• Sonuç bulunamadı

TÜRKİYE’DE TARIM POLİTİKASI 1 Türkiye’de Tarımsal Yapı

2.1.1 Tarım Sektörünün Ekonomideki Yeri

Tarım sektörünün Türkiye ekonomisi içindeki önemi yıllar içinde nisbi olarak azalmış olmakla birlikte, gıda ihtiyacının karşılanması, sanayi sektörüne girdi temini ve yarattığı istihdam olanakları açısından bu sektör hala önemini korumaktadır. Cumhuriyetin kurulduğu yıllardan 1960’lı yılların ortalarına kadar tarım sektörünün GSMH içindeki payı ortalama %40 civarında olmuştur. 1965 sonrasında hızlı bir gerileme sürecine giren sektörün GSMH içindeki payı 1980 yılında % 24’ler düzeyine, 2006 yılında ise 11.1’e düşmüştür. 1999 yılında 104,59 trilyon TL olan toplam GSMH’nin 10,98 trilyon TL’sini, 2008 yılı itibariyle de, 950,91 trilyon TL olan toplam gayri safi milli hasılanın 72,56 trilyon TL’lik bölümünü tarım üretebilmiş, başka bir deyişle tarımın GSMH’ya katkısı 1999 yılında %25,3 iken, on yıl sonra yarı yarıya düşerek % 12,8 olmuştur.95

“Teorik olarak, ulusal ekonomiler güçlendikçe büyüyen GSMH içerisinde

tarımın payı göreli olarak azalır. Bu durum, tarımda yaratılan katma değerin, diğer sektörlere oranla daha düşük olması ve gelir arttıkça tüketim harcamalarının sınai mallara ve hizmetler sektörüne kayması ile açıklanır. Türkiye GSMH’nin son 30 yıllık değişiminde, bu gerçeklik etken olmuştur. Bununla birlikte, 1980’li yıllardan itibaren tarımın gelişme hızının gerilemesi ve bazı yıllarda negatif büyüme rakamlarının kaydedilmesi, yukarıdaki verilerin ortaya çıkmasında önemli rol oynamıştır. Aynı dönemde sanayinin de istenen gelişmeyi gösterememesi,

95 TUİK, İstatistik Göstergeler 1923-2008, http://www.tuik.gov.tr/yillik/Ist_gostergeler.pdf , (02.09.2009), s. 697

Türkiye’nin üretimden kopuşuna işaret etmektedir. 1970 sonrası 30 yılı aşkın sürede; tarımın GSMH’ye katkısı % 40’lar düzeyinden % 13’ler düzeyine inerken, sanayinin GSMH’ye katkısı % 17 düzeyinden % 24 düzeyine yükselebilmiştir. Buna karşılık, tarım sektörü açısından da dünyanın en gelişmiş ülke / ülke grupları olan ABD ve AB’de GSMH içindeki tarım payları, sırasıyla % 1.7 ve % 1.9 olarak gerçekleşmektedir. Tarımda kişi başına GSMH ise, ABD doları cinsinden, ABD’de 17.719, AB’de 9.286 iken, Türkiye’de 1.384’tür.”96

Türkiye tarımında, kişi başına GSMH oranının düşüklüğünde, tarımda istihdam edilen nüfus oranının yüksekliği büyük rol oynamaktadır. Ancak bu sorun, tekil olarak tarım sektöründen kaynaklanmamakta olup, sanayi ve hizmetler sektörünün istihdam emme kapasitesinin, istenen oranda geliştirilememesinden ileri gelmektedir. 97

2.1.2 Tarım Sektörünün Dış Ticaret Eğilimi

Tablo 2: Tarımda Dış Ticaretin Değişimi (Milyon $ )

Yıllar İhracat İthalat

İhracat - İthalat Farkı (Tarım ve ormancılık + Balıkçılık) Tarım ve

ormancılık Balıkçılık Toplam Tarım ve ormancılık Balıkçılık Toplam

2004 2.542 103 63.127 2.757 8 97.540 -120

2005 3.329 140 73.476 2.801 24 116.774 644

2006 3.481 131 85.535 2.902 33 139.576 677

2007 3.725 158 107.272 4.641 31 170.063 -789

2008 3.930 240 131.966 6.392 41 201.960 -2.263

Kaynak: TUİK, Türkiye İstatistik Yıllığı,2008, http://www.tuik.gov.tr/yillik/yillik.pdf, (03.01.2010), s. 253

Yukarıdaki tabloya göre tarım-ormancılık ve balıkçılık sektörleri birlikte değerlendirildiğinde tarım sektörünün toplam ihracat içindeki %’lik payı 2004 yılından itibaren sırasıyla 4,1 / 4,7 / 4,2 / 3,6 ve 3,1 olmuştur.

96 Gökhan GÜNAYDIN, “Türkiye Ekonomisinin Tarımsal Yapısı ve Gelişimi”, Türkiye Ekonomisi, Anadolu Üniversitesi Yayını No: 1579, Eskişehir 2004, s. 101-103

Tarım sektörünün ihracattaki payı 1963’te %77.2 iken 1980’de %56’ya ve 1990’da hızlı bir düşüş göstererek %15.6’ya kadar gerilemiş, 1995’te %8.5, 2000 yılında %6 ve 2007’de %3.6 olmuştur. 98

Tabloya göre tarım-ormancılık ve balıkçılık sektörleri birlikte değerlendirildiğinde tarım sektörünün toplam ithalat içindeki payı ise yine 2004 yılından itibaren sırayla 2,8 / 2,4 / 2,1 / 2,7 ve 3,2 olmuştur. “Tüketim alışkanlıklarının değişmesi, eğitim ve gelir artışında gözlenen farklılıklar, tarım ürünleri ithalatında artışlara neden olmuştur. Tarım ürünlerinin toplam ithalattaki payı 1980’de %0.6 iken, 2003’de gıda ve içecek dahil %11’e yükselmiştir.” 99 Tabloya bakarak son yıllarda tarım sektörünün, net ihracatçı konumundan net ithalatçı konumuna geçtiği söylenebilir.

2.1.3 Tarımın İç Ticaret Hadleri

Tarımın iç ticaret hadlerindeki değişim, tarımsal üretimi gerçekleştiren üreticinin elde ettiği ürün karşısında kazandığı gelir ile üreticinin ödemeleri arasındaki farkı gösterir. Bu niteliği ile bir taraftan çiftçi refahını, diğer taraftan tarımsal üretimin geleceğini etkiler.100

Herhangi bir tarımsal (ya da tarıma dayalı) ürünün nihaî fiyatını tüm bileşenlerine ayırdığımızda, pazarlama zincirinin çeşitli halkalarında yer alan aktörlerin katma değer ya da maliyet/girdi öğeleri olarak bir birim pazarlanan üründen aldıkları paylar ortaya çıkmış olur. Tarımın iç ticaret hadleri (TİTH) bu türden bir bölüşüm değişimini ortaya koyan istatistikî bir göstergedir ve bir başlangıç yılına göre çiftçinin eline geçen fiyatlardaki değişmeler ile çiftçinin ödediği fiyat hareketleri arasındaki oranın (tercihan endeks değeri olarak)ifadesidir.

98 TUİK, İstatistik Göstergeler 1923-2008, http://www.tuik.gov.tr/yillik/Ist_gostergeler.pdf , (02.09.2009), s. 483

99 Bülent Miran, “Tarımsal Yapı ve Üretim”, Türkiye’de Tarım, http://sgb.tarim.gov.tr/yayimlar/turkiyede_tarim.pdf, (15.06.2007), s. 9

100 Gökhan Günaydın, “Türkiye Tarım Politikalarında Yapısal Uyum: 200’li Yıllar” Tarım ve Mühendislik Dergisi, Sayı 86-88/2008-2009, Ankara 2009, s.80

Bölüşüm ilişkileri açısından TİTH’nin seyri,piyasaya dönük küçük üreticiliğe (küçük meta üretimine) dayalı bir tarımsal yapıda, dolaysız üreticinin (köylü/çiftçinin) geriye dönük piyasa bağlantıları aracılığıyla “sıkıştırılma” (daha doğrusu sömürülme) derecesindeki değişmenin doğrultusunu ve büyüklüğünü ortaya koyar. Daha somut olarak, pazarlanan birim ürün içinden çiftçinin/köylünün eline geçen gayrisafi üretim değeri ile tarımsal olmayan üretim giderleri (vetüketim fonu) arasındaki marjda meydana gelen değişmeleri TİTH temsil eder.101

Bu doğrultuda, 40 yıllık bir dönem içinde, tarım ticaret hadlerindeki değişim Tablo 3’te gösterilmektedir.

Tablodan da izleneceği üzere, 1968 – 1978 dönemi yıllık ortalama %3, toplamda % 31’lik bir TİTH yükselmesine tanıklık etmektedir. 24 Ocak kararları ve 12 Eylül rejiminin emek aleyhtarı politikalarından tarım kesiminin etkilenme düzeyi, 1920’li yılların sonunda başlayan büyük buhran döneminden daha fazla bir çöküntü ile kendisini göstermiştir: TİTH’de yıllık ortalama yüzde 3,7’lik ve toplamda yüzde 46,6’lık bir aşınma…1989 yılında maden işçilerinin yürüyüşü, ANAP’ın referandum ve seçim yenilgileri bağlamında siyasetin yeniden halkın taleplerine duyarlı olmak zorunda kaldığı izleyen on yıllık dönemde, TİTH yıllık ortalama yüzde 4.7 ve toplamda yüzde 80.4 oranında yükselmiştir. IMF ve Dünya Bankası’nın neolibarel politikalarının Türkiye tarımına damgasını vurduğu 1999 sonrası dönemde ise TİTH’de yıllık ortalama yüzde 1,8’lik ve toplamda yüzde 39’luk bir gerileme gerçekleşmiştir.102

101 Korkut Boratav, “Tarımsal Fiyatlar, İstihdam ve Köylülüğün Kaderi” Tarım ve Mühendislik Dergisi, Sayı 86-88/2008-2009, Ankara 2009, s. 100

Tablo 3: Dünyada ve Türkiye’de Tarımsal Ticaret Hadleri, Endeksler

Yıllar Türkiye Dünya

1968 100.0 100.0 1974 127.6 176.9 1978 131.0 106.3 1988 70.0 39.6 1922 77.6 58.0 1997 100.7 72.4 1998 126.3 65.3 1999 109.3 55.4 2000 102.3 55.2 2001 78.6 55.0 2002 78.6 57.6 2003 89.9 60.3 2004 91.8 62.6 2005 82.7 66.6* 2006 77.1 70.8* 2007 82.6 ---

Yıllık değişim % Türkiye Dünya

1.dönem:Yükseliş 2.99 9.03

2.dönem: İniş -3.70 -5.20

3. dönem:Yükseliş 4.68 0.89

4. dönem: İniş -3.47 -6.91

5. dönem:Yükseliş -- 4.48

Kaynak : Korkut Boratav, “Tarımsal Fiyatlar, İstihdam ve Köylülüğün Kaderi” Tarım ve Mühendislik Dergisi, Sayı 86-88/2008-2009, Ankara 2009, s. 100

(*)IMF, World Economic Outlook, October 2007, dış ticaret fiyatlarına ait Tablo A9’daki üç tarımsal ürün grubuna ait fiyat indeks değerlerinin aritmetik ortalamasının imalat sanayii indeks değerine oranı,Tablo’daki 2004 indeks sayısına uygulanarak hesaplanmıştır. Dönem yıllık değişim ortalamaları Türkiye ve Dünya için farklı tarihleri kapsıyor. İlk zaman dilimi Türkiye’yi, ikincisi Dünya’yı kapsamak üzere: 1.dönem 1968-1978 ve 1968-1974; 2. dönem: 1978-1988 ve 1974-1986; 3. dönem: 1988-1998 ve 1986- 1997; 4. dönem: 1998-2007 ve 1997-2001; 5. dönem (sadece Dünya için): 2002- 2006.

2.1.4 Kırsal Nüfus

Aşağıdaki tabloda da görüldüğü gibi 1927 yılından 2007 yılına kadar Türkiye nüfusu yaklaşık 5 kat artış göstermiş, 1927’de toplam nüfus içindeki payı % 75,8 olan kırsal nüfusun oranı giderek azalarak 1970’li yıllarda %60’lara, 1990’lı yıllarda ise %40’lara gerileyerek 2007 yılında %29,5’e düşmüştür. Başka bir deyişle 70 yıllık süreçte kırsal nüfusun toplam nüfus içindeki payı %60 oranında düşmüştür.

Kırsal nüfus 1950’lerden sonra kentlere doğru hareketlenmeye başlamış, özellikle 1980 sonrası bu hareketlilik kır nüfusunun mutlak azalma eğilimine girmesiyle bir göç dalgasına dönüşmüştür. Türkiye’de ilk kez 1980-1985 döneminde kırsal nüfus mutlak olarak azalmaya başlamıştır.103

Tablo 4 : Türkiye’de Nüfusun Gelişim Seyri

SAYIM