• Sonuç bulunamadı

3.2 YENİLENME SÜRECİNDE DEVLET KONTROLÜYLE AÇILAN

3.2.4 Dârülmuallimin Mektepleri

3.2.4.1 Konya Dârülmuallimin Mektebi

Konya Darülmuallimin Mektebi, vilayetlerde açılan muallim mektepleri arasında ilk sıralarda yer alıyordu. Konya'da sıbyân mekteplerinin iyileştirilmesi çalışmaları kapsamında 1872 senesinde şehirde usul-i cedit üzere eğitim vermesi planlanan yedi adet sıbyan mektebinin inşaat aşaması başlamıştı. Bu mekteplerden altısı erkek biri de kız talebelere yönelik olarak açılacaktı. Hem mevcut sıbyan mekteplerinin hem de yeni açılacak olan yedi sıbyan mektebinin muallim ihtiyacını karşılaması için 1874 senesinde şehire bir darülmuallimin kurulması kararı alındı. Öncelikle Darülmuallimin'in öğrenci başı 30' ar kuruş hesaplanarak, öğretmen maaşları ve diğer giderler de bu hesaba dahil edildi ve hazine bütçesinden yıllık 30 bin kuruşluk bir ödenek planlaması yapıldı. Bu çalışmalar sonucunda okul 1875 senesinde eğitim- öğretim faaliyetlerine başladı7.

Konya Darülmuallimin Mektebi'nin üç farklı binada öğretim verdiği resmi kaynaklardan anlaşılmaktadır. İlk olarak Kürkçü Mahallesinde bulunan Nizamiye Medresesi’nin arsası üzerine daha önceden inşa edilmiş beş derslikli bina kullanılmaya başlandı. Burada Darülmuallimin öğretim faaliyetlerine devam etmekteyken 1889 senesinde binanın bir kısmı, Konya İdadi Mektebi'ne tahsis edildi. Ancak binanın bakım onarım ihtiyacı olduğu düşünülerek idadi mektebi taşınmadan önce gerekli bakım onarım çalışmaları tamamlandı8.

Okul binası 1902 senesinde yıkılma riski taşımaya başlamıştı. Konya Valisi Ferid Paşa bu durumu Mabeyn-i Hümayun'a tehlikenin altını çizerek arz etmişti. Fakat bu durum bile binanın onarım işlerinin iki sene gecikmesini engelleyemedi. 14 Ağustos 1904 tarihînde binanın onarımı için gerekli irade çıkarılabilmiştir9.

Darülmuallimin, 1908 senesinde aynı binada eğitim-öğretim faaliyetlerini sürdürürken binanın bir kısmını bu seferde Rehber-i Hürriyet Mektebi’ne tahsis edilmiştir10. Beş dershaneli bina, esasında iki derslikte eğitim veren darülmuallimin için yeterince büyüktü. Bu nedenle Rehber-i Hürriyet Mektebinin binaya taşınması darülmuallimin mektebinin eğitim şartlarını zorlamadığı gibi Rehber-i Hürriyet Mektebi'nin bir iptidai mektebi olması, darülmuallimin mektebinin bu okulu bir uygulama okulu olarak kullanmasına olanak sağlayacaktı (Sarıçelik, 2010).

Konya Darülmuallimin Mektebi, 1910 senesinde Mevlânâ Türbesi’nin yakınında bulunan ve kendisine tahsis edilen ikinci binaya taşındı (Önder, 1952).

Okulun idarî ve eğitim-öğretim yapılanmasının tekrardan düzenlenmiş olması bu taşınmanın temel sebeplerindendir. 3 Eylül 1910 senesinde düzenlenen bir belgede,1910 senesinden başlayarak Üsküb, Konya, Şam, Diyarbakır'da bulunan mekteplere rüşdi kısmı ilâve dilerek leylî mekteplere dönüştürülmesinin kararlaştırıldığı bildirilmektedir. Alınan bu karar doğrultusunda 1910-1911 dönemi ile beraber mektep, ikişer senelik iptidai ve rüştiye bölümlerini bünyesinde barındıran leyli bir darülmuallimin-i nişti olarak eğitim faaliyetlerine devam etmeye başlamıştır. Bu sayede hem yeni şubelerin dahil edilmesiyle öğrenci mevcudun artacağının öngörülmesi hemde yatılı okuyacak olan öğrencilere yatakhane, yemekhane gibi müştemilât ihtiyacının ortaya çıkması, okulun daha büyük bir binaya gereksinim duymasına sebep olmuştur (Sarıçelik, 2010).

Konya Darülmuallimin Mektebi'nin yatılı bölümü için gerek duyulan malzemelerin kısa zamanda temin edildiği tahmin edilmektedir. Bu tahminin dayanak noktası,

Konya Maarif Müdürlüğü’nün 12 Mart 1912 tarihinde, Sivas Darülmuallimin Mektebi'ne ihtiyaç fazlası olduğu düşünülen kırk adet karyolanın gönderilmesi hususunda yapmış olduğu yazışmalardır11.

Konya Darülmuallimin Mektebi ikinci binasına yeni yapılacak olan binanın inşaatı bitene kadar taşınmıştı. Okula yapılacak olan yeni binanın izin işlemleri 14 Temmuz 1910 tarihinde Maarif Nezâreti'nden gerekli izinin çıkmasıyla tamamlanmıştır. Ayrıca Konya Vilayeti inşaat aşamasına nezaret etmesi için bir komisyon oluşturmuştu (Sarıçelik, 2010). Fakat 1913 senesine kadar yer tespiti ve temel atma işlemleri haricinde bir aşama kaydedilemedi (Akın, 2014).

Konya Darülmuallimin Mektebi'nin üçüncü ve son binası olarak tarihe geçecek olan bu yapı, hala ayakta ve kullanılmakta olan Konya Lisesi’nin şehrin simgelerinden birisi haline gelmiş büyük tarihî binasıdır (Sarıçelik, 2010). Yarım kalan binanın tamamlanması görevi 1914 senesinde vilayet baş mimarlığı vazifesiyle Konya'ya gelen ve darülmuallimin binası ile beraber şehirde birçok yapıya imzasını atmış olan dönemin tanınmış mimarlarından Mimar Muzaffer Bey'dir (Sözen & Dülgerler, 1978).

Muzaffer Bey, atıl durumda olan bina inşaatını başlatmadan evvel burada görev alacak olan kişilere belli bir süre inşaat aşamaları ile ilgili olarak eğitti. Bu sayede inşaatın hızlı olması gerekenden daha hızlı ilerlediği görülmektedir. 1915 senesinde vilayet fevkalâde bütçesine binanın inşaat masraflarını karşılaması için 730 bin kuruşluk dönemin şartları göz önüne alındığında hatırı sayılır miktarda bir ödenek tahsis edildi (Arabacı, 2001).

Bu parayla beraber inşaat malzemelerinin temin edildiği ve bu yıl itibariyle inşaatın fiziki olarak bir hayli ilerlediği düşünülmektedir. Ayrıca yine inşaatın tamamlanması için fevkalâde bütçeden 1916 senesinde 150 bin kuruş12, 1918 senesinde 300 bin kuruş ve 1919 senesinde 50 bin kuruş tahsis edilmiştir13. Ancak binanın 1917 senesinde

11 Sarıçelik’ten naklen, BOA., MF. İST., 10/40 (28.07.1910)

fiziken tamamlandığı, okulun batı kapısının yan tarafına asılmış eski yazı tabelada okunan "Mimar Muzaffer 1333" yazısından anlaşılmaktadır (Sarıçelik, 2010).

Bina tamamlanınca Askerî Rüştiye Mektebi'ne tahsis edilmiş, Konya Darülmuallimin Mektebi ancak 1920 senesinde binaya taşınabilmiştir (Yücel, 1994).

Bu iki okul, binada bir süre beraber eğitim-öğretim faaliyetlerine devam etmişlerdir. Binanın doğu tarafına darülmuallimin, batı tarafına ise Askerî Rüştiye yerleştirilmiş, Lozan Antlaşması’nın ardından Askerî Rüştiye Mektebi İstanbul'a alınınca binada darülmuallimin eğitim faaliyetlerine devam etmiştir (Sarıçelik, 2010).

1917'de eğitim-öğretim faaliyetlerine açılan binayı kullanmak için ilk taşınan eğitim kurumu, Askeri Rüştiyedir. 1923-1934 seneleri arasında darülmuallimin (Erkek Öğretmen Lisesi), 1934-1972 arasında Konya İdadisi, 1962-1997 arasında Gazi Lisesi ve 1997'den günümüze kadar olan süreçte Şekil 3.36’da görüldüğü gibi Konya Lisesi adıyla kullanılmaktadır (Anonim, 2010).

Şekil 3.36 Konya Dârülmuallimin Mektebi (Yağcı, 2020).

Düzgün kesme Sille Taşı14 ve Gödene Taşı öne çıkan yapı malzemesi çeşitleridir. Yığma tekniğiyle yapılan darülmuallimin binası, dikdörtgen formla çözülmüştür.

14 Avşaroğlu’na göre; Selçuklu ve Beylikler zamanı Konya eserlerinde genellikle kalsiyum bileşikleri

Binanın ön ve arka bahçeleri arasında arasında 0,90 metrelik bir kot farkı bulunmaktadır. Bu kot farkının sebebi bodrum katın arka cepheden bahçeye çıkabilmesini ve doğal ışıktan faydalanmasını sağlamaktır (Anonim, 2010).

Binaya girişler yol kotundan daha yüksekte konumlandırılmış (Şekil 3.37) ve binanın her iki ucuna simetrik olarak yerleştirilmiş bu platformlar (Şekil 3.38) ile sağlanmaktadır (Anonim, 2010).

Şekil 3.37 Konya Darülmuallimini giriş cephesi (Yağcı, 2020).

Kentaşı da denilen rengi pembe ve dokusu yumuşak bu taş, iki çeşit olup, bunlardan biri sert ve dayanıklı, diğeri ise dayanıksızdır. İşlenmesinin kolay olması ve yörenin kolay elde edilen taşlarından biri olması, Sille taşının çok tercih edilmesini sağlamıştır. Çıkarıldıkları çevrenin ismiyle bilinen Sille ve Gödene taşlarından, Sille taşı, Konya’nın 8 km kuzeybatısında yer alan Sille civarındadır. Sarımtrak renge sahip, yüzeyi pürüzlü ve gözenekleri ince olan Gödene taşı da yumuşak dokulu bir taştır (https://docplayer.biz.tr/176195795-Anadolu-nun-binlerce-yillik-dogaltaslari-nadir-avsaroglu.html,

Şekil 3.38 Konya Darülmuallimini giriş saçağı ve merdiveni (Yağcı, 2020).

Yapı bodrum ve zemin kat dahil toplam dört kattan oluşmaktadır (Şekil 3.39). İlerleyen süreçte çatı arası da kullanıma dahil edilmiştir. Binanın bodrum katının yüksekliği 3,30m, zemin katının yüksekliği 5m, birinci ve ikinci katlarının yükseklikleri ise 4,50 m olacak şekilde her katta farklılaştırılmıştır (Şekil 3.39). Cephede farklı renklerdeki Sille ve Gödene taşları kullanılarak oluşturulmuş bezemeler uygulanmıştır (Anonim, 2010).

Şekil 3.39 Konya Darülmuallimini ön cephe rölövesi (Anonim, 2010).

Şekil 3.40’ta görüldüğü üzere bina sirkülasyonu ortaya konumlanan koridordan sağlanmaktadır. Derslik ve diğer hacimler koridorun her iki yanında da konumlanacak şekilde plan şeması düzenlenmiştir (Anonim, 2010).

Şekil 3.40 Konya Darülmuallimini Bodrum kat rölöve çizimi15 (Yağcı, 2020).

Şekil 3.41, 3.42 ve 3.43’te verilen planlarda merdivenlerin simetrik bir düzende kuzeydoğu ve güneybatı uçlarına yerleştirildiği görülebilmektedir (Anonim, 2010).

Şekil 3.41 Konya Darülmuallimini zemin kat rölöve çizimi16 (Yağcı, 2020).

Şekil 3.42 Konya Darülmuallimini 1.kat rölöve çizimi17 (Yağcı, 2020).

Şekil 3.43 Konya Darülmuallimini 2.kat rölöve çizimi18 (Yağcı, 2020).

Her katta uygulanan kemerler farklı olduğu için bu katlarda pencere alınlıklarının formları da farklılaştırılmıştır. Cephelerde göze çarpan diğer özellikler ise taşkın, geometrik desenlerle oluturulmuş, gülbezek motifli, hareketli ve kartuşlu saçaklar, ön cephede oluşturulmuş kemerli ve sütunlu girişler, sütun başlıklarına işlenmiş mukarnaslar, Gödene taşları ile pencere alınlıkların arasını süsleyen çiniler, kabara

halinde uygulanmış çintemani motifleri ve yatay kat ayrımlarıdır. Bununla beraber ön cephede 1.50 metrelik bir çıkma ile öne çıkan dersliklerin, köşelerinde Gödene taşlarıyla oluşturulan düşey bantlar yapıyı dengeli bir şekilde monotonluktan kurtarmıştır (Şekil 3.44). Ayrıca bu taşlar pencere üstlerinde almaşık olarak kullanılarak kemerlere de daha estetik bir görünüm kazandırmıştır (Anonim, 2010).

Şekil 3.44 Konya Darülmuallimini pencere görünüşleri (Yağcı, 2020).

Şekil 3.45’ten de anlaşılacağı gibi merdiven hollerinden koridora geçerken aynı hizada ve karşılıklı olarak yükseltilmiş ikişer taşıyıcıyla ana kitle, merdiven kovası taşıyıcılarından bağımsızlaştırılmıştır (Anonim, 2010).

Şekil 3.45 Konya Darülmuallimini sol yan cephe rölöve çizimi19 (Yağcı, 2020).

Her iki yan cepheye simetrik olarak yerleştirilen merdiven evinin sahanlıkları, kat yüksekliklerine göre değişen ölçülerde ince uzun pencerelerle ışıklandırılmıştır (Şekil 3.46).

Sahanlıkların en üst kotunda bulunan pencerelerin almaşık düzende örülmüş sivri kemerler, alt kotta kalan pencerelerin ise dairesel kemerlerle bitirildiği görülmektedir. Bu merdiven evleri, binanın dengeli bir şekilde görsel olarak zenginleştirilmiş ön cephesi ile buna göre daha yalın düzenlenmiş olan arka cephesi arasında adeta bir geçişi simgelemektedir. Ayrıca binanın ön bahçesi ile arka bahçesi arasında bulunan kot farkı ana girişin yanındaki merdiven evinin yan görünüşünden net bir şekilde görülebilmektedir (Şekil 3.47).

Şekil 3.46 Konya Darülmuallimini sol yan cephe (Yağcı, 2020).

Günümüzde binanın ön cephesi yapı malzemelerinin açıkça görülebildiği orijinal haliyle dururken yapının arka cephesi Şekil 3.48 ve Şekil 3.49’den de gösterildiği gibi merdiven evlerinin bitiminden itibaren boyanmıştır.

Şekil 3.48 Konya Darülmuallimin Mektebi arka cephesi (Yağcı, 2020).

Mimar Muzaffer Bey, Konya Darülmuallim Mektebi’nin inşaatını 1917 senesinde tamamladıktan sonra temelleri atıldıktan sonra inşaatı duran Konya Darülmuallimat Mektebi’nin başına geçmiştir (Sözen & Dülgerler, 1978).