• Sonuç bulunamadı

3.2. SU TALEBİNİ ETKİLEYEN ANA FAKTÖRLER

3.2.8. Su Kayıpları

Kentsel su kullanımında genellikle, sular kaynağından alındıktan sonra arıtılıp taşınarak şebeke sistemleri ile tüketicilere ulaştırılmaktadır. Gerek kaynaktan taşıma (isale) gerekse kent içi dağıtımda çok uzun mesafeli boru hatları kullanılır. İletim ve dağıtım esnasında, verilen su miktarının bir bölümü, boru hatlarında ve depolarda meydana gelen sızıntılar ve kaçaklar nedeniyle kaybolur. Bu durum “fiziksel” veya “gerçek” kayıp olarak adlandırılmaktadır. Ancak içme suyu sistemlerinde su kaybı hesaplanırken, şebekeye verilen su miktarından, faturalı tüketiciye ulaşan su miktarı çıkarılarak, geriye kalan su miktarı “toplam su kaybı” olarak tanımlanır. Dolayısıyla, bu değerin içinde halkın kullandığı kaçak bağlantılardan kaynaklanan su tüketimleri de bulunmaktadır.

Ülkelerin gelişmişlik düzeylerine göre şehir şebekelerindeki kayıplar değişmektedir. Uluslararası Su Hizmeti Birliği (IWSA)’nın 1991 yılındaki araştırmasına göre gelişmiş ülkelerdeki su kaybı %8-24, gelişmekte olan ülkelerde %24-45 arasında olduğu görülmüştür (TÜSİAD, 2008: 185-186).

“Hesaplanamayan su”, “gelir elde edilmeyen su”, “yasal kullanım” ve “kayıplar” gibi terimlerin farklı yorumlarını standardize etmek amacıyla Uluslararası Su Birliği (International Water Assocation-IWA), su dengesi içerisinde su kayıplarının bileşenleri için uluslar arası düzeyde tutarlı bir takım tanımlamalar ve terimler dizisi önermiştir. Önerilen terminolojiye ait gösterim Tablo 3.1’de

85

görülmektedir. Bu terimler giderek tüm dünyada kullanım alanı bulmaktadır. Su arz talep dengesini yönetmede su kayıplarını, sızıntısını ve israfını azaltmak, bir su kuruluşunun en öncelikli işidir. “Gelir elde edilmeyen su”yun bir bileşeni olan su kayıpları, belirli ve gerçek kayıplar ile “faturalandırılmayan izinli tüketim”den oluşur. Faturalandırılmayan izinli tüketim, ya tüketimi ölçmek için kalıcı sayaçlar takarak ya da talepteki değişiklikleri tanımlamak ve talebi değerlendirmek için düzenli olarak tüketimlerin izlenmesiyle etkin bir şekilde yönetilebilir.

Tablo 3.1: Uluslararası Su Birliği (IWA) Su Dengesi

Sistem Giren Su Hacmi İzinli Tüketim Faturalandırılan İzinli Tüketim Faturalandırılmış ölçülmüş

tüketim Gelir Elde

Edilen Su Faturalandırılmış ölçülmemiş tüketim Faturalandırılmayan İzinli Tüketim Faturalandırılmamış ölçülmüş tüketim Gelir Elde Edilmeyen Su Faturalandırılmamış ölçülmemiş

tüketim (örneğin, yangın suyu)

Su Kayıpları

Görünen Kayıplar

İzinsiz tüketim (örneğin, yasadışı bağlantılar, sayaçla oynama veya endeks atlatma)

Ölçüm Hataları

Gerçek Kayıplar

İletim ve dağıtım borularından sızıntı

Su kuruluşunun depolarındaki sızıntı ve taşmalar

Tüketicinin sayacına kadar olan servis bağlantılarındaki sızıntılar Kaynak: Lambert ve Hirner, 2000: 5.

Tablo 3.1’de görüldüğü gibi, görünen kayıplar tüketici için ölçülmeyen veya faturalandırılmayan izinsiz tüketimi ifade eder. Yasadışı bağlantılar, sayaçla oynama veya atlatma ve sayaç hataları bu konuya örnek verilebilir (Johnson, Brandt ve Ratnayaka, 2009: 15).

Görünen kayıplar, ayrıca izinsiz tüketimin tanımlanması ve giderilmesi için kilit düzeyde olan sayaç okuma ve faturalama süreçlerindeki tüketici sayacındaki kusur ve hataları da kapsar. Görünen kayıpların en büyük payı olan ölçüm yanlışlıkları, sayaçların korunmasıyla (muayene, yeniden kalibrasyon ve değiştirme)

86

ve veri girişinden dolayı faturalama hatalarını minimize etmek için faturalama süreçlerinin yönetilmesiyle ile en aza indirilebilir. Yasa dışı kullanım ve yapılan bağlantıların ölçümündeki zorluklardan dolayı izinsiz tüketimin yönetimi oldukça karmaşıktır. Bu nedenle izinsiz tüketim, kişi başına düşen izinli tüketim rakamları içine dahil edilme eğilimi gösterir.

Gerçek kayıplar, genellikle gelir elde edilmeyen suyun başlıca kısmını oluşturur. Gerçek kayıplar, tüketim alanı ile dağıtım şebekesi arasındaki servis bağlantıları ile depolama tesisleri, dağıtım şebekesi ve ana şebekeden sızıntı, taşma ve hasarlardan oluşur. Sızıntı veya kaçaklar borulardan, boru eklemlerinden veya bağlantı parçalarından; vanalardan, yangın musluklarından ve tüketici sayaçlarının geliş yönündeki servis borularından meydana gelir. Ana borulara giden servis borularının bağlantıları genellikle dağıtım sızıntılarının ana nedenidir. Bu nedenle dağıtım kayıpları, tüketicilere hizmet veren ana boruların uzunluğu ve kilometre başına servis borusu bağlantılarının sayısına bağlı olarak değişmektedir.

Genellikle su kuruluşları, gelir elde edilmeyen su ve kayıplar için ilgili değerleri rapor ederler. Ancak bu değerler, boruların durumu ve yaşı, şebeke basınçları, sızıntı ve israfı önleyici tedbirlerin etkinliği, ölçülmeyen suyun nasıl tahmin edileceği ve istatistikleri derlemek için kullanılan metodoloji gibi çeşitli faktörler tarafından etkilenir. Su kuruluşlarından rapor edilen sızıntı ve gelir getirmeyen su değerleri, iyi yönetilen sistemlerde dağıtım girdisinin (sağlanan içme suyu miktarı) %5-10’u arasında değişebilir. Bu oran, sürekli şebeke bakım ve rehabilitasyon yatırımı yapılan ve uzun bir geçmişi olan zayıf durumdaki sistemler için %40-60 oranına veya daha fazlasına çıkabilir. Su temininin aralıklarla yapıldığı sistemlerde de yüksek sızıntı oranları görülebilir. Kayıpların düzeyleri ve genel olarak onları ortaya çıkaran koşullar Tablo 3.2’de verilmiştir (Johnson, Brandt ve Ratnayaka, 2009: 16).

87

Tablo 3.2: Gelir Elde Edilemeyen Suyun Karakteristik Özellikleri Toplam Temin Yüzdesi Genellikle Uygulanan Koşullar

%5-15 Düşük sızıntıya sahip küçük sistemler; Düşük sızıntıya sahip büyük sistemlerin yerleşim alanları.

%16-20 Genellikle aktif sızıntı kontrol stratejisiyle ilişkili tüm şehirler için bildirilen en düşük değerler.

%20-25 Şebeke verisi, iyi sistem izleme, aktif sızıntı ve israf kontrol yöntemleri ile büyük sistemlerde ulaşılabilir.

%25-35 Zayıf duruma doğru giden eski ana şebeke ve servis borularını kapsayan büyük sistemler için bildirilir.

%35-55 ve daha fazlası

Zayıf durumda oldukça eski ana şebeke ve servis borularına sahip daha büyük sistemler; sınırlı mali kaynaklara, tüketici israfına ve şebeke sızıntısına önem eksikliği, verimsiz ölçüm.

Kaynak: Johnson, Brandt ve Ratnayaka, 2009: 16.

Tablo 3.2’de görülen değerlerin aralık genişliği, gerçek kayıpların kendi aralığı yanında su kayıplarını tahmin etmek için kullanılan yöntemlerin çeşitliliğini de yansıtır. Ölçüm hatalarının dışında, daima tahmin edilmesi gereken ölçülmeyen tüketim vardır. %30’u aşan yüksek değerler, doğru tüketim verisinin eksik olmasından ve kısmen borulardaki sızıntından dolayı olabilir. Yeni veya geniş ölçüde yenilenen bir sistemdeki kayıplar %5-10 arasında düşük bir değere sahip olmalıdır. Fakat düşük bildirilen değerler, hesaplamadan kaynaklı ölçüm hatası veya ana şebeke boruları kayıpları haricinde ölçülmeyen tüketimin kaba tahmininin sonucu da olabilir (Johnson, Brandt ve Ratnayaka, 2009: 17).

Su talebi, kullanıcıların gereksinimleri yanında dağıtım şebekesinin kayıplarını da kapsadığından dolayı, kayıp miktarı su temini içine katılır. Bu nedenle talepler, genellikle bölge bazındaki ölçümlerin ortalaması olarak hesaplanır (Alvisi, Franchini ve Marinelli, 2007: 39). Şebeke sızıntı miktarı genellikle su kaybının yarısından fazlasını temsil eder. Sızıntının boyutu, altyapı ve sistem tasarımının durumuna göre bölgeden bölgeye değişmektedir.

Sızıntı etkileri ve kayıp yönetimi konusunda uluslararası alanda önemli çalışmalar yapılmıştır. IWA kayıp yönetimi için bir metodoloji geliştirmiştir. Lambert ve McKenzie (2002) tarafından, sızıntı seviyelerinin tanımlanması ve

88

karşılaştırılmasının standart bir yöntemi olarak Altyapı Kaçak Endeksi geliştirilmiştir (White vd., 2003: 23).

İletim ve dağıtım hatlarında oluşan arızalardan kaynaklı su kayıplarının olması, maliyetin artmasına ve dolayısıyla su fiyatlarının yükselmesine yol açan önemli faktörlerden biridir. Fiyatın yükselmesi ise su tüketimini azaltıcı etki sağlar. Ancak doğrudan toprağa kaybolan su tüketilmiş varsayılırsa şebeke kayıplarının su tüketimini artırdığı görülür (Yılmaz, 2005: 159).

Su dağıtım alt yapısının yıpranması, kırık veya sızdıran boruların bulunması, kayıplarda artışa yol açan bir durumdur. Bununla birlikte su sayaçlarının belirli tipleri devirlerinin altında kayıt yapabildiklerinden, eski bir sistemde bu kayıpların büyüklüğünü kestirmek zor olabilir. Yerleşim yerinin eskiliğiyle birlikte, son kullanıcı su kayıpları da artma eğiliminde olabilir. Bu nedenle eksiksiz bir su kullanım modelinde, gelecek su kaybını içeren tahminlerin olması istenir. Su kayıpları projeksiyonu, boru hattı, vana ve sayaçların bakım-onarım politikaları için rasyonel bir temel oluşmasına yardım etmektedir (Billings ve Jones, 2008: 10).