• Sonuç bulunamadı

8. G üdülemeyi ve morali artırmak; iş doyumu sağlamak, üretim ve verimliliği en üst düzeye çıkarmak.”olarak belirtilmektedir.

2.1.2. Eğitim Sisteminde Teftişin Tarihsel Gelişim

2.1.2.2. Türk Eğitim Sisteminde Teftişin Tarihsel Gelişim

Türk Eğitim Sisteminde teftiş ve denetim alt sistemine olan ihtiyacın, yenileşme dönemi adı verilen Tanzimat Döneminde hissedilmeye başlandığı görülmektedir. Bu dönemden itibaren çatısı kurulmaya başlayan teftiş ve denetim sistemi, halen zaman zaman çıkarılan yasa ve yönetmeliklerle günün şartlarına uydurulmaya çalışılmaktadır. Türk Eğitim Sistemi'nde teftişin tarihsel gelişimi cumhuriyet öncesi ve cumhuriyet dönemi olmak üzere iki döneme ayrılarak incelenebilir.

2.1.2.2.1. İmparatorluk Döneminde Teftiş

Ülkemizde Osmanlı İmparatorluğu döneminde ilk zamanlarda okullar cemaatler tarafından açılmakta ve idare edilmekte olduğundan bugünkü anlamda bir teftiş teşkilatı yoktu. Daha sonra açılan Sıbyan ve Rüştiye Okullarını kontrol etmek üzere müfettiş karşılığı Muin‟ler görevlendirilmiştir. 1862 tarihinden sonra azda olsa okullaşma sürecinin başlamasıyla sistem bütünlüğünde olmamakla birlikte müfettiş ve teftiş kavramları kullanılmaya başlanılmış, müfettişlere muin, muhakkik gibi isimler verilmiştir (Öz, 2003).

İlköğretim kurumlarında teftiş hizmetlerinin ne zaman başladığı kesin olarak bilinmemekle birlikte ilk defa Tanzimat Döneminde başladığı söylenebilir. Kodaman (1980)‟e göre 1846 yılında Maarif-i Umumiye‟nin

gösterdiği gerekçeye dayanarak Esat Efendi başkanlığında Mekâtib-i Umumiye Nezareti kuruldu. Bu nezaret icra organı durumunda olup, yetki sahası Sıbyan ve Rüşdiye okulları ile sınırlandırılmıştır. Bu nedenle ona merkezi maarif teşkilatının kuruluşuna doğru atılmış önemli bir adım gözüyle bakılmaktadır (Akt: Buluç, 1997) Bu dönemde teftiş hizmetlerinin “İl Eğitim Kurullarının” üyeleri tarafından yürütüldüğü görülmektedir.

Mekatib-i Umumiye Nezareti kurulduktan sonra Sıbyan okulları ile Rüşdiye okullarını denetlemek üzere Muin'ler tayin edilmiştir. Muin; yardım eden, yönelten, yönlendiren anlamına gelir. Bunlara okulları teftiş etmek ve öğretmenlere rehberlik etmek gibi görevler verilmiştir (Akt: Buluç, 1997). Böylece ilk kez teftiş, öğretmene yardım olarak düşünülmüştür.

Kale (1995)‟e göre teftişin bir yönetim süreci olduğu gerçeğine, 1869 yılında hazırlanan, Maarif-i Umumiye Nizamnamesi‟nde rastlanılmaktadır. Bu dönemde teftiş yönetimsel bir nitelik taşımaktadır. Bu uygulamada öğretmenlerin yönetimce denetlenmeleri, kontrol edilmeleri gereken iş görenler olarak algılandığı görülmektedir. 1869‟da çıkan bir yasa ile İllerde maarif meclisleri kurulmasına karar verilmiştir. Bu meclislerde maarif müdürleri başkanlığında muhakkik ve müfettişler görevlendirilmiştir (Akt: Ece, 2007).

Meclis-i Maarif tarafından 1876 da yayınlanan bir talimat eğitim tarihimizde teftiş ile ilgili bilinen en eski belgelerdendir. Bu belgede; "Çeşitli bölgelerdeki okulları teftiş için kimlerin görevli oldukları belirtildikten sonra, bu zatlar mektepleri haftada bir kez aşağıdaki konularda teftiş edeceklerdir. Öğretmenler, müstahdem ve öğrenciler düzenli olarak okula devam ediyorlar mı? Öğrenciler iyi eğitiliyor mu? Mekteplere yabancı kişilerin girmemesine dikkat ediliyor mu? Öğrencilerin okul dışında edepsizlik yapmamalarına dikkat ediliyor mu? Her gün öğrencilere dersleri tahtaya yazdırılarak isticvab edilmelerine riayet ediliyor mu? Resmen belirlenen ders ve kitaplardan başkalarının okutulmasının yasak olduğu halde, buna uyuluyor mu? Öğretmenler usulüne uygun olarak öğretim yapıyorlar ve içlerinde yeteneksiz olanlar var mı? Öğrencilerin akşam evlerine gruplar halinde ve edepli

gitmelerine, kimseye sarkıntılık etmeme ve laf atmamalarına dikkat ediliyor mu? (Bu son noktanın sağlanması için öğretmenler her gün derslerden sonra öğrencilere nasihatlerde bulunacak, hiç olmazsa haftada bir kere bir öğretmen çocukların arkası sıra gidecektir.)" deniliyordu ( Buluç, 1997).

Bu gün hala devam eden merkez teşkilatının temelinin 1879 yılında atıldığı görülmektedir. Bu tarihte nezaret mevcut yazı, muhasebe ve evrak servislerinden başka; 1.Mekâtib-i Aliye (yüksek öğretim) 2. Mekâtib-i Rüşdiye (ortaöğretim) 3.Mekâtib-i Sıbyaniye (ilköğretim) 4.Telif ve Tercüme 5. Matbaalar (Yayın) dairesi olmak üzere bölümlere ayrılmış bulunuyordu (Buluç, 1997).

İkinci Meşrutiyetin ilan edilmesi ile birlikte teftiş konusu da gündeme gelen önemli konulardan biri olmuştur. Bu dönemde teftişin genel amacı azınlık okullarının eğitim ve öğretim faaliyetlerini devlet adına denetlemek idi. Bu durum azınlık okullarının amaçlarına ters düşüyordu.

İkinci meşrutiyetin ilanını takip eden yıllarda devlet yönetiminde meşrutiyet anlayışına uygun değişikliklere gidilmiştir. Öğretim programları değiştirilmiş, öğretmen yetiştirme sorunu ele alınmıştır.

1913 yılında hazırlanan Tedrisat-ı İptidadiye Kanunu Muvakkatı ile ilkokullarda teftişin, ilköğretim müfettişleri tarafından yapılması öngörülmüştür. Müfettişliğin ciddi bir teftiş müessesesi haline getirilmesi 1914 yılında yayınlanan "Tedrisat-ı İptidaiyye Müfettişlerinin Vezaifine Dair Talimatname" ile olmuştur. Burada müfettişlerin öğretmenlerin eğitim ve öğrenim alanlarındaki eksikliklerinin tamamlanması, onlara rehberlik edilmesi, yol gösterirken, direktif verirken duyarlı olmaları gereğine de yer verilmiştir (Buluç, 1997).

Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldıktan sonra 1 Mayıs 1920 günü milli eğitim hizmetlerinin tümü Maarif Vekâletine verildi.

2.1.2.2.2. Cumhuriyet Döneminde Teftiş

Cumhuriyet‟in ilk yıllarında teftişin genel olarak amacı, eğitimin gelişmesini sağlamak, öğretmenlerin iş başında yetişmelerini sağlamak, onları aydınlatmak ve kendilerini yeniliklerle geliştirmelerini sağlamak olarak görülmektedir.

Cumhuriyet döneminde teftiş ve denetimle ilgili olarak yapılan ilk çalışma, 1923 yılında yürürlüğe konulan İlköğretim Müfettişlerinin Görevlerine ilişkin yönetmeliktir. Müfettişlerin seçilmesine ilişkin ilk belge ise, 1927 tarihli "İlk Tedrisat Müfettişleri Talimatnamesi" sayılabilir. Talimatnameye göre ilköğretim denetçisi olabilmek için, ilköğretmen okulu mezunu ve 24-45 yaşları arasında olmak, ilkokullarda beş yıl öğretmenlik yapmak gerekiyordu. İlköğretmen okulu müdür yardımcıları ile eğitim dersi öğretmenleri, isterlerse denetçi olabiliyorlardı. Denetçi seçme ve atama işlerini, Milli Eğitim müdürleri veya maarif emirleri doğrudan yapabiliyorlardı. "İlk Tedrisat Müfettişliğine Talip Olanların Seçilmesi Tarzları Hakkında Talimatname" ye göre, 25 yaşını bitirmiş olan ilköğretmen okulu müdür ve öğretmenleri ile en az iki yıl öğretmenlik yapmış "orta muallim mektebi" mezunları sınavsız olarak denetçi olabiliyorlardı (Başar,1993:76).

1926 yılında hazırlanan bir gelişme raporunda rehber müfettişlere ihtiyaç duyulduğu belirtilmiştir. Buna göre öğretmenlerinin seviyelerini yükseltmek, onları okuma ve incelemeye yöneltmek, ileri eğitim ve öğretim metotları öğretmek, eğitimin çevrenin ekonomik hareketleriyle ilgisine dikkati çekmek için bilinçlendirilmeleri düşünülmüştür. Programda bu işi görecek müfettişlerin yetiştirilmesi düşünülmüştür (Su, 1974:188).

1929 yılında yayınlanan "İlk Tedrisat Müfettişleri Rehberi"nde ilköğretim denetçilerinde bulunması gerekli kişisel ve mesleksel özellikler sıralanıyor, denetçinin önce iyi bir öğretmen olması gerektiği belirtiliyordu.

1933 yılında Milli Eğitim Bakanlığı teşkilatı genişletilmiştir ve Teftiş Kurulu‟nun oluşturulması ve görevleri belirlenmiştir. 1945 yılında yayınlanan İlköğretim müfettişleri staj yönetmeliğinde ise müfettişlerin hizmet içi eğitimlerinden ilk defa söz ediliyordu (Buluç, 1997).

1949 yılında bir kararla Bakanlık Müfettişleri bölgelere dağıtılmış ve kısa bir süre sonra uygulamadan vazgeçilmiştir. 1950 yılında Bakanlık Müfettişleri Ankara, İstanbul ve İzmir merkezinde toplanmıştır.

Cumhuriyet döneminin üçüncü yönetmeliği olan 1962 yönetmeliği “ İlköğretim Müfettişleri Yönetmeliği” adına taşır. Genel Hükümler, İlköğretim Müfettişlerinin Görevleri, Görevlerin Nasıl Yapılacağı, Türlü Maddeler olarak 4 bölümden oluşmaktadır.

İlköğretim müfettişleri ile ilgili olarak çıkarılan bir başka yönetmelik de 1969 yönetmeliğidir. 1969 yönetmeliğinde müfettişlerin görevleri özetle, teftiş ve denetleme, mesleki yardım ve iş başında yetiştirme, İnceleme ve soruşturma görevlerinden oluşmaktadır (Buluç, 1997).

1983 yılında denemek üzere tüm ilköğretim kurumlarında uygulanmak için “Denetleme Devamlı Yönergesi” hazırlanmıştır. Yönergede ilköğretim kurumları ile bu kurumlarda görevli öğretmenlerin denetlenmesinden “ ilköğretim Kurulu Başkanları”nı sorumlu tutmaktadır. Bu yönergeye göre denetlemeler Genel denetimler, Özel Denetimler ve Sınav Denetimleridir (Aydın, 1993:148).

Halen uygulanmakta olan 13 Ağustos 1999 tarih ve 23785 sayılı resmi gazetede yayınlanan “Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Müfettişleri Başkanlıkları Yönetmeliği” ile il milli eğitim müdürlüğü bünyesinde ilköğretim müfettişleri başkanlıklarının işleyişini sağlamak, müfettiş yardımcılığına alınacaklar ve müfettişliğe atanacaklarda aranan nitelikleri, bunların görev yetki ve sorumluluklarını, yetiştirme şekillerini, çalışma usullerini, hizmet bölgelerini, yer değiştirme suretiyle atanmalarını, değerlendirilmelerini, görevden alınma ve ayrılmalarını, müfettiş yardımcılarına uygulanacak yarışma ve yeterlilik sınavları ile ilgili esas ve usulleri; hizmet gerekleri, sicil, kıdem, kariyer, liyakat, hizmet puanı, sınav ve benzeri ölçütlere göre düzenleyerek inceleme, soruşturma, teftiş ve rehberlik hizmetlerinde etkinlik ve verimliliği artırmak amaçlanmıştır (M.E.B. İlköğretim Müfettişleri Bakanlıkları Yönetmeliği, 1999).

28 Ekim 1991 tarih ve 2346 sayılı tebliğler dergisinde yayınlanan “M.E.B. İlköğretim Kurumları Rehberlik ve Teftiş Yönergesi” halen yürürlüktedir. Bu yönergenin amacı; M.E.B.‟na bağlı resmi ve özel ilköğretim kurumlarının teftişi ve teftiş gruplarının çalışma usul ve esaslarını düzenlemektir. Milli eğitim bakanlığı ilköğretim müfettişleri başkanlıkları rehberlik ve teftiş yönergesi Şubat 2001 tarih ve 2521 sayılı tebliğler dergisinde yeniden düzenlenmiştir.

Outline

Benzer Belgeler