• Sonuç bulunamadı

3.7. GIDA PERAKENDECİLİĞİ SEKTÖRÜNÜN YAPISI

3.7.2. Türkiye’de Perakendecilik Sektörü

3.7.2.1. Türk Perakendeciliğinin Tarihsel Gelişimi

Türkiye’de kökeni 1950’li yıllara uzanan büyük ölçekli modern gıda perakendeciliğinin gelişimi 1990’lı yıllarda olmuştur

3.7.2.1.1. Cumhuriyet Dönemi

Cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllarda, yabancı ekonomilerle ilişkilerin azlığı ve merkezi gıda dağıtımının oluşu, perakende sektörünün uç noktalarda yer almasına neden olmuştur. Merkezi yapılanmanın çözümsüzlüğü ile birlikte mevcut idareler farklı yöntemlere başvurmak zorunda kalmışlardır. 1913’te İstanbul’da kurulan ancak kısa süre sonrada kapanan tüketim kooperatifleri ile birlikte ilk adım atılmıştır. 1936 yılında çıkarılan kanunla tüketim maddelerinin fiyatlarına kontrol getirilmiş, devlet eliyle fiyatlar düşük tutulmaya çalışılmıştır (Bocutoğlu ve Atasoy, 2001:13).

Türkiye’yi gelişmiş ülkeler düzeyine yükseltmek ve bu amaçla uygulanabilecek bir ekonomi politikası belirlemek amacıyla 1923’te İzmir’de yapılan iktisat kongresiyle özel sektör, iktisadi kalkınmayı gerçekleştirecek başlıca unsur olarak görülmüş ve bu doğrultuda, yatırımlarda bulunması için teşvik edilmiştir (Aktaran: Güllü, 2005:59).

Gıda perakendeciliğinin, gelişmekte olan ülkelerde temel ihtiyaç maddelerinin dağıtım işlevini üstlenmesi, sosyal ve politik düzenin korunmasını sağlaması sebepleri ile hükümetlerin dolaylı ya da dolaysız olarak gıda dağıtım sistemine müdahalede bulunmalarında etkili olmuştur. Sistemde bütünleştirici bir iyileştirme yapmanın zorluğu, hükümetleri geçici çözümlerle sistemi kontrol etmeye yöneltmiştir. Sonuçta, bu dönemde gıda dağıtımında radikal çözümler üretilemediği görülmüştür. 1936 yılında

çıkarılan kanunla tüketim maddelerinin fiyatlarına kontrol getirilerek, devlet eliyle fiyatlar düşük tutulmaya çalışılmıştır (Aktaran: Güllü, 2005:59).

3.7.2.1.2. 1950’lerde Perakendecilik

1946 yılında liranın değer kaybetmesinin ardından hükümet refah düzeyini artırmaya yönelik çalışmalara ağırlık vermiştir. 1950’lerin ortalarında sermaye ve dağıtım sistemlerinin organizasyon yetersizliği ve üretim düşüklüğü söz konusu idi. Gıda ürünlerinde özellikle büyük şehirlerdeki kıtlık olunca ilk zincir mağaza girişimi devreye sokulmuştur. 1954’te Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu çıkarılmıştır. Türkiye’de dağıtım sisteminin gelişimi, giderlerin azaltılması, rekabeti ve üretimi artırmak ve know-how ithalini sağlamak amacıyla İsviçre Migros Kooperatifler Birliği ülkeye davet edilmiştir. Migros-Türk sayesinde Türkiye fiş, paketlenmiş gıda ve poşet ile tanışmıştır. 1956’da Gima A.Ş’nin açılması ve Türk tüketicisinin temel gıda maddelerini ucuza alması amaçlanmıştır (Bocutoğlu ve Atasoy, 2001:14).

3.7.2.1.3. 1960’larda Perakendecilik

1960’larda Vakko, Beymen, İGS, YKM, 19 Mayıs Mağazaları gibi özel sektör girişimiyle birkaç büyük mağaza açılmıştır. 1970’li yıllarda özel sektör girişimlerinde artış olmuş, 1973’te çıkarılan bir kararnameyle büyük mağazacılığın gelişmesi desteklenmiştir. 1970’lerdeki fiyat artışlarının mahalli idareleri ucuz mal tedarik eden kooperatifler açmaya zorlaması, tüketim kooperatiflerinin bu dönemde, 1960 ve 1970’li yıllar, en önemli perakendecilik şekli olması sonucunu doğurmuştur. 1966’da 327 olan bu kooperatifler, 1970’de 445 ve hizmet verilen üye sayısı 55 bine yükselmiştir. Tüketim kooperatifleri, daha çok belediyeler veya çalışanlarına ucuz mal sağlamak isteyen kurumlarca açılmış bulunuyordu. 1974 yılında İstanbul’da belediyeye ait 18 adet temel tüketim malı satan kooperatif bulunuyordu. Bu gelişmeler doğrultusunda, tüketim kooperatifleri Türkiye’de büyük ve self-servis mağazacılık alışkanlığının yerleşmesine katkıda bulunmuşlardır (Aktaran: Güllü, 2005:60).

3.7.2.1.4. 1970’lerde Perakendecilik

1970’li yıllar gıda sektöründeki sorunların algılanışıyla ilgili bir uyanışın başladığı ve çözüm önerilerinin ortaya konmaya çalışıldığı bir dönem olmuştur. Ticaret

Bakanlığı 1973 yılında “ Büyük Mağazalar Kanunu” tasarısını tartışmaya açmıştır (Aktaran: Güllü, 2005:60).

3.7.2.1.5. 1980 Sonrası Dönem

1980 sonrası dönemde ithalatın serbestleşmeye başlayarak ithal tüketim mallarının ülkeye girişinde ve bunların tüketiminde hızlı artışlar yaşanmıştır. Liberal politikaların bir sonucu olarak ekonomiyi dışa açmaya yönelik uygulamalar perakendeciliğin de gelişimini hızlandırmıştır (Aktaran: Güllü, 2005:62).

1980’lerin liberal ekonomik politikalarının perakendecilik sektörüne yansıması 1990’lı yıllara tekabül etmiştir. Büyük sermayeli şirketlerin risklerini dağıtmak, farklı alanlarda faaliyet göstermek amacıyla perakende sektörüne ilgileri ve katılımları artmıştır. Bu şirketler güçlü sermaye yapıları, know-howları, projeleri ve müşteri hizmetleri ile perakendecilikte hem rekabeti artırıcı hem de eğitici rol almışlardır. Perakende ticarette, özel girişimciliğin öne çıktığı bu dönemde, özel sektöre ait perakendeci zincirlerin sayıca arttığı görülmektedir. 1987’de çıkarılan özelleştirme yasaları ile Migros ve Gima özelleştirilmiştir. Vergi indirimleri, teşviklerin kapsamının genişletilmesi ve kredi kolaylıkları, tüm iş adamları için perakendeciliği cazip bir yatırıma dönüştürmüştür Büyük alışveriş merkezleri sektördeki yerlerini almaya başlamış, bunlardan ilki 1988’de Ataköy’de Galeria olarak açılmıştır. Primtemps ve ilk modern hipermarket olan Belpa, ardından Metro ve Carrefour, bu dönem perakende sektörünün önde gelen işletmeleri olmuşlardır (Aktaran: Güllü, 2005:60)..

1990’lı yıllarda liberal politikalar sayesinde perakende sektöründe olumlu gelişmeler yaşanmıştır. Ortak Pazara geçiş ve çok uluslu perakendecilerin Türkiye pazarına girmesi ile birlikte Türkiye’de perakendecilik 1990’larda büyük atılımlar yapmıştır.

Çok sayıda süpermarket ve hipermarketin kurulduğu bu dönemde büyüme daha çok teknoloji ve kapasite yatırımı şeklinde gerçekleşmiştir. Strateji olarak, nerede boş bir alan bulunduysa oraya mağaza açma yöntemi benimsenmiştir. Yatırımlar daha çok şehirlerde yapıldığı için bu durum özellikle küçük perakendecileri, özellikle kırsal alandaki bakkalları fazla etkilememiştir (Aktaran: Güllü, 2005:60).

Sektörün hızlı bir değişim sürecine girmesiyle birlikte, yerli girişimcilerimiz batılı anlamdaki perakendeciliğe kolay uyum sağlayarak büyük girişimciliğe yönelmişlerdir. Toplumun sosyo-ekonomik yapısındaki değişmeler, büyük mağazacılığın gelişmesinde etkili olmuştur. 1991 yılında yapılan bir araştırma Türkiye’de tüketicilerin %10’undan fazlasının aileleriyle birlikte alışveriş yaptığını ve alışverişlerinde büyük perakendecileri tercih ettiklerini ortaya koymuştur (Aktaran: Güllü, 2005:63).

Gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi, ülkemizde modern perakende satış noktaları sokak satıcıları ile bir arada görülmektedir. Yani modern ile geleneksel kurumlar birbirinin yerine geçmesi gerekirken birlikte yaşamaya devam etmektedirler.

Benzer Belgeler