C. ĠLTUTMUġ HANEDANI (1211-1266)
5. Sultan Alâ ed dîn Mes'ud ġâh (1242-1246)
Dehli Türk Sultanlığında saltanatın tek bir aileye ait olma zorunluluğu olmaması, devletin birkaç farklı hanedan tarafından yönetilmesine zemin hazırladı. BaĢa geçen hanedanlar bir önceki hanedanın bıraktığı yerden devleti yönetmeye devam ettiler. Bu hanedanlardan baĢka bazı Emir ve Melikler devlet içinde güçlenerek hükümdar olma çabasına girdiler. Bu meliklerden birisi de Ġzz ed-dîn Balaban KiĢilü Han idi. Melik Ġzz ed-dîn Behram ġâh’ın tahttan indirilmesi sırasında meydana gelen boĢluktan faydalanarak kendisini sultan ilan etti.339
Ancak onun sultanlığını kabul etmeyen diğer Türk Melikleri, Rükn ed-dîn Firûz ġâh’ın oğlu Mesud ile kardeĢleri Melik Celal ed-dîn ve Nasır ed-dîn’i hapisten çıkartarak Devlethane’de bulunan Firûzî sarayına getirdiler. Burada toplanan Türk melikleri Rükn ed-dîn Firûz’un oğlu Mesud’u tahta çıkarma kararı aldılar. Balaban KiĢilü Han ise diğer meliklere katılarak saltanat iddiasını bıraktı ve Nagaur bölgesinin valiliğine atandı.340
Çok cömert ve yardımsever birisi olan Alâ ed-dîn Mesud ġâh Türk emir ve meliklerinin nüfuzu altında tahta geçti. Nitekim aldığı kararlar da bu meliklerin etkisi altında idi. Mesud'un tahta geçmesiyle devletin çeĢitli kademelerine yeni atamalar yapıldı. Bu atamalarda vezir Hoca Mühezzeb ed-dîn Nizamü'l-Mülk görevinde kalırken, Melik Kutb ed-dîn Hüseyin Gurî Naibü'l-Mülk, Melik Ġhtiyâr ed-dîn KarakaĢ Han Ay-Tegin de Emir-i hâcib olarak atandılar. Bedaun bölgesinin iktâsı da Melik Tac ed-dîn Sancar Kutluk'a verildi.341 Sultan bu atamalardan baĢka Hapiste bulunan amcaları Celâl ed-dîn ve Nasr ed-dîn'i serbest bırakarak birinciye Kannauç ikinciye ise Bahraiç bölgesinin iktâsını verdi.342
Bu atamalardan sonra yerini koruyan Vezir Mühezzeb ed-dîn kısa sürede devletin kontrolünü eline almaya baĢladı. Koil iktâsını da eline alan vezir hükümdar gibi sarayında Növbet vurdurup kapısında fil bekletmeye baĢladı. Türk emirlerinin kontrolünü elinde toplayan Mühezzeb ed-dîn keyfi hareket edip ellerinden görevlerini
339 Cüzcani, a.g.e., s. 661; Nizâm ed-dîn Ahmed, a.g.e., s. 81;.Briggs, a.g.e., s. 229. 340 Cöhce, a.g.t., s. 103; K. A. Nizami, a.g.e., s. 250.
341 Cüzcani, a.g.e., s. 661, 62; Aziz Ahmet, a.g.e., s. 203. 342
almaya baĢladı.343
Onun bu hareketi Türk meliklerinin tepkisini çekti ve melikler aralarında anlaĢarak veziri ortadan kaldırmaya karar verdiler. Bu amaçla Melik Tâc ed- dîn Sencer Kurat Han ve Melik Bedr ed-dîn Sungur Sofi'nin öncülüğündeki344Türk Melikleri Dehli'de Havz-ı Rani mevkiinde vezirle karĢı karĢıya geldiler. Meydana gelen savaĢta vezir mağlup oldu ve 28 Ekim 1242'de öldürüldü.345
Vezirin ölümünün ardından Sultan yeni atamalar yaptı. Mühezzeb ed-dîn'in yerine Sadrü’l Mülk Necm ed- dîn Ebu Bekir getirildi. Daha sonra Uluğ Han olarak anılacak olan Balaban ise Emir-i Hâcip olarak atandı ve Hansi'nin yönetimi de kendisine verildi.346
Bu sırada Lakhnauti valisi Melik Ġzz ed-dîn Togan Han Tuğrıl 1242 yılında Eved, Kara ve Mank-Pûr bölgelerine baĢarılı bir sefer yaptı. Vali bu olaydan sonra Mesud'a bir adamını göndererek onun hükümdarlığını tebrik etti. Sultan ise ona hediyeler gönderdi. Lakhnauti valisi Togan Han Tuğrul'un 17 Nisan 1244 yılında ihmali yüzünden Cacnagar sınırında Ketasin/Bittasin bölgesinde Hindulara saldırdı, fakat mağlup olarak geri çekildi. Bunun üzerine Cacnagar Racası Nara Sinha Lakhnauti'yi kuĢattı.347
ġehrin valisi Melik Ġzz ed-dîn Togan Sultan Mesud'dan yardım isteyerek bu beladan bir an önce kurtulmak arzusunda idi. Sultan ise valisini kurtarmak için Melik Temür Han komutasında bir orduyu Hindular üzerine yolladı. Temür Han'ın geldiğini duyan Hindular kaçarak Lakhnauti'yi terk ettiler ancak arkalarından yetiĢen Temür Han tarafından bozguna uğratıldılar.348
Hinduların bölgeyi terk etmesinin ardından Vali ile Temür Han'ın arası açılmıĢsa da kısa süre sonra iki Melik arasında anlaĢma sağlandı ve Melik Ġzz ed-dîn Togan Lakhnauti'nin idaresini Temür Han'a bırakarak Dehli'ye döndü.349
Hindistan zengin kaynaklara sahip olması nedeniyle Moğolların daima ilgisini çeken bir yer oldu. Bu nedenle Cengiz Han döneminden beri bölgeye akınlar yaparak yağmaladılar. Onların bu akınları yağma hareketinden ileri gidemedi ve her
343 Cüzcani, a.g.e., s. 662; Aziz Ahmet, a.g.e., s. 204; Briggs, a.g.e., s. 230, 31. 344 Aziz Ahmet, a.g.e., s. 204.
345
Cüzcani, a.g.e., s. 662; Nizâm ed-dîn Ahmed, a.g.e., s. 82; Cöhce, a.g.t., s. 104.
346 Cüzcani, a.g.e., s. 664;Briggs, a.g.e., s. 230; Srivastava, a.g.e., s. 108. 347 Cöhce, a.g.t., s. 104, 105.
348 Aziz Ahmet, a.g.e., s. 205. 349
seferinde geri dönmek zorunda kaldılar. Anadolu, Ġran, Türkistan ve Kuman sahasının aksine Hindistan Moğol akınlarına direnerek onların durdurulduğu ilk yer oldu. Bölgeye hâkim olan Türkler almıĢ oldukları önlemlerle Hindistan'ı kalıcı Moğol istilasından kurtardılar.
Bir türlü akın yapmaktan vazgeçmeyen Moğollar 1245 Aralık da Mengûtay komutasındaki bir orduyla Sind bölgesine girerek Uçç Kalesi’ni kuĢattılar. Moğolların Uçç'a doğru geldiği haberini duyan Sultan ordusunu toplayarak Moğollar üzerine yürüdü.350 Ordu Biyah Nehri kıyısına ulaĢtığı sırada Moğollar kuĢatmayı kaldırarak Horasan'a doğru hareket etmeye baĢladılar.351
DüĢmanın geri çekilmesinde en önemli etken Ģüphesiz Emir-i hâcib Balaban'ın almıĢ olduğu tedbirlerdi.352
Sultan Mesud Moğolların bölgeyi terk etmesinin ardından Muzaffer bir Ģekilde Dehli'ye döndü.
Sultan Moğollara karĢı kazanılan zaferden sonra bir grup adi insanın etkisinde kalarak devlet iĢlerini boĢladı. Eski halinden eser kalmayan Sultan’ın kendini eğlenceye vererek bazı Türk Emir ve Meliklerini öldürmesi büyük tepki çekti.353
Sultan Mesud'un kendi varlıklarını tehdit ettiğini anlayan Türk Melikleri daha önce yaptıkları gibi iktidar değiĢtirmeye gittiler. Bu amaçla Nâsır ed-dîn Mahmud ġâh'a haber yollayarak Dehli'ye gelip saltanatı eline almasını istediler. Haberi alan Nasr ed-dîn'in baĢkente gelmesiyle 10 Haziran 1246'da Mes'ud ġâh tahttan indirilerek yerine Mahmud ġâh geçirildi.354 Eski sultan ise Behram ġâh'ın akıbetine uğrayarak tarih sahnesinden çekildi.355
350 Cüzcani, a.g.e., s. 667; Nizâm ed-dîn Ahmed, a.g.e., s. 84;Briggs, a.g.e., s. 23z. 351
Cüzcani, a.g.e., s. 667, 68; Nizâm ed-dîn Ahmed, a.g.e., s. 84; Aziz Ahmet, a.g.e., s. 206.
352 Cöhce, a.g.t., s. 105.
353 Cüzcani, a.g.e., s. 669; Aziz Ahmet, a.g.e., s. 207.
354 Cüzcani a.g.e., s. 668, 669; Nizâm ed-dîn Ahmed, a.g.e., s. 84. 355