• Sonuç bulunamadı

3.2 YENİLENME SÜRECİNDE DEVLET KONTROLÜYLE AÇILAN

3.2.3 Sultanȋ Mektepleri

II. Meşrutiyet zamanında, yatılı olarak eğitime devam eden idâdîlerdeki eğitim seviyesi yeterli görülmediğinden ya da bu idâdîler, batıdaki liselere göre yeterli görülmediğinden, 1910 senesinden itibaren idâdîlerin sultânîye çevrilmesine karar verilmiştir. Sultânîlerin, eğitim düzeyi Avrupa’da ki liselerle aynı seviyede olmak

üzere, rüşdiye sınıflarının haricinde, tüm devrelerinin üçer senelik iki devreden oluşması ve kaliteli bir eğitim vermesi kararlaştırılmıştı (Demirel F. , 2012).

Alınan bu kararla beraber 14 Ekim 1910 tarihinde, on iki idâdînin sultânîye çevrildiği görülmektedir (Çizelge 3.3). İlk dönüşüme uğrayan idâdîler; batıda İstanbul, Edirne ve Aydın (İzmir), Bursa, güneyde Adana, diğer vilayetlerde Kosova, Beyrut, Haleb, Selanik, kuzeyde Trabzon ve Kastamonu, ve bugünkü Elazığ topraklarında bulunan Mamuretülaziz idâdîleridir (Demirel F. , 2012).

Sultânîlerin eğitim süresinin, rüşdiye sınıfları dışında altı sene olması düşünülmüşse de birinci etapta sultânîye dönüştürülen okulların eğitim süresi aynı kalmış ve yine yedi yıl olarak kalması kararlaştırılmıştır. Dönüştürülen bu ilk sultânîlerin eğitime başladıkları sene öğrenci mevcutları aşağıdaki gösterildiği gibidir (Demirel F. , 2012).

Çizelge 3.3 1910-1911 döneminde sultanilerin öğrenci sayısı (Demirel, 2012).

Bulunduğu Vilayet

Gündüzlü Öğrenci

Yatılı Öğrenci Toplam Öğrenci

İstanbul 300 278 578 Edirne 192 125 317 Selanik 106 255 361 Kosova 259 298 557 Trabzon - - 301 Kastamonu 139 165 304 Aydın (İzmir) 163 221 384 Adana 75 150 225 Beyrut 140 48 188 Bursa 146 275 421 Mamuretülaziz 93 198 291 Haleb 123 109 232 Toplam 2062 1796 4159

İdâdîlere sultânî ismi konularak, hem yapılanmasında hem de eğitim seviyesinde gerçekleştirilmesi planlanan değişimlerin sebepleri arasında, Osmanlı Devleti'nin, hakim olduğu topraklarda eğitim veren ve kendisine rakip olarak gördüğü yabancılarla girdiği rekabeti de göstermek yanlış olmaz. Bu sebepledir ki yapılması arzu edilen bu değişimle kaliteli sultânîler ortaya çıkarılacak ve Müslüman öğrencilerin yabancı eğitim kurumlarına müracaat etme zorunlulukları olmayacaktı. Ayrıca gayrimüslim ve yabancı öğrenciler de bu yeni sultânîlerde okumayı arzu edeceklerdi. Bu hedef doğrultusunda yeni sultânîlerde eğitim vermeleri için Avrupa'dan öğretmenler getirilmesinin daha etkili olacağı düşünülmüştür (Satı, 2001).

Sultanilerin açılma kararı dolayısıyla, on iki adet idâdînin sultânîye çevrilmesi sürecinin başında birçok sorunla karşılaşılmış ve Maârif Nezareti çok sert eleştirilere karşı karşıya kalmıştır. Sultânî programlarının okullar açılmadan bitirilememesi, öğretmen atamalarının tamamlanmamış olması, idâdî ve rüşdiye sınıflarının dönüştürülen sultânî sınıflarına intibakında talebelerin sınıf atlatmaları gibi sebepler eleştiri nedenlerinden olmuştur. Eleştiriler, harcanan zaman ve masrafın, idâdîlerin sadece ismini değiştirip sultânî yapmak için mi olduğu, memleketin her yerinde, talebelerin, kitap, program ve öğretmen bekliyor oldukları şeklindeydi (Demirel F. , 2012).

Yedi yıllık idâdîlerin bir bölümünün sultânî adıyla tekrardan oluşturulmasıyla beraber, orta öğretim aşamasında, yedi senelik idâdîler ve sultânîler olarak, iki farklı yapı oluşmuştur. Sultânîlerin eğitim yılı idâdîlerden bir yıl fazla olsada bu okulların verdiği diplomaların derecesi farklı değildi. Bundan dolayı öğrenciler, sultânîlere gitmek yerine idâdîlere gidiyorlardı. Sultânîyi tercih eden öğrenciler de son sınıfta, bu okuldan tasdikname alıp idâdîlere daha kolay mezun olmak için geçiş yapıyorlardı. Bu sayede bir sene kazanıyorlardı. Bu durum yeni yapılanmanın henüz iki yıllık olmasına rağmen sultânîlerin sekizinci sınıfının hiç açılamamasına sebep olmuştu. Dönemin maarif nazırı Şükrü Bey, bu sorunu, ilk olarak, sultânîlerin son sınıfına başlamadan kesinlikle tasdikname verilmemesi, devam ederken okulu bırakan olursa bu öğrencilerin idâdîlere kayıt edilmemesi ve bunu yapan öğrencilerin okulla ilişiği kesilmiş olarak değerlendirilmesi hususunda, maarif ve sultânî müdürlerine kesin bir dille talimat vererek bu problemi çözmeye çalıştı. Bu önlemler sultânîlerin sekizinci sınıflarının

açılmasına vesile oldu (Demirel F. , 2012). Fakat bu hususta yapılan en sağlıklı çözüm, 1913 senesinde, henüz sulatniye dönüştürülmemiş olan yedi yıllık idâdîlerin de 1914 senesinin başından itibaren sultânîye çevrilmesi kararıyla alınmış oldu. Böylelikle, İstanbul'da yatılı olarak eğitime devam eden Dersaâdet İnas İdâdîsi dışında, 1913-1914 ders dönemiyle beraber vilayetlerde bulunan yedi yıllık idâdîler ve İstanbul'da bulunan toplamda 23 adet idâdî sultânîye çevrilmiştir. Bu sayede o tarihten itibaren Osmanlı ortaöğretim sistemini oluşturan sultânîlerin sayısı, Galatasaray Mekteb-i Sultânîsi ile beraber, otuz altı olmuştur (Çizelge 3.4) (Demirel F. , 2012).

Çizelge 3.4 1913-1914 senesinde açılan Osmalı sultanileri (Demirel, 2012).

Okulun Adı Okulun Adı

1 Galatasaray Sultânîsi 19 Bursa Sultânîsi

2 İstanbul Sultânîsi 20 Bağdat Sultânîsi

3 Mercan Sultânîsi 21 Haleb Sultânîsi

4 Vefa Sultânîsi 22 Diyarbekir Sultânîsi

5 Kabataş Sultânîsi 23 Sivas Sultânîsi

6 Üsküdar Sultânîsi 24 Trabzon Sultânîsi

7 Gelenbevi Sultânîsi 25 Kal’a-i Sultânîye Sultânîsi 8 Davud Paşa Sultânîsi 26 Mamuretülaziz Sultânîsi

9 Edirne Sultânîsi 27 Kudüs-i Şerif Sultânîsi

10 Adana Sultânîsi 28 İzmit Sultânîsi

11 Ankara Sultânîsi 29 Balıkesir Sultânîsi

12 Yozgat Sultânîsi 30 Konya Sultânîsi

13 Beyrut Birinci Sultânîsi 31 Katamonu Sultânîsi 14 Beyrut İkinci Sultânîsi 32 Erzurum Sultânîsi 15 Şam Birinci Sultânîsi 33 Bitlis Sultânîsi 16 Şam İkinci Sultânîsi 34 Basra Sultânîsi

17 İzmir Sultânîsi 35 San’a Sultânîsi

Çizelge 3.4‘te belirtilen sultânîlere, sonradan Kazıgevi, Bolu, Kerkük ve Antalya sultânîleri de dahil olmuştur. Yine Çizelge 3.4‘te belirtilen ve eğitimleri Arapça olan Beyrut İkinci ve Şam İkinci sultânîleri 1913-1914 ders döneminde eğitime başlamış, 1914-1915 ders dönemi sonunda kapatılmıştır (Demirel F. , 2012).

Eğitim reformu açısından bu dönemde açılan sultanȋlerin en önemlilerinden birisi Galatasaray Sultânîsi’dir.

Tanzimat Fermanı ve ilerleyen süreçte yaşanan gelişmeler doğrultusunda II. Mahmud’un Pertevniyal Valide Sultan’dan olan oğullarından ikincisi Sultan Abdülaziz (1830-1876) daha tahta çıkmamışken Fransa’da gerçekleştirilen eğitim reformlarını yakından takip ediyordu. Zira Fransa o dönemde sanayileşmenin bir getirisi olarak zanaat ile sanayi geçiş sürecinde hizmet verecek yeni eğitim kurumları üzerine çalışmalar yapıyor, 1851 senesinde Londra’da düzenlenen Büyük Sanayi Fuarından sonra 1855 ve 1867’de Paris’te düzenledikleri fuarla bu alanda kendilerinin de olduğunu kanıtlamaya çalışıyorlardı. 1863 senesinde III. Napoléon’un da isteğiyle Eğitim Bakanı makamına getirilen Victor Duruy (1811-1894) de bu değişim sürecinde 1802’de I. Napoléon (Bonaparte) tarafından açılan liselerde eğitim reformu ile örtüşen bir müfredat değişikliği çalışması yapmıştı. Bu okulların en göze çarpan özelliği önceden üniversite seviyesinde öğretilen birçok disiplini, resim, müzik, jimnastik gibi özel eğitim gerektiren branşlarla birlikte barındırıyor olmasıydı. Bir başka ifadeyle 11- 15 yaş grubundaki öğrencilere dilbilgisi, edebiyat, tarih, coğrafya, matematik gibi derslerle beraber felsefe, hukuk, resim, beden eğitimi gibi derslerinde eğitimini alabilecekleri bir program sunuluyordu. Bu yeni ortaöğretim şekli Osmanlı İmparatorluğu için de örnek alınabilecek özellikteydi. 1773 senesinde eğitime başlayan Mühendishane-i Bahri Hümayun’dan sonra özel eğitim kategorisinde batının eğitim tarzını ve müfredatını uygulayan askeri okullar veya Tıbbiye okulları açılmış olsa da Victor Duruy’nin öngördüğü programla aynı doğrultuda eğitim veren bir lise henüz açılmamıştı (Sinanlar Uslu, 2018).

Sultan Abdülaziz’in Tanzimat’la beraber çözmek istediği hususlardan birisi de donanımlı devlet yöneticisi ve personeli yetiştirmek olduğundan be yeni Lise formatını hayata geçirmek önem arz ediyordu. 1868 senesinin 1 Eylül’ünde uzun uğraşlar

sonucunda Mekteb-i Sultani düzenlenen bir törenle açıldı ve Fransa’daki benzer okullardan da farklı ve dünyada ilk olarak farklı dinlere mensup öğrencilerin beraber öğrenim gördükleri bir eğitim kurumu olarak eğitim faaliyetlerine başladı (Engin, 2003).

Okulun kuruluşunda çok çaba sarfeden dönemin Maarif Nazırı Saffet Paşa, Hariciye Nazırı Fuad Paşa gibi isimler sayesinde kurulan Mekteb-i Sultani açıldıktan kısa bir süre sonra hedeflerine ulaşan başarılı bir kurum olarak göze çarptı. Çeşitli dinlerden olan öğrencilerin beraber öğrenim gördüğü bu okulda ortak dil olarak Fransızca kullanılıyordu.

Batı ile Doğu’nun bir sentezi olarak gösterilen Galatasaray Sultanȋ binasının tasarımını Sarkis Balyan yapmıştır. Sarkis Balyan mimar kökenli bir aileden gelmektedir ve Balyan ailesi İstanbul’da 18. ve 19. yüzyıllarında önemli yapılar tasarlamışlardır. Sarkis Balyan saraylardan saat kuleleri, camiler, kışlalar, okullar gibi birçok simgesel yapıya imza atmış bir ailenin son nesil mimarlarındandır. Çırağan Sarayı, Beylerbeyi Sarayı, İstanbul Teknik Üniversitesi Taşkışla Binası gibi tanınmış yapılar Sarkis Balyan tarafından tasarlanmıştır (Tuğlacı, 1990).

Batı stillerini milli ve yerel formları sentezleyerek bir Türk Barok üslubunun ortaya çıkmasında önemli katkıları olduğu kabul edilen Balyan Ailesi, günümüzde Galatasaray Üniversitesi’nin kullandığı (Şekil 3.20-Şekil 3.23) Feriye Sarayları bünyesindeki binaların da mimarlarıdırlar (Tuğlacı, 1990).

Galatasaray Sultanisȋ Binası’na Abdülaziz tuğralı, iki kanatlı son derece süslü ama vakur bir sadelikte içeren yeşil renkli anıtsal bir demir kapıdan geçilerek girilmektedir. Kapı, artık sadece önemli organizasyonlarda açılmakta, rutin zamanlarda ise, okulun yan cephesindeki giriş kapısından geçişler sağlanmaktadır. Barok, rokoko ve ampir stilinin beraber kullanıldığı eklektik tarzda tasarlanmış Galatasaray Lisesi Binası, “U” plan şemasıyla oluşturulmuştur (Şekil 3.19). Binada, sosyal mekanlar olarak bir iç avlu, büyül ölçülerde oluşturulmuş yemekhaneler ve geniş yatakhaneler bulunmaktadır.

Galatasaray Mekteb-i Sultânîsi kuruluşundan itibaren Türk hükümetlerinin kontrolünde olmakla beraber Fransa’da dışarıdan yönetime daima müdahil olmuştur (Şekil 3.18). Okul, Fransa’nın kültürünü Türkiye’de uygulayan bir eğitim kuruluşu gibi faaliyet göstermiştir. Fransa’nın okul üzerindeki nüfuzunu günümüze kadar sürdürmüştür. Okulun 100. yılı kutlamaları için Fransız cumhurbaşkanlarından Charles de Gaulle 1968’de okulu ziyarete gelmesi ve Galatasaray Üniversitesi kuruluşunda düzenlenen imza törenine François Mitterand’ın 1992’de okulu ziyarete gelmeleri Fransa’nın okulu ne kadar önemsediğini göstermektedir. Galatasaray’ın ismi ve misyonu, 1994’te Fransız Konsolosluğu’nun yazlık yalısında başlamış ve sonrasında Ortaköy’deki Fer‘iye Sarayı’nda (Şekil 3.24) Galatasaray Üniversitesi ile devam etmektedir (Şişman, 1996).

Şekil 3.19 Galatasaray Sultani'si plan çizimleri (Kolay, 2019).

Şekil 3.20 Galatasaray Sultanisi (İnternet Resim: 2).

Şekil 3.22 Galatasaray Sultanisi (İnternet Resim: 4).

Şekil 3.23 Galatasaray Sultanisi (İnternet Resim: 5).

3.2.3.1 Konya Sultanȋ Mektebi

1913 senesinde gerçekleştirilen düzenlemeyle beraber vilayet merkezinde bulunan Konya'da da yatılı eğitim veren yedi senelik idadinin de sultaniye çevrilmesi planlanmaktaydı. Maarif Nezâreti, Konya Maarif Müdürlüğü’ne 1913 yılı eylül ayında sultaninin açılması çalışmalarına başlayarak bu iş için gerekli olacak 60 bin kuruşu Konya Maarif Müdürlüğü’ne tahsis etti. Konya Sultani Mektebi, hızlıca tamamlanan hazırlık aşamasından sonra 5 Ekim 1913 tarihinde eğitim-öğretime başladı. 12 senelik öğretim aşamasından oluşan sultanȋde, beş sene iptidaî, dört sene devre-i evveli ve üç sene devre-i sânî sınıflarında eğitim verilecekti. İdadi bünyesinde olmayan iptidai sınıfları yeni düzenlemeden sonra sultani müfredatına eklenmiş, 1913-1914 öğretim döneminde bu sınıflar Konya Sultani Mektebinde dahil edilmiştir. Konya Sultani Mektebi, okul binası olarak hastane binası olarak yapılan fakat daha sonra bilahare idadiye devredilerek yeni ek ve onarımlarla okul dönüştürülmüş olan binada eğitim- öğretim faaliyetlerini gerçekleştirmişti (bkz. Şekil 3.16, 3.17). Bina, sultani olarak kullanılırken, üç kattan oluşmakta zemin kat ve birinci katta on iki, ikinci katta ise altı odadan oluşmaktaydı. Birinci katta bulunan geniş salon ve ikinci katta bulunan diğer üç salon yatakhâne olarak kullanılmıştır. Bu binanın müştemilat kısımları, arka tarafta bulunan avluda ortası kapalı bir teneffüshâne, hikmet ve kimya laboratuarı, bir mescid iki bölümlü bir hamam gündüzlü öğrencilere özgü bir yemekhâne, odunluk ve bunların karşılarında konumlandırılmış olan matbâh ve leylî yemekhanelerinden oluşmaktaydı. Yatılı öğrencilerin yatakhanelerinin sınıflarının konum olarak yakın olması eğitim- öğretim faaliyetlerini olumsuz etkilemekteydi. Muhtemelen bu sebeple binanın plan yerleşimi yeniden düzenlenerek; yatakhaneler en üst kata taşınmış, orta katta bulunan büyük salon revir ve mescit mekanlarına dönüştürülmüş, iptidai öğrencileri zemin kattaki dersliklere, daha üst sınıflardaki öğrenciler orta kattaki dersliklere yerleştirilmişti. Milli Mücadele’nin kazanılmasıyla beraber, eğitim işlerini istişare etmek üzere 1.Heyet-I İlmiye 15 temmuz 1923 tarihinde bir araya geldi. Heyet tarafından alınan kararlardan birisi de ortaöğretim aşamasının temel taşlarından olan sultanȋlerin, liseye dönüştürülerek yeniden düzenlenmesiydi. Bu karar doğrultusunda Konya Sultanȋ Mektebi 1923 senesinin sonbahar döneminde Konya Lisesi’ne dönüştürüldü (Sarıçelik, 2010).