• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

4. Türkiye’de Çalışan Kadınların Sorunları

Tarihin her döneminde ekonomik ve sosyal kalkınmanın bir yanını kadınlar diğer yanını erkekler oluşturmuştur. Kadınların hemen hemen her toplumda erkeklerin gerisinde kaldığı bir gerçektir. Kadınların toplumun gerisinde kalmasının çeşitli nedenleri vardır. Üretimin her aşamasına katkıda bulunan kadınlara yeterli önemin verilmemesi, yoksulluktan en fazla etkilenen kesimlerden birinin kadınlar olması sosyal politika açısından onlara yönelik çalışmaları yıllar geçtikçe artırmıştır (Kocacık ve Gökkaya, 2005: 195-196).

Sanayi Devrimi ile birlikte kadınların çalışma yaşamına entegre olması gerçekleşmiştir. Artık kadınlar da fabrikalarda tıpkı erkekler gibi çalışmaya başlamışlardır. Ülkemiz açısından Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte kadınlara sosyal ve siyasal açıdan birçok hak tanınmış ve kadının toplumdaki değeri arttırılmıştır. Buna rağmen günümüzde hala kadınlar iş hayatına dahil olma, kayıtlı çalışma, eğitimine uygun iş bulma konusunda bir takım sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır.

4. 1. Çalışma Yaşamından Kaynaklanan Sorunlar

Kadınlar çalışarak elde ettikleri faydaların yanı sıra ev hayatında ve toplum içerisinde birçok sorunla karşı karşıya kalmaktadırlar. Ev hayatında özellikle anne olarak karşılaştıkları sorunlar psikolojik açıdan kadınlarda önemli rahatsızlıklara neden olmaktadır (Kocacık ve Gökkaya, 2005: 204).

Kadınların evdeki sorumlulukları “ev içi emek”, “ev emeği” şeklinde farklı şekillerde ifadelendirilirken büyük ölçüde kadınlar tarafından yapılan bu iş veya emek biçimi üzerine önemli tartışmalar yapılmıştır. Ev emeği üzerine yürütülen tartışmalar, hanelerin sadece birer tüketim mekanı değil aynı zamanda üretim biçimleri olduklarını ortaya çıkarmıştır (Akduran, 2012: 46-47).

Kadınlar iş hayatında fırsat eşitliğini sağlamak için eğitim seviyelerini yükseltmektedirler. Çünkü eğitimli erkek işverenler dahi bazı işleri “erkek işi” olarak görmekte ve bu da kadınları birçok sektörde iş hayatının gerisinde bırakmaktadır. Kocacık ve Gökkaya’ya göre (2005); kadınların iş hayatında karşılaştıkları belli başlı sorunlar şunlardır:

 Eğitim ve mesleki eğitimde eşitsizlik  İş bulma ve yükseltilmede eşitsizlik  Ücretlendirmede eşitsizlik

 Sosyal haklardan yararlanmada eşitsizlik  Cinsel taciz

4. 2. Kayıtdışı İşlerde Çalışma

Kayıtdışı (enformel) istihdam; “faaliyetler ya da çalışanların bildirilmemesi, rastlantısal ya da kısa süreli işler, belirli bir eşiğe ulaşmayan iş süreleri ya da ücretleri kapsayan işler, kayıtsız bir işletme ya da hanehalkına bağlı olan bir kişi adına çalışma, işin görüldüğü yerin işverene ait olduğu mekanlar dışındaki işler, ya da iş mevzuatının uygulanmadığı veya çeşitli gerekçelerle tanınmadığı işler gerçekleştiğinde söz konusu olacaktır” (Daza, 2005; akt. Erdur, 2007: 55). Bir başka tanıma göre kayıtdışı istihdam; mal ve hizmet üretimi olmasına karşılık ekonominin geleneksel ölçüm yöntemleriyle, bütünüyle tespit edilemediğinden milli muhasebe kayıtlarında yer almayan ve gayri safi milli hasıla büyüklüklerine yansımayan faaliyetlerin tümüdür” (Temel vd. 1994; akt. Metin, 2011: 11).

Kayıtdışı istihdamın ortaya çıkmasında 1970’li yıllarda beliren neoliberal politikalar rol oynamaktadır. Bu politikalar ile sosyal devletten düzenleyici devlete geçiş aşaması yeniden yaşanmıştır (Kablay, 2014: 158). Neoliberal politikalar sonrasında esnekleşen işgücü piyasaları kadınları çalışma yaşamına çok daha fazla entegre etmiş olsa da bu anlamda kadın-erkek ayrımcılığını giderememiştir (Toksöz, 2011; akt. Ulukan ve Yılmaz, 2016: 89).

Kadınların istihdam konusunda yaşadıkları en büyük sorunlardan biri kayıtdışılıktır ve en çok tarım ve ticarette bu durum karşımıza çıkmaktadır. Kayıtdışı çalışmanın bir başka yönü ise esnekliktir. Çalışan kadınlar açısından esneklik onların pazarlık gücünü düşürmüş hatta onları haklarını sorgulayamaz bir konuma sokmuştur (Kümbetoğlu, User ve Akpınar, 2012: 13-21).

Kayıtdışı çalışan bir birey her şeyden önce sosyal haklardan faydalanamaz ve belki de en önemlisi sağlık hakkından, emeklilik hakkından mahrum kalarak iş kazası gibi durumlarda da hakkını arayamaz (http://seal.atilim.edu.tr/turkiyede-kayit-disi- istihdam). Kırda ücretsiz aile işçisi olarak kentte ise eğitimsiz kadının çalışma yaşantısına entegre olması için güvencesizliğinin bir göstergesi olarak ortaya çıkan kayıtdışı istihdam son yıllarda en güzel örneğini ev eksenli çalışma ile göstermektedir. Sağlıksız çalışma koşullarında sosyal güvenceden yoksun olarak bu şekilde çalışan kadınlar çok uzun saatler boyunca çalışmak zorunda kalmaktadır (Metin, 2011: 8).

4. 3. Ücretlendirmede Eşitsizlik

İşçinin iş dışındaki nitelikleri ile işveren tarafından farklı bir muameleye maruz kalması ayrımcılık olarak nitelendirilir. Kadınlar da iş hayatında terfi, ücret, işe alınma gibi durumlarda erkeklere göre farklı değerlendirilerek gözle görülür bir ayrımcılıkla karşı karşıya kalırlar (Biçerli, 2005; akt. Sayar ve Özkan, 2010: 92).

Çalışan yoksulların önemli bölümünü kadınlar ve çocuklar oluşturmaktadır ve yoksul ailelerde çalışmak zorunda olan kadınlar kayıtdışı sektörde düşük ücretli ve güvencesiz çalışmaktadır (ILO, 1985; akt. Çakır, 2008: 35). Bunun yanı sıra kayıtdışı olarak çalışan kadınlar ücretlerini de el altından alarak mevcut şartlara razı gelmek zorunda bırakılmaktadır (Erdut, 2007: 59). Eşit işe eşit ücret yasalarına rağmen erkeklere nazaran hep daha az ücret almak zorunda bırakılan kadınlar ekonomik kriz gibi dönemlerde de ya işten çıkarılan ilk kişiler olmuşlardır ya da yarı zamanlı çalışmaya yönlendirilmişlerdir (Arat, 1996; akt. Duruoğlu, 2007: 63).

Yapılan araştırmalarda kadınların erkeklerden daha az ücret alması bir yana genelde asgari ücret altı bir ücrete razı geldikleri anlaşılmaktadır. Bunun arkasında yatan neden ise cinsiyet ayrımcılığı bir yana işverenin işçiyi bir meta olarak görmesinden kaynaklanmaktadır. Yine genç kadınlar kocası ve çocukları olmadığı için sorumlulukları az olarak görülmüş ve çok daha az bir ücrete çalıştırılmışlardır. Bu noktada da ataerkillik ve kadının ikinci planda kalması, ona toplum tarafından yüklenen rol etkili olmaktadır (Duruoğlu, 2007: 76).

4. 4. Toplumsal Yaşamdan Kaynaklanan Sorunlar

Küresel düzeyde meydana gelen değişiklikler, neoliberal politikalar sonrasında oluşan esneklik kadınların çalışma hayatından dışlanmasına neden olsa da tam anlamıyla konuya açıklık getirememektedir. Dünyadaki değişimin yanı sıra geleneksel bakış açısı ve ataerkil aile yapısının kadını çalışma hayatından uzak tutması ya da kadınların çalışmayı tercih etmemesi konuyu analiz etmede daha da aydınlatıcı olmaktadır (Ecevit, 1995; akt. Çakır, 2008: 27).

Toplum içinde cinsiyet ayrımına göre şekillenen işbölümü kadınlara ev içi işleri uygun görürken; erkeklere ev dışındaki işleri uygun görmüştür. Bu durum da eşitsiz bir

işbölümü dağılımına neden olmuştur. Çünkü bu yolla kadınların eğitimi ve çalışması kısıtlanmış ve böylece iş hayatından da uzaklaştırılmıştır (Fidan, 2000: 120).

Toplumun kadınlara yüklemiş olduğu “anne-eş” rolü kadını her zaman için işgücü piyasalarından uzak tutmakla kalmamış aynı zamanda düşük ücretlerde yarı zamanlı olarak çalışmalarına da neden olmuştur. Yani kadının yerinin ev olduğu düşüncesi eğitimli kadınlara bile toplum tarafından entegre edilmeye çalışılmıştır. Kadınlara yüklenen bu roller onların tercihlerini de değiştirmiştir. Birçok kadın ev işlerini aksatmayacak işler seçmiştir (Kuzgun ve Sevim, 2004: 15-16). Toplumda “başarılı kadın” olgusu iş hayatına göre değil iyi anne ve iyi eş kavramlarına göre belirlenerek geleneksel anlamda kalıplaşmıştır (Balkır, 1989; akt. Kuzgun ve Sevim, 2004: 16).

III. BÖLÜM

TÜRKİYE’DE SAĞLIK SEKTÖRÜ VE SAĞLIKTA ÇALIŞAN KADINLAR