• Sonuç bulunamadı

Türev Araçlara ilişkin Uluslararası Düzenleme Ve Denetim Esasları

BÖLÜM 3 TÜREV ARAÇLAR VE DENETİMLERİ

3.9. TÜREV ARAÇLARLA İLGİLİ DÜZENLEMELER

3.9.2. Türev Araçlara ilişkin Uluslararası Düzenleme Ve Denetim Esasları

Daha önce de değinildiği üzere türev araçlar, bunlara ilişkin işlemler, kontrol ve denetimler ilk olarak yabancı literatürde yer almaktadır. Bu sebeple bu çalışma kapsamında ele alınan türev araçlara yönelik denetim konularının açıklanabilmesi için özellikle uluslararası denetim mevzuatına değinilmesi gerekmektedir.

Uluslararası Swap ve Türev Birliği (International Swap and Derivatives Association-ISDA) kuruluşu türev araçlarla yapılan işlemlere dair gerekli dokümanları yayınlayan ve türev işlemler konusunda otorite kabul edilen uluslararası bir kurumdur.

ISDA, 1985 yılında kurulan ve türev piyasalarda işlem yapılan tüm ülkelerin üye olduğu devasa küresel bir ticari birlikteliktir. Uluslararası Swap ve Türev Birliği (ISDA), türev piyasalarla ilgili risk yönetim faaliyetlerinin her aşamasında (risk kaynağının tespiti, risk azaltma çalışmaları vb.) çeşitli çalışmalar gerçekleştirmektedir. ISDA, kuruluşa üye olan ülke ve kurumlara türev işlemler konusunda yardımcı olmak maksadıyla çeşitli konularda standardize edilmiş şablonlar sunmaya çalışmaktadır. Bu şablonların kullanımı yasal mevzuat çerçevesinde işlem yapılması ve türev risklerinden korunulması bakımından oldukça önemli bir husustur. Ayrıca örgüt tarafından dönem dönem yayınlanan türev işlemlere ilişkin tavsiye duyuruları da uluslararası geçerlikte kurallar olarak kabul görmektedir.

Uluslararası Swap ve Türev Birliği (ISDA) tarafından bu konularda yapılan çalışmalardan önce her kuruluş/ülke türev işlemleri kendi hazırlamış oldukları dokümanları baz alarak gerçekleştirmekteydi. Bu durum; sözleşme için yapılan görüşmelerin uzun ve verimsiz geçmesi, taraflar arasında gerçekleşen işlemler aynı dahi olsa farklı süreçler yaşanması, işlemlerin dokümantasyon birliğinin olmaması vb. pek çok konuda problem yaşanmasına neden olmaktaydı. ISDA tarafından yapılan çalışmalar neticesinde özellikle standardize edilmiş dokümanlar büyük bir kullanım kolaylığı ve uygulama birliği sağlamıştır. Uygulama birliği ise dolaylı olarak denetim kolaylığını da beraberinde getirmiştir.

ISDA tarafından standart türev işlemleri dokümanları oluşturulmasının yukarıda sayılan katkılarının yanı sıra en öne çıkan katkısı likidite konusunda olmuştur. Çünkü

88

standart dokümanların olmaması, alıcıların fiyat haricinde nakit akışı açısından da sözleşmeyi değerlendirmelerine neden olmaktadır.

ISDA tarafından gerçekleştirilen faaliyetler haricinde türev ürünlere ilişkin düzenleme ve denetimler için çeşitli anlaşmalar da imzalanmıştır.

3.9.2.1. Basel Anlaşması

Dünyadaki genel uygulama itibarıyla türev araçlarına ilişkin düzenlemeler konusunda bankacılık düzenleme kurulları yetkili kılınmıştır. Özellikle kredi türevleri konusundaki çalışmalarda öne çıkan bankacılık sektörü, türev araçların kullanımından kaynaklanan risklerin kontrol altına alınması konusunda yol gösterici olmaktadır. Türev risklerine karşın ilk düzenlemeler, 1988’de Basel Komitesi tarafından yapılan çalışmayla başlamaktadır. Türev riskleri konusunda çalışmalar yapan komite, ilk olarak 1980’li yıllarda bankaların karşı karşıya kaldığı türev riskleri konusunda çalışma yapmıştır. Komitenin bankacılık sektörüne yönelik olarak yaptığı çalışmalardan, 1988 yılında yayınlanan ve bankaların sermayelerinde risk yoğunluğu yüksek aktif varlık oranlarına bir limit getiren uygulama bankalar tarafından büyük oranda kabul görmüştür (Aydın, 2002). Bu anlaşmaya göre aktif varlıklar risk yoğunluklarına göre gruplandırılarak türev işlemler gerçekleştirilmektedir.

Bu anlaşmaya göre sermaye yapıları, risk grupları baz alınarak oluşturulmaktadır.

Türev sözleşmeler için risk temelli sermaye hesabı yapılırken iki aşamalı bir yöntem uygulanması öngörülmüştür. Birinci aşamada kredi değişim faktörü ile çarpılarak kredi denk miktarı (credit equivalent amount) bulunmaktadır. Yöntemin ikinci aşaması ise, bulunan bu değerin risk oranı göz önüne alınarak sözleşme kapsamında ayrılması gereken sermaye miktarı hesaplanmaktadır.

Başlangıçta özellikle bankalar arasında büyük bir kabul gören bu anlaşma hükümlerinin zaman içerisinde eksiklikleri dile getirilmeye başlanmıştır. Basel anlaşmasının türev araçlara yönelik getirdiği yaklaşımların eksik yönleri arasından iki önemli başlık ön plana çıkmaktadır:

• Risk temelli sermaye yaklaşımında kullanılan sermaye kavramı, bir bankanın beklenen ya da beklenmeyen kayıplarını karşılama kapasitesini yeterince ifade etmemektedir.

89

• Kullanılan risk ölçütü doyurucu değildir. Varlıkların riski değerlendirilirken kredi riskindeki farklılıklar yeterince göz önüne alınmamıştır. Bunun sonucu olarak bankalar risk temelli sermaye oranlarını tutturabilmek için mali araç değişikliği yaparak

“arbitraj” yoluna gidebilmişlerdir.

Bu anlaşma ile getirilen hükümler zaman içerisinde yukarıda sunulan eksiklikler göz önüne alınarak değiştirilerek güncellenmiştir. Güncelleme kapsamındaki çalışmalar 1995-96 yıllarında gerçekleştirilmiştir. İlk güncelleme ile anlaşmaya getirilen yenilik risk tanımlamalarında yaşanmıştır. Basel Anlaşmasının güncellenmemiş halinde türev araç işlemlerine ilişkin riskler; menkul kıymetlerden kaynaklı riskler ve döviz kuru riskleridir. Ancak ilk güncellemede bunlara ürün riski adı verilen yeni bir risk de ilave edilmiştir. Bu anlaşmayla getirilen hesaplama modeline göre, istatistiksel olarak belirli bir güven aralığında oluşturulan portföylerin risk durumları göz önüne alınarak muhtemel zarar miktarlarının tahmin edilebilmesidir (Aydın, 2002).

Basel Anlaşmasında 1995 yılında getirilen ilk düzeltme sonrası 1996’da ikinci güncelleme yapılmıştır. Bu güncellemede temel olarak; açık döviz pozisyonları, iştirakler ve opsiyonlardan kaynaklı risklerin hesaplamaya dahil edilmesi söz konusudur. Basel Anlaşmasının 1988 yılında imzalanan değişikliğe uğramamış haliyle bu değişiklikler sonrası durumda büyük değişiklikler bulunmamaktadır. Yaşanan temel değişim, risklerin tanımlanması ve yeni risklerin hesaplamada göz önünde bulundurularak türev araçlara ilişkin değerlendirmelerin yapılmasıdır (Aydın, 2002).

1988 tarihli Basel Anlaşması üzerine yapılan değişiklikler neticesinde anlaşmanın yeniden ele alınması ihtiyacı doğmuştur. 2007 yılından itibaren geçerli olmak üzere Basel II ve Basel III anlaşmaları yapılmıştır.

3.9.2.2. Ülkelerin Türev Araçlar Konusundaki Düzenleyici Kuruluşları

Daha önce ifade edildiği üzere Basel Anlaşmaları türev araçlara ve bunlarla ilgili işlemlere yönelik temel uluslararası kaynaktır. Pek çok ülke Basel Anlaşmasının hükümlerini kabul etmiş olup türev piyasalarına ilişkin işlemleri bu doğrultuda yürüteceğini ifade etmiştir. Ancak ülkeler Basel Anlaşmasını temel alsalar da hepsinin kendi iç uygulamaları ayrıntılarda da olsa farklılıklar göstermektedir. Nitekim aşağıda Basel Anlaşmalarını temel alan ülkelerden bazılarının, türev piyasalarda düzenleme yetkisine sahip olan kuruluşları sunulmuştur (WEB_12, 2017):

90

• ABD: Federal Mevduat Sigortası Kurumu (Federal Deposit Insurance Corporation- FDIC), Para Denetleme Kurumu (Office of the Comptroller of the Currency – OCC), Merkez Bankası (Federal Reserve System-FRS)

• İngiltere: İngiltere Merkez Bankası (Bank of England)

• Almanya: Finans Hizmetleri Denetimi Kurumu (Bundesanstalt für Finanzdienstleistungsaufsicht - BaFin)

• Avusturalya: Avustralya İktisadi Düzenlemeler Otoritesi (Australian Prudential Regulation Authority - APRA)

• Kanada: Finansal Kurumlar Denetleme Kurumu (Office of the Superintendent of Financial Institutions - OSFI)

Yukarıda sunulan kuruşların farklılık göstermeleri ülkelere has özelliklerden kaynaklanmaktadır. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri’nde konuyla ilgili üç farklı kuruluşun yetkili olması ABD’ye özgü iç dinamiklerden kaynaklı bir durumdur.

3.10. TÜREV ARACLARİN DENETİMİNDE BAĞIMSIZ