• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: SAFHA-Ġ TÂRÎH KĠTABININ ĠNCELENMESĠ

2.5. Tarihsel KiĢiler

2.5.3. Türk Edebiyatından Simalar

2.5.3.1. Ahmet Mithat Efendi

Ali Kemâl'in, "safha-i tarihler"inden ikincisinde Ahmet Mithat Efendi'yi kimi yönlerden eleĢtirmiĢ, kimi yönlerden de takdir etmiĢ, onun Türk eğitim ve kültür hayatına kazandırdıkları için ona müteĢekkir olduğu görülmüĢtür. Ona göre Ahmet Mithat Efendi, Osmanlı tarihinin bir safhasını tek baĢına temsil edebilecek derecede önemli bir kiĢidir. (Ali Kemâl, 1913, s. 19)

Ali Kemâl, çocukluk ve gençlik yıllarında Hasan Mellah'ı, "bir menba-ı füyûz" olarak tanımladığı (Ali Kemâl, 1913, s. 20) Tercüman-ı Hakikat'i, Cellad'ı okuyarak yazı yazmayı öğrendiğini, bu eserlerden, Ahmet Mithat Efendi'den büyük yararlar sağladığını ifade eder. Bu dönemde okuduğu bu eserlerin heyecanıyla, Ahmet Mithat Efendi'yi bir bilgi deryası olarak gördüklerinden bahseder. Ahmet Mithat Efendi bir halkın ıslahı için ömrü boyunca çabalamıĢtır. Ona göre sadece bu açıdan bakıldığında bile Ahmet Mithat Efendi son derece kıymetlidir. (Ali Kemâl, 1913, s. 20)

75

Ali Kemâl, Ahmet Mithat Efendi'nin pek çok eserini çok kıymetli edebi ve ilmi bilgiler içeren, emsalsiz kaynaklar olarak görür. Fakat bu özellikleri de kendi içinde oranladığı zaman Ahmet Mithat Efendi'nin eserlerini üslupça değil, derinlemesine olmasa da her konuda bilgiler veren zengin kaynaklar olarak görmüĢ, onun eserlerinin bu açıdan çok büyük değer taĢıdığını ifade etmiĢtir. Her ne kadar Namık Kemâl gibi, Sait Bey gibi isimler onu zaman zaman Ģarlatanlıkla, "bed-zebanlık"la suçlamıĢlarsa da bu onun yaptığı hizmetler düĢünülmüĢ ve bu eleĢtiriler hep sözde kalmıĢtır. (Ali Kemâl, 1913, s. 23)

Ali Kemâl, Ahmet Mithat Efendi hakkındaki olumlu düĢüncelerini aktarırken, onun eksik gördüğü yanlarını belirtmekten çekinmez ve eleĢtirdiği yönlere de vurgu yapar. Bunu yaparken kimi karĢılaĢtırmalar yaparak örneklerle somutlaĢtırmaya gittiği görülür. Örneğin ona göre, ġemsettin Sami Ahmet Mithat Efendi'ye göre daha güçlü, daha düzenli, yazın konusunda daha yetenekli ve daha bilgilidir. Ayrıca o, Ahmet Mithat Efendi gibi edebiyat dünyasında yüzeysel bir karıĢıklık yaratmamıĢtır. (Ali Kemâl, 1913, s. 19)

Ali Kemâl'e göre Ahmet Mithat Efendi, Muallim Nâcî'yi ve onun yandaĢlarını Tercüman-ı Hakikat gazetesinden ses getiren bir Ģekilde kovduktan sonra (Ali Kemâl, 1913, s. 24) eskisi gibi yazamaz olmuĢtur. Gitgide düĢüĢe uğramıĢ, mevcut yazıklarını da okutamaz olmuĢtur. Ali Kemâl bu durumu artık zamanın değiĢmesiyle ve Ahmet Mithat Efendi'ni ilmen, siyaseten, fikren, mevcut bilgisinin, dünya görüĢünün artık bu yeni devir için yetersiz, dar kalmasıyla açıklar. (Ali Kemâl, 1913, s. 25)

Ali Kemâl, Ahmet Mithat Efendi'yi batıyı iyi tanıyamamıĢ olmakla eleĢtirir. Ona göre Ahmet Mithat Efendi batılı eserlerden her ne kadar yararlanmıĢsa da, bu çok yetersiz ve yüzeysel kalmıĢtır. Hikâye yazıp, batılı yazarlardan kitap çevirileri yaptığı halde bu kültürlerin en dikkate değer yazarlarını tanımamıĢ, eserleri ve fikirleri üzerinde düĢünmemiĢtir. Bir Ģekilde okuduğu yazarları ise hakkını vererek öğrenememiĢtir. Tarih bilgisi pek çok önemli Alman, Fransız, Ġngiliz tarihçinin yazdıklarından habersiz Ģekilde edinilmiĢtir. Böyle olduğu halde donanımını aĢan tarih çalıĢmalarına giriĢmiĢtir. (Ali Kemâl, 1913, s. 26)

Buna karĢın Ali Kemâl, sadece Ahmet Mithat Efendi'de değil, o dönem aydınlarının hepsinde bundan daha büyük eksiklikler olduğunu da kabul eder. Devlet adamlarının

76

isimlerini dahi karıĢtıran tarihçilerin varlığına değinir ve Ahmet Mithat Efendi'nin o derece yetersiz olmadığını söyleyerek ona hakkını teslim etmiĢtir denebilir.

Ancak eleĢtiriler sadece bu konuda kalmamıĢtır. Ali Kemâl'e göre Ahmet Mithat Efendi yazılarında gramer açısından pek çok hatalar yapmıĢ, gitgide yazılarını okunamayacak hale getirmiĢtir. (Ali Kemâl, 1913, s. 28)

Ali Kemâl Ahmet Mithat Efendi siyaset bilgisi açısından da eleĢtirir. Ona göre Ahmet Mithat Efendi siyaseten bir hiçtir ve "her devrin adamı"dır. (Ali Kemâl, 1913, s. 29) Siyaset bilgisi olmadığı gibi, bu konuda herhangi bir planı, endiĢesi de olmamıĢtır. Pek çok konuda eleĢtirmesine rağmen, Bir Safha-i Târîh adlı kitabında Ahmet Mithat Efendi'yi onu sadece çocukluk ve gençlik dönemlerinde okuyanların ettikleri kazanımlar için dahi saygıya layık bulmuĢ ve yüceltmiĢtir olan Ali Kemâl, onu bütün düĢüncelerine rağmen saygı ve hürmetle anmıĢtır.

2.5.3.2. Muallim Nâcî

Muallim Nâci (1849-1893), Tanzimat'tan sonraki Türk Edebiyatı'nda etkin olmuĢ, hakkında büyük tartıĢmalar yapılmıĢ, Ģiir, tenkit, lugat ve edebiyat tarihi çalıĢmalarıyla tanınan müelliftir. (Uçman, 2005, s. 315) Batılı Ģiir anlayıĢına sahip olan Abdülhak Hâmit ve Recaizade Mahmut Ekrem'e karĢı düĢünceler savunduğu için eski edebiyat yanlısı olarak tanınmıĢtır. Böyle bilinmesine karĢın, yeni tarzda da baĢarılı manzume örnekleri vermiĢtir. (Uçman, 2005, s. 315) Muallim Nâci, edebiyatta yenileĢme karĢı değildir. O, yeni Ģiire değil, taklitçiliğe karĢı çıkmıĢtır. Ona göre eski edebî zevkin tamamen ortadan kaldırılması yerine, edebiyat değiĢen zaman ve ihtiyaçlarla beraber döneme ayak uyduran bir hale getirilmelidir. Hece vezninden ziyade aruz kullandığı bilinen Muallim Nâci, vezin ve kafiyeyi önemsemiĢ, kafiyenin göz için olduğunu savunmuĢtur. Ġsmail Safa, Cenab ġahabeddin, Mehmed Âkif, Yahya Kemâl ve Ahmed HâĢim gibi Ģairlerin ilk Ģiir denemelerinde de etkili olduğu görülmüĢtür. (Uçman, 2005, s. 316)

Ali Kemâl'e göre Ahmet Mithat Efendi'nin en önemli baĢarılarından biri Muallim Nâcî'yi fark etmiĢ ve yetiĢtirmiĢ olmasıdır. (Ali Kemâl, 1913, s. 21) Buradan onun için Muallim Nâcî'nin de oldukça kıymetli olduğunu düĢündüğümüz Ali Kemâl, onu da çeĢitli açılardan eleĢtirmekten çekinmemiĢtir. Ona göre Nâcî, batının ilmini ve fennini

77

iyice kavrayamamıĢtır. Ancak "lisan-ı Osmanî"yi çok iyi konuĢur ve o kadar da iyi Ģiirler yazar. (Ali Kemâl, 1913, s. 21) Yazara göre Muallim Nâcî'den sonra okur, lisanın inceliklerini öğrenmiĢtir. Muallim Nâcî, güzel üslubu ve fesahati kavratmıĢ, böylelikle Türkçeye büyük hizmetler etmiĢtir.

Ali Kemâl, bu noktada onu Ziya PaĢa, Namık Kemâl, ġinasi gibi isimlerle karĢılaĢtırmıĢ, Türkçeyi doğru ve güzel kullanma açısından kimsenin onun kadar baĢarılı olamadığına değinmiĢtir. Ona göre en donanımlı yazarlarda dahi pek çok dil hatalarıyla karĢılaĢılırken, bu gibi noksanlıklar Muallim Nâcî'de görülmez.

Ali Kemâl, eski ve yeni Ģiir tartıĢmalarına fiilen Ģahit olmuĢtur. Hem Muallim Nâcî'de hem de Recaizade Mahmut Ekrem'de takdir ettiği, benimsediği özellikler olduğuna "Ali Kemâl'in ġiire BakıĢı ve ġairliği" bölümünde değinilmiĢti. Ali Kemâl, temelinde yine bir eski-yeni tartıĢması hadisesi olan Muallim Nâcî'nin Ahmet Mithat Efendi tarafından Tercüman-ı Hakikat gazetesinden kovuluĢunu Ģu sözlerle anlatır:

"Bu mübâheseleri uzaktan uzağa tâkip eden üstâd Ekrem‟le münâsebât-ı edebiyesini her hâle rağmen yine muhâfaza eyleyen Ahmet Mithat Efendi bir gün tercümândan Nâci‟yi de Nâci taraftârlarını da âlâ âlâ heylerle kovdu; o Ģi‟rin o Ģâ‟irliğin sefâhatten, mey-perestîden „ibâret olduğunu „an‟ane ile yazdı, o devr-i edebe de hâtime çekti." (Ali Kemâl, 1913, s. 24)

Bu hadise, eski-yeni tartıĢmalarının ne denli hararetli bir Ģekilde yaĢandığının bir göstergesi olarak kabul edilmelidir. Ayrıca Ahmet Mithat Efendi'nin, bir eski Ģiir taraftarı olan Muallim Nâcî'yi dolaylı yoldan sefahate düĢmekle, mey-perestî olmakla suçladığı görülür.