• Sonuç bulunamadı

2000’li yılların başından itibaren tüm dünyada yaşanan gelişmelere paralel olarak, Türkiye’de bilgi toplumuna dönüşüme yönelik somut çabalarının Türkiye’nin 2001 yılında Avrupa Birliği’nin aday ülkeler için oluşturduğu eEurope+ Initiative adlı programa katılmasıyla başladığı söylenebilir (European Union, 2011, s. 11). Daha sonrasında ise, 18-27 Mart 2002 tarihlerinde Uluslararası Telekomünikasyon Birliği’nin (International Telecommunication Union–ITU) İstanbul’da düzenlediği

“Bridging the Digital Divide” adlı konferansta kabul edilen “İstanbul Deklarasyonu”nun ve “İstanbul Eylem Planı”nın bu çalışmalara daha küresel bir perspektif sağladığı görülmektedir (International Telecommunication Union, 2002). Bu dokümanlar, özellikle de gelişmekte olan ülkeler için çalışma programları ve kılavuzlar sunmuş, BİT alanındaki hızlı ve yoğun gelişmeler karşısında Bilgi ve İletişim Teknolojileri (BİT) gelişim konularını ve önceliklerini tanımlamıştır (European Union, 2010, s. 5).

2003 yılında, bilgi toplumuna dönüşüme yönelik ülke çapında yürütülen münferit çabaların tek bir şemsiye altında toplanmasına yönelik olarak, “e-Dönüşüm Türkiye Projesi” hayata geçirilmiş ve bu projenin genel koordinasyonunu yürütme görevi Devlet Planlama Teşkilatı’na verilmiştir (European Union, 2011, s. 11). Bu arka plan bağlamında, Türkiye’deki bilgi toplumuna dönüşüm çabalarının sistemli bir strateji olarak ortaya çıkışının Devlet Planlama Teşkilatı’nın 28 Temmuz 2006 tarihinde yayımlamış olduğu “Bilgi Toplumu Stratejisi 2006-2010” adlı belge ile gerçekleştiği söylenebilir (Devlet Planlama Teşkilatı, 2006). Diğer genel amaçların yanında, bu strateji belgesinde toplumun tüm kesimlerinin, özellikle de engelli bireylerin, BİT imkânlarına erişebilmesini sağlamaya yönelik amaçlar da ifade edilmiştir.

Türkiye’de Bilgi Toplumuna Dönüşüm Çabaları ve Sonuçları

Avrupa Birliği’nin 2010 yılında yayımladığı eInclusion-Turkey raporunun giriş kısmında özetlendiği üzere, toplumun tüm kesimlerini BİT ile buluşturmaya yönelik güçlü projelerin başlaması ise 2007 ve 2008 yılları içerisinde gerçekleşmeye başlamıştır (European Union, 2010, s. 3-5). 2007 yılında Özürlüler İdaresi Başkanlığı engelli vatandaşların e-Erişimini hakkında genel bilinçlendirmeyi amaçlayan Engelsiz Türkiye projesini başlatmış, 2 Aralık 2008 tarihinde ise Habitat için Gençlik Derneği, Birleşmiş Milletler ile ortaklaşa gençlere BİT eğitimi vermeye yönelik akran eğitimi modelli projelerinin başarısı nedeniyle Viyana’da düzenlenen Avrupa e-Katılımcılık Ödülleri kapsamında Coğrafi Katılımcılık ödülüne layık görülmüştür (European Union, 2010, s. 4). Yine 2008 yılında Gençlik için Habitat Derneği ve UNDP Türkiye tarafından “Bilgisayar Bilmeyen Kalmayacak” projesi başlatılmış ve 2012 yılı sonuna kadar 30 yaş altı 1.000.000 genç bireye bilgisayar okuryazarlığı becerilerinin kazandırılması hedeflenmiştir (Kalkınma Bakanlığı, 2013a, s. 75). Bu ilk dönemin ardından ülkesel ve yerel çok sayıda ve çeşitli büyüklüklerde projeler gerçekleştirilmiştir ve gerçekleştirilmeye devam etmektedir. Bu projelerle ilgili değerlendirmeler bir sonraki bölümde Kalkınma Bakanlığı Bilgi Toplumu Dairesi Başkanlığı’nın hazırlamış olduğu raporlara referansla sunulacaktır.

2. Kalkınma Bakanlığı Bilgi Toplumu Dairesi Değerlendirmeleri 1960 yılında kurulmuş olan Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) 8 Haziran 2011 tarihinde Kalkınma Bakanlığı’na dönüştürülmüş ve bilgi toplumuna dönüşüm çabalarının planlanması ve koordinasyonu görevi bu Bakanlık bünyesinde bulunan Bilgi Toplumu Dairesi Başkanlığı’na verilmiştir (European Union, 2011, s. 3). Dolayısıyla, Türkiye’de bilgi toplumuna dönüşüm çabalarının yapılacak herhangi bir değerlendirmesinde, gerek ulusal (TÜİK) gerekse de uluslararası verileri (Eurostat, ITU vb.) inceleyerek bu konuda raporlar yayımlayan

Bilgi Toplumu Dairesi’nin değerlendirmelerini esas almak gerekmektedir.

Bilgi Toplumu Dairesi Başkanlığı’nın “Bilgi Toplumu Stratejisinin Yenilenmesi Projesi: Toplumsal Dönüşüm Ekseni Mevcut Durum Raporu”nda belirtildiği üzere, Türkiye’de BİT kullanımını artırmaya yönelik çalışmalar, yaygınlığı artırmaya yönelik ve yetkinliği artırmaya yönelik çalışmalar olarak 2 gruba ayrılmıştır (Kalkınma Bakanlığı, 2013a, s. 64-75). “Yaygınlığı artırmaya yönelik çalışmalar genişbant kullanımını artırmaya yönelik altyapı çalışmaları, cihaz sahipliği ve İnternet hizmet aboneliklerini artırmaya yönelik fiyat indirimleri ve İnternet Evleri ve Kamu İnternet Erişim Merkezi (KİEM) gibi alternatif çözümler olarak üç başlıkta” ele alınmaktadır (Kalkınma Bakanlığı, 2013a, s. 64). “BİT kullanım yetkinliklerini geliştirmeyi” amaçlayan çalışmaların ise “kamu, Sivil Toplum Kuruluşları (STK) ya da özel kuruluşların önderliğinde yürütülebildiği gibi farklı kurumların ortaklıklarıyla da gerçekleştirilebilmekte” olduğu görülmüş, “çalışmaları yürüten kurumların sektörlere göre dağılımı incelendiğinde STK (%42) ve özel sektörün (%31) öne çıktığı” tespit edilmiştir (Kalkınma Bakanlığı, 2013a, s. 64-65). Bu çalışmalarda Kamu (%19), belediyeler (%5) ve üniversitelerin (%3) katılım oranlarındaki düşüklük dikkat çekici düzeydedir (Kalkınma Bakanlığı, 2013a, s. 65).

Türkiye’de Bilgi Toplumuna Dönüşüm Çabaları ve Sonuçları

Şekil 2.1. BİT Kullanım Yetkinliğini Artırmaya Yönelik Projelerin Sektörel Dağılımı (Kaynak: Kalkınma Bakanlığı, 2013a, s. 65)

“Çalışmaların tematik dağılımları incelendiğinde sırasıyla %18 ve

%16’lık oranlarla beceri kazanma ve bilgisayar okuryazarlığı çalışmalarının öne çıktığı görülmektedir. Onları sırasıyla istihdamı artırmaya yönelik çalışmalar (%11), BİT’in etkin kullanımına yönelik çalışmalar (%10), bilişim girişimciliğini artırıcı çalışmalar (%8) ve sayısal uçurumu gidermeye yönelik çalışmalar (%7) takip etmektedir”

(Kalkınma Bakanlığı, 2013a, s. 64).

Bilgi Toplumu Dairesi tarafından aynı raporda belirtildiği üzere,

“genel resme baktığımızda, yapılmış ve yapılmakta olan projelerin çoğunun bütün illere ulaşmadığı ve dolayısıyla Türkiye çapında bir etkinin yaratılmadığı göze çarpmaktadır. Bununla birlikte, çıkan analizler sonucunda Türkiye’de birçok farklı bölgede ve ilde bu tip çalışmalarla dijital bölünmenin önüne geçme potansiyeli bulunmaktadır” (Kalkınma Bakanlığı, 2013a, s. 71). Zira İnternet kullanım oranları bağlamında bakıldığında, Türkiye’de 2012 verilerine göre kentler (%56) ile kırsal bölgeler (%26) arasında; istatistiki bölgeler olarak İstanbul (%60,9) ve Güneydoğu Anadolu (%29,4) arasında; yaş grupları olarak 16-24 yaş grubu (%68) ile 65-74 yaş grubu (%4) arasında; erkekler (%58) ve kadınlar (%37) arasında; ve eğitim düzeyi grubu olarak yüksekokul, fakülte ve daha üstü eğitimli kesim (%93,3) ile hiçbir okul bitirmemiş kesim (%3) arasında gözle görülür bir dijital uçurum bulunmakta, ayrıca da bu uçurum her bir değerlendirme kategorisi içerisindeki dezavantajlı tarafta (kırsal, Güneydoğu Anadolu, 65-74 yaş grubu vb.) kadınlar ve erkekler arasında çok daha büyük bir bölünmenin mevcut olduğu görülmektedir (Kalkınma Bakanlığı, 2013a, s. 36-44).

Türkiye’de Bilgi Toplumuna Dönüşüm Çabaları ve Sonuçları

Şekil 2.2. Kırsal Kesimde ve Kentler Arasındaki Dijital Bölünme (Kaynak: Kalkınma Bakanlığı, 2013a, s. 37)

Şekil 2.3. Bölgeler Arasındaki Dijital Bölünme (Kaynak: Kalkınma Bakanlığı, 2013a, s. 39)

Türkiye’de Bilgi Toplumuna Dönüşüm Çabaları ve Sonuçları

Şekil 2.4. Yaş Grupları Arasında Dijital Bölünme (Kaynak: Kalkınma Bakanlığı, 2013a, s. 42)

Şekil 2.5. Erkekler ve Kadınlar Arasında Dijital Bölünme (Kaynak:

Kalkınma Bakanlığı, 2013a, s. 43)

Türkiye’de Bilgi Toplumuna Dönüşüm Çabaları ve Sonuçları

Şekil 2.6. Eğitim Düzeyi Grupları Arasında Dijital Bölünme (Kaynak:

Kalkınma Bakanlığı, 2013a, s. 44)

Bilgi Toplumu Dairesi Başkanlığı’nın bu bölünmeyi azaltmaya yönelik mevcut projelerden öne çıkanları hakkında yaptığı değerlendirmeler aşağıda verilmiştir:

● “Türkiye çapında yapılan iyi uygulamalara örnek olarak TTNet ve Türk Telekom’un İnternet Evleri Projesi ve Koç Holding ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın Meslek Lisesi Memleket Meselesi projeleri verilebilir. Bunların dışında 2005 yılında devletin de desteği ile yürütülmüş Bilenler Bilmeyenlere Bilgisayar Öğretiyor Projesi de hemen hemen her ile ulaşmayı başarmıştır” (Kalkınma Bakanlığı, 2013a, s. 71).

● “2005 yılında Devlet Planlama Teşkilatı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), Microsoft ve Habitat Kalkınma ve Yönetişim Derneği tarafından hem dezavantajlı kesimlere BT

okuryazarlığı, hem de topluma genel BT becerileri kazandırmayı amaçlayan ve resmi adı Türkiye’de e-Yönetişimin Gelişimi için Gençlerin Yetkin Kılınması Projesi” olan bu proje, “Ulusal Gençlik Parlamentosu, Kent Konseyleri Gençlik, Kadın ve Engelliler Meclisleri ve yerel yönetimler ortaklığında, 78 il ve 129 kentteki 1052 genç gönüllü eğitmeni, 50 master eğitmeni ve yüzlerce genç gönüllünün katkısı ile yürütülmektedir. 2005 yılından bu yana, 130 bin kişiye Windows, dijital yasam ve İnternet güvenliği, İnternet sitesi tasarımı ve yazılım geliştirme eğitimleri ulaştırılmıştır (Kalkınma Bakanlığı, 2013a, s. 73).

● “Bu alandaki bir başka örnek ise Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı'nın himayesinde TTNet tarafından gerçekleştirilen İnternette Hayat Kolay sosyal sorumluluk projesidir. Proje ile tır içerisinde oluşturulan sınıfta vatandaşların yaşadıkları yerlere gidilerek, Türkiye çapında, daha önce İnternet kullanımı eğitimi almamış vatandaşlara İnternet eğitimi ile İnternet okuryazarlığının tabana yayılarak, yaygın biçimde kullanılması hedeflenmektedir (Kalkınma Bakanlığı, 2013a, s.

73).

Bu projelerin iller bazındaki sayısal dağılımı Şekil 2.7’de gösterilirken, bu projelerden bazı örnekler de Tablo 2.1’de listelenmiştir.

Türkiye’de Bilgi Toplumuna Dönüşüm Çabaları ve Sonuçları

Şekil 2.7. Yapılan Çalışmaların İl Sayısı Bazında Gösterimi (Kaynak:

Kalkınma Bakanlığı, 2013a, s. 72)

Tablo 2.1. STK ve Özel Kurumlar Tarafından Farklı Kesimlere Yönelik Yürütülen ve Dijital Bölünmeyi Azaltmaya Yönelik Çalışmalardan Örnekler (Kaynak: Kalkınma Bakanlığı, 2013a, s. 71)

TÜİK verileri kullanılarak yapılmış olan her bir değerlendirme kategorisinde kadınların erkeklere göre çok daha dezavantajlı durumda olduğu gerçeğinde hareketle, bu grubun BİT farkındalığının ve becerilerinin artırılmasına yönelik özel çabalar olduğu dikkat çekmektedir. Nitekim Bilgi Toplumu Dairesi Başkanlığı raporunda belirtildiği üzere;

● “Kadınların bilişim teknolojileri ile tanıştırılmasına yönelik küresel kuruluşlar aracılığıyla desteklenen çalışmalarda ise hem devlet desteğine rastlanmakta hem de Türkiye’deki çeşitli sivil toplum kuruluşları da yer almaktadır. Cherie Blair Vakfı ve Dünya GSM Birliği Kalkınma Fonu’nun küresel ölçekte yürüttüğü Women programının Türkiye’de uygulanması, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı

Türkiye’de Bilgi Toplumuna Dönüşüm Çabaları ve Sonuçları

tarafından desteklenmekte; programda KAGIDER, Türkiye Bilişim Vakfı ve Türkiye Vodafone Vakfı gibi kuruluşlar görev almaktadır.

Projenin Türkiye ayağı “Teknolojide Kadın Hareketi” olarak adlandırılmıştır. Proje’de 15-65 yaş arasındaki kadınların bilgisayar okuryazarlığının artırılması ve bilgisayar becerilerini iş hayatında kullanabilmeleri gibi iki amaç belirlenmiştir. Projeyle hem ev hanımlarının bilgisayar kullanımının artırılması, hem de iş kadınlarının bilgisayarı daha etkin kullanmaları hedeflenmiştir. Bu kapsamda İstanbul, Ankara, İzmir, Samsun ve Gaziantep’te 1300 kadına erişilmiştir” (Kalkınma Bakanlığı, 2013a, s. 73).

Yukarıda bahsedilen ve benzeri türden çabaların olması elbette umut vericidir, ancak Bilgi Toplumu Dairesi Başkanlığı tarafından yapılan aşağıdaki değerlendirmeden de anlaşılacağı üzere, tüm bu çabaların daha etkili ve daha verimli sonuçlar doğurması için daha güçlü bir koordinasyona ihtiyaç duyulmaktadır ve aslında yakın dönemde Bilgi Toplumu Dairesi buna yönelik bir çalışma başlatmıştır:

● “Yapılan incelemeler ve konunun paydaşları ile yapılan görüşmeler sonucunda ortaya çıkan bir diğer problem, konu kapsamındaki verilerin yetersizliğidir. Genel resmi gösteren, yetersizliklere ışık tutacak veri ölçümleri yeterince kapsamlı yapılmamakta, ölçülen verilerin her zaman güncel göstergelere sahip olmadığı görülmektedir. Bu nedenle verilerin ölçümü kadar, verilerin ise yarar bilgiye dönüşümü de yetersiz kalmaktadır.

Benzer şekilde mevcut çalışmaların etkisini gösterecek proje maliyet fayda analizleri her zaman yapılmamakta, tamamlanan çalışmaların etkilerini gösteren veriler tutulmamaktadır.

Kaynakların daha etkili kullanılması için uygulamaya geçilmeden bu analizlerin yapılması büyük önem taşıdığı gibi çalışmanın başarısının ölçümü bakımından hem çıktı hem de etki verilerinin tutulması büyük önem taşımaktadır” (Kalkınma Bakanlığı, 2013a, s. 76).

● “Bu girişimlerde devlet, STK ve özel sektör arasındaki koordinasyon ve fikir alışverişi çalışmaların etki ve yaygınlığında önemli bir etkiye sahiptir. Paydaşların birbirlerinin çalışmaları hakkında bilgi sahibi olmaması kaynak israfına sebep olurken, tekil çalışmaların, paydaşların mutabakata vardığı bütünsel bir stratejiye hizmet etmemesi etkilerini daha düşük düzeyde bırakmaktadır. Bu kapsamda, yapılan çalışmaların tek bir kaynakta incelenmesi amacıyla Kalkınma Bakanlığı, UNDP ve Habitat Kalkınma ve Yönetişim Derneği tarafından “Sosyal Dönüşümü Bilişimle Destekleyen Proje, Program ve İnisiyatiflerin Envanter Tespit Çalışması” yürütülmektedir” (Kalkınma Bakanlığı, 2013a, s. 76).

Bilgi Toplumu Dairesi Başkanlığı’nın yine 2013 yılına ait diğer bir raporundan anlaşıldığı üzere, adı geçen envanter tespit çalışması kapsamında “28’i kalkınma ajanslarına ait olmak üzere 87 proje yer almaktadır. Bu projenin kurgulanan devamında ise bir portal oluşturularak yürütülen çalışmalarda mükerrerliğin önüne geçilmesi ve başarılı çalışmalardan tüm paydaşların dersler çıkarmasının sağlanması planlanmaktadır” (Kalkınma Bakanlığı, 2013b, s. 28).

Görüldüğü üzere, 2013 yılı itibariyle Türkiye’deki bilgi toplumuna dönüşüm çabalarının tam koordinasyonunu sağlayacak bir yapı henüz oluşturulamamıştır. Ancak bu yönde somut sonuçlara ulaşılmasının yakın gelecekte gerçekleşebileceği anlaşılmaktadır.

3. e-Devlet Çalışmaları ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme

Benzer Belgeler