• Sonuç bulunamadı

Tüm Öğretmen Adaylarının Sınıf İçi Uygulamalarından Elde Edilen

4.2. YORUMLAR

4.2.1. Tüm Öğretmen Adaylarının Sınıf İçi Uygulamalarından Elde Edilen

Çalışmaya katılan öğretmen adaylarının eğitim öncesi ve sonrası derslerinde kullandıkları iletişimsel yaklaşımı yorumlamak amacıyla her bir öğretmen adayının video analizlerinden elde edilen bulgular tablolaştırılmıştır (Çizelge 4.2).

Çizelge 4.2. Öğretmen adaylarının eğitim öncesi ve sonrası derslerinde kullanmış oldukları iletişimsel yaklaşımların yüzdeleri

EZGİ (B OKULU) YASİN (A OKULU) AYLİN (C OKULU) GÜL (A OKULU) NUR (C OKULU) İREM (B OKULU) E.Ö (%) E.S (%) E.Ö (%) E.S (%) E.Ö (%) E.S (%) E.Ö (%) E.S (%) E.Ö (%) E.S (%) E.Ö (%) E.S (%) Otoriter Etkileşimsiz 42,5 20 20 12,5 16 6 26 13 26 13 20 15 Otoriter Etkileşimli 23,75 18,75 27,5 6,25 34 1 18 8 15 12 5 20 Diyalojik Etkileşimli 0 46,25 0 45 0 52 0 49 1 42 0 23 Diyalojik Etkileşimsiz 0 0 0 7,5 0 6 0 4 0 1 0 0 Diğer 33,75 15 52,5 28,75 30 15 36 5 38 12 55 22

Araştırmanın bulgularına göre, öğretmen adaylarının iletişimsel yaklaşım ve diyaloji öğretim kavramıyla karşılaşmadan önce derslerinde sıklıkla otoriter yaklaşımları kullandıkları, ancak eğitimlerden sonra ise diyalojik etkileşimli iletişimsel yaklaşıma yönelik farkındalık geliştirdikleri ve sınıflarda uygulayabildikleri görülmüştür. Ancak diyalojik etkileşimsiz iletişimsel yaklaşımı bazı öğretmen adaylarının hiç kullanmadıkları, bazılarının ise nadir kullandıkları görülmüştür. Diyalojik etkileşimsiz iletişimsel yaklaşım öğretmenin diyalojik etkileşimsiz esnasında topladığı fikirleri kendisinin öğrencilerle etkileşime geçmeden topladığı kısımdır. Dolayısıyla öğretmen adayları diyalojik etkileşimli iletişimsel yaklaşımı derslerinde kullanmış, ancak öğretmen adaylarından bazıları ders esnasında öğrencilerin oluşturdukları fikirler üzerinden gerçekleşen diyalogları kendisi toplamayı tercih etmemiştir. Alan yazın incelendiğinde de, öğretmenlere verilen eğitimlerin öğretmen söylemlerini değiştirilmesinde etkili olabileceği yönündedir. Örneğin, Kanadlı ve Sağlam (2012) çalışmalarında, öğretmenlere sınıf içerisinde ne tür beklentiler

oluşturmaları gerektiği ile ilgili yaklaşık 3 hafta süren bir eğitim vermişlerdir. Öğretmenlerin eğitimden önce, genelde öğretmen- merkezli inançlara sahip oldukları ve buna bağlı olarak otoriter söylemi kullandıkları, eğitimden sonra ise sınıflarında öğrenci- merkezli inançlar oluşturmaya çalıştıkları ve diyalojik söylemi kullandıkları gözlenmiştir.

Eğitime katılan öğretmen adaylarının eğitim öncesi ve sonrası derslerinde kullanmış oldukları iletişimsel yaklaşımlar video analizi yapılarak grafikler üzerinde ve ders dizileri içinde söylem analizi yapılarak verilmiştir. Çalışmaya katılan son sınıf fen bilgisi öğretmen adaylarının tamamı, eğitim öncesi derslerinde kullandıkları söylemler iletişimsel yaklaşım açısından analiz edildiğinde; öğretmen adaylarının iletişimsel yaklaşım açısından otoriter yaklaşımları tercih ettikleri, dolayısıyla bilgiyi ya öğrencilere kendileri sundukları (otoriter etkileşimsiz) ya da kafasındaki doğru cevabı almasına yönelik oluşturulan soru-cevap-değerlendirme modelini (otoriter etkileşimli) sıkça kullandıkları tespit edilmiştir. Alan yazın incelendiğinde de, Pimentel ve McNeill’in (2010) fen öğretmenleri ile yapmış oldukları çalışmada, derslerin öğretmen hakimiyetinde ve üçlü söylem şeklinde geçtiği sonucuna ulaşmışlardır. Bu doğrultuda yapmış oldukları çalışma, araştırmanın bulgularını destekler niteliktedir. Yine Molinaria ve Mamelia (2010) ile Löfgren, Schoultz, Hultman ve Björklund’un (2013) yapmış oldukları çalışmaların bulguları da araştırma bulgularını destekler niteliktedir. Molinaria ve Mamelia (2010) çalışmasında, öğretmenin sorularıyla meydana gelen sınıf içi söylemleri incelemiştir. Araştırmanın bulguları, sınıf alıştırmalarında diyalojik söylemden ziyade daha çok öğretmen anlatımıyla ve etkileşimi kontrol eden söylem modellerinin sınıf alıştırmalarında egemen olduğunu göstermiştir. Löfgren, Schoultz, Hultman ve Björklund (2013) ise çalışmalarında, ders içinde öğretmenlerin anlatım biçimlerinde bilimsel tanımların hakim olduğunu tespit etmişlerdir.

Öğretmen adayları eğitim öncesi derslerinde otoriter yaklaşımları kullanarak öğrencilerin akranları ile etkileşime geçmelerine yeterince imkân tanınmamaktadırlar. Öğretmen adaylarının bu özellikleri Tsai (2002)

tarafından yapılan sınıflandırmada ortaya konulan geleneksel öğretmenlerin özellikleri ile örtüşmektedir. Bu sınıflandırmada geleneksel öğretmenlerin fen öğretimine bakışı ve uygulamaları şu şekilde değerlendirilmiştir: Fen en iyi, öğretmenden öğrenciye bilgi aktarımıyla

gerçekleşir. Bu bakış açısını doğrulayıcı davranışlar ise şunlardır: Bilgi

aktarımı; ilk cevabı verme; belli, net tanımlamalar yapma; kesin, doğru açıklamalar verme, bilimsel gerçekler veya olguları sunma. Çalışmaya katılan öğretmen adaylarının tamamının eğitim öncesi bu bakış açısına sahip olduğu söylenebilir. Bazı öğretmen adayları farklı öğretim yöntemlerini uygulasalar, günlük hayattan örnekler vererek bilgileri öğrencilerine aktarsalar, onların zaman zaman etkinliklere katılmaları konusunda teşvik etseler bile, eğitim öncesinde derslerinde geleneksel öğretime işaret eden otoriter yaklaşımları sıklıkla kullanmışlardır. Pimentel ve McNeill (2013) de fen derslerine yönelik olarak yapmış oldukları çalışmada, öğretmenlerin kendilerinin yönettiği sınıf içi tartışmaların ideal olmadığına inandıkları halde otoriter bir tutum sergilemeye devam

ettiklerini belirtmektedirler. Yani aslında öğretmenler otoriter yaklaşımları

kulanmamaları gerektiğini bilmelerine karşın, derslerinde otoriter yaklaşımlara sıkça yer vermekte oldukları belirlenmiştir. Mercer ve diğerlerine (2009) göre, otoriter yaklaşımların fen derslerinde sıkça kullanılma nedeni, nispeten diyalojik yaklaşımlara göre daha kolay bulunmasıdır.

Eğitim sonrası öğretmen adaylarının video analizlerinden elde edilen bulgular, öğretmen adaylarının diyalojik yaklaşımlara yönelik farkındalık geliştirdikleri ve derslerinde otoriter yaklaşımların yanında diyalojik iletişimsel yaklaşımı da kullandıklarını ortaya çıkarmıştır. Eğitimlerin sonunda öğretmen adayları, öğrencilerden açıklamalar oluşturmalarını; düşüncelerinin gerekçelerini sunmalarını; yapılan açıklamalara katılıp katılmadıklarını belirtmelerini; anlaşılmayan açıklamaları söylemelerini; alternatif açıklamalar üretmelerini ve açıklamaların doğruluğunu sorgulamalarını isteyerek diyalojik etkileşimli iletişimsel yaklaşımı kullanmaya başlamışlardır. Alan yazın incelendiğinde,

Akış (2012) tarafından, otoriter ve diyalojik söylemin ortaya çıktığı sınıf ortamları karşılaştırılarak aralarındaki farklılıklar ortaya konmaya çalışılmıştır. Akış’a (2012) göre, otoriter öğretmene göre öğretmen, bilginin kaynağı; öğrenci ise doğruyu bulmaya çalışan ve öğretmeni onaylayan kişi olarak görülmüştür. Buna karşılık, diyalojik öğretmene göre öğretmen, öğrencilerin farklı fikirlerini önemseyen, onları dinleyen, yargılamayan ve yeni fikirler üretmeleri için onları cesaretlendiren; öğrenci ise fikir üreten, başkalarının fikirlerini önemseyen, dinleyen ve tartışan kişidir. Bu doğrultuda öğretmenlerin ders esnasında diyalojik yaklaşımları da kullanmaları konusunda teşvik edilmeleri gerektiği düşünülmektedir.

4.2.2. Tüm Öğretmen Adaylarının İletişimsel Yaklaşım Açısından