• Sonuç bulunamadı

1. BÖLGESEL KALKINMADA KÜMELENME

1.3. Organize Sanayi Bölgeleri ve Kümelenme

1.3.3. Türkiye'de Organize Sanayi Bölgesi Uygulamaları

Ülkemizde 1960’lı yılların başından itibaren, OSB’ler yerel ve merkezi yönetimler ve sanayi çevrelerinin gündemindedir. Devlet Planlama Teşkilatı’nın kurulmasıyla başlayan planlı kalkınma döneminde OSB’lerin yaygınlaştırılması kalkınma planlarının temel politikalardan biri olmuştur. OSB uygulamaları ilk olarak 1962 yılında Dünya Bankası desteği ile Bursa’da bir OSB kurulmasıyla başlamıştır. Uzun süre herhangi bir yasal mevzuatı olmadan devam eden uygulamalarla ilgili mevzuat boşluğunun giderilmesi amacıyla 31 Ocak 1982 tarihinde “Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Fonlar Yönetmeliği” yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Beş yıllık kalkınma planlarındaki hedefler doğrultusunda OSB’lerin kurulması Bakanlar Kurulu Kararları ile yönetmelikle tahsis edilen fonlar kullanılarak gerçekleştirilmiştir (Öztürk, 2012). OSB’lerin yaygınlaşması ile ortaya çıkan hukuki sorunlar yeni yasal düzenlemeler gerektirmiş, 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu 15.04.2000 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Söz konusu Kanun gereğince "Organize Sanayi Bölgeleri Yer Seçimi Yönetmeliği" 2001, "Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği" 2002 yılında yürürlüğe girmiştir. Sırasıyla 17.01.2008 ve 22.08.2009 tarihlerinde bu yönetmelikler yeniden düzenlenmiştir ve Türkiyede OSB'ler halen bu mevzuatlara göre kurulmakta ve yönetilmektedir (OSBÜK, 2017).

OSB kanunu ve ilgili mevzuat gereğince “OSB’ler arası uygulama birlikteliği ve işbirliğini sağlamak, dayanışmayı temin etmek, OSB’lerin sorunlarının çözümüne yönelik ilgili kurum ve kuruluşlar nezdinde girişimde bulunmak ve çalışmalar yapmak” üzere OSBÜK 2002 yılında kurulmuştur. OSB’lerin kurulması, denetlenmesi ve kredilendirilmesi görevleri, 2011 yılında yayımlanan kanunla Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın yetki ve sorumluluğunda, bakanlığa bağlı “Sanayi Bölgeleri Genel Müdürlüğü” tarafından yürütülmektedir (OSBÜK, 2017).

Mevzuata göre beş ayrı statüde OSB bulunmaktadır (OSBÜK, 2017).

• KARMA OSB: Farklı sektörlerde faaliyet gösteren tesislerin yer aldığı OSB

• İHTİSAS OSB: Aynı sektör grubunda ve bu sektör grubuna dahil alt sektörlerde faaliyet gösteren tesislerin yer aldığı OSB,

• ÖZEL OSB: Gerçek veya Tüzel kişilerce kendi mülkleri üzerine kurulacak OSB, • TARIMA DAYALI İHTİSAS OSB (TDİ): Tarım sektöründe faaliyet göstermek

amacı ile kurulan ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na bağlı olarak faaliyet gösteren OSB,

• ISLAH OSB: Uzun yıllar önce çeşitli sebeplerle bir arada oluşarak faaliyet gösteren sanayi tesislerinin bulunduğu alanın OSB’ye dönüştürülmesi amacıyla kurulan OSB’dir.

OSB’ler Türkiye’de yıllardan beri sanayi yatırımlarının yapılması, işletmelerin verimliliklerinin arttırılması ve bulundukları bölgelerin kalkındırılmasında kritik görev üstlenmişlerdir. İş yapmanın önündeki engelleri daha kolay aşmayı mümkün kılan bir işleve de sahiptirler (Çağlar, 2006: 312). Yarattıkları istihdam, destekler ve dışsallık gibi özelliklerinden dolayı OSB’ler yerel sermaye birikiminin il dışına çıkmasını engelleme ve yerel sanayiye transferinde önemli bir planlama unsuru olmakta, yerel düzeyde KOBİ’lerin gelişmeleri için uygun bir ortam oluşturmakta, sanayinin yerelleşerek bölgeler arasında daha dengeli dağılmasına katkı sağlayan, bölgesel dengesizlikleri giderici bir gelişme aracı olarak kullanılmaktadır (Sevinç, 2011: 46).

Türkiye’de OSB'lerin kuruluş amaçları

Önceki bölümlerde yer alan tanımlar, OSB’lerin kuruluş amaçlarını da içermektedir. Ülkemizdeki OSB uygulamalarının dünyadaki uygulamalara paralel amaçları literatürden derlenerek aşağıda özetlenmiştir (OSBÜK, 2004: 8), (Bayülken ve Kütükoğlu, 2012: 4), (Arıcan, 1999: 35);

• Sanayinin disipline edilmesi, üretimin arttırılması ve sanayi yatırımlarının özendirilmesi,

• Çarpık kentleşmeyi önleyebilecek biçimde sanayi tesislerinin bir arada toplanması, şehrin planlı gelişmesine katkıda bulunulması,

• Birbirini tamamlayıcı ve birbirinin yan ürününü teşvik eden sanayicilerin bir arada ve bir program dahilinde üretim yapmalarına olanak sağlamasıyla, üretimde verimliliğin ve kâr artışının sağlanması,

• Sanayiinin az gelişmiş bölgelerde yaygınlaştırılması,

• Geri kalmış bölge illerinin kalkınmalarının teşvik edilmesi, bölgeler arası eşitsizliğin ortadan kaldırılarak istihdamın bu alanlara aktarılması,

• Tarım alanlarının sanayide kullanılmasının engellenerek sektörler arası dengede disiplinin kurulması,

• Sağlıklı, ucuz, güvenilir bir altyapı ve ortak sosyal tesislerin kurulması,

• Ülkemizin her yerinde devlet tarafından yapılan alt yapı ve sosyal tesislerin sanayiciler tarafından yapılmasının sağlanması,

• Ortak arıtma ve altyapı tesisleriyle çevre kirlenmesinin azaltılması veya önlenmesi, • Bölgelerin devlet gözetiminde, kendi organlarınca yönetiminin sağlanması,

• Sanayinin sektörler arası etkileşimini sağlayarak ve geliştirerek kaynak ve finansman kaybının en düşük düzeye indirilmesi,

• Ulusal düzeydeki rekabetin uluslararası (küresel) rekabete dönüştürülerek, katma değerin arttırılması.

Ülkemizde uygulamalar yukarıda sayılan amaçlar doğrultusunda gerçekleştirilmekle birlikte yurtdışındaki gelişmiş ülke uygulamalarıyla karşılaştırıldığında pek çok benzerlik olmasına rağmen rastlanan bazı eksiklikler Eyuboğlu (2005: 56) tarafından şu şekilde sıralanmıştır; Batı ülkelerinde OSB'ler, genellikle, yarı-kentsel alanlarda, uzmanlaşmış yani belli bir sanayi dalını içeren, standart fabrika binaları ve altyapı tesislerinden oluşurken; ülkemizdeki organize sanayi bölgeleri kentsel alanlarda, karma yapıda, standart olmayan fabrika binaları ve altyapı tesisleriyle kurulmaktadır. Yurt dışında bazı OSB’ler kâr amaçlı yönetilebilmekte, sadece küçük ve orta büyüklükteki işletmelere tahsis edilebilmekte ve sanayi parselleri satın alma yanında kiralama yoluyla da kullanılabilmektedir. Ülkemizde ise OSB yönetimleri kâr amacı gütmeyen kuruluşlardır, KOBİ’ler yanında büyük işletmeler de OSB’lerde yer alabilmekte ve sanayi parselleri sadece satın alınarak edinilebilmektedir.

Türkiye’de OSB’lerin mevcut durumu

Ülkemizde 1962 yılında ilk OSB’nin kurulmasından bu yana OSB sayısı 300’ü aşmıştır. T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı [TCBSTB], Sanayi Bölgeleri Genel Müdürlüğü web sayfasında 309. OSB için kuruluş protokolünün onaylandığı duyurulurken (TCBSTB,

2017), OSB Bilgi Sitesinde [OSBBS] 309 OSB’ye ait bilgiler listelenmektedir (OSBBS, 2018). Liste faal, inşaat, tahsis veya kuruluş aşamasındaki OSB’lerin tamamını içermekte, her bir OSB için detay bilgilere de erişim sağlamaktadır.

Tablo 1.12 Türkiye’deki OSB’lerin bölgelere göre dağılımı

Bölge OSB Sayısı %

Marmara Bölgesi 87 %28,16

İç Anadolu Bölgesi 51 %16,50

Karadeniz Bölgesi 53 %17,15

Ege Bölgesi 48 %15,53

Akdeniz Bölgesi 27 %8,74

Doğu Anadolu Bölgesi 21 %6,80

Güney Doğu Anadolu Bölgesi 22 %7,12

Türkiye 309 %100.00

Kaynak: OSBBS (2018)

Ülkemizdeki OSB’lerin bölgelere göre dağılımı Tablo 1.12’de, illere göre dağılımı ise Şekil 1.10’da görülmektedir.

Kaynak: TOBB (2017)

Şekil 1.10 OSB’lerin illere göre dağılımı

Tablo 1.12 ve Şekil 1.10 birlikte değerlendirildiğinde ülkemizde OSB’lerin gelişmişlik düzeyi yüksek bölge ve illerde yoğunlaştığı söylenebilir.