• Sonuç bulunamadı

2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR

6. ARAŞTIRMA BULGULARI

6.2 Su Örneklerinin Analiz Sonuçları

6.2.1 Su örneklerinin kimyasal analiz sonuçları

Alangüllü Yan Havzasından, 2008 Mart-Nisan(b) ve 2008 Temmuz-Ağustos(y) olmak üzere iki dönem boyunca su örneği alınmıştır. Bu örneklerde, pH, EC, toplam anyon, toplam katyon, bakiye Na2CO3, sodyum adsorbsiyon oranları (SAR), değişebilir sodyum yüzdesi (ESP) ve Bor elementi miktarları belirlenmiştir.

6.2.1.1 2008-Mart-Nisan (b) dönemi alınan su örneklerinin analiz sonuçları

Mart-Nisan döneminde alınan su örneklerinin kimyasal değerleri Çizelge 6.12.‘de gösterilmiştir. Buna göre su örneklerinin pH sınırları minimum 5.95 maksimum 8.74 arasında değişmiştir (Şekil 6.3). Çizelge 6.12.‘de belirtilen suların elektriksel geçirgenlik (EC) değerleri 850 -8700 micromhos/cm değerleri arasında bulunmuştur (Şekil 6.4). Analiz sonucunda elde edilen değerler, Çizelge 6.10 ve Çizelge 6.11‘deki sınır değerlerine göre değerlendirilmiştir.

Çizelge 6.10. Sulama sularının Elektriksel Geçirgenlik değerlerine göre sınıflandırılması (Wilcox, 1955)

Sınıflar ECx106 25o C’de micromhos/cm

C.1 Az Tuzlu Sular 0-250

C.2 Orta Tuzlu Sular 250-750

C.3 Fazla Tuzlu sular 750-2250

C.4 Çok Fazla Tuzlu Sular 2250-5000

Alangüllü Yan Havzasından alınan Mart-Nisan dönemine ait sularının, Cl- anyonu miktarları minimum 0.45–44.20 me/lt arasında değişmiştir. CO3-2

anyonuna 12b, 21b ve 42b numaralı örneklerde rastlanmıştır. Diğer örneklerde CO3-2 anyonu saptanamamıştır. HCO3

anyonu değerleri ise 1.06–30.80 me/lt

değerleri arasındadır. SO4

anyonu içerikleri de 1.39–17.02 me/lt arasında bulunmuştur. Belirtilen bu anyonların toplam miktarları da 9.04 me/lt ile 86.44 me/lt arasında saptanmıştır.

Çizelge 6.11. Sulama suyu kalitesi sınır değerleri (Ayers and Westcot, 1989)

PARAMETRE DÜŞÜK ORTA ŞİDDETLİ arasında, K+ içerikleri 0.20 – 16.70 me/lt sınırları içerisinde, Na+ değerleri ise 1.50 me/lt ile 84.26 me/lt değerleri arasında bulunmuştur. Bu katyonların toplam miktarları ise 8.51 – 89.55 me/lt olarak belirlenmiştir.

Suların 1b, 2b, 3b, 8b, 10b, 11b, 21b, 44b ve 45b numaralı örneklerde bakiye sodyum karbonat belirlenirken diğer örneklerde saptanamamıştır. Sodyum Adsorbsiyon Oranları (SAR) ise 0.82 – 71.99 değerleri arasında değişmiştir. 1b, 2b, 4b, 8b, 10b ve 11b numaralı suların C4S4 (çok yüksek tuzlu - çok yüksek sodyumlu) sınıfına girdiği belirlenmiştir. 3b ve 40b numaralı sular C4S2 (çok yüksek tuzlu – orta sodyumlu) sınıfına, 43b numaralı suyun ise C4S1 (çok yüksek tuzlu – az sodyumlu) sınıfına dahil olduğu saptanmıştır. Geri kalan sularda kalite sınıfıC3S1 (yüksek tuzlu-az sodyumlu) olarak bulunmuştur.

Suların bor içerikleri ise 1.01 – 27.10 ppm arasında değişmektedir. İki dönemde alınan su örnekleri karşılaştırıldığı zaman, ―b‖ ve ―y‖ dönemleri su örnekleri içerisindeki bor konsantrasyonlarının azaldığı belirlenmiştir. Yağışın fazla olduğu bahar döneminde yağmur sularının su kaynaklarına karışarak bor konsantrasyonlarını azaltmaktadır.

Çizelge 6.12. 2008-Mart-Nisan (b) dönemi arazi çalışmalarında alınan su örneklerinin analiz sonuçları

3b Alangüllü Termal Tesis Kaynağın

Boşaldığı Dere Yatağı 8,24 3300 15,38 iz 5,20 5,60 34,18 7,06 1,28 30,03 38,37 15,98 6,14 C4S2 18,24 8,08

4b Alangüllü Termal Tesis Kollektör

Çıkışı 7,33 8000 30,75 iz 30,80 14,53 80,08 5,58 2,81 71,86 85,25 46,01 iz C4S4 39,98 18,29

5b Bozköy Termal Sularının Boşalım

Gösterdiği Dere Yatağı 8,54 850 1,95 iz 4,10 1,95 8,00 6,75 0,26 1,50 8,51 0,82 iz C3S1 iz 2,96

6b Bozköy Termal Sularının Boşalım

Gösterdiği Yan Dere Yatağı 7,25 1600 4,70 iz 3,05 10,05 16,80 7,81 0,45 8,06 16,32 4,08 iz C3S1 4,54 1,40

8b Alangüllü-Bozköy-Çamköy Yol

Kavşağındaki Termal Kaynak 7,89 8000 40,70 iz 29,55 9,78 80,03 7,20 1,50 72,25 80,95 38,08 22,35 C4S4 35,44 27,10

9b Çamköy-Bozköy Yol Ayrımı Dere

Yatağı 7,70 1900 0,94 iz 2,20 16,77 19,91 7,92 0,49 10,88 19,28 5,47 iz C3S1 6,37 3,50

10b Çamur Ilıcası Mevkii Aşağı

Termal Kaynağı 7,73 8000 39,22 İz 17,80 13,92 80,04 3,50 2,30 76,02 81,82 60,49 23,40 C4S4 46,80 8,29

Çizelge 6.12.‘nin devamı

11b Çamur Ilıcası Mevkii Yukarı

Termal Kaynağı 7,35 6900 44,20 iz 10,01 15,06 69,27 7,25 16,70 45,11 69,06 23,69 2,76 C4S4 25,20 8,65

*** iklim şartlarından dolayı örnek alınamamıştır

Çizelge 6.12.‘nin devamı

32b Alangüllü Termal Tesisleri Sulama

Suyu 7,40 850 0,45 iz 1,06 7,53 9,04 6,01 0,20 2,79 9,00 1,61 iz C3S1 1,10 7,25

34b Baraj Çıkışı Sulama Kanalı 8,21 1250 5,85 iz 4,40 1,89 12,14 4,20 2,14 6,13 12,47 4,23 iz C3S1 4,74 13,50 40b Baraj Suyu İle Sulanan Hıdırbeyli Köyü

Tarım Arazileri Sulama Suyu 7,98 3000 24,31 iz 3,50 3,12 30,93 6,93 0,30 23,73 30,96 12,74 iz C4S2 14,92 9,77

41b Baraj Suyu İle Sulanan Hıdırbeyli Köyü

Tarım Arazileri Sulama Suyu 6,08 1750 6,88 iz 6,81 3,87 17,56 9,72 0,47 7,20 17,40 3,27 iz C3S1 3,44 3,55 42b Baraj Suyu İle Sulanan Alangüllü Köyü

Tarım Arazileri Sulama Suyu 8,74 1200 6,97 4,00 2,00 1,83 10,80 5,90 0,38 8,49 14,77 4,94 iz C3S1 5,69 3,00 43b Baraj Suyu İle Sulanan Alangüllü Köyü

Tarım Arazileri Sulama Suyu 5,99 2400 7,28 iz 2,60 1,54 27,82 11,00 0,46 15,20 26,66 6,48 iz C4S1 7,66 3,32 44b Baraj Suyu İle Sulanan Alangüllü Köyü

Tarım Arazileri Sulama Suyu 6,52 1800 7,76 iz 8,25 2,00 18,01 5,15 3,05 10,25 18,45 6,39 3,10 C3S1 7,55 9,17 45b Baraj Suyu İle Sulanan Alangüllü Köyü

Tarım Arazileri Sulama Suyu 6,92 2200 7,46 iz 12,60 1,39 21,45 10,00 0,51 11,61 22,12 5,19 2,60 C3S1 6,02 5,42

6.2.1.2 2008-Temmuz-Ağustos (y) dönemi alınan su örneklerinin analiz sonuçları

Temmuz-Ağustos dönemde alınan su örneklerinin fiziksel ve kimyasal değerleri Çizelge 6.13‘de gösterilmiştir. Buna göre su örneklerinin pH sınırları minimum 6.05 maksimum 8.80 arasında değişmiştir. Su örnekleri incelendiğinde suların genellikle bazik karakterli olduğu belirlenmiştir. Yalnızca 43y ve 44y numaralı su örneklerinin asidik karakterli olduğu, pH değerlerinin 5.95 ile 6.52 arasında değiştiği saptanmıştır. Bunun nedeni sulama suyu olarak kullanılan ve kanaletlerle Hıdırbeyli barajından gelen suyun sulama amaçlı olarak açılan derin su sulama kuyularından gelen asit özellikteki sularla karışmasıdır. Çizelgede belirtilen suların elektriksel geçirgenlik (EC) değerleri 900-8900 micromhos/cm sınır değerleri arasında bulunmuştur. Yaz aylarında EC değerleri artarken bahar döneminde tuz içeriği olmayan yağmur sularının etkisi ile EC değerleri azalmaktadır. Sıcak suların EC değerleri daha yüksek olmakla birlikte sıcak suların etkisi (girişim, yüzey akışı vb.) ile diğer su kaynaklarının da EC‘lerinin yüksek olduğu belirlenmiştir. Buda jeotermal kaynakların diğer taban suyu ve yüzey üstü sulara olan etkilerinin ne denli yüksek olduğunun bir göstergesidir.

Alangüllü Yan Havzasından alınan Temmuz-Ağustos(y). dönem sularının, Cl- anyonu miktarları minimum 1.42–46.85 me/lt arasında değişmiştir. Tüm dönemlerde alınan su örneklerindeki Cl- konsantrasyonu incelendiğinde, genellikle yaz aylarında Cl- miktarının artış gösterdiği bahar aylarında ise değerlerin düştüğü görülmüştür. Bu değişim, yağışlı dönemde yağmur sularının yeraltı sularına karışması ile Cl- konsantrasyonunun seyrelmesinden, yaz aylarında ise buharlaşmanın etkisiyle konsantrasyonun yükselmesinden kaynaklanmaktadır. Yaz aylarında sıcaklığın etkisi ile yüzeyde biriken tuz birikimlerinin yağışla birlikte yeraltına süzülerek Cl- konsantrasyonunu arttırmasıdır.

Çizelge 6.13. 2008-Temmuz-Ağustos (y) dönemi arazi çalışmalarında alınan su örneklerinin analiz sonuçları

Çizelge 6.13.‘ün devamı

Çizelge 6.13.‘ün devamı

CO3-2 anyonu tüm örneklerde iz miktarda bulunmuştur. HCO3

anyonu değerleri ise 0.98–30.01 me/lt değerleri arasındadır. SO4

anyonu içerikleri de 2.15–29.95 me/lt arasında bulunmuştur. Belirtilen bu anyonların toplam miktarları da 9.01 ile 89.80 me/lt arasında saptanmıştır.

İncelenen dönem su örneklerinin Ca2++Mg2+ miktarları 4.15 me/lt ile 14.10 me/lt arasında, K+ içerikleri 0.21–25.71 me/lt sınırları içerisinde, Na+ değerleri ise 2.06 me/lt ile 79.99 me/lt değerleri arasında bulunmuştur. Bu katyonların toplam miktarları ise 9.20–89.90 me/lt arasında değişiklik gösterdiği belirlenmiştir.

Araştırma alanından alınan ve çoğunluğu tarımsal sulamada kullanılan sulardan alınan örneklerde Na+ elementi miktarları normal sınır değerlerin oldukça üstünde bulunmuştur. Sodyum elementi sulama suyu kalitesi üzerinde doğrudan etkili olan en önemli katyondur. Taşkürenin (litosfer) bileşiminde

%2.75 oranında bulunan sodyum, yerkabuğunu oluşturan on temel elementten biri olup, kaya ve minarelerin bileşiminde (sodyumlu-feldspat-albit), topraklarda değişebilir katyon formunda, okyanus, deniz ve göl sularında ise iyonize tuz durumunda yüksek konsantrasyonlarda bulunur.

Bir sulama suyunun kalitesini belirleyen sodyum veya alkalilik tehlikesi, sodyum katyonunun mutlak konsantrasyonu yanında, sodyumun diğer katyonların toplam konsantrasyonuna göre oransal miktarlarının yüksekliğine de bağlıdır.

Diğer bir deyişle sulama suyundaki sodyum konsantrasyonu miktar olarak düşük olsa bile, diğer katyonların toplamından oransal olarak fazla ise önemli ölçüde alkalilik zararı meydana getirebilir.

Bitkilerde olan toksik etkilerinden başka sodyum toprak eriyiğinde, toprağın değişim kompleksi diye adlandırılan kil ve organik kolloidler tarafından adsorbe edilerek değişebilir. Na+ katyonu halinde, önemli oranda toprak tarafından tutulur.

Özellikle değişebilir Na+ katyonunun yüzde 15 ve daha yüksek olduğu zaman, topraklar ―Tuzlu-Alkali veya Tuzsuz-Alkali‖ duruma gelirler ki bu topraklarda dolayısıyla bitkiler, değişebilir sodyumdan büyük ölçüde zarar görürler. Bu durum araştırma alanında özellikle jeotermal kaynakların çevresindeki topraklarda oldukça açık bir şekilde görülmektedir. Bu alanlarda sadece yoğun tuz içeriğine dayanıklı olan doğal halofit bitkiler yaşam bulabilir. Yüksek ESP değerine sahip bu alanlarda herhangi bir tarımsal üretim yapmak mümkün değildir. Bu alanlar çoraklaşmış olan herhangi bir tarımsal kullanımda değerlendirilmesi mümkün olmayan arazilerdir.

Resim 6.4. Termal sularla sulama sonucu arazideki tuz birikimi

Bir sulama suyunda bulunan sodyumun diğer katyonlara olan nisbi oranı, eskiden ―Eriyebilir Sodyum Yüzdesi‖ (SSP) terimi ile ifade edilirdi. Suyun analiz sonuçlarına göre hesaplama yoluyla bulunan bu katyonların konsantrasyonları me/l (miliekivalen/litre) birimi ile ifade edilerek aşağıdaki formüle göre hesaplanır

Bir sulama suyunun kalitesini belirlemekte eriyebilir sodyum yüzdesi (SSP) değerine bakılmak suretiyle bir fikir elde edilebilir. Şöyle ki, eriyebilir sodyum yüzdesi yüksek olan sular; düşük sertlikte yumuşak sular, değişebilir sodyum yüzdesi düşük sular ise sert sular olarak tanımlanır.

Her ne kadar SSP değeri sodyum (alkali) zararının bir ölçüsü ise de, toprak eriyiğinde sodyum toprak kolloidleri tarafından adsorpsiyonu, diğer katyonların nisbi oranları ile çok yakından ilişkili olduğundan , Sodyum Adsorpsiyon Oranı (SAR ) kadar kullanışlı ve doyurucu değildir. Bu nedenle SAR değerinin sodyum veya alkali zararının bir indeksi olarak kullanılması SSP‘ ye göre belirgin avantajlara sahiptir. SAR değeri suyun elementer analiz sonuçlarına göre aşağıdaki eşitlikten hesaplanır:

Sulama suyunun SAR (Sodyum Adsorbsiyon Oranı) değeri, bu sulama suyu ile kimyasal reaksiyonlar yönünden denge halinde bulunan toprağın değişebilir sodyum yüzdesi (ESP) değeri ile çok yakın ilişkili olduğundan, yüksek SAR değerleri yüksek ESP veya alkali zararı, düşük SAR değerleri düşük ESP veya alkali zararının ölçüsü olarak yaygın şekilde kullanılmaktadır.

1y, 2y, 3y, 4y, 8y, 10y, 11y, 34y ve 45y numaralı su örneklerinde bakiye sodyum karbonat belirlenirken diğer örneklerde saptanamamıştır. Sodyum Adsorbsiyon Oranları (SAR) ise 1.12–40.57 değerleri arasında değişmiştir. 1y, 2y, 3y, 4y, 8y, 9y, 10y, 11y ve 12y numaralı suların C4S4 (çok yüksek tuzlu-çok yüksek sodyumlu) sınıfına girdiği belirlenmiştir. 40y numaralı su C4S2 (çok yüksek tuzlu – orta sodyumlu) sınıfına, 21y ve 24y numaralı suların ise C3S2 (yüksek tuzlu – orta sodyumlu) sınıfına dahil olduğu saptanmıştır. Geri kalan sularda kalite sınıfı C3S1 (yüksek tuzlu-az sodyumlu) olarak bulunmuştur.

Temmuz-Ağustos dönemi sularının, toprağın su ile denge halinde iken adsorbe edebileceği değişebilir sodyumun yüzdesi (ESP) değeri 0.39 ile 36.94 arasında değişmektedir. Alınan tüm örneklerin, toprağın su ile denge halinde iken adsorbe edebileceği değişebilir sodyumun yüzdesi (ESP) değeri iz ile 43.08 arasında değişmektedir. ESP değeri 15‘in üzerinde olan sularla sulanan topraklarda değişebilir sodyumdan ileri gelen alkali zararının belirgin özelliklerini gösteren ―Tuzlu-Alkali veya Tuzsuz Alkali‖ topraklar olarak kabul edilmektedir(U.S Salinity Lab. Staff., 1954). Çalışma alanında, 15 ve üzerinde ESP değerleri bulunan suların etkilediği topraklar Şekil 6.9.‘da görülmektedir.

15‘in altındaki ESP değerlerinde de çok duyarlı kültür bitkileri sodyum zararına uğrayarak toksite ve büyüme geriliği belirtileri gösterebilmektedir .

Şekil 6.3. 2008 yılı Mart-Nisan (b) ve Temmuz-Ağustos (y) dönemlerinde alınan su örneklerinin pH değerleri

Şekil 6.4. 2008 yılı Mart-Nisan (b) ve Temmuz-Ağustos (y) dönemlerinde alınan su örneklerinin EC değerleri

Şekil 6.5. 2008 yılı Mart-Nisan (b) ve Temmuz-Ağustos (y) dönemlerinde alınan su örneklerinin bor elementi değerleri

Şekil 6.6. 2008 yılı Mart-Nisan (b) ve Temmuz-Ağustos (y) dönemlerinde alınan su örneklerinin Cl elementi değerleri

Şekil 6.7. 2008 yılı Mart-Nisan (b) ve Temmuz-Ağustos (y) dönemlerinde alınan su örneklerinin Na elementi değerleri

6.8. 2008 yılı Mart-Nisan (b) ve Temmuz-Ağustos (y) dönemlerinde alınan su örneklerinin SAR değerleri

Şekil 6.9. 2008 yılı Mart-Nisan (b) ve Temmuz-Ağustos (y) dönemlerinde alınan su örneklerinin ESP değerleri

İz elementler sularda çok düşük veya iz konsantrasyonlarda bulunan elementlerdir. Bu elementlerden bor, silis, fosfor, kükürt, flor, demir çok düşük konsantrasyonlarda, nitrit, amonyum iyonları, organik maddeler, toksik elementlerden krom, kobalt, bakır, kurşun, cıva, molibden, nikel, çinko, selenyum, arsenik, siyanür ise iz elementlerden olup sularda bulunmaları istenilmez.

Genellikle çevre kirliliği sorunları ile yakından ilgili olarak sulara karışmış olan bu elementlerin iz konsantrasyonlarda bile sularda bulunması kaliteyi etkiler.

Sulama suyu kalitesi ile ilgili olarak bu elementlerden en önemlisi bordur.

Doğal olarak hiçbir zaman elementel formda bulunmayan Bor‘un, toksik miktarına genellikle fay hatlarına yakın kuyu sularında, sıcak kaynaklar ve kaplıca sularında, Tuzlu ve Alkalin Toprakların bulunduğu bölgelerde yer altı ve taban sularında rastlanır. Bor tuzlarının doğal kaynakları bor elementini içeren minerallerdir. Bunlar minerallerden başlıca; Turmalin: ―3 B2O3. 7Al2O3.4FeO.Na2O.4H2O.12SiO2‖, Boraks (Kernit) : ― Na2B4O7.4H2O‖ , Borasit :

― Mg6B16O2 + MgCl2‖, Pandermit : ― Ca3B6O16‖ ve Kolemanit :― Ca2B6O11.5H2O‖

gibi mineraller olup ayrışmaya oldukça dayanıklıdırlar.

Borun bitkilere olan toksik etkisi üzerinde iklim ve toprak özellikleri de etkili olmaktadır. Toprağın kil yüzdesi, serbest kireç (CaCO3) kapsamı, bor toksitesine etki etmektedir. Kurak bölge topraklarında kalsiyum ve magnezyumun meydana getirdiği boratlar, borun kültür bitkilerine olan toksitesini arttırmaktadır.

Yapılan araştırmalar, borun bitkilere olan zehirli etkileri üzerinde seçilen sulama yönteminin de etkili olduğunu göstermiştir. 0.5 ppm bor içeren su ile ve yağmurlama sistemi ile sulanan turunçgillerde yapraklarda bor toksitesi görülmüş ve yapraklardaki bor kapsamı 200-250 ppm gibi yüksek konsantrasyonlarda bulunduğu saptanmıştır. Aynı su karık sulaması yöntemine göre verildiğinde yaprakların bor kapsamı 50-100 ppm gibi normal sınırlarda bulunmuştur (Saatçi Tuncay 1973 ).

Borun bazı sulama sularında toksik konsantrasyonlarda bulunması sulama sularının kalitelerinin belirlenmesinde, en az tuzluluk ve alkalilik tehlikesi yaratması kadar önemli bir ölçüt olarak ele alınır(Çizelge 6.14).

Araştırma alanından örneklenen ve tarımsal sulamalarda kullanılan su örneklerinde bulunması gereken normal sınır değerlerinin oldukça üzerinde saptanan bor elementi su kirliliğine yol açan en önemli kimyasal parametrelerden birisidir. Doğada en az rastlanılan elementlerden biri olan bor periyodik tabloda

üçüncü grubun en hafif aynı zamanda en asidik ve metalik olmayan tek elementidir. Kimyasal bileşiklerini daima oksijen ile oluşturur. Örneğin B2(SO4)3

veya B(NO3)3 tuzları doğada yoktur. Bunun yerine bor atomu üç oksijen atomu ile birleşerek BO33 grupları veya BO-54 oluşturur.

Araştırma alanındaki suların bor içerikleri 1.01–40.300 ppm arasında değişmektedir. Sıcak sulardaki bor konsantrasyonunun daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Farklı derinliklerden ve yüksek sıcaklıkla yüzeye çıkan bu sıcak suların, çıkarken çevrelerindeki mineralleri (apatit, turmalin, kalsit, dolomit vb.) çözmesiyle birlikte içeriklerindeki tuz (bor, sodyum vb.) miktarları da artar. Bu da sıcak sular ile çıktıkları bölgedeki kayaçların arasında bir ilişki olduğunu gösterir.

Sıcak suların diğer suları beslemesi sonucunda tüm su kaynaklarının tuz içeriğinin de yüksek olduğu saptanmıştır. Alınan tüm örnekler karşılaştırıldığında su örneklerindeki bor konsantrasyonlarının özellikle yaz döneminde buharlaşmanın etkisiyle arttığı belirlenmiştir. Yağışın fazla olduğu bahar döneminde ise yağmur sularının su kaynaklarına karışarak bor konsantrasyonlarının düşmesine neden olduğu görülmektedir.

Aydın İli Jeotermal alanlar yönünden oldukça zengin bir il olması Büyük Menderes Nehri‘nin ve havzasının bor (B) yününden kirlenmesine sebep olmaktadır. Aydın Ilıcabaşı ve İmamköy, Aydın Sultanhisar, Salavatlı, Aydın Germencik, Ömerbeyli jeotermal enerji tesisleri ve havzada açılan ve açılacak olan jeotermal kuyuların atıklarında bulunan bor (B) minerali havzanın kirlenmesinde önemli rol oynamakta ve tarımsal faaliyetlerde ciddi tehlikeler yaratmaktadır.

Jeotermal atık sular Büyük Menderes Nehri‘nde bor artışına sebep olduğu gibi, sıcaklık artışına tuzluluk ve sodyum artışlarına da sebep olmaktadır. Büyük Menderes Havzası‘nın can damarı olan Büyük Menderes Nehri‘nin değişik noktalarından alınan su örneklerinde yüksek bor (B) seviyelerine rastlanmıştır.

Araştırma alanındaki sulardan sıcaklıkları yüksek olan su noktalarının bor içeriklerinin de yüksek olduğu görülmektedir. Özellikle Germencik jeotermal alanı içindeki su noktalarının bor konsantrasyonları normal sulama suyu için sınır değer olan 1 ppm‘in oldukça üstünde yüksek değerler taşımaktadır. Ayrıca Hıdırbeyli sulama göletinden farklı dönemlerde alınan su örneklerinin tümünde oldukça yüksek ve bitkilere toksik etki yapabilecek bor konsantrasyonları analiz

sonuçları ile saptanmıştır. Buda bu alandaki sıcak jeotermal su kaynaklarının göletin sularına karıştığını göstermektedir.

Yüksek bor konsantrasyonuna sahip sıcak özellikteki jeotermal suların soğuk yer altı sularına veya yüzey sularına karışıyor olması tarımsal alanlar için büyük tehlikeler yaratmaktadır. Bu tehlikenin yayılmadan ortadan kaldırılması için kısa vadede Büyük Menderes Nehri‘nde kurulu Feslek regülatöründen sulanan tarım arazilerinde bor kirliliği hat safhaya ulaşmadan Denizli-Kızıldere jeotermal enerji santrallerinin sulama dönemlerinde durdurulması gereklidir.

Uzun vadeli önlem olarak ise Denizli-Kızıldere, Germencik-Ömerbeyli, Sultanhisar-Salavatlı, Aydın-Ilıcabaşı ve İmamköy jeotermal alanlarında yapılması planlanan üretimlerde atık sıcak suların yer altına (hazneye) geri verilmesi (reenjeksiyon) mutlak olarak gereklidir. Toprak yüzeyine çıkan jeotermal suların tekrar litosfer (taşküre) tabakasının derinliklerine verilmesi (reenjeksiyon) havzadaki oldukça üretken tarım topraklarındaki olası bor kirlenmesinin önüne geçilmesi yanı sıra haznedeki jeotermal rezervin beslenmesi açısından önemlidir.

Sulama sularında bazı iz elementlerin ve ağır metallerin tavsiye edilen maksimum konsantrasyonları ile bor derişimine göre sınıflandırılması Çizelge 6.15. ve Çizelge 6.16.‘da verilmiştir

Çizelge 6.14. Sulama sularının bor derişimi sınıflandırılması

Sulama

V 1.25‘ten fazla 2.50‘den fazla 3.75‘den fazla

1 : Örnek ; Ceviz, Limon, İncir, Elma, Üzüm ve Fasulye

2

: Örnek : Arpa, Buğday. Mısır, Yulaf, Zeytin ve Pamuk

3

: Örnek : Şeker Pancarı, Yonca, Bakla, Soğan, Marul ve Havuç

6.2.2 Su örneklerinin ağır metal ve iz elementlerine dair analiz sonuçları

Alangüllü Yan Havzasından, 2008 Mart-Nisan (b), dönem ve 2008 Temmuz-Ağustos (y) olmak üzere iki dönemde alınan su örneklerinde, bazı iz elementler ve ağır metallerin tayini yapılmıştır. Bulunan değerler, Çizelge 6.16.‘da görülmekte olan Kıtaiçi su kaynaklarının sınıflarına göre kalite kriterleri ile karşılaştırılarak değerlendirmeleri yapılmıştır.

Çizelge 6.15. Sulama sularında bazı iz elementlerin ve ağır metallerin tavsiye edilen maksimum konsantrasyonları (Ayers and Westcot, 1989)

Element

En Yüksek Sınır Değer

(mg/l)

Sınır Değerin Üstündeki Etkisi

Cd 0,01 Bitki toksitesi, bitkilerde birikim, toprak veriminde noksanlık

Cr 0,10 Bitki toksitesi, topraklarda birikim, toprak veriminde eksiklik

Cu 0,20 Bitki toksitesi, topraklarda birikim, toprak veriminde eksiklik

Fe 5,00 Diğer temel elementlerle fiksasyon, genel bir problem Mn 0,20 yok Bitki toksitesi, kontrol ölçümlerinde noksanlık

Ni 0,20 Bitki toksitesi Pb 5,00 Bitki toksitesi Zn 2,00 Bitki toksitesi

Çizelge 6.16. Kıtaiçi su kaynaklarının sınıflarına göre kalite kriterleri (Anonim, 2004)

SU KALİTE PARAMETRELERİ SU KALİTE SINIFLARI

I II III IV

6.2.2.1 2008 Mart-Nisan(b) dönemine ait su örneklerinin ağır metal ve iz element analiz sonuçları

2008 Mart-Nisan (b) döneminde alınan su örneklerinin ağır metal ve iz element analiz sonuçları Çizelge 6.17.‘de gösterilmiştir. Buna göre su örneklerinin Fe içerikleri minimum 0.020 ppm maksimum 8.650 ppm arasında değişmiştir.

Kıta içi su kaynaklarının su sınıflamasında Fe için I. sınıf sularda 0.3 ppm, II. sınıf sularda 1 ppm, III. sınıf sularda 5 ppm ve IV. sınıf sularda ise > 5 ppm olarak belirtilmiştir.

Çizelge 6.17. 2008 Mart-Nisan (b) döneminde alınan su örneklerinin ağır metal ve iz element analiz sonuçları 8b Alangüllü-Bozköy-Çamköy Yol Kavşağındaki Termal Kaynak 0.293 0.044 0.011 0.017 0.001 0.048 0.091 0.004 0.042 9b Çamköy-Bozköy Yol Ayrımı Dere Yatağı 0.229 0.050 0.007 0.003 0.002 0.016 0.011 0.005 0.063

30b. Çarıklar-Meşeli Köyü Deresi ÖRNEK ALINAMAMIŞTIR

31b Alangüllü MTA Kuyusu ÖRNEK ALINAMAMIŞTIR

32b Alangüllü Termal Tesi.Sulama Suyu 0.426 0.011 0.024 0.009 0.004 iz iz 0.008 0.002

Çizelge 6.17.‘nin devamı

5b, 8b, 9b, 12b, 34b, 40b, 41b, 42b, 43b ve 44b no‘lu örnekler I. sınıf sular kapsamına girmektedir.1b, 2b, 3b, 10b, 11b, 21b, 32b, 45b no‘lu örnekler ise II.

sınıf sulardır. 4b, 6b, 17b, 24b ve 27b nolu örnekler III. sınıf, 26b no‘lu örnek IV.

sınıf sulara girmektedir.

Alangüllü Yan Havzasından alınan dönem sularının, Cu içerikleri ise0.006 – 0.155 ppm arasında değişmiştir. Kıta içi su kaynaklarının kalite kriterlerine göre Cu için I. sınıf sularda 0.02 ppm, II. sınıf sularda 0.05 ppm, III. sınıf sularda 0.2 ppm ve IV. sınıf sularda ise > 0.2 ppm olarak belirtilmiştir. Örneklerin çoğu I.

sınıf sulara dahil olmakla birlikte, 4b, 6b, 17b, 24b, 26b ve 27b no‘lu örnekler III.

sınıf sulara dahildir.

Mn ve Cr sonuçları incelendiğinde sırasıyla 0.002-0.169 ppm ve iz-0.08 ppm olarak bulunmuştur. Kıta içi su kaynaklarının kalite kriterlerine göre Mn için I. sınıf sularda 0.01 ppm, II. sınıf sularda 0.05 ppm, III. sınıf sularda 3 ppm ve IV. sınıf sularda ise > 3 ppm olarak belirtilmiştir. Bu değerlere göre, 2b, 6b, 24b ve 26b no‘lu örnekler III. sınıf sular kapsamına girmektedir. Diğer su örneklerinin ise I. ve IIsınıf sular kapsamına girdiği belirlenmiştir. Kıta içi su kaynaklarının kalite kriterlerine göre Cr için ise I. sınıf sularda 0.02 ppm, II. sınıf sularda 0.05 ppm, III. sınıf sularda 0.2 ppm ve IV. sınıf sularda ise > 0.2 ppm olarak belirtilmiştir. 1b, 2b, 8b, 10b, 31b, 40b, 42b, 44b ve 45b numaralı örneklerin III.

sınıf sular kapsamında olduğu saptanmıştır. 1b, 41b ve 43b no‘lu sular III. sınıf, 11b, 34b, 38b no‘lu sular ise II. sınıf sular içerisinde yer almaktadır. Diğer suların

sınıf sular kapsamında olduğu saptanmıştır. 1b, 41b ve 43b no‘lu sular III. sınıf, 11b, 34b, 38b no‘lu sular ise II. sınıf sular içerisinde yer almaktadır. Diğer suların