• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: SAFHA-Ġ TÂRÎH KĠTABININ ĠNCELENMESĠ

2.3. Sosyal ve Politik Konular Hakkında Ali Kemâl‟in DüĢünceleri

2.3.4. Osmanlı Devleti‟nin Diğer Devletlerle ĠliĢkileri Üzerine

Ali Kemâl'in Bir Safha-i Târîh adlı eserinin ağırlıklı olarak siyasi konularla ilgili yazılmıĢ yazılardan oluĢtuğu söylenebilir. Bu nedenle kitapta sürekli tekrar eden meseleler genellikle Osmanlı Devleti'nin diğer devletlerle iliĢkileri ile ilgilidir.

Örneğin, "BaĢka Bir Ġctima-ı Süfera" baĢlıklı yazıda, yazının yazıldığı tarihten 36 sene önce Ġstanbul'da gerçekleĢtirilen elçiler toplantısı anlatılmıĢtır. O dönemde Nikola Ġgnatief adlı Rus elçi, Türkler için pek çok felaket planı hazırlamaktadır, diğer devletler de bu durumdan haberdardırlar. Ancak ortak fikirlerde buluĢmakta ve dolayısıyla birlikte hareket etmekte sorun yaĢamaktadırlar. Bu toplantı da, bu konuların görüĢülmesi için Londra hükümeti tarafından teklif edilmiĢ ve bütün büyük devletler tarafından kabul edilmiĢtir.

Bu toplantıya sadece elçiler değil pek çok devlet adamı da katılır. Bu devlet adamları Ġngiltere'den Salisbury, Osmanlılardan da Safvet PaĢa ve Ethem PaĢa'dır.

Ali Kemâl, görüĢmelerin kimi kısımlarında Osmanlı devlet adamlarından ayrı olarak toplanıldığını ifade eder. Ona göre bu ayrı toplantılar iyi niyetli planların habercisi değildir ve Osmanlı devlet adamları da durumun farkındadırlar. Ali Kemâl'e göre batı, Osmanlı devletini Rusya belasından kurtarmak bir yana, onunla iĢbirliği içerisinde Osmanlı üzerinde siyasi planlarını gerçekleĢtirmek isteğindedir.

Bu günler, Kanun-i Esasi'nin ilan edildiği tarihe denk gelmektedir. Ali Kemâl, tüm bu görüĢmeler devam ettiği sırada meĢrutiyetin ilanının halk arasında heyecanla karĢılandığını ifade eder. (Ali Kemâl, 1913, s. 14) Ona göre bu heyecanlı ortam, Avrupa devletlerince hoĢ karĢılanmaz. Ali Kemâl bu durumu, onların Türklerin özgürlükçü

42

düĢünce yanlısı olmadıklarına aslen inanmadıklarına ve öyle dahi olsa politik çıkarlar açısından bu geliĢmelerin kendileri için hayırlı olmadığına inandıklarından kaynaklandığını düĢünür.

"Düvel-i muazzama"nın verdiği teklifler bu görüĢmelerde kabul edilmez. Bu red cevapları yeni görüĢmeleri ve teklifleri beraberinde getirir. Son teklife göre Sırbistan ve Karadağ ile olan mevcut durum korunacak, Bulgaristan, Bosna ve Hersek devletlerin kontrolü altında ıslah edilecektir. Osmanlı devleti teklifleri kabul etmez ve görüĢmeler sona erer. Bu toplantı için Ġstanbul'a gelen devlet adamları Ġstanbul'u bir sonuç alamadan terk ederler.

Ali Kemâl, yaĢanan bu olayları eleĢtirir. Ona göre orta yolun bulunamaması, bu görüĢmelerden bir sonuç çıkmamıĢ olması, görünüĢte bir rest çekme gibi algılanabilir. Ancak uzun vadede küçük imtiyazlar dahi verilmek istenmeyen konularda büyük zararlara uğranılmıĢtır. Bahsi geçen topraklar elden çıkmıĢ, politik davranılmamıĢtır. Ali Kemâl bu noktada, meseleleri siyasi zekânın kıvraklığıyla çözmeyi değil, rest çekerek savaĢ yanlısı olma durumunu da sert bir dille eleĢtirmiĢtir:

"O zaman efkâr-ı umûmiye bizde o derece harbe mâ‟il idi ki kimse o selin önüne geçemedi." (Ali Kemâl, 1913, s. 16-17)

Yazar, o dönemde Osmanlıları savaĢa sevk eden düĢüncenin yine ecnebiler tarafından kasti olarak bir dedikodu gibi yayıldığını ifade eder ve yabancıların Osmanlıları tarihte her zaman kandırdığını, onları gerçek olmayan sözlerle ĢaĢırtmaya çalıĢtığı ifade eder. (Ali Kemâl, 1913, s. 17) Bu ifadeler Ali Kemâl'in Avrupa devletleri ile ilgili düĢüncelerinde aydınlatıcıdır. Buna göre Ali Kemâl'in, saf bir ecnebi hayranlığı beslediğini söylemek, yabancı devletleri tamamen dost olarak gördüğünü düĢünmek yanlıĢtır. O, politikanın incelikleri olan bir mesele olduğunu, bilgi birikimini ve derinlikli düĢünmeyi gerektirdiğini düĢünür. Özellikle tarih boyunca Avrupa ülkeleri ile muhatap olmuĢ olan Osmanlı devletinin saf olmak gibi bir Ģansı olmamalıdır. Ona göre bunun sonucu helak olmaktır.

Ali Kemâl'in en çok eleĢtirdiği konulardan biri de bitmek bilmeyen savaĢ merakıdır. Kim, neden savaĢ kararı vermektedir sadrazam bile barıĢ yanlısı olduğu halde neden hala bu yönde kararlar alınmaktadır anlam veremez. (Ali Kemâl, 1913, s. 18) Bu

43

fikirlerin satır aralarından yine diplomasi eksikliğine yapılan bir eleĢtiriyi görmek mümkündür.

"BaĢka Bir Ġctima-i Süfera" baĢlıklı bölüme benzer Ģekilde, "Berlin Mütemer-i Kebîrine Dair" adlı yazıda da geçmiĢte gerçekleĢmiĢ bir siyasi hadise üzerine Osmanlı Devleti'nin diğer devletlerle iliĢkisi ve onlar karĢısındaki durumuna değinilmiĢtir. Yazıya konu olan Berlin Kongresi, 13 Haziran-13 Temmuz 1878 tarihleri arasında büyük güçler olarak kabul edilen Ġngiltere, Almanya, Fransa, Rusya, Ġtalya, Avusturya-Macaristan ile Osmanlı Devleti arasında gerçekleĢtirilmiĢtir. Ayastefanos AntlaĢması ile

"Tuna kıyılarından Adriyatik‟e kadar uzanan bir imparatorluğun en önemli kısmının, Osmanlı Avrupa‟sının elden çıkması ve bunun Rusya tarafından gerçekleĢtirilmesi, dengesiz olarak Balkanlar‟da Bulgarlar lehine adeta küçük bir imparatorluk kurulması Osmanlı Devleti kadar Yunanistan‟ı, Sırbistan‟ı ve hiç Ģüphesiz Avrupa‟nın Almanya ve Avusturya blokunu ve Britanya Ġmparatorluğu‟nu yakından rahatsız etmiĢtir."(Ortaylı, 2014)

Berlin Kongresi ile Osmanlı Rumelisinin elden çıkmasına sebep olan bu antlaĢma sonucunda Avrupa'da baĢ gösteren rahatsızlıklar üzerinde değerlendirmeler yapmak ve yeni kararlar almak amaçlanmıĢtır.

Ali Kemâl, Bir Safha-i Târîh'te kongreden bazı detayları betimleyici bir Ģekilde anlatır. Ali Kemâl'e göre tarih boyunca galip konumunda olduğunda dahi Avrupa'ya sözünü dinletememiĢ olan, üstelik mevcut durumda Kırım SavaĢı ve 93 Harbi'nin ardından mağlup konumunda bulunan Osmanlı'nın devlet adamları, bu büyük güçler karĢısında adeta dikkate dahi alınmamıĢtır:

"Devlet-i Osmâniye gâlip iken Avrupa‟ya karĢı sözünü dinletemiyordu da mağlûp iken mi hakkını ihkâk edecekti?" (Ali Kemâl, 1913, s. 47)

Ali Kemâl'e göre metanetli bir diplomat olan Otto von Bismarck, kongrenin güçlü addedilen devletlerine çok daha yumuĢak davranırken Osmanlı'ya göz açtırmamıĢtır. Ġlk görüĢmelerin dokuz gün sonrasında Bulgaristan meselesi için ilk teklif götürülmüĢtür. Bu teklifle Bulgaristan üç kısma ayrılmak istenmiĢtir. Rusya bu fikri kabul etmese de beĢ gün sonra tekrar sunulan teklif ile karar alınabilmiĢtir, böylelikle Osmanlı Avrupası küçük bir Bulgar prensliğine izin vermiĢtir. Yani Osmanlı mağlup girdiği görüĢmeden yine mağlup olarak ayrılmıĢtır.

44

Ali Kemâl Bir Safha-i Târîh eserinde bu tavrı, insafsız ve adaletsiz bulur. Taraflı bir bakıĢ açısı ile yönetilen kongrenin, daha adil bir Ģekilde sürdürülmesi durumunda hem Avrupa için, hem de Osmanlı için daha uygun sonuçların söz konusu olabileceğine değinir. Berlin Kongresi Ali Kemâl'e göre siyasi anlamda ibret verici bir hadisedir. (Ali Kemâl, 1913, s. 52)