• Sonuç bulunamadı

104

anlaşmalarda ön görülen coğrafi sınırlara yönelik koruma politikaları üretiminde hiyerarşik karar alma mekanizmasını çok yönlü ve taraflı bir mekanizmaya dönüşmesinde sağlıklı ve güvenilir veri tabanının oluşturulmasına katkı sağlaması ve koruma statüsünün belirlenmesi ve yönetimindeki anlaşmazlıkların giderilmesinde bölgesel ve yerel düzeyde çalışmaların daha da arttırılması gerektiği düşünülerek koruma statüsü taşıyan alanlar ve bu alanların birbirleriyle kesişim noktaları ve idari yetkiler önemsenmelidir. Bu noktada biyolojik çeşitliliğe ilişkin in-situ ve ex-situ koruma çalışmalarının seyri önem taşımaktadır.

105

Biyolojik Çeşitlilik Sözleşme’nin ve Türkiye’de koruma politikalarının oluşmasının289 bir gereği olarak in-situ ve ex-situ koruma çalışmaları ve kapsamındaki koruma statülerinin değerlendirilmesi önemlidir.

1.Ex-situ Alanlar ve Koruma Çalışmaları

Türkiye kuzey bölümü Avrupa –Sibirya, güney ve batı kısımları Akdeniz, orta ve doğu kısmı İran-Turan olmak üzere dört biyocoğrafi bölgeye sahiptir290.Bu bölgeler arasından Akdeniz ve İran-Turan biyocoğrafi bölgeleri tür çeşitliliğinin en yoğun olarak görüldüğü alanlar olarak gösterilmektedir. Tarımsal biyolojik çeşitliliğin de yoğun olmasını sağlayan bu duruma karşın mevcut step ekosistemi ve tarımsal biyolojik çeşitliliği tehdit eden bir takım unsurlar mevcuttur.Toprağın kullanımına ilişkin olan bilinçsiz sulama ve ürün yetiştirme metodları, tarımsal verilerin bilinçsiz kullanımı, yerli türlerle yabancı türlerden melez türler elde edilmesi, kadastro ve imar çalışmalarındaki yetersizlikler, step ekosisteminde ise alt ve üst yapı çalışmalarının olumsuz etkisi, ekonomik değeri olan bitkilerin gereğinden fazla tüketilmesi, aşırı otlatma faaliyetlerin başlıca unsurlar olduğunu söylemek mümkündür.291

Bitki tür koruma çalışmaları Türkiye’de biyolojik çeşitliliğin korunması bakımından ilkler arasında gösterilebilen ex-situ koruma çalışmaları ile 1930 yılında Orman Bakanlığı öncülüğünde başlatılmıştır. Onu takiben 1933-1960 arası dönemde Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi çalışmaları sayesinde genetik çeşitliliğe sahip çok sayıda bitki tohum örneğine dair çalışmalar ilerletilmiş ve 1960 yılı itibariyle bu çalışmalar Yeşilköy Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nde toparlanmıştır. Genetik kaynaklara ilişkin çalışmaların sistemli bir boyuta ulaşması 1963 yılında İzmir Bitki Araştırma ve İntridüksiyon Merkezi’nin ,bugünkü adıyla Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü292 (FAO) ve Türkiye işbirliğindeki anlaşmaya dayanarak kurulması ile gerçekleşmiştir.Uzun süreli (temel koleksiyonlar) ile kısa ve orta süreli (aktif koleksiyonlar) biçiminde korumaya alınmıştır.Ulusal düzeyde

289 Bayır,A.,Uzun, İ.,”Horticultural Biodiversity in Turkey, Biogeography and Biodiversity”, 2009,s. 541

<<http://journals.usamvcj.ro/horticulture/article/viewFile/4418/4108>>, (15.04.2010).

290 “Ibid,s. 537”, (15.04.2010).

291 “Ibid,s. 539”, (15.04.2010).

292 “ Bitki Genetik Kaynakları Çalışmaları”, Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü, Bitki Genetik Kaynakları Bölümü, No:3,<<http://www.etae.gov.tr/yayin-ek/tanitim-bro/3-bgk-tanitim-bro.pdf>>, (15.04.2010).

106

toparlanan koleksiyon nitelik olarak araziye ait yabani ırkları, ekonomik öneme sahip yabani bitki türlerini ve endemik bitki türlerini kapsamaktadır.2931973 yılına dek yürütülen projeler 1976 yılında Tarım Bakanlığınca yapılan çalışmalar doğrultusunda Ulusal Bitki Genetik Kaynakları Araştırma Projesi adı altında bütünleştirilmiş ve aynı isimle genetik ve bitki kaynaklarının belirlenmesi tasnifi ve paralel olarak yaşam alanında (in-situ) ya da alan dışında (ex-situ) korunması ölçüsünde devam ettirilmiştir.294 1992-1997 yılları arasında DPT tarafından yürütülen Türkiye Endemik Bitkileri Projesi bu amaç doğrultusunda geçtiğimiz on beş yıl içerisinde gerçekleştirilen kapsamlı projelerden birisidir.

Ex-situ koruma kapsamında faaliyetlerin geliştirildiği alanlar genel olarak koleksiyon bahçeleri, gen bankaları, tohum bankaları, hayvanat bahçeleri ve botanik bahçelerinden oluşmaktadır. Türkiye’de ex-situ koruma statülerine örnek olabilecek yerler arasında İstanbul Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi, Yalova Karaca Arboretumu, 1936 ‘da Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü bünyesinde kurulan Osman Tosun Gen Bankası, Ege Üniversitesi Botanik Bahçesi, İstanbul Üniversitesi Atatürk Arbetorumu, İstanbul Üniversitesi Botanik Bahçesi sayılabilir.295Bu alanda halen devam etmekte olan TAGEM-Ege Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü işbirliğinde Ulusal Gen Bankası çalışması, TKB bünyesinde Yalova, İzmir,Tekirdağ, Gaziantep, Malatya, Erzincan’da bulunan yaklaşık 16 adet Tarla Koruma Gen Bankası ve Osman Tosun Gen Bankası çalışması, Çevre ve Orman Bakanlığı Orman Tohumları Islah ve Araştırma Müdürlüğü Orman ağaçları için ex-situ koruma çalışmaları, kızılçam, karaçam, sarıçam,Halep çamı, fıstık çamı, toros sediri, doğu ladini, sığla ağacını kapsayan 8 türde 169 tohum bahçesi çalışması, 19 türde 35 adet olmak üzere tohum plantasyonları çalışmaları, 5 türde 13 adet olmak üzere klon

293 Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı, Çevre ve Orman Bkanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Ankara, 2008, s.44 ,<<http://www.bcs.gov.tr/documents/UBSEP-2007.pdf >>

(15.04.2010).

294 Dünya’da ve Türkiye’de Biyolojik Çeşitliliği Koruma, İ.Tekeli (et.al.),Türkiye Bilimler Akademisi Raporları (TÜBA) Sayı:13, 2006, s. 92

295 Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı, Çevre ve Orman Bkanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Ankara, 2008, s.45 ,<<http://www.bcs.gov.tr/documents/UBSEP-2007.pdf >>

(15.04.2010).

107 parkları çalışmaları yer almaktadır.296

Söz konusu koruma çalışmalarında sorumlu merkezi kuruluş Tarım Bakanlığı bünyesinde gerçekleştirilen ve biyogüvenliği sağlama çalışmaları olarak kabul edilebilen tohum ve gen bankalarının297 2009 yılında Bakanlıkça öneriye sunulup Bakanlar Kurulu Kararıyla kabul edilen Türkiye Tarım Havzalarının Üretim ve Destekleme Modeli ile güçlendirilmesi öngörülmektedir.298

2.In-situ Alanlar ve Koruma Çalışmaları:

In-situ koruma, türlerin kendi habitatları içerisinde korunması çalışmalarından ibaret olup ulusal ve uluslararası yasal düzenlemeler ve projeler kapsamında oluşturulmuş milli park, tabiat parkı, tabiat koruma alanı, tabiat anıtı, yaban hayatı geliştirme sahası, yaban hayatı üretme istasyonu, muhafaza ormanı, gen koruma ormanı, tohum meşcereleri, özel koruma bölgeleri, Ramsar alanları, doğal sit alanları, doğal varlıklar, gen koruma ve yönetim alanları, Natura 2000 alanları, Zümrüt ağı alanlarından oluşmaktadır. Bunlar arasından doğal sit alanları, doğal varlıklar Kültür ve Turizm Bakanlığı, gen koruma ve yönetim alanları hem Kültür ve Turizm hem de Orman Bakanlığı yetkisi altında iken, geri kalan alanlar ise sadece Orman Bakanlığı yetkisi altında bulunmaktadır299.Ulusal yasal düzenlemeler, uluslararası yasal düzenlemeler ve projeler ölçüsünde belirlenen her biri koruma statüsü değeri taşıyan in-situ koruma alanları ve bu alanların ilgili yasal düzenlemelerdeki yeri şu şekildedir:

Ulusal koruma statüleri300

• 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu: Milli park, tabiatı koruma alanı, tabiat parkı, tabiat anıtı

• 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu:Yaban hayatı geliştirme sahaları, yaban

296 Prof.Dr. Yalınkılıç, M.K.,“Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi ve Ulusal Uygulamalar,Koruma Çalışmalarımız, yeri dışında (ex-situ) koruma”,Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi Ulusal Odak Noktası,s.22,

<<http://www.did-cevreorman.gov.tr/bcs.ppt#324> ,(17.04.2010).

297 “Tohum Gen

Bankaları”,<<http://www.tarim.gov.tr/Duyurular,haber_Detayli_Gosterim.html?NewsID=433 >>, (15.04.2010).

298“Tarım Havzalarının Üretim ve Destekleme Modeli”,1 Haziran 2009,

<<http://www.tarim.gov.tr/Duyurular,haber_Detayli_Gosterim.html?NewsID=308>>, ( 15.04.2010).

299 “ Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Eylem Planı, İn-situ Koruma ( Doğal yaşam alanında koruma ya da yerinde koruma)”<<http://www.bcs.gov.tr/documents/UBSEP-2007.pdf>>, ( 15.04.2010).

300“Türkiye’nin Korunan Alanları, Türkiye’deki Alan Koruma Statüleri- Ulusal Statüler”,<<

http://www.sifiryokolus.org/?sayfa=6 >>, (15.04.2010).

108 hayatı üretme istasyonu

• 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu:Doğal sit alanları

• Türkiye Bitki Genetik Çeşitliliğinin Yerinde(in-situ) Korunması Projesi (1993-1998, GEF 1 Projesi): Gen koruma ve yönetim alanları

• 6831 sayılı Orman Kanunu : tohum meşcereleri, gen koruma ormanları, muhafaza ormanları, orman içi dinlenme yerleri

• 1380 sayılı Su ürünleri Kanunu: Su ürünleri istihsal sahaları

 Uluslararası koruma statüleri301

• Dünya Kültürel ve Doğal Mirasın Korunmasına Dair Sözleşme: Dünya Kültürel ve Doğal Miras Alanı

• Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşam Ortamlarını Koruma Sözleşmesi :Zümrüt Ağı Alanları

• Özellikle Su Kuşları Yaşama Ortamı Olarak Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Hakkındaki Sözleşme(Ramsar): Ramsar alanları (Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği)

• Avrupa Birliği Kuşları Koruma Yönetmeliği (79/409/EEC) ve Avrupa Birliği Habitatları ve Türleri Koruma Yönetmeliği (92/43/EEC): Natura 2000 alanları

• Barcelona Sözleşmesi ve Akdeniz’de Özel Koruma Alanlarına İlişkin Protokol : Özel Çevre Koruma Bölgeleri (383 sayılı Özel Çevre Koruma Başkanlığı Kurulmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname)

Özel Çevre Koruma Bölgesi koruma statüsü yerinde in-situ koruma çalışmalarının gerçekleştirildiği, ulusal koruma yönetimi içerisinde daha çok 383 sayılı Özel Çevre Koruma Başkanlığı Kurulmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname’nin yaptırım olarak kabul edildiğini söylemek mümkündür. Bunun en önemli göstergesi Barcelona Sözleşmesi Özel Koruma Alanları eki protokolünde belirtilen özel koruma alanı (special protected area) tanımındaki alan (area) yerine ulusal mevzuatta bölge kavramının kullanılması gösterilebilir. Anlam itibariyle ulusal terminolojideki bölgenin uluslararası terminolojideki karşılığı (region) olmasına karşın uluslararası yasal uygulamalar içerisinde bu tanımlama kullanılmamaktadır. Hassas, ekolojik önemde, doğal ve de kültürel302 özellikler taşıması nedeniyle birden fazla koruma statüsünün yer

301“ Türkiye’nin Korunan Alanları, Türkiye’deki Alan Koruma Statüleri-Uluslararası Statüler”,

<<http://www.sifiryokolus.org/?sayfa=7 >>, (15.04.2010).

302Mustafa Eğe, “ Türkiye’de Özel Çevre Koruma Bölgeleri’nin Yönetim Sorunları: Pamukkale Özel Çevre Koruma Bölgesi Örneği”,(Denizli: Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimleri Enstitüsü Kamu Yönetimi Anablim Dalı,Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, 2006),s.83, ( 14.04.2010).

109

alabildiği Özel Çevre Koruma Bölgeleri’nin yönetim yetkisinin paylaşımı olanaklarının tartışılması ve çözüm yaratılması iyi yönetişim hedeflerinin hem ulusal hem de bölgeler arası düzeyde gerçekleşmesine örnek teşkil etmesi açısından kayda değer görülmektedir.

Yerinde koruma çalışmaları bakımından sadece ulusal mevzuat içerisinden çeşitli ve derecelerine göre tanımları bulunan doğal sitlerine ilişkin kavramsal belirsizlik bir diğer güçlük noktasıdır. Özellikle belirli yasal yaptırımlar ( orman kanunu, kıyı kanunu, içme suyu havzaları yönetmeliği v.b.) sayesinde korunabilmiş biyolojik çeşitlilik koruma çalışmalarında alan koruma ve yönetiminde önemli biyolojik çeşitlilik alanları olarak kabul edilebilecek önemli kuş alanları (ÖKA), önemli bitki alanları (ÖBA), denizkaplumbağası, Akdeniz foku alanlarının çakışıyor olması ve bir çoğunun doğal sit koruma statüsü dışında koruma statüsünün olmaması bu alanların korunması çabasında yapılacak olan düzenlemenin ciddiyetini ortaya koymaktadır. Ağırlıklı olarak doğa koruma konusunda biyolojik çeşitliliğin korunması çalışmalarının milli park, tabiatı koruma alanı, tabiat parkı, özel çevre koruma bölgesi, Ramsar alanı gibi düşük olduğu ve belki de bu seviyeyi aşağıya çekmeye sebep olduğu koruma statülerini taşıyan alanlarla temsil edilmesi bir kısır döngü yaratmaktadır. Natura 2000 ve Zümrüt ağı alanlarına yönelik çalışmalar mevcut açmazı kırabilecek düzenlemeleri öngörmesi nedeniyle tür ve habitatı bütününde korumayı ulusal mevzuatta zorunlu kılabilmektedir.Bu noktada yapılan çalışmaların etkinliği ve verimliliği önem kazanmaktadır.303

Var olan zorlukların yanında koruma alanlarının belirmesi için gerekli olan eksik statüler arasında deniz koruma alanı statüsü de mevzuatta belirgin bir boşluğa karşılık gelmektedir. Denizel ve karasal peyzaj alanına sahip ya da sınır olan biyocoğrafi alan içerisindeki önemli biyolojik çeşitlilik alanlarının yoğunluğu, yasalarla belirlenen koruma statülerinin birlikteliği ile düşünüldüğünde ekosistemin bütünlüğü açısından yerinde koruma pratiklerinin ve diğer teknik, kapasitenin arttırılmasına ilişkin çalışmaların koruma alanı yönetiminde ne derece önemli olduğu ortaya çıkmaktadır.304

Yasalarla düzenlenen koruma statülerinin alan üzerinde çakışması ve

303Eken, G.,“ Biyolojik Çeşitlilik ve Doğal Sitler”,

<<http://yesilatlas.kesfetmekicinbak.com/bukalemun/00139/>>, ( 15.04.2010).

110

çeşitliliğinin ortaya çıkması, koruma statülerindeki yetersizlikler, eksik koruma statüleri ve tanımları durumuna yönelik hem kavramsal çerçeveyi netleştirmek hem yönetimini kolaylaştırmak amacıyla Doğa Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanun Tasarısı hazırlanması koruma mevzuatının iyileştirilmesi açısından olumlu bir girişim olarak görülmektedir.