1.5. İnsan Ticareti Suçunu Yasaklayan Uluslararası Düzenlemeler
2.3.5. Suçun Hukuka Aykırılık Unsuru
Hukuka aykırılık unsuru, tipiklik unsurundan ayrı olarak var olan, suçun kanuni tanımında belirtilmesine ihtiyaç duyulmayan suçun unsurlarından biridir.498
Hukuka aykırılık unsuru, aslında bahsi geçen ve maddi, manevi unsurları tam olan, ayrıca kanun metnindeki tanımla uyumlu olan fiil ile hukuk düzeni arasındaki uygunsuzluk halidir.499
Bahsi geçen eylem, sadece ceza hukuku normları ile değil, hukuk sisteminin tarafından benimsediği tüm ilkelerle ters düşmektedir.500
Hukuka aykırılık ifadesi ile aslında kanundaki tanımı ile uyum içinde olan fiile hukuk düzeninin müsaade etmemesi, eylemin caiz (mubah) kabul edilmemesi, tüm hukuk düzeni ile ters düşmesi manasını da taşımaktadır.501
Hukuka aykırılık esasında, içeriğini bulunduğu toplumda var olan davranış kurallarından almaktadır.502
Haksız fiil sorumluluğunu daraltan bir etkisi olan hukuka aykırılık unsurundan, kimi zaman eylemde amaç ve araç fiiller tam olmasına rağmen bahsedilemez.503
Kural olarak, tipiklik unsurunu sağlayan bir eylem ile aslında hukuka aykırılık unsuru gerçekleşmektedir. Ancak kimi zaman eylem tipik olsa da olayın akışına göre hukuka aykırılığı ortadan kaldıran ve akabinde eylemi hukuka uygun hale getiren gerek ceza hukuku ile ilgili gerekse de başka hukuk dalları ile bağlantılı durumlar söz konusu olabilir. Bu hallere, hukuka uygunluk nedenleri denilmektedir.
496
Koca, a.g.e., s.159.
497 Koca, a.g.e., s.159. 498
Neslihan Göktürk, “Suçun Yasal Tanımında Yer Alan “Hukuka Aykırılık” İfadesinin İcra Ettiği Fonksiyon”, İnönü
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 7(1), 2016, s.408.
499 Arslan, a.g.e., s.56. 500 Arslan, a.g.e., s.56. 501 Özgenç, a.g.e., s.287. 502
İzzet Özgenç, “Türk Ceza Kanunu (Gazi) Şerhi ( Genel Hükümler)”, 5. Baskı, Seçkin Yayınları, Ankara, 2005, s.236.
503
Gökçe Kurtulan, “Haksız Fiilde Hukuka Aykırılık Unsuru”, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 23(1), 2017, s.467.
Hukuka aykırılık unsuru ile eylem tüm hukuk düzeni ile ters düşer504
ve eğer bu eylem bir hukuk kuralı ile meşruiyet kazanır veya eylemin hukuka aykırılığı herhangi bir sebeple ortadan kalkar ve eylem hiçbir hukuk normunu ihlal etmezse, hukuka uygunluk sebeplerin varlığından bahsedilebilir.505
İnsan ticareti suçu için yukarıda yer verdiğimiz ceza sorumluluğunu kaldıran ya da azaltan hallerden, hukuka uygunluk sebeplerinin varlığı zor bir ihtimaldir. Örneğin, bir kimsenin kendisine veya bir başkasına yönelmiş bir saldırıya karşı savunmada bulunmak maksatlı insan ticaretini suçunu işlemesi ve bu vesileyle meşru müdafaanın söz konusu olması mümkün değildir.506
Yani bir kimse kendisini ya da bir başkasını savunurken, insan ticareti suçunu işlemeye mecbur kalamaz ancak kusurluluğu etkileyen hallerden olan zorunluluk halinde insan ticareti suçunun işlenmesi mümkün olabilir. Zorunluluk hali, TCK 25/2’de düzenlenmiştir. Kanun hükmünde, kişinin kendisi veya bir başkasına yöneltilmiş, ağır bir tehlikeden kurtulmak ya da o kimseyi kurtarmak için başka çare bulamayıp karşılaştığı durumun ağırlığına göre işlemiş olduğu eylemlerden sorumluluğu olmayacağı belirtilmiştir. Örneğin, bir kimse kendisinin veya bir yakınının organ nakli gerçekleşmemesi halinde ölüm riskinin varlığı nedeniyle, başka bir kimseyi zorla alıkoysa, tehdit ve aldatma ile eylemi gerçekleştirse zorunluluk halinden bahsedilebilir.507
Hükümlü ve tutukluların çalıştırılması, askerlik hizmetinin yapılması vs. gibi yollarla insan ticareti suçu için hukuka aykırılık unsuru gerçekleşmediğinden ve hukuka uygunluk nedenleri ile kanun hükmü yerine getirildiğinden eylemin failleri cezalandırılmaz.508
Kanun hükmünden, insan ticareti suçu açısından fail ya da failler 18 yaşından büyük mağdur/mağdurlar üzerinde “tehdit, baskı, cebir veya şiddet uygulamak vs.” fiillerle muamele etmiş ve mağdur tüm bu eylemlere rıza göstermiş olsa dahi rızası geçersiz sayılacak ve rıza hiçbir hukuki netice oluşturmayacağı gibi fail işlediği bu eylemden ötürü yargılanıp, cezalandırılacaktır.509
Zira o halde mağdurun rızası, insan ticareti suçu açısından fiili hukuka uygun hale getirmeyecektir.510 Görünüşte olan bu rıza geçersizdir. Ayrıca insan onurunu yok sayan ve kişinin vücut bütünlüğünü ihlal eden rızalar geçerli olmayacaktır.511
5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 26. maddesinde kişinin rızasının geçerli olacağı koşulların, öncelikle kişinin üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği, karar verebileceği bir hakkıyla ilgisi olması gerektiği ve bu rızanın geçerliliğinin vermiş olduğu rızanın sınırlarıyla bağlı
504
Artuk vd., Ceza Hukuku Özel Hükümler, s.345.
505
Sulhi Dönmezer ve Sahir Erman, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, Genel Kısım C.II, 12. Baskı, Beta Basım, Yayım ve Dağıtım, İstanbul, 1999, s.18.
506 Koca, a.g.e., s.159. 507 Koca, a.g.e., s.159. 508 ICMPD, a.g.e., s.60. 509
Ersan Şen, Yeni Türk Ceza Kanunu’nun Yorumu Cilt: I, Vedat Kitapçılık, İstanbul, 2006, s.249.
510
Veli Özer Özbek, a.g.e., s. 93.
511
olduğu belirtilmiştir. (TCK m.26/2) Ayrıca bu kişinin rıza açıklamaya ehliyeti olması ve rızanın eylem yapılmadan evvel veya eylem henüz devam ederken açıklanmış olması gerektiğine değinilmiştir.512
Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti Anayasası Temel Hak ve Hürriyetlerin niteliği başlıklı madde hükmüne bakıldığı takdirde, bireyin sahip olduğu temel hak ve hürriyetlerin devredilmez, vazgeçilmez ve dokunulmaz olduğu, bu nedenle kişinin kendisinin dahi vazgeçemeyeceği anlaşılmaktadır.
Fıkra hükmüne göre, mağdur ya da mağdurlar 18 yaşından küçük ise fail “tehdit, baskı, cebir
veya şiddet uygulamak” gibi araç fiillerle mağdurun iradesi yok sayılmış ancak bu suçu işlemek
maksatlarıyla mağdur/mağdurlar tedarik edilmiş, bir yerden bir yere götürülmüş, sevk edilmiş, barındırılmış ve kaçırılmışsa ve tüm bunlara rıza göstermiş olsalar dahi rıza yok sayılacaktır.513
TCK’nın 80. maddesi, 3. fıkra hükmüne göre mağdurun vermiş olduğu rıza hiçbir hukuki sonuç doğurmayacağı gibi, fail de işlediği insan ticareti suçu için yargılanıp, cezalandırılacaktır. Çünkü burada mağdur, hukuk sistemine göre 18 yaşından küçük olduğu için çocuktur. Kanun koyucu ilgilinin rızası konusunda düzenleme yaparken, mağdur on beş yaşını henüz tamamlamamış ise bu rızaya hukuken hiçbir anlam yüklemediği gibi bu rızayla failin cezadan kurtulmasının da önüne geçmiştir.514
Kanun koyucu, mağdur 15-18 yaş aralığında ise bir değerlendirme yaparak, çocuk açısından fiilin anlam ve sonuçlarını anlama kabiliyetleri gelişmişse ve iradeleri cebir, tehdit, hile veya iradeyi ortadan kaldıran başka bir hal ile etki altında bırakılmamışsa rıza hukuken bir anlam ifade etmekte ve çocuğun rızası ile fail cezalandırılmaktan kurtulacaktır.515
Bahsi geçen bu durum TCK 103 ve 104. madde hükümleriyle ilgili olup, TCK 80. maddesinde yer verilen insan ticareti suçu için geçerli değildir. Zira kanun hükmünde böyle bir ayrım yapılmayıp, 18 yaşından küçük mağdur kimse için rızanın söz konusu olup, fail ya da faillerin cezalandırılmaması mümkün değildir. Bilakis kanun hükmünde yer verilen amaç ve araç fiillerin varlığı ve suça konu olan kimsenin iradesinin ifsat edilmesi halinde mağdur yetişkin olsa dahi rızanın geçersiz olacağı hüküm altına alınmıştır.
TCK’nın 80. maddesi, 3. fıkra hükmünde de ise bu duruma istisna oluşturacak şekilde, iradeyi sakatlayan haller olmasa dahi insan ticareti suçuna konu edilmek maksatlarıyla, kaçırılmaları, sevk veya tedarik edilmeleri vb. hallerde rızanın geçerli olmayacağını ve failin insan ticareti suçunda yargılanıp, ceza alacağını hükme bağlamıştır. Bununla kalmayıp, suça konu olan
512
Dönmezer ve Erman, a.g.e., s.68-81.
513
Manav, a.g.e., s.255.
514
Ali Parlar ve Muzaffer Hatipoğlu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu Yorumu, C.2, Seçkin Yayınları, Ankara, 2008, s.1653.
515
çocuğu velisi ya da vasisi tarafından bu eylemlere rıza gösterilse dahi yine bu rıza hukuken hiçbir değer ifade etmeyecek ve hatta ilgili veli veya vasi de faille beraber insan ticareti suçuna iştirakten sorumlu tutulacaktır.516