• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

3. Sağlık Hizmetlerinin Sınıflandırılması

Sağlık koşullarının iyileştirilmesi ve sağlığı bozacak faaliyetlerin yok edilmesi koruyucu sağlık hizmetlerini kapsamaktadır ki bu hizmetler toplumun bütününe yöneliktir. Sağlığı bozulan kişilere verilen muayene, teşhis, tedavi ve rehabilitasyon hizmetleri tedavi edici sağlık hizmetlerini oluşturmaktadır. Bakım hizmetleri rehabilitasyon hizmetleri içerisinde değerlendirilmektedir. Burada amaç erken teşhis ile hastanın kısa sürede tedavi edilmesidir. Bu hizmetlerin finansmanına hastalar tamamen ya da kısmen katılmaktadır (Tengilimoğlu ve Çalık, 2000; akt. Orhaner, 2006: 4). Bir devlet vatandaşlarına sağlıklı bir yaşam sağlamayı hedeflemelidir ve bu konudaki temel alanlardan biri de sağlık sektörüdür. Ülkemizde sağlıkta dönüşüm

Sağlık Hizmetleri Koruyucu Sağlık Hizmetleri Tedavi Edici Sağlık Hizmetleri Rehabilitasyon Hizmetleri

programları kapsamında yapılan yenilikler ile sağlık alanı birçok değişik uygulama ile karşı karşıya kalmıştır. Bu başlık altında temel olarak koruyucu sağlık hizmetleri, tedavi edici sağlık hizmetleri ve son olarak da rehabilitasyon hizmetleri kapsamlı olarak sağlık hizmetlerinin temel bileşenleri olarak incelenecektir (Çelikay ve Gümüş, 2010: 179). Sağlık hizmetlerini belirleyen bu sınıflandırma Dünya Sağlık Örgütü tarafından yapılmıştır ve T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından da kabul edilmiştir (Sevim, 2006: 6).

3.1. Koruyucu Sağlık Hizmetleri

Toplumda yaşayan bireylerin hasta olmalarını önlemek ve hastalıklarını teşhis etmek için yapılan faaliyetlere koruyucu sağlık hizmetleri denmektedir. Bu tedaviler bireyi hastalıktan korumakla birlikte erken teşhis ile hastalığın tekrar ortaya çıkmasını ve olası hastalık durumlarında tekrarlamasını engellemek adına yapılır (Fişek, 1982; akt. Sevim, 2006: 6). Maliyeti düşük, etkisi büyük olduğu için klasik bir kamu malı olarak kabul edilen koruyucu sağlık hizmetleri kişinin ve dolaylı olarak da toplumun sağlığını korumak için her türlü tedbiri almaktadır (Üzmez, 2006: 42). Her türlü sağlık riskini minimum seviyeye indirmeyi amaçlayan koruyucu sağlık hizmetleri kişilerin hayat standardını da bu yolla geliştirmeyi hedeflemektedir (Aydın, 2006; akt. Çelikay ve Gümüş, 2010: 184).

SSGSS Kanunu’nun koruyucu sağlık hizmetleri tanımlamasına göre: “Kişilerin hastalıktan korunması veya sağlıklı olma halinin sürdürülmesi amacıyla, kişiye yönelik olarak finansmanı sağlanacak sağlık hizmetleridir.” (m. 3/23). Ancak Kanun’da her ne kadar kişiye yönelik sağlanacak sağlık hizmetleri ifadesi kullanılsa da bu hizmetler çevreye yönelik de sağlanmaktadır.

Kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri sağlık evi, sağlık ocağı, AÇSAP (Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Merkezleri), verem savaş dispanseri, sıtma savaş birimleri, deri ve tenasül hastalıkları dispanserleri, kanser erken teşhis, tarama ve eğitim merkezi, toplum sağlığı merkezi, aile hekimliği ve aile sağlığı merkezi, toplum ruh sağlığı merkezleri tarafından sağlanmaktadır (Kavuncubaşı ve Yıldırım, 2012: 46). Bu kurumların sağladığı hizmetler en genel olarak; erken tanı ve uygun tedavi, aşılama, ilaçla koruma, beslenmenin iyileştirilmesi ve sağlık eğitimidir (Akdur, 1999: 6). Ayrıca, içme suyu ve yiyeceklerin denetlenmesi, ana-çocuk sağlığı, verem-sıtma-trahom-frengi-

cüzzam denetimi gibi faaliyetler de bu kapsama girmektedir (Üzmez, 2006: 42). Daha sonra bu hizmet aile hekimlerine verilmeye başlanmıştır.

Tedavi hizmetlerinden daha çok koruyucu sağlık hizmetlerini içeren birinci basamak sağlık hizmetleri bireylerin sağlık sistemi ile ilk temas noktasıdır. Genellikle uzmanlaşmamış doktorlar, sağlık personeli tarafından sağlık hizmetleri bu basamak dahilinde sunulur. Sağlık evleri, sağlık ocakları, toplum sağlığı merkezleri, aile sağlığı merkezleri, dispanserler bu tür kurumlara örnek olarak gösterilebilir. Bu basamakta koruyucu sağlık hizmetleri sağlanırken sınırlı sayıda tedavi hizmetleri de sunulmaktadır (Kavuncubaşı ve Yıldırım, 2012: 41).

112 acil sağlık hizmet birimi ve üniversitelerin mediko-sosyal birimleri de birinci basamak sağlık üniteleri arasındadır. Özel sağlık kuruluşları kapsamında ise özel poliklinikler, ağız ve diş sağlığı hizmeti veren merkezler ve ayrıca özel eczaneler de birinci basamak sağlık hizmetleri kategorisinde yer almaktadır (Tuncay ve Ekmekçi, 2013: 536).

Birinci basamak sağlık kuruluşları aracılığıyla sağlık ile ilgili eşit kaynak dağılımı politikası esas alınmaktadır. Ayrıca toplumun sorunlarına odaklanma, sorunları en kısa yoldan çözüme kavuşturma ve toplumun bilgi edinmesini sağlama amaçlanmaktadır (Starfield, 1999; akt. Öcek ve Soyer, 2007: 12). Birinci basamak sağlık hizmetlerine yönelik yönergenin 3. maddesine göre bu kuruluşlar Valilik onayı ile açılmakta ve kapanmaktadır.

Çevreye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ise negatif dışsallığı engellemeyi hedeflemektedir. Bunlar çevre kirliliğinin önlenmesi amacıyla yapılan faaliyetler, bataklıkların kurutulması, katı ve sıvı atıkların zararsız hale getirilmesi ve toplumu bilinçlendirme çabalarıdır (Sargutan, 2005; akt. Çelikay ve Gümüş, 2008: 184).

Gelişmiş ülkelerde koruyucu sağlık hizmetleri oldukça önemlidir. Bu ülkelerde özellikle sigaraya yönelik verilen mücadeleler dikkat çekmiştir. Bireylerin sigarayı bırakması için dolaylı vergilerin arttırılması, hamilelerin sigara ve alkol kullanımına yönelik bilinçlendirilmesi gibi faaliyetlerle önlemler alınmıştır (Grossman, 2004; akt. Sevim, 2006: 7). ,

3. 2. Tedavi Edici Sağlık Hizmetleri

Hastaların iyileştirilmesine yönelik her türlü sağlık hizmetini kapsayan tedavi edici sağlık hizmetleri geniş bir alanda yer alan sağlık kuruluşları tarafından sunulmaktadır (Tuncay ve Ekmekçi, 2013: 514). Özel muayeneler, uzmanlardan oluşan hastaneler, günlük tedaviler ile taburcu edilebilen hastalar için merkezler, çok büyük hastaneler bu grupta yer almaktadır (Kavuncubaşı ve Yıldırım, 2012: 56). Birinci basamak, ikinci basamak ve üçüncü basamak tedavi hizmetleri şeklinde ayrılan sevk zinciri uygulaması bu grup altında incelenmektedir. Sosyal güvenliğin önemli bir parçası olan bu kategorideki hizmetler Sağlık Bakanlığı’nın görevleri arasında da yer almaktadır. Bu hizmetlerden faydalanan kimse hem kendisini iyileştirerek hem de kendisi iyileştiği için toplum sağlığına zarar vermeyerek özel bir fayda elde etmektedir. Aynı zamanda emeğin de bir üretim faktörü olmasından dolayı sağlıklarına kavuşan bireyler üretimi artırarak maliyetlerin düşmesini sağlamaktadır (Nadaroğlu, 1998; akt. Sevim, 2006: 7).

Sağlık sektörü genel olarak daha çok tedavi edici sağlık hizmeti vermektedir ve sağlık harcamaları da daha çok tedavi edici sağlık hizmetlerine ayrılmaktadır (Dervişoğlu, 2013: 33). Ayakta tedavi, yatarak tedavi ve evde bakım hizmetleri bu gruba girmektedir. Ayakta tedavi hem pratik hem de en az maliyete sahiptir ve ilaç tedavisi ile koyulan teşhis doğrultusunda hasta iyileştirilmektedir. Yataklı tedavi ise yapılan sağlık hizmetleri arasında en maliyetli olanıdır (Akdur, 2006; akt. Çelikay ve Gümüş, 2008: 185).

Tıbbi muayene, müdahale, tedavi, organ nakli, tetkik ve tahliller, analıktan doğan hastalıkların tedavisi, ağız ve diş muayenesi ve tedavisi, yardımcı üreme teknikleri, tüm bu tedaviler için gerekli araç ve gereçlerin sağlanması tedavi edici sağlık hizmetlerinin kapsamına girmektedir (Tuncay ve Ekmekçi, 2013: 514).

Hemşire, eczacı, psikolog gibi uzman tıp ve sağlık personelinin bulunduğu farklı büyüklüklerdeki hastaneler tarafından verilen tedavi amaçlı hizmetler ikinci basamak sağlık hizmetlerini kapsamaktadır. Birinci basamak sağlık hizmetleri kapsamında tedavi edilemeyen hastaların tedavisi bu kurumlarda gerçekleştirilmektedir (Kavuncubaşı ve Yıldırım, 2012: 41).

Bu kapsamda resmi kuruluş olarak devlet hastaneleri, bunlarla entegre olmuş ilçe hastaneleri, Sağlık Bakanlığı kapsamındaki ağız ve diş sağlığı merkezleri, belediye ve kamu kurumlarına ait hastaneleri son olarak da 2016’da kaldırılan Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) eğitim ve araştırma hastanesi olmayan hastanelerin ikinci basamak hizmet veren kurumlar arasında sayılabilir. Özel kuruluşlar kapsamında ise özel hastaneler, Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik ile açılan tıp merkezlerini sayılabilir (Tuncay ve Ekmekçi, 2013: 536).

3. 3. Rehabilitasyon Hizmetleri

Geleneksel anlamdaki sağlık hizmetleri bireyin iyileştirilmesi, gerekli tedavilerin uygulanması, yeterli orandaki ilaç ve araç gereçlerin edinilmesini kapsarken; günümüzde sağlık alanındaki yenilikler ile bireylerin topluma kaynaştırılması ve bunun için de hastalarının bakımının devam eden hizmetler ile tamamlanması hedef olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda da taburculuk, rehabilitasyon ve gerektiği durumlarda evde bakım hizmetlerine ağırlık verilmiştir (Akdemir ve Birol, 2003; akt. Akdemir ve Akkuş, 2006: 83).

Kaza ve hastalık sonucunda sakatlanan bireylere yüksek işlevsel beceriler kazandırmak amacıyla programlı bir şekilde tıbbi, sosyal, eğitsel ve mesleki faaliyetlerde bulunulması rehabilitasyon hizmetlerini kapsamaktadır. Çünkü doğuştan ya da hastalık-kaza sonrasında kişilerin kaybettiği bedensel ya da zihinsel yeteneklerinin tekrar kazandırılması rehabilitasyon hizmetlerinin ana amaçları arasındadır (Kavuncubaşı ve Yıldırım, 2012: 39).

Rehabilitasyon amaçlı sağlık hizmetleri tıbbi rehabilitasyon ve sosyal rehabilitasyon olarak ikiye ayrılmaktadır. Tıbbi rehabilitasyon; ruhen ya da bedensel olarak iş yapabilme yeteneğini tamamen ya da kısmen kaybeden bireylerin bu yeteneklerini kazanabilmeleri için ortez, portez, işitme cihazı gibi araçların sağlanmasını içermektedir. Sosyal rehabilitasyon ise; sakat kalmış bireylerin toplumla entegre edilmesini sağlayarak yeni iş öğrenme yeteneğinin geliştirilmesini ve böylece ekonomik hayata bu bireylerin entegre olmasını amaçlamaktadır (Çelikay ve Gümüş, 2008: 186). Bu kapsamda tıbbi rehabilitasyon sağlık kurumlarınca sağlanırken; sosyal

rehabilitasyon sosyal hizmet ve bunlara bağlı personel tarafından gerçekleştirilmektedir (Akdur, 1999: 6).

Yaşlı ve hasta bakım hizmetleri rehabilitasyon hizmetlerinin içerisinde yer almaktadır. Ülkemizde hasta ve yaşlı bakımı evde gerçekleştirildiği gibi hasta bakım merkezlerinde de gerçekleştirilmektedir. Evde bakım ilk olarak 1993 yılında Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından Ankara, Adana, İzmir ve İstanbul’da uygulanmıştır. 1994 yılında ise Ankara Büyükşehir Belediyesi bünyesinde Yaşlılara Hizmet Merkezi kurularak bu bakım özel kurumlarla ücretli olarak da sağlanmaya başlamıştır (Bahar ve Parlar, 2007: 35).

Tedavi amacının ön planda olduğu bu hastanelerde birinci ve ikinci basamak hastanelerde verilmeyen hizmetler verilmektedir.

Özel sağlık kuruluşlarının yer almadığı bu basamakta eğitim ve araştırma hastaneleri, üniversite hastaneleri, üniversitelere bağlı diş hekimliği fakülteleri, kabul edilmiştir (Tuncay ve Ekmekçi, 2013: 536).

Halk ikinci ve üçüncü basamak hizmet kuruluşlarına oranla birinci basamak hizmet kuruluşlarına daha kolay erişebilmektedir. Ancak buna rağmen birinci basamak hizmet kuruluşlarında yapılması mümkün tedavileri ikinci ya da üçüncü basamak kuruluşlarda yaptırırsa sağlık harcamalarını ve maliyetini artıracaktır. Bu da sağlık performansının düşmesine yol açacaktır (Kavuncubaşı ve Yıldırım, 2012: 42).