• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

8. Türkiye’de Evde Bakım Hizmetleri

Hastalara ev ortamında sağlık hizmeti ve hizmet donanımı sağlayarak sağlık düzeylerini iyileştirmeyi ve geliştirmeyi amaçlayan hizmete evde bakım hizmeti denmektedir (Özer ve Şantaş, 2012: 96). Dünya Sağlık Örgütü’nün evde bakıma yönelik yapmış olduğu tanım ise şu şekildedir: “Formal ya da informal şekilde yetişmiş bireylerce hastaya kendi evinde bakım hizmeti verilmesidir.” (Danış, 2004; akt. Çavuş, 2013: 37). Bu tanıma göre sağlık çalışanları formal ve hasta bakıcılar ise informal kelimesi ile ifade edilmiştir. “Evde Bakım Hizmetleri Sunumu Hakkında Yönetmelik” de evde bakım hizmetine yönelik bir tanımlamada bulunmuştur. Bu tanım: “Hekimlerin

önerileri doğrultusunda hasta kişilere, aileleri ile yaşadıkları ortamda, sağlık ekibi tarafından rehabilitasyon, fizyoterapi, psikolojik tedavi de dahil tıbbi ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde sağlık ve bakım ile takip hizmetlerinin sunulması evde bakım hizmetleridir.”

Türklerin İslamiyet’i kabul etmedikleri ve göçebe oldukları dönemde sağlık hizmetlerinin evde yürütüldüğü kabul edilmektedir. Anadolu Selçukluları’nda sağlık hizmetleri halka çarşılarda ve evlerde sunulmuştur (Yasa, 2002; akt. Karabağ, 2007: 47). Osmanlı Dönemi’nde ise sağlık hizmetleri orduya yönelik yürütülmüş ve halk içinde kurulmuş olan sağlık evlerinde verilmiştir (Akdur, 1998; akt. Karabağ, 2007: 47). Ülkemizdeki son gelişmelere baktığımızda evde bakım hizmetleri uygulaması oldukça yenidir ve çok geniş bir kanuni çerçevesi de yoktur. Ancak gelişen dünya koşulları, insani değere verilen önem bu bakım hizmetlerinin gelişmesini hızlandırmıştır. Ülkemizde daha çok özel kurumlar tarafından gerçekleştirilen bu hizmetler bir takım yarar ve zararlara sahiptir. Evde bakım hizmetlerinin yararları şu şekilde sıralanabilir (Elevli, 2012: 50):

 Maliyet açısından yararlı olduğu gibi hastaların kendi ortamlarında bakılmasına olanak sağlar,

 Aile bireylerinin üzerindeki bakım yükünü profesyonel sağlık elemanları ile azaltarak aile bireylerinin sosyal yaşantılarına katkı sağlar,

 Bireyin günlük rutin davranışları profesyonel şekilde organize edilerek bakım hizmetleri verilir ve bu da hastaların bu durumdan en az şekilde etkilenmelerini sağlar,

 Hastaların sağlık durumlarını ve yaşam kalitelerini artırır.

Yararları olduğu kadar zararları da olan evde bakım hizmetlerinin mevcut dezavantajlarına bakacak olursak (Özer ve Şantaş, 2012: 98):

 Yeni bir sektör olması denetim sorununu beraberinde getirmektedir.  Sağlık personelinin alıştığı bir ortam dışında sağlık hizmeti verecek

olması onu olumsuz etkileyerek konsantrasyonunu bozabilir.

 Profesyonel sağlık elemanı olmayan aile bireylerine yüklenen yük onları olumsuz etkileyerek psikolojilerinin bozulmasına neden olabilir.

 Sağlık personelinin sürekli hastanın yanında bulunamaması hastayı tedirgin edebilir.

Görüldüğü üzere evde bakım hizmetlerinin hem hasta hem de bakan kişi açısından olumlu ve olumsuz yönleri mevcuttur. Hasta sorunları çözülürken üzerine olumsuzlukların geliyor olması çok da tercih edilen bir durum olmamaktadır. Bu yüzden profesyonel destek gereklidir. Ancak ekonomik yetersizlik ve toplumdaki geleneksel anlayışın değişmemesi evde bakıma muhtaç olanların aile bireyleri tarafından bakılmasını mecbur kılmıştır. Bu durum da beraberinde başka sorunlara neden olmuştur.

Yaşlı sayısındaki artış ve evde daha çok yaşlıların bakılıyor olması bu sektörün canlanmasına hız kazandırmıştır. Çünkü çekirdek aile yapısının yaygınlaşması, insanların kentlerde kendi içlerine dönerek bencilleşmeleri aile bireyleri ve akrabalar arasındaki ilişkiyi koparmıştır. Bu da ev içinde ya da özel bakım merkezleri aracılığıyla hasta ve yaşlı bireylerin bakılmasına olanak sağlamıştır. Ancak bu şekilde profesyonel olarak evde bakım hizmetlerinin sağlanmasının yanında bir de ev bireyleri tarafından ki

özellikle kadınlar tarafından bakılmakta olan yaşlıların olması kadınları her konuda olduğu gibi bu konuda da dezavantajlı duruma sokmuştur. Erkekler genellikle dışarıda ücretli çalışmayı tercih etmiş, evde olan kadınlar ise ev içindeki bütün sorumlulukları üstlenmiştir. Evin tüm ihtiyaçlarını karşılayan erkekler için de kadınlar ev içinde sıkıntı yaşamasınlar diye tüm ev ve bakım işlerini sorunsuz halletmek için uğraşmışlardır (Özateş, 2015: 98).

Ülkemizde aile bireyleri tarafından gerçekleştirilen evde bakım oldukça yaygındır. Bu bakım için belirli bir ücret ödenmesi devlet tarafından sağlanmıştır. “Bakıma Muhtaç Özürlülerin Tespiti ve Bakım Hizmeti Esaslarının Belirlenmesine İlişkin Yönetmelik” 5., 6. ve 7. maddelerinde gerekli evrakların tamamlanarak yardım alınıp alınamayacağının belirlenmesini ön görmüştür. Özellikle yoksul aileler açısından bu gelir oldukça faydalı olarak görülmüştür. Çünkü bakım hizmetleri fazlasıyla masraflıdır. Bir eleştiri olarak; evde bakımın karşılığı olan bu ücret kadınları giderek daha da eve hapsetmektedir. Her ne kadar kadınlar evdeki hastalarını gönüllü olarak bakıyor olsalar da yine de bu durum onları sosyal açıdan zedelemektedir. Kadınlar için bu işler giderek rutinleşmekte ve stres kaynağı haline gelmektedir. Aynı zamanda evde bakıma muhtaç kişiye bakan kadının kendine bakması ve sosyal yaşantısına zaman ayırması toplum açısından da bir bencillik olarak kabul edilmekte ve bu da sosyal bir baskı yaratmaktadır (Öztürk, 2011; akt. Özateş, 2015: 145). Ayrıca yorulduklarında ailenin diğer bireylerinden bekledikleri yardım ve desteği göremeyen kadınlar duygusal bir çöküntü yaşamaktadır.

IV. BÖLÜM

ALAN ARAŞTIRMASI

1. ARAŞTIRMANIN KONUSU

Araştırmanın konusu; sağlık alanındaki reform uygulamaları sonrasında yeni bir sektör haline gelen özel bakım merkezlerinin kadın istihdamı üzerindeki etkisini belirlemek ve kadının evde ve çalışma hayatında üstlendiği rolü sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan incelemektir.

2. ARAŞTIRMANIN AMACI

Türkiye’de 2003 yılında “Sağlıkta Dönüşüm Programı” adı altında sağlık hizmetleri piyasayla uyumlu hale getirilmeye başlanmıştır. Kamu eliyle sağlanan sağlık hizmetlerinin bazılarının özelleştirilmesi ve hastanelerin özerkleştirilmesi amaçlanmıştır. Bu uygulamaların bir sonucu olarak da hasta bakımının bazı alanları özel kuruluşlar tarafından sağlanmaya başlamıştır. Bu alanlardan birisi de hasta bakım merkezleridir.

Bu çalışmanın amacı; sağlıkta dönüşüm ile birlikte Türkiye’de önem kazanan hasta bakım merkezleri ve bu merkezlerde çalışan kadınların istihdamına, çalışma koşullarına yönelik sorunları ortaya koymaktır. Kadının toplumdaki yeri dolayısıyla hasta bakım işlerine yöneltilmesi ve ataerkil toplumun bir uzantısı olarak kadınların üstlendiği rol, aile içindeki ve iş hayatındaki sorumlulukları, ‘ikinci vardiya’ (Hochschild ve Machung, 1989) olarak tanımlanan durumun çalışan kadının hayatına olan yansımaları araştırma kapsamında incelenecektir. Bu bağlamda kavramsal çerçeve ve alan araştırması ile birlikte sosyal politika açısından mevcut durumla ilgili yeni politikaların geliştirilmesi amaçlanmıştır.

3. ARAŞTIRMANIN ÖNEMİ

Sağlıkta Dönüşüm Programı sağlık alanında ve bu alandaki kişilerin çalışma biçimlerinde oldukça önemli değişikliklere neden olmuştur. Uygulamaya konulan sağlık reformları sonrasında özellikle de kadınların istihdamına ihtiyaç duyulan alanlar ortaya çıkmış ve bu da kadın istihdam oranını etkilemiştir. 1970’lerin sonrasında meydana gelen esnekleşme hareketleri sağlık alanında da etkisini göstermiş ve neoliberal politikaların da yaygınlık kazanmasıyla yeni istihdam biçimleri ortaya çıkmıştır.

Sağlık alanı kadınların yaygın olarak istihdam edildiği sektörlerden biridir. Hemşirelik çok eski yıllardan günümüze kadar daha çok kadınlar tarafından tercih edilen bir meslektir. Bunun yanı sıra ataerkil toplumun kadınlara yüklemiş olduğu çocuk, yaşlı ve hasta bakım işleri de günümüzde her ne kadar özel kurumlar tarafından yapılsa da yine bu kurumlar kendi bünyelerinde kadınları istihdam etmektedirler. Bu durum bakım elemanı, temizlik personeli gibi ağır iş yükü olan alanlarda kadınların tercih edilmesini toplumsal alışkanlık olarak günümüze kadar getirmektedir. Hem düşük ücretlerle hem de vardiyalı iş saatlerinde yoğun şekilde çalışarak psikolojik ve sosyal açıdan olumsuz etkilenen kadınlar zamanla bu sektörün en çok sömürülen dezavantajlı grubu haline getirilmektedir. Bu yüzden bu alanda yapılan bir çalışmanın toplumsal ve sağlık alanındaki çalışma ilişkileri açısından geçmişte yaşanmış olan sorunları ortaya koymak ve gelecekte de yaşanacak sorunlara ışık tutmak için önemli olduğu düşünülmektedir.

4. ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ

Bu çalışmada hem özel bakım merkezlerinde çalışan kadınların sosyo- demografik özelliklerinin incelenmesi amaçlanmış hem de onların karşı karşıya kaldıkları ağır çalışma şartlarının yanı sıra ev hayatındaki sorumlulukları üzerinde durulmuştur.

Çalışmada yapılan alan araştırmasında nitel (mülakat- yüz yüze görüşme) ve nicel (survey-anket-soru kağıdı formu) teknikler kullanılmıştır. Araştırma öncesi ve araştırmanın sonuna kadar literatür araştırması yapılarak elde edilen kaynaklar okunmuş

ve kavramsal çerçeve oluşturulmuş, daha sonra hipotezler geliştirilerek bu hipotezlerin sınanabilmesi için yapılandırılmış anket formu hazırlanmıştır. Anket araştırmacı tarafından üç bölüm olarak hazırlanmıştır ve toplamda 27 sorudan oluşmaktadır. Birinci bölüm sosyo-demografik verileri içeren 9 sorudan oluşmaktadır. Bunlar; yaş, medeni durum, çocuk sahibi olup olmama durumu, sahip olunan çocuk sayısı, eğitim ve meslek bilgisini öğrenmeye yönelik sorulardır. İkinci bölüm çalışanların iş yaşantısını içeren 14 sorudan oluşmaktadır. Bunlar; iş yaşantısının nasıl başladığı, işlerini nasıl buldukları, kaç yıldır bu meslekle uğraştıkları, daha önceki meslekleri, yaptıkları işin eğitimlerine uygun olup olmaması, çalışma koşulları, iş yaşamında yaşadıkları sorunlar, bu işe girmeden önce yaptıkları işler, işe girmeden önce yaptırdıkları sağlık kontrolleri, işyerindeki izin ve rapor hakları, sendikaya üye olup olmama ve nedenlerine yönelik sorulardır. Son olarak üçüncü bölüm çalışan kadınların ev yaşantılarını çözmeye yönelik 7 sorudan oluşmaktadır. Bunlar; evde kaç kişi yaşadıkları, ev yaşantılarındaki sorumlulukları, ev yaşantılarındaki sorumluluklarla nasıl başa çıktıkları, ev işlerinde yardım alıp almadıkları, evde en çok hangi işten bunaldıkları, evde bakıma muhtaç çocuk, yaşlı olup olmadığı ve tatile gidip gitmeme durumları ile ilgili sorulardır.

Araştırma kapsamına alınan 60 kadın çalışana ilişkin bilgiler SPSS (Statistical Package for Social Sciences) for Windows 22.0 programı kullanılarak analiz edilmiştir. Verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistiksel yöntemler olarak sayı, yüzde, ortalama, standart sapma kullanılmıştır. Gruplu değişkenlerin karşılaştırılmasında ki- kare analizi kullanılmıştır.

Elde edilen bulgular %95 güven aralığında, %5 anlamlılık düzeyinde değerlendirilmiştir.