• Sonuç bulunamadı

Tüm Öğretmen Adaylarının İletişimsel Yaklaşım Açısından Derslerine

4.2. YORUMLAR

4.2.2. Tüm Öğretmen Adaylarının İletişimsel Yaklaşım Açısından Derslerine

Yorumlar

Öğretmen adayları kendilerine verilen eğitimler sonrasında, eğitim öncesi ve sonrası ders videolarını izleyerek derslerinde sıklıkla hangi tür iletişimsel yaklaşımları kullandıklarını ve bu yaklaşımları kullanmalarındaki gerekçelere yönelik olarak dönütler yazmışlardır. Öğretmen adaylarının dönütleri incelendiğinde, çalışmaya katılan bütün öğretmen adayları eğitimler öncesi derslerinde sıklıkla otoriter etkileşimli ve otoriter etkileşimsiz iletişimsel yaklaşımı, eğitimler sonrasında ise diyalojik etkileşimli iletişimsel yaklaşımı kullandıklarını belirtmişlerdir. Öğretmen adaylarının belirtmiş oldukları gerekçeler Çizelge 4.3’de özetlenmiştir.

Çizelge 4.3. Öğretmen adaylarına göre otoriter ve diyalojik yaklaşımları kullanmalarındaki gerekçeler Öğretmen adayı Otoriter yaklaşımların kullanılmasındaki gerekçeler

Diyalojik etkileşimli iletişimsel yaklaşımın kullanılmasındaki gerekçeler

Ezgi (B Okulu)

- Düşük bilişsel düzeyde sorular hazırlama.

- Doğru cevaba (bilgiye) odaklanma.

- Süreyi ve planı yetiştirme kaygısı.

- Diyalojik yaklaşımları bilmeme.

- Öğrencilerin düşüncelerini listeleme ve kavram yanılgılarını ortaya çıkarma.

- Öğrenci düşünceleri üzerinden ilerleme.

- Değerlendirmeden kaçınma. - Açık uçlu ve düşünmeye sevk edici sorular hazırlama.

- İlgi çekici materyalle ders gelme.

İrem (B Okulu)

- Öğrencilerin ders anlatımına alışkın olmaları.

- Öğrencilerin derse katılmaktan (görüşlerini söylemekten) çekinmeleri.

- Öğretmen adayının şimdiye kadar almış olduğu eğitimi geleneksel bulması ve alışkanlık.

- Önceden yapılacak etkinlikleri tasarlama ve daha çok sorulacak sorulara odaklanma.

- Açık uçlu sorular hazırlama. - İlgi çekici materyalle derse gelme.

Aylin (C Okulu)

- Kapalı uçlu sorular sorma. - Doğru cevaba (bilgiye) odaklanma.

- Sınıf kontrolünü sağlama. - Ders planına tabii olma.

- Diyaloglar yoluyla öğrencilerin düşünceleri üzerinden derse devam etme.

Nur (C Okulu)

- Ezber içerikli sorular sorma. - Öğrenci cevaplarını

sorgulatmama.

- Planı yetiştirme kaygısı.

- Öğrenci düşüncelerini listeleme ve gerekçelerini isteme.

- Öğrenci düşünceleri üzerinden derste ilerleme.

Gül (A Okulu)

- Kapalı uçlu sorular sorma. - Öğrenci düşüncelerinin gerekçelerini istememe. - Bilimsel bilgiyi öğreteme kaygısı.

- Öğrencilerin düşünceleri üzerinden derste ilerleme.

Yasin (A Okulu)

- Öğrencilerin düşüncelerini, açıklamalarını ve

gerekçelendirmelerini istememe. - Doğru cevaba odaklanma. - Açık uçlu sorular sormama. - Bilimsel bilgiyi öğreteme kaygısı.

- Sınıf kontrolünü sağlama. - Diyalojik yaklaşımları bilmeme.

- Öğrencileri sabırla dinleme. - Doğru cevaba değil, yanlış cevaba odaklanma.

- Öğrencilerin yanlış bilgileri üzerinden derste ilerleme.

Öğretmen adayları derslerinde otoriter yaklaşımları kullanmalarına neden olan çeşitli etmenler üzerinde durmuşlardır. Bu etmenlerden en çok değinilen noktalardan biri sorulan soruların özelliğidir. Öğretmen adaylarından üçü, derslerinde otoriter etkileşime neden olan etmenlerden birinin kapalı uçlu sorular sormalarına ve bu soruların da tek doğru cevap gerektirmesine bağlamışlardır. Öğretmen adayından biri ezber içerikli sorular sormasına, öğretmen adaylarından bir diğeri ise ders planını hazırlarken düşük bilişsel düzeyde sorular hazırlamasına bağlamaktadır. Alan yazın incelendiğinde, Hardman ve Abd-Kadir (2010) göre, öğretmenlerin ders esnasında genellikle kapalı uçlu sorular sormaya eğilimli oldukları, bilginin açıklanması ve hatırlanmasından pek de öteye gitmeyen, öğretmen sorularıyla öğrencilerin bilgi ve kavramları öğretmenin liderliğindeki sorgulaması, öğretmen-öğrenci etkileşiminin en yaygın biçimi olduğu belirtilmiştir. Bu da onları otoriter yaklaşımları kullanmaya iten bir etmen olarak görülmektedir. Bu bağlamda sınıf ortamında sorulan soru tiplerinin değiştirilmesinin öğretmenin kullandığı iletişimsel yaklaşımı değiştirebileceği düşünülmektedir.

Bazı öğretmen adayları ise süre ve ders planına tabii olmanın onları otoriter yaklaşımları kullanmaya ittiğine değinmişlerdir. Çünkü diyalojik etkileşimli iletişimsel yaklaşım öğretmenin sorduğu açık uçlu sorular doğrultusunda daha çok öğrenci fikirler üzerinde yürütülmektedir. Sınıftaki her bir öğrencinin konuyla ilgili ön bilgileri, kavram yanılgıları, arkadaşları ile çelişkiye düştükleri fikirler vb. birbirinden farklıdır ve öğretmenin diyalojik etkileşimde temel amacı, öğrencilerin düşüncelerini ya da fikirlerini açığa çıkartarak öğrencilerle birlikte dersi yapılandırmaktır. Bu doğrultuda planı yetiştirmenin zor olabileceğini düşünmüş olup, planı yetiştirme kaygısı ve ders süresinin onları otoriterliğe ittiğini belirtmişlerdir.

Özellikle sosyo ekonomik düzey açısından dar gelirli ailelerin çocuklarının bulunduğu ve öğrencilerin dershane ya da etütlere gitmedikleri öğrencilerden oluşan sınıf ortamında derslerini işleyen iki öğretmen adayı bilimsel bilgiyi öğretememe kaygısının otoriter yaklaşımları kullanmaya ittiğini belirtmişlerdir. Dolayısıyla bilimsel bilgiyi ya kendilere

konu anlatarak (otoriter-etkileşimsiz) ya da kafalarındaki doğru yanıtı almaya yönelik sorular sorarak (otoriter-etkileşimli) öğrencilere aktarmanın doğru olduğunu düşünmüşlerdir.

Öğretmen adayları eğitim sonrasında ise diyalojik etkileşimli iletişimsel yaklaşımı derslerinde sıklıkla kullandıklarını belirmişlerdir ve diyalojik etkileşimleri kullanmalarındaki gerekçeler üzerinde durmuşlardır. Bu etmenlerden en çok değinilen nokta öğrenci düşünceleri üzerinden derste ilerlemedir. Öğretmen adaylarından bazıları derslerinde diyalojik etkileşimli iletişimsel yaklaşımı kullanabilmelerinde öğrenci düşünceleri üzerinden diyaloglarla dersi yapılandırmalarına bağlamışlardır. Kouffeta– Menicou ve Scaife’ye (2000) göre, dersler diyaloglar yoluyla yapılandırıldığı zaman öğretmenler çok fazla açık uçlu sorular sorarak öğrencilerin aktif sorgulamasına olanak sağlamaktadır. Yine Erdogan ve Campell’a (2008) göre, bu yaklaşımla bir dizi öğrencinin görüşü alınır ve öğretmenler açıklama, detaylandırma veya alternatif fikirler aramak, düşünme ve mantık yürütmeyi sağlamak için sorgulamayı kullanır. Bu yolla konuşma kümülatif bir hal alır ve öğrencilerin kollektif olarak fikirleri anlamlandırmalarına, fikirler arasındaki bağlantıları belirlemelerine ve anlamları açıklamalarına destek olunur.

Bir öğretmen adayı, ilgi çekici materyalle derse gelmenin öğrenci düşüncelerini almada önemli olduğunu belirtmiş ve dersine de deniz gözlüğü ve palet giyerek gelmiştir. Bir öğretmen adayı, öğrencilerin cevaplarının detaylandırılmasında öğretmenin öğrenciyi dinlemekteki sabrının çok önemli olduğuna dikkat çekmiştir. Alan-yazın incelendiğinde, Akpınar ve Ergin (2005) sınıf içerisinde öğrenciler soru sorduğunda öğretmenin veya soru sorduğu arkadaşının hemen cevap vermemesi ve belirli bir süre beklemesi gerektiğini belirtmektedirler. Bu sayede bekleme zamanına dikkat edildiğinde, sınıfın çoğunun derse katılması, soru sorması, birbirlerini dinlemesi zihinsel olarak aktif olması gibi olumlu davranışların gelişmesine katkı sağlanacaktır. Ayrıca sınıf içinde düşündüklerini ifade eden bir öğrencinin, öğretmeni tarafından dikkatlice dinlenmesi ve sınıfça söylediklerine değer verilmesi, o öğrencinin kendine

olan güvenini artıracağından bu tür davranışların oldukça önemli olduğu vurgulanmıştır.

Bazı öğretmen adayları ise diyalojik etkileşimli iletişimsel yaklaşımın sınıf ortamında kullanılmasında dersten önce açık uçlu soru hazırlama ve ders esnasında değerlendirmeden kaçınmak gerektiğine değinmişlerdir. Alan yazın incelendiğinde, bu bulgular, Hackling, Simith ve Murcia’nın (2010) belirtmiş olduğu iletişimsel yaklaşımı uygulamak için gerekli soru tipleri ve söylem hamleleri ile örtüşmektedir. Hackling, Simith ve Murcia’a (2010) göre, çok fazla açık uçlu soruların ders esnasında kullanılması, öğrenci cevaplarının daha az değerlendirilmesi diyalojik etkileşimli iletişimsel yaklaşımın sınıf ortamında kullanılmasına neden olmaktadır.

4.2.3. Öğretmen Adaylarıyla Yapılan Görüşmelerden Elde Edilen