• Sonuç bulunamadı

2.1.3. Fen Sınıflarında Etkileşim

2.1.3.1. İletişimsel yaklaşım ve sınıfları

İletişimsel yaklaşım, öğretmenin öğrenciyle etkileşim kurup kurmadığı (söylemde yön mü veriyor yoksa sıradan bir şekilde sunum mu yapıyor) ve ders işlenirken öğrencinin fikirlerinin hesaba katılıp katılmadığı hususundaki soruları merkeze alır. Öğretmen ve öğrenci arasındaki konuşma nitelendirilerek iletişimsel yaklaşımın dört temel sınıfı belirlenmiştir (Scott, Mortimer ve Aguiar, 2006). İletişimsel yaklaşımın dört sınıfı aşağıdaki gibi gösterilmiştir (Mortimer ve Scot, 2003: 35).

Çizelge 2.2. İletişimsel yaklaşımın sınıfları

Sınıftaki mevcut halleriyle bu dört sınıf aşağıdakiler gibi örneklendirilebilir:

Otoriter etkileşimli iletişimsel yaklaşım: Bu yaklaşımda öğretmenin

sorduğu sorunun tek bir doğru cevabı vardır. Bu amaçla öğrencilerle diyalog kurarak fikirlerini alır; ancak, eğer sunulan fikirler öğretmenin aklındaki cevap değilse bunlar göz ardı edilir (Mortimer ve Scott, 2003: 39).

Otoriter etkileşimsiz iletişimsel yaklaşım: Bu yaklaşımda öğrencilerle

iletişime girilmez. Öğretmen sadece sınıfa bilimsel bakış açısını sunar (Mortimer ve Scott, 2003: 39).

Diyalojik etkileşimli iletişimsel yaklaşım: Bu yaklaşımda öğretmen

otoriter yaklaşımdan farklı olarak öğrencileri dinler, öğrencilerin bakış açıları bilimsel açıdan oldukça farklı olsa dahi onları dikkate alır. Bu iletişimsel yaklaşım ya öğrencilerin herhangi bir konu ile ilgili olarak fikirleri alındığında ya da öğrenciler küçük gruplar halinde bir problem üzerinde çalışırken oluşabilir (Mortimer ve Scott, 2003: 39).

Diyalojik etkileşimsiz iletişimsel yaklaşım: Öğretmen çeşitli bakış

açılarını ortaya koyar, keşfeder ve farklı perspektifler üzerinde çalışmaya

ETKİLEŞİMLİ Çok ses ETKİLEŞİMSİZ Tek Ses DİYALOJİK Birçok fikir Diyalojik etkileşimli Birçok ses ve birçok fikir

Diyalojik etkileşimsiz Tek ses fakat birçok fikir OTORİTER

Tek fikir

Otoriter etkileşimli Birçok ses fakat tek fikir

Otoriter etkileşimsiz Tek ses ve tek fikir

dikkat eder ancak öğrencilerle herhangi bir iletişime girmez (Mortimer ve Scott, 2003: 39).

Mortimer ve Scott (2003), öğretmen ve öğrencilerin iletişim biçimlerini tanımlamak için etkileşimli-etkileşimsiz ve diyalojik-otoriter olmak üzere iki boyut kullanmışlardır. Etkileşimsiz iletişimde sadece öğretmen konuşurken, etkileşimli iletişim boyunca hem öğretmen hem de öğrenciler konuşmaya katılırlar. Etkileşimsiz öğretimde; öğretmen bilgileri “konu anlatımı” tarzında sunarken, etkileşimli bölümlerde öğrencileri genellikle bir dizi soru ve cevapla meşgul eder. Diyalojik-otoriter boyut ise, hem öğrencilerin hem de öğretmenin bakış açılarının sunulduğu dereceyle alakalıdır. En “otoriter” konuşma bilimsel bilginin tamamen öğretmen tarafından sunulmasıdır. Konuşma, ne kadar öğrencilerin bakış açılarına açıksa ve bilgiler öğrenci ve öğretmen tarafından birlikte yapılandırılırsa, o kadar diyalojik sayılmaktadır. Bu yüzden, öğrencilerin bir olgu hakkında düşüncelerini açıkladığı ve bu düşüncelerin fen dersiyle ilişkilendirildiği öğretmen ve öğrenci tartışmalarını içeren bir kesit, diyalojik etkileşimli olarak kabul edilecektir.

Mortimer ve Scott’un (2003) şemasında, iletişimsel yaklaşımın herhangi bir türünün özünde daha üstün nitelikli olduğuna dair bir çıkarımda bulunmak söz konusu değildir. Burada önemle üzerinde durulan öğretimin niteliğidir. Öğretim niteliği de, öğretmenin bir ders ya da bir dizi dersin farklı bölümlerinde etkileşimli ve diyalojik yaklaşımları stratejik olarak kullanımına bağlıdır (Mercer, Dawes ve Staarman, 2009).

Diyalojik etkileşimler Scott ve diğerlerine (2006) göre, farklı seviyelerdeki fikirler arası geçişleri (interanimation) içermektedir. Yani öğretmen sıradan bir biçimde öğrencilerin düşüncelerini sorup bunları tahtada sıralayabilir. Burada söylem farklı bakış açılarına açıktır; ancak, öğretmen düşünceler arası kıyaslama ya da karşılaştırma yapma girişiminde bulunmaz. Burada öğretmenin yaklaşımında düşük seviyede bir fikirler arası geçiş (interanimation) vardır. Diğer taraftan ise, öğretmen düşüncelerin birbirleriyle nasıl bağlantılı olduğunu gösteren bir yaklaşım benimseyebilir (örn.Ahmet durumun bundan ibaret olduğunu söylüyor,

ama Aylin farklı bir şey öne sürüyor. Peki, Fatma sen ne düşünüyorsun? gibi.).

Otoriter ve diyalojik söylemin ana özellikleri Scott ve diğerleri (2006) tarafından tanımlanmıştır (Çizelge 2.3).

Çizelge 2. 3. Otoriter ve diyalojik söylemin ana özellikleri

Otoriter Söylem Diyalojik Söylem

Temel

Tanımları *Tek bir bakış açısına odaklanma, genellikle okulun fen bakış açısı.

*Farklı bakış açılarına açık olma

Tipik

Özellikleri

*Yönlendirme önceden yapılır. *İçeriğin sınırları bellidir. *Fikirlerin interanimasyonu (fikirler arası geçiş) yoktur. *Birden fazla bakış açısı sunulabilir; fakat sadece birine odaklanılır.

*Fikirler ifade edilirken ve

keşfedilirken yönlendirme değişir. *İçeriğin sınırları yoktur.

*Değişken seviyede (düşük- yüksek) fikirlerin interanimasyonu vardır.

*Birden fazla bakış açısı sunulur ve bunlar göz önüne alınır.

Öğretmen rolü

*Öğretmen otoritesi açıktır. *Öğretmenin kendisi tartışmayı yönlendirir.

*Öğretmen fikirlere karşı bir bekçi gibi davranır.

*Öğrenci fikirlerini göz ardı eder.

*Öğretmen nötr bir pozisyon üstlenir, değerlendirmeci yorumdan kaçınır.

*Öğretmen-öğrenci etkileşiminde daha geniş bir uyum vardır. *Öğrenci katılımını teşvik eder. *Açıklamalar ve daha derin detaylar arar.

Öğretmen müdahalesi

*Öğrenci fikirlerini yeniden şekillendirir.

*Öğretici sorular sorar. *Kontrol eder ve doğrular. *Dağınıklığı engellemek için söylemin yönünü sınırlandırır.

*Öğrencilerin anlayışlarını araştırır. *Farklı bakış açılarını karşılaştırır.

Öğrencilerden istenilenler

*Öğretmenden gelen ipuçlarını ve yönlendirmeleri takip etme. *Öğretmenin rehberliğini takip ederek okulun fen dilini kullanma.

*Okulun fen bakış açısını kabul etme.

*Öğrencilerin fikirlerini

paylaşmaları için destekleme. *Bireysel bakış açılarını sunma. *Başkalarını dinleme (öğrencileri ve öğretmeni).

*Başkalarının fikirlerini anlama. *Başkalarıyla konuşma yoluyla yeni fikirler geliştirme ve bunları uygulama.

Mortimer (2005) diyalojik söylemin aksine otoriter söylemin, fikirlerin bir araya getirilmesine ve keşfedilmesine izin vermediğini, bu tür söylemde öğretmenin okulun fen bakış açısına dikkat çektiğini belirtmiştir. Ona göre eğer öğrenciler tarafından sunulan fikirler ya da sorular okulun fen program içeriğine herhangi bir katkıda bulunmuyorsa, bunlar öğretmen tarafından ya tekrar şekillendirilir ya da göz ardı edilir. Alternatif olarak, eğer öğretmen tarafından algılanan bir öğrenci fikri, okulun fen program içeriğini geliştirmede yararlı ise öğretmen tarafından alınıp kullanılma olasılığı yüksektir.

Diyalojik söylemin hâkim olduğu bir sınıfta öğretmenin üç temel görevi vardır. Bunlar: (1) Öğretmenin bilimsel fikirleri sınıfın sosyal ortamında kullanılabilir hale getirmesi, (2) öğretmenin öğrencilerin bilimsel fikirleri anlamlandırmasına ve özümsemesine yardımcı olması, (3) öğrencilerin öğrendikleri bilimsel fikirleri uygulamaları için onları

desteklemesidir (Mortimer ve Scott, 2003: 17). Bu görevleri yerine getirebilmek için öğretmen öğrencilerin fikirlerini paylaşmaları için onları destekler; öğrencilerin bireysel bakış açılarını sunmalarını, birbirlerini ve öğretmeni dinlemelerini, fikirleri anlamaya çalışmalarını ister ve birbirleriyle iletişim kurarak yeni fikirler geliştirmelerini ve bunları uygulamalarını bekler (Scott ve diğerleri, 2006). Öğretmenin buradaki amacı öğrencilerin yakınsal gelişim alanını (zone of proximal development) yükseltmektir (Mortimer ve Scott, 2003: 20).