeyleri, kontrol grubu öğrencilerinden anlamlı bir biçimde yüksek bulunmuştur.

Akbaş (2007) “Türk Milli Eğitim Sisteminin Duyuşsal Amaçlarının İlköğretim 8. Sınıf Öğrencilerinde Gerçekleşme Düzeyinin Değerlendirilmesi” isimli çalışmasında; ilköğretim sekizinci sınıf öğrencilerinin cinsiyetlerinin ilköğretim okulları genel hedeflerindeki geleneksel, demokratik, bilimsel, temel değerler ile çalışma ve iş değerlerine ulaşma düzeylerinde farklılığa neden olup olmadığının belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışma kapsamında her bir değerle ilgili olarak farklı ölçekler araştırmacı tarafından hazırlanmıştır. Araştırmanın sonucunda; geleneksel değerler ölçeğinde en düşük ortalama “tutumlu olmak”, demokratik değerler ölçeğinde “işbirliği ve hoşgörülü olmak”, çalışma ve iş değerleri ölçeğinde “sorumluluk sahibi olmak”, bilimsel değerler ölçeğinde “yaratıcı olmak ve eleştirel olmak”, temel değerler ölçeğinde “estetik” değerlerinde ortaya çıkmıştır. Kız öğrenciler “güvenilir olmak, tutumlu olmak, hoşgörülü olmak, sorumluluk sahibi olmak, temiz olmak ve estetik” değerlerine erkek öğrencilere göre daha fazla, erkek öğrenciler ise “yaratıcı olmak” değerine kız öğrencilere göre daha fazla önem vermektedirler. Araştırma kapsamındaki kız öğrenciler, demokratik ve temel değerlere erkek öğrencilere göre daha üst düzeyde ulaşmışlardır. Öğrencilerin cinsiyetleri onların geleneksel değerler, çalışma/iş değerleri ve bilimsel değerlere ulaşma düzeylerinde herhangi bir farklılığa neden olmamaktadır.

Balcı (2008) tarafından yapılan “İlköğretim 6. sınıf Sosyal Bilgiler Dersinde Değer Eğitiminin Etkililiği” konulu çalışmada Sosyal Bilgiler dersinde değerlerin gerçekleşme düzeylerinin ne olduğunu; Sosyal Bilgiler dersinde uygulanan değerler eğitiminin öğrencilerin değerlere ulaşma düzeylerinde farklılığa sebep olup olmadığını; Sosyal Bilgiler çalışma kitabında yer alan değer etkinliklerinin uygulanabilirlik düzeyinin ne olduğunu; sosyal bilgiler öğretiminde değerler eğitiminin etkililiğine ilişkin öğrenci görüşlerini ortaya koymak amaçlanmıştır. Araştırmanın sonucunda; Sosyal bilgiler öğretiminde değerler eğitimi uygulamasında öğrencilerle yapılan çalışmaların öğrencilerin değerleri gerçekleştirme düzeylerinde farklılığa sebep olduğu, değerlerin yapılan çalışmalarla bilişsel, duyuşsal ve davranışsal boyutta içselleştirildiği; sosyal bilgiler öğretiminde değerler eğitimi uygulaması sonucunda öğrencilerin sosyal

bilgiler dersine, sosyal bilgiler öğretimine, değer ve değerler eğitimine ilişkin algılamalarında farklı bir anlayış geliştirdikleri ortaya çıkmıştır.

Benzer Belgeler